..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Kurguyla gerçek arasýndaki ayrým, kurgunun mantýklý olmak zorunda olmasý. -Tom Clancy
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Anýlar > dilber




9 Nisan 2008
Unutulmayanlar  
dilber
Ne zamanýn farkýndaydýk ne de mevsimlerin dönüþünden, o zamanlar pembe dizilerimiz vardý birde Susam Sokaðýmýz, elektrikler gittiðinde elektriði olan komþulara giderdik annelerimizle pembe dizinin o heyecanlý bölümünü kaçýrmamak için.


:BJGI:
Takvimler bilinmez bir zamaný gösteriyordu. Hani bilmem izinde bir þey ifade etmediði zamanlardý. Akrep ile yelkovanýn hiç düþman bilmediðimiz zamanlardý. Belki olmasý gerektiði kadar mutlu deðildik ama huzurluyduk. Yollarýmýz zift yerine toprak kokardý, kuþ sesleriyle uyanýrdýk, gaz lambalarý aydýnlatýrdý evimizi; gözlerimizi kýsar defterin üstüne yapýþýr ertesi gün teslim edilecek ödevlerimizi yapardýk. Annemin deyimiyle “sabahýn köründen akþamýn darýna kadar “sokakta oynardýk dizlerimiz yaralanýr, sokak oyunlarýnda kavga çýkarýr birbirimiz annelerimize þikâyet eder onlar kavga ederken biz barýþýr oyunumuza devam ederdik. Akþam olduðunda babalarýmýz iþten eve dönerdi yorgun argýn o saatlerde büyüklerimizin mahalle sohbeti baþlardý. Kadýnlý erkekli dýþarýda oturulur çaylar demlenir, çekirdekler yenir onlar sohbet ederken biz çocuklar akþam karanlýðýnda en sevdiðimiz oyunu “saklambaç” oynardýk.

Yazýn mahallece pikniðe gider, otobüsümüzü karpuz yapraklarýyla süsleyip evlerimize geri dönerdik. Yeni evleneceklere yardým edilir, mahalle kadýnlarý toplaþýp yeni gelinin çeyizleri ütülenir yýkanýrdý sabaha kadar yorulmak nedir bilmeden destek olunurdu. Hastalarýmýza ziyarete gidilir her konuda destek olunurdu..

Takvimler bilinmez bir zamaný gösteriyordu. Hani bilmem izinde bir þey ifade etmediði zamanlardý. Akrep ile yelkovanýn hiç düþman bilmediðimiz zamanlardý. Belki olmasý gerektiði kadar mutlu deðildik ama huzurluyduk. Yollarýmýz zift yerine toprak kokardý, kuþ sesleriyle uyanýrdýk, gaz lambalarý aydýnlatýrdý evimizi; gözlerimizi kýsar defterin üstüne yapýþýr ertesi gün teslim edilecek ödevlerimizi yapardýk. Annemin deyimiyle “sabahýn köründen akþamýn darýna kadar “sokakta oynardýk dizlerimiz yaralanýr, sokak oyunlarýnda kavga çýkarýr birbirimiz annelerimize þikâyet eder onlar kavga ederken biz barýþýr oyunumuza devam ederdik. Akþam olduðunda babalarýmýz iþten eve dönerdi yorgun argýn o saatlerde büyüklerimizin mahalle sohbeti baþlardý. Kadýnlý erkekli dýþarýda oturulur çaylar demlenir, çekirdekler yenir onlar sohbet ederken biz çocuklar akþam karanlýðýnda en sevdiðimiz oyunu “saklambaç” oynardýk.

Yazýn mahallece pikniðe gider, otobüsümüzü karpuz yapraklarýyla süsleyip evlerimize geri dönerdik. Yeni evleneceklere yardým edilir, mahalle kadýnlarý toplaþýp yeni gelinin çeyizleri ütülenir yýkanýrdý sabaha kadar yorulmak nedir bilmeden destek olunurdu. Hastalarýmýza ziyarete gidilir her konuda destek olunurdu..

Ne zamanýn farkýndaydýk ne de mevsimlerin dönüþünden, o zamanlar pembe dizilerimiz vardý birde Susam Sokaðýmýz, elektrikler gittiðinde elektriði olan komþulara giderdik annelerimizle pembe dizinin o heyecanlý bölümünü kaçýrmamak için.

Sularýmýz iki saat akar iki hafta gelmezdi, musluk baþýnda beklerdik bidonlarý sýralayýp, annemizle kuyu sýrasýna girer, su tankeri mahalleye geldiðinde bütün evlerin zillerini çalardýk. Birde biz mahalle çocuklarýnýn hem gülerek izlediði hem de bu arada korktuðu su tankeri sýrasýnda kadýnlarýmýzýn kavgalarý olurdu.

Sýkýntýlý ama güzel günlerdi, umutlarýmýzýn ve hayallerimizin sonu yoktu. Hani zamanýn farkýnda deðildik ya da büyüdüðümüzün farkýna varamadýk beklide kabullenmedik. Köklerimizi öyle bir salmýþtý ki toprak kokan yollarýmýza zift kokusuna alýþamadýk. Köklerimiz çürümeye baþladý. Televizyonlarýmýz renklendi ama hayatlarýmýzý siyah beyaz tek düze olmaya baþladý. TRT 1 eski popülerliðini kaybetti özel kanallarýn çoðalmasýyla, büyülü bir kutuydu o zamanlar televizyon bizim için, zamanla esir aldý herkesi misafirlikler unutuldu, sokaklar bomboþ kaldý, yemek saatleri bile televizyon programlarýna göre ayarlanmaya baþlandý. Gaz lambalarýmýz duvardan kaldýrýldý, sobalarýmýzýn yerini hiç soba sýcaklýðýný yaþatamayan kaloriferler aldý.
Bizler büyüdük, bizden sonra ki çocuklar ne saklambacý bildi ne de körebeyi teknoloji girmiþti bir kere hayatýmýza oyuncaklar deðiþti, zaman önemli bir unsur oldu kola ve duvarlara saatler takýldý, artýk yetiþmemiz gereken programlar, randevular, toplantýlar vardý. Geleneklerimizden ödün verdiðimiz kiþiliklerimiz zamansýz bir zamana yetiþmeye çalýþýyordu. Teknoloji içimize girdikçe kendimize esir oluyorduk. Ne sevdiklerimizin yanýna gidiyorduk ne de yanýmýza gelenlerle görüþebiliyorduk, geldiklerinde hep görüþme saati çoktan bitmiþ oluyordu. Yarý kapalý ceza evindeydik sanki.
Sokaktan kilo kilo aldýðýmýz sütlerimiz þiþelere girdi, sokaktaki kedilerimiz, köpeklerimiz, kuþlarýmýz evlere kafeslere hapsedildi, Karpuz satan at arabalarý sokaklarýmýzda görünmez oldu. Mahalle bakkallarýmýz süper-hiper marketlere açtýðý savaþý kaybetti. Su ve elektrik evlerimize kesintisiz geliyordu ama bu sefer kesinti insanlýklarda baþladý.
Teknoloji düþmaný olmadýk hiçbir zaman ama gelenek ve göreneklerimizle harmanlamasýný bilemedik. Yeniyi görünce eskiyi unuttuk o büyülü atmosfere kapýldýk, hayatýmýz kolaylaþtýrdý fakat bizi birbirimizden uzaklaþtýrdý.
Bu büyülü atmosfer bizi yutmaya baþlamadan kýrýntýsý kalmýþ umutlarýmýz ve hayallerimiz bitmeden sarýlalým geleneklerimize. Eþimize dostumuza bayramlarda, özel günlerde mail atmak yerine veya telefon etmek yerine tebrik kartlarý göndermekle baþlayabiliriz buna. Yâda televizyona ve internete daha az zaman ayýrarak sevdiklerimize daha fazla zaman hediye edebiliriz. Baþlamalýyýz bence bunlara.
Zamanýn bize düþman olmadýðý akrep ile yelkovaný dost bildiðimiz zamanlarý unutmayalým, sahiplenelim.

Sularýmýz iki saat akar iki hafta gelmezdi, musluk baþýnda beklerdik bidonlarý sýralayýp, annemizle kuyu sýrasýna girer, su tankeri mahalleye geldiðinde bütün evlerin zillerini çalardýk. Birde biz mahalle çocuklarýnýn hem gülerek izlediði hem de bu arada korktuðu su tankeri sýrasýnda kadýnlarýmýzýn kavgalarý olurdu.

Sýkýntýlý ama güzel günlerdi, umutlarýmýzýn ve hayallerimizin sonu yoktu. Hani zamanýn farkýnda deðildik ya da büyüdüðümüzün farkýna varamadýk beklide kabullenmedik. Köklerimizi öyle bir salmýþtý ki toprak kokan yollarýmýza zift kokusuna alýþamadýk. Köklerimiz çürümeye baþladý. Televizyonlarýmýz renklendi ama hayatlarýmýzý siyah beyaz tek düze olmaya baþladý. TRT 1 eski popülerliðini kaybetti özel kanallarýn çoðalmasýyla, büyülü bir kutuydu o zamanlar televizyon bizim için, zamanla esir aldý herkesi misafirlikler unutuldu, sokaklar bomboþ kaldý, yemek saatleri bile televizyon programlarýna göre ayarlanmaya baþlandý. Gaz lambalarýmýz duvardan kaldýrýldý, sobalarýmýzýn yerini hiç soba sýcaklýðýný yaþatamayan kaloriferler aldý.
Bizler büyüdük, bizden sonra ki çocuklar ne saklambacý bildi ne de körebeyi teknoloji girmiþti bir kere hayatýmýza oyuncaklar deðiþti, zaman önemli bir unsur oldu kola ve duvarlara saatler takýldý, artýk yetiþmemiz gereken programlar, randevular, toplantýlar vardý. Geleneklerimizden ödün verdiðimiz kiþiliklerimiz zamansýz bir zamana yetiþmeye çalýþýyordu. Teknoloji içimize girdikçe kendimize esir oluyorduk. Ne sevdiklerimizin yanýna gidiyorduk ne de yanýmýza gelenlerle görüþebiliyorduk, geldiklerinde hep görüþme saati çoktan bitmiþ oluyordu. Yarý kapalý ceza evindeydik sanki.
Sokaktan kilo kilo aldýðýmýz sütlerimiz þiþelere girdi, sokaktaki kedilerimiz, köpeklerimiz, kuþlarýmýz evlere kafeslere hapsedildi, Karpuz satan at arabalarý sokaklarýmýzda görünmez oldu. Mahalle bakkallarýmýz süper-hiper marketlere açtýðý savaþý kaybetti. Su ve elektrik evlerimize kesintisiz geliyordu ama bu sefer kesinti insanlýklarda baþladý.
Teknoloji düþmaný olmadýk hiçbir zaman ama gelenek ve göreneklerimizle harmanlamasýný bilemedik. Yeniyi görünce eskiyi unuttuk o büyülü atmosfere kapýldýk, hayatýmýz kolaylaþtýrdý fakat bizi birbirimizden uzaklaþtýrdý.
Bu büyülü atmosfer bizi yutmaya baþlamadan kýrýntýsý kalmýþ umutlarýmýz ve hayallerimiz bitmeden sarýlalým geleneklerimize. Eþimize dostumuza bayramlarda, özel günlerde mail atmak yerine veya telefon etmek yerine tebrik kartlarý göndermekle baþlayabiliriz buna. Yâda televizyona ve internete daha az zaman ayýrarak sevdiklerimize daha fazla zaman hediye edebiliriz. Baþlamalýyýz bence bunlara.
Zamanýn bize düþman olmadýðý akrep ile yelkovaný dost bildiðimiz zamanlarý unutmayalým, sahiplenelim.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Med_cezir

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Gittin [Þiir]


dilber kimdir?

bilinmezlik ve yinede bitip tükenmek bilmeyen umutlar arasýnda kalmýþ yolcu.

Etkilendiði Yazarlar:
ataol behramoðlu, cezmi ersöz,ahmet arif


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © dilber, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.