Fetih; açmaktýr.
Açmak ise kapalý olaný, ya hayýrla kýrýp dökmeden, hayra hizmet olsun diye, ya da tam tersi kýrýp dökerek, zor ve zorba bir anlayýþla yakýp yýkmak için anahtar, söz, fiil ve ruh kullanmaktýr.
Ýstanbul, dünyanýn incisi olunca, talibi de fazla olmuþtur.
Ancak, onu deðerli kýlan etmen sadece konumu, tabiatý ve berraklýðý deðildir. Onu deðerli kýlan dünyanýn en uzun süreli yaþayan imparatorluða (Doðu Roma-Bizans) ev sahipliði yapmasý, çok muazzam bir koruma mekanizmasýnýn olmasý ve bir de müslümanlar için fethedene müjdenin Allah Resulü tarafýndan belirtilmiþ olmasý (Ýstanbul’u fetheden komutan ne güzel bir komutan, askeri ne güzel askerdir.) etmenleri söz konusudur.
En korunaklý þehir olsa da son zamanlarda halkýnýn, imparatoru tarafýndan aþaðýlanmasý, ekonomik olarak zor durumu düþürülmesi fethi kolaylaþtýran sebeplerdendir.
Her ne kadar haçlý zihniyetinin egemenliði devam etse de, Ortodoks ve Katolik kiliseleri arasýndaki sürtüþmeler de Bizans’ý zayýf kýlan etmenlerdendir.
Fethi kolaylaþtýran diðer sebeplere gelince:
Fatih’in imaný, kararlýlýðý ve azminin en yüksek seviyede olmasý. Zira nasýl ve kim tarafýndan korunursa korunsun Fatih’in Ýstanbul sevdasýný, Çandarlý Halil Paþa’ya söylediði sözden anlýyoruz:
“Ya Ýstanbul beni alýr, ya ben Ýstanbul’u.”
Osmanlý’nýn Rumeli, topraklarýný ele geçirmesinden dolayý Ýstanbul’un Osmanlý topraklarý arasýnda kalmasý.
Osmanlý’nýn, Devleti Âliye’yi Ebed Müddet olmasý için bu fethin þart olmasý.
Ýstanbul alýnmadýkça, Bizans tekfurlarýndan gelebilecek saldýrýlarýn engellenme olanaðýnýn zayýf olmasý ve diðer fetihler için bu durumun bir engel teþkil etmesi.
Dünyadaki güç dengesinin Osmanlý’nýn lehine dönmesinde bir gösterge olmasý.
Ýstanbul’a her yöneliþte Haçlý zihniyetinin toplu refleks vermesi ve bu refleksi kýrma zorunluluðunun Osmanlý yönetimince bilinmesi.
Osmanlý’nýn iman, ilim ve silah gücünün zirvelere doðru hýzla yol almasý.
Ve
Fatih ve tebaasýnda Ýstanbul’u alacak ruhun kuvvetinin yüksek derecede hissedilmesi. Zira Hacý Bayram-ý Velî’nin, Fatih’in babasý II. Murat’ýn kulaðýna fýsýldadýðý:
“-Ýstanbul fethedilecek, ancak bunu biz görmeyeceðiz. Bu fethin þehzade Mehmed ve Molla Akþemseddin’e nasip olacaðýný ümit ediyorum.” Sözünün, saltanatýn hâkiminin ve yakýn tebaasýnýn kulaðýnda çýnlamasý da bu etmelerdendir.
Kapý açýlacaktýr. Ulubatlý surlara bayraðý dikecektir. Ancak kapý hangi anahtarla açýlacak?
Tabi ki, söz, ruh ve fiilin birleþiminden oluþan aþk, cihad ve ulvî ruh anahtarýyla.
Bu anahtar ki, hacý Bayram-ý Velî’den Akþemseddin’e, ondan da Sultan Mehmed’e arz edilmiþtir.
Öyle ise Sultan Mehmed’e, kapýyý açmak için gemileri karadan yürütmek, devrin en güçlü toplarýný döktürmek ve bu yolda kendisine çeþitli gerekçelerle engel olmak isteyen Çandarlý Halil Paþa’yý komuta kademesinden alýp yerine Zaðanos Paþa’yý atamak düþmektedir.
Ayrýca Rumelihisarý’nýn karþýsýna Anadoluhisarý’ný yaptýrmak, orduyu fethi mübine ruhen hazýr hâle getirmek, fetih sonrasý planlanabilecek bir haçlý saldýrýsýný öncesinden bertaraf etmek için devrinin deniz hâkimiyetini elinde bulunduran Venedik ve Ceneviz’i fetih esnasýnda ve sonrasýnda etkisiz kýlacak tedbirleri almak…
Fetih öncesi sultan Mehmed’e yapacak iþ çoktur…
Gözünde, gönlünde, ruhunda, beyninde ve dâhî bütün hücrelerinde Ýstanbul’u fetheden komutan Sultan Mehmed, tüm þartlarý haiz kýldýktan sonra arkasýna ordusunu ve hocasý Akþemseddin’in duasýný alarak çýktýðý fetih yolundan 29 Mayýs 1453 Salý günü muzafferiyete eriþerek fethi gerçekleþtirmiþtir.
Kapý açýlmýþtýr.
Allah Resulü’nün müjdesi, Sultan Mehmed, hocasý Akþemseddin ve cengâver ordunun üzerine öyle güzel iþlemiþ ki, hepsinin gönlü fethin müjdesinin ulviliði ile serinlik bulmuþtur.
Osmanlý þairi Nedim’in:
“Bu þehr-i Stanbul ki bî misl ü bahâdýr,
Bir sengine yekpâre acem mülkü fedadýr.” Dediði ulvi þehrin kapýsýný açýp anahtarýný biz torunlarýna hediye eden Ulu Hakan Sultan Fatih Mehmed Han’a biz de, kabirde cennet kapýsýný açacak Sure-i Fatiha anahtarýný gönderiyoruz.
Selam ve muhabbetle.