Þiir, tarihten daha felsefidir ve daha yüksekte durur. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
ÖMER AKÞAHAN Günümüz insaný için garajlarýn ne denli önemli olduðunu vurgulamak yersiz. Her gün dünyada milyonlarca kiþinin, günün en az yarým saatini harcadýðý (bu benim varsayýmým) bir yer olan garajlarýn hayatýmda ayrý bir yeri ve önemi var. Gezmeyi çok sevdiðim için Türkiye'de birçok otogarý görme þansým oldu. Hemen hemen çoðu insanýn gördüðü, gelip geçtiði yer olan garajlarýn birçok ilginç özelliði vardýr. Kýsa bir göz atalým mý þu garajlara ne dersiniz? Her biri bir tavuk kümesini andýran, iki ile dört metrekarelik otobüs yazýhanelerinden baþlayalým iþe. Yan yana dizili ýþýklý neonlarda Türkiye turu ya da hepsini topladýðýmýzda bir amblem kitabý hazýrlayabilirsiniz. Tercih sizin. Bu küçük kulübeler bence Türkiye'nin en pahalý gayrimenkulleri! Böyle bir yazýhane sahibinin bir fabrikatörden ya da beþyüz dönüm topraða sahip çiftçiden daha çok gelir elde ettiðini söylemek için muhasebeci olmaya gerek yok. Her otobüs sahibi veya þoförü size bu rakamlarý kolayca verebilir. (Tabii büyük þehir garajlarý için) Bu yazýhaneler otogarlarýn candamarýdýr. Türkiye'de her ne kadar otogarlar Belediyelerin kurup iþlettiði yerse de, zaman içinde yazýhane sahipleri iþlerinin doðasý gereði garajýn her noktasýnda aðýrlýðýný hissettirir. Garajlarýn en renkli kiþileri kimdir diye sorarsanýz, hemen aklýma bilet çýðýrtkanlarý gelir. 0nlar yazýhanecilerin eli ayaðýdýr. -Samsunaaa, Orduuuya, Trabzonaaa... Ekspres þimdi kalkýyor! -Ýzmire havalý Apollo kalkýyor, kalkýyor! -Gayseriye mi hemþerim, gel bizimki hemen kalkýyor ! Bu sesler garajý çýn çýn çýnlatýr. Hepsi birer býçkýndýr. Gerektiðinde rakip firmanýn adamlanyla her an kavgaya hazýrdýr. Gözüpek, sesi gür ve müþteriye yaklaþmasýný bilenler iyi çýðýrtkan sayýlýr. Her getirdikleri müþteriden pay alýrlar. Garajlarýn baþka ilginç köþelerinden biri de pasta-kaveleridir. Bunlar pastane ile kahvehanelerin bir bileþkesi gibidir. Buralardaki iki temel kural hemen hemen tüm ülkede geçerlidir. Ýlki; mecburi çay içmek, ikincisi; masa üstünde uyuklamamak. Her ikisi de benim gibi çaresiz yolcular için konulmuþ kurallardýr. Þöyle bir düþünün; cebinizde ancak memlekete gidebilecek kadar para var ve belki yanýnda bir de yemek parasý kalmýþtýr. Böyle bir durumda memlekete Ankara’dan aktarmalý gitmek zorundasýnýz. Çünkü seyahate akþam çýkarsanýz gecenin en kötü saatinde aktarma için araba bulamýyacaksýnýz. Sonunda geceyi Ankara’da geçireceksiniz demektir. Ancak oteller ateþ pahasý; þehirde tanýdýðýnýz yok ya da varsa da rahatsýz etmek istemiyorsunuz. Bu durumda en uygunu zamaný garajda geçirmek. Saat 20.00 sularýnda garaja geldiniz. Çýðýrtkanlardan birinin peþine takýlýp, gece en son kalkan 02.00 arabasýna bilet aldýnýz. Böylece ertesi gün rahatça evinize varabileceksiniz. Ama arabanýn kalkmasýna daha altý saatlik bir süre var. Ne yaparsýnýz? Bir çok alternatifiniz olabilir ama cebiniz buna izin vermiyor. Bu durumda, önce tuvaletin bitiþiðindeki lahmacuncuda sýraya girersiniz. Çünkü bir türlü bastýramadýðýnýz açlýk duygusunun en ucuz yolu acýlý bir lahmacundan geçer. Bir yandan sýcak lahmacunu yerken öte yandan pýnl pýnl ýþýklarla bezenmiþ vitrinleri seyredebilirsiniz. Bu arada farkýna varmadan ayaklarýnýz sizi bir pasta-kaveye götürmektedir. Ürkek adýmlarla kendinize sessiz bir köþe arar; hemencecik bir masaya iliþiverirsiniz. Ýþte o an baþlar serüveniniz. Sizi alýcý gözle süzen garsonlardan biri elinde tepsiyle çay servisini çoktan yapmýþtýr bile. Acýlý lahmacun genzinizi yakmasýn diye. Bu ilgi önce sizi memnun edecektir kuþkusuz. Ancak o büyük þehirlere özgü ticari zekayla yapýlmýþ küçücük çay bardaðý sizi kesinlikle tatmin etmiyecektir. Tadýna hiç alýþýk olmadýðýnýz bu çayýn günün kaçýncý deminden size süzülüp geldiðini belirtmem gerekir mi acaba? Bu sýrada sekiz haberlerinin sonuna gelmiþsinizdir. Hava durumu ve reklamlarýn ardýndan ikinci çay servisi baþlar. Ýsteðiniz sorulmadan çevik bir þekilde servis yapan garsonlara derdinizi anlatamazsýnýz. Çünkü onlar dert babasý deðildir. (Rahmetli Özdemir Hazar yerinde rahat uyu) Arada bir insaf molasý veren garsonlardan fýrsat bulunca elinizdeki gazateye göz atabilirsiniz. Onu da garaj¬da "Ulus'ta cinayeeet !“ diye, baðýrarak satan bir çocuktan almýþsýnýzdýr. Ancak gazetenin sekiz puntoluk yazýlarý günün yorgunluðuyla birleþince gözlerinizde isyan baþlar. Göz kapaklarý ile göz mercekleri arasýndaki amansýz savaþta göz kapaklarý her zaman olduðu gibi savaþý kazanýr. Farkýna varmadan uyuyakalýrsýnýz. Su uyur düþman uyumaz, demiþ ya, atalar. Boþuna dememiþler. Ekmeðini sizin yüzünüzden kazanan garson milleti uyumaz. Uyuyanlarýn en büyük düþmanýdýr onlar. Tam derin bir hülyaya dalmýþken (bazýlarý gocunmasýn) birden masaya sertçe býrakýlan tepsinin çýkardýðý madeni sesle irkiliverirsiniz. Ne oluyor yahu demeye kalmadan, önünüze konulan o malum bardaktan çayý içmek zorunda kalýrsýnýz. Çünkü burasý otel deðil pasta-kavedir. Ve siz uyanýk olmak zorundasýnýz. Belki de sýkýldýnýz. Ama saat henüz 24.00. Arabanýzýn kalkmasýna daha iki saat var. Günün getirdiði aþýrý yorgunlukla yerinizden isteseniz de kýpýrdýyamazsýnýz. Hele o serin Ankara gecelerinde bu hiç mümkün deðil. Ýstemeseniz de bu pasta-kave iþkencesini çekmek zorundasýnýz. Gözlerinizi açtýðýnýzda videoda Uzakdoðunun vurdulu kýrdýlý, kimseye bir zararý dokunmayan filmi izleyebilirsiniz. Çevrenizde gözünü kýrpmadan büyük bir heyecanla bu filmi izleyenleri görürseniz þaþýrmayýn. Onlar Bruce Lee hayranlarýdýr. Bu firsattan yararlanarak önünüze gecenin dördüncü çayý gelmiþtir. Onu da bir dikiþte halledersiniz. Tadýna alýþtýnýz nasýl olsa. Göz ucuyla garsonlarý süzersiniz. Çünkü bu çayla bir yarým saatlik daha kestirmeyi hak etmiþsinizdir. Göz kapaklarýnýz kurþun gibi aðýrlaþýr. Eliniz þakaklanndan kayar. Masa en güzel yataktan farksýzdýr. Ne kadar uyuduðunuzu anlamanýz için sert bir garson sesi yeter. -Kalkýn beyler, burasý dört yýldýzlý otel deðil! Temizlik yapýlacak. Herkes boþaltsýn! Kuþtüyü yataðýnýzdan zorla kaldýrýlan birisi gibi garsonlara düþmanca bakarsýnýz. Onlarsa çoktan sandalyeleri masalara ters çevirmiþ, yerleri süpürmeye baþlamýþlardýr bile. Perona inme zamaný gelmiþtir. Rahatça arabanýza binebilirsiniz. Yarým kalan uykunuzu orada devam edebilirsiniz. Bu arada þoförünüzün sesi çalýnýr kulaðýnýza, sanki bir melodi: -Ýyi uykular... Pardon iyi yolculuklar sayýn yolcularýmýz. Seyahatinizde bizi tercih ettiðiniz için hepinize teþekkürler... 02.12.1990 / Ödemiþ
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Akþahan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |