..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Leyla'nýn iþi naz ve iþve; Mecnun'un gözü yaþý çeþme çeþme..." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun)
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Yazarlar ve Yapýtlar > Rahmi Vidinlioðlu




2 Haziran 2008
Böyle Kudurdu Zerdüþt  
Rahmi Vidinlioðlu
“Tanrý bir sanýdýr: ama ben isterim ki sizin sanýnýz, düþünebilenle sýnýrlý olsun!” diyerek feryat eder Nietzsche ve insanýn Allah karþýsýndaki aczini bir kez daha itiraf eder. Bir saný olduðunu gördüðü Tanrýyý öldürüp yerine hakiki Allah inancýný yerleþtirmek bir yana, Nietzsche, çok daha büyük bir megalomani komasýna girer...


:BCBB:
Böyle Buyurdu Zerdüþt, kuþkusuz, Nietzsche’nin en önemli eseridir. Gücünü çoðu kiþinin zannettiði gibi yalnýzca poetik anlatým yapýsýndan deðil, ayný zamanda çok güçlü toplumsal kurumlara karþý baþlattýðý amansýz eleþtirilerinden alýr. Daha eserinin baþýnda “Tanrý’nýn ölümünü” ilan eden Nietzsche, eserde 19. yüzyýl Avrupa’sýný kanserli bir hücre gibi içten içe kemiren Hýristiyan kurumlarýný yerden yere vurur ve onlarýn dini nasýl bir “sömürü aracý” haline getirdiklerinin altýný çizer.

Nietzsche’nin söylediklerinin çok büyük bir bölümü doðru olmasýna raðmen, - ne yazýk ki - sorumlu olarak gördüðü þey yanlýþtýr. Nietzsche, insanlarýn kokuþmuþ isteklerini din kýlýfýnýn arkasýna saklayarak, sömürü yöntemlerini adeta “kutsallaþtýrdýklarýný” çok baþarýlý bir þekilde gözlemlemiþ, bu baskýcý sistemden kurtulmayan insanýn baþarýlý ve mutlu olamayacaðýný gözler önüne sermiþtir, fakat, tüm bu yozlaþmanýn tek sorumlusu olarak Tanrý’yý göstererek büyük bir hataya düþmüþ ve mükemmele yakýn öðretisini kendi elleri ile adeta “yakmýþtýr”.

Þu an elimizde bulunan Üstinsan (Übermensch) kavramý, dýþarýdan bakýldýðýnda gerçektende “ideal insan modeli” olarak gözükmekte, fakat teorisinden pratiðine geçilmeye çalýþýldýðýnda “mutsuz insan” modelini karþýmýza çýkartmaktadýr. Çünkü insan bir fýtrat özelliði olarak Yaradan’ý bilir.[1] Ve insanýn daha doðuþtan Yaradan’a tapma ihtiyacý vardýr. Eðer bir insan Yaradan ve Kadiri Mutlak bir Allah kavramýný reddederse, hiçbir þekilde mutlu olamaz. Çünkü insan zayýf yaratýlmýþtýr.[2] Oysa ki Nietzsche, insanýn kendisine yetebileceði kanýsýna varmýþtýr. Onu bu kanýya ulaþtýran þey, Allah’ýn yarattýðý ve insana en büyük nimet olarak sunduðu “akýl” deðil, insanýn kendi nefsinin kurbaný olarak ortaya çýkarttýðý dayatmacý ve sömürücü din anlayýþýdýr.

Nietzsche’nin yaþadýðý çað göz önüne alýndýðýnda, felsefi çevrelerde, “Tanrý öldü!” çýðlýklarý ile sarhoþ olmuþ deliler gibi dans eden filozoflar normal gözükmektedir. Darwin’in akla mantýða çok uzak Evrim Teorisi’ni bile baðýrlarýna basmak zorunda kalan bu aklý baþýnda filozoflarýn, içinde bulunduklarý çürümüþlüðün portresi akla hayale sýðmamaktadýr. Kilise’nin dayatmacý politikalarýndan ve sahteleþmiþ kutsallýklarýnýn maskesini düþürmek için kiliseye saldýrmak yerine, “Tanrý’yý öldürmeyi” seçen dönemin diðer önemli filozoflarý gibi Nietzsche de bu yolu seçti. Her biri olaðanüstü zeki birer dahi olan bu filozoflarýn, Yaradan’ýn varlýðýný baþka bir þekilde inkar edebilmeleri mantýk sýnýrlarýný gerçekten zorlamaktadýr. Zaten kuruluþunun üzerinden 400 sene geçmeden tahrif edilmiþ olduðu için, Allah tarafýndan Kuran’ýn gönderilmiþ olmasýna raðmen, kilise, 1900 yýldýr süregelen despotik yönetimi ile halký canýndan bezdirmiþ ve hemen hemen tüm filozoflarý isyan ettirmiþtir.

Týpký “komünizm” teorisi ile neredeyse Kur’an’ýn “Evrensel Kardeþlik” ilkesi ve paylaþýmcýlýk ruhunu hayata geçirmeye ramak kala, Yaradan’ýn varlýðýný “insanýn komünal geliþimi önündeki tek engel” olarak görerek tümüyle reddeden Marx’ýn teoremlerinin sýrf bu yüzden uygulanabilirliðini yitirmesine benzer þekilde, Nietzsche’nin de Üstinsan’ý Yaradan’ý reddederek kendi kendisini tüketir. Nietzsche’nin çizdiði Üstinsan modelinin tek eksiði ise Yaradan’ý reddetmesidir.

Dönemin tüm filozoflarýnýn gerçekte karþý çýktýklarý, Allah’ýn varlýðý deðil, bir kýsým insanlarýn halký, dini kendilerine paravan yaparak, maddi ve manevi olarak sömürmeleridir. Kur’an’da bu konunun ne kadar tehlikeli sonuçlar yaratabileceði birçok ayette belirtilmiþ ve “Benimle yarattýðým kiþiyi yalnýz býrak. (Müddesir,11)” emri verilerek Allah’a yakýnlaþtýrmak amacýyla kimsenin kimseye bir þey yapamayacaðýnýn altý çizilmiþtir. Kur’an zaten, insanlýðýn baþýna gelecek felaketin boyutlarýný çok güzel bir þekilde göstermiþ ve “Allah hakkýnda kandýrýlmayýn!”[3] buyurarak, insanlýðý uyarmýþtýr.

Nietzsche’nin de, neredeyse oðlu sayýlan Zerdüþt’ün aðzýndan temelde karþý çýktýðý þey kesinlikle Kur’an’da bizlere tanýtýlan Allah deðil, aksine insanlarýn kendi ürettikleri ve kendi çýkarlarýna hizmet etmek için adeta optimize ettikleri dinin “Tanrý”sýdýr. Nietzsche’nin Zerdüþt’ün aðzýndan öldürdüðü tanrýnýn cesedine, her tevhit eri de tekme atacaktýr. Evet, bazý insanlarýn maddi ve/ya manevi çýkarlarýna hizmet eden bir Tanrý varsa, öldürülmelidir! Hem de hemen! Böyle bir tanrý anlayýþý, puta tapmaktan çok daha tehlikelidir ve insanlarýn tanrý sandýðý bir put devrildiðinde, her gerçek mümin buna alkýþ tutacaktýr; yeter ki o put gerçek Yaradan’ýn varlýðýný göstermek amacý ile yýkýlmýþ olsun. Hz. Ýbrahim [4] de, týpký Nietz-sche’nin yaptýðý gibi, putlarý büyük bir cesaret örneði sergileyerek paramparça etmiþ ve onlara tapanlarla dalga geçmiþtir, ancak tek bir farkla, Hz. Ýbrahim, putlardan kimseye fayda ve/ya zarar gelemeyeceðini gösterip, ardýndan insanlarý Allah’a yönelmeye çaðýrmýþtýr, ancak Nietzsche putlarý devirdikten sonra, devirdiði putlardan çok daha þatafatlý bir put yapýp insanlara “Buna tapýn!” demiþtir. Bu putun adý Üstinsandýr.

Peki Nietzsche Kur’an’ý okumuþ olsa idi, acaba “Allah da yok!” diyebilecek miydi? Nietzsche’nin döneminin en önemli filozoflarýndan biri olduðu düþünüldüðünde, kendisinin Kur’an’ý okumamýþ olmasý ihtimali oldukça düþüktür. Bahsettiðimiz okuma þekli ise, tedebbür, yani anlayarak, araþtýrarak, ve mantýksal çýkarýmlar yaparak okumaktýr. Kur’an’ýn bizzat emrettiði okuma þekli budur. Nietzsche’nin ise Kur’an’ý tedebbür ile okumamýþ olduðu elimizdeki eserlerinden rahatlýkla anlaþýlmaktadýr. Okumuþ olsa idi, kendi karþý çýktýðý ve savunduðu görüþlerin, hem de çok ama çok daha güçlü bir þekilde, Kur’an’da da yer aldýðýný görmeliydi.

Daha önce de belirttiðim gibi, Nietzsche de, dönemin tüm önemli filozoflarý gibi, Tanrý’yý öldürürken sýrtýný Darwin’e yaslar. “Solucandan insana dek yol aldýnýz ve sizde çok þey daha solucandýr. Maymundunuz bir zamanlar ve þimdi bile insan, her maymundan daha maymundur.” der Zerdüþt, üstü kapalý da olsa, metinlerarasýlýk açýsýndan bakýldýðýnda, Darwin’e yapýlan gönderme açýkça kendisini belli eder.

Wittgenstein, ünlü Darwin teoremi hakkýnda çok önemli tespitlerde bulunur ve büyük ihtimalle Nietzsche de dahil olmak üzere, dönemin filozoflarýnýn nasýl bir hataya düþtüðünü çok güzel bir þekilde gözler önüne serer. “…Darwin teorisi hakkýnda yapýlan yaygarayý ele alalým. Teoriyi destekleyen ve "tabii ki!" diyen çevreler vardýr; bir de "tabii ki hayýr" diyen (karþýt) çevreler vardýr. Hangi mantýkla "tabii ki" denilebilir? (Tek hücreli organizmalarýn zamanla daha karmaþýk organizmalara dönüþtükleri ve memeli hayvanlardan insanlara kadar geliþtikleri düþüncesi savunuluyordu.) Peki bu süreci gözlemleyen biri var mý? Hayýr. Peki bu süreci þu anda kimse gözlemliyor mu? Hayýr. Yapýlan gözlemler bir damla suyun kýzgýn bir taþa damlatýlmasý gibi. Buna raðmen binlerce kitapta bu teorinin akla en yakýn çözüm olduðu yazýyor. Ýnsanlar çok zayýf kanýtlara raðmen bu teorinin doðruluðundan emin. Peki, "Bilmiyorum. Bu ilginç bir hipotez ama daha fazla güçlendirilmesi gerekir" gibi bir tutum savunulamaz mýydý? Bu, nasýl herhangi bir þeye ikna olunabileceðini gösteriyor. Sonunda cevapsýz kalan sorular unutuluyor ve kiþiler bunun böyle olduðuna kanaat getiriyorlar.[5]”

Wittgenstein’ýn çok güzel bir þekilde deðindiði gibi, filozoflar, Kilise’nin yozlaþmýþ olmasý gibi büyük bir beladan kurulmak için, ellerinde çok az delil olmasýna raðmen, tek alternatif olarak ortaya çýkan bu görüþü tümüyle benimseyebilmiþlerdir. Bu durum, denize düþenin yýlana sarýlmasýdýr! Bu bir ikna olma sorunudur ve o sýrada filozoflar buna inanmaya dünden razýydýlar.

Nietzsche’nin üzerine kan kustuðu tanrý kavramýna yakýndan bakýldýðýnda, onun, Kur’an’ýn tanýttýðý Allah deðil, insanlar tarafýndan uydurulmuþ zavallý bir tanrý sanýsý olduðu görülür. Nietzsche’nin “Öldü!” diye baðýrdýðý tanrýlar hakkýnda Kur’an açýk ve net konuþmaktadýr : “Bunlar sizin ve atalarýnýzýn taktýðý isimlerden baþka bir þey deðildir. Allah onlar hakkýnda hiçbir delil indirmemiþtir. Onlar ancak zanna ve nefislerinin arzusuna uyuyorlar. Halbuki kendilerine Rableri tarafýndan yol gösterici gelmiþtir. (Necm, 23) “ Nietzsche ise Zerdüþt’ün aðzýndan þöyle haykýrmaktadýr: “Ah, kardeþlerim, yarattýðým bu tanrý, insan çýlgýnlýðýydý, bütün tanrýlar gibi!” Zerdüþt farkýndaydý insanlarýn yarattýðý tüm tanrýlarýn çýlgýnlýk olduðunun. Kur’an bu konuda çok önemli bir noktaya daha dikkat çeker : ”Halbuki onlarýn bu hususta hiç bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise, hiç þüphesiz, hakikat bakýmýndan bir þey ifade etmez. (Necm, 28) “

Ýnsanlarýn uydurduklarý ve zannettikleri þeylerin gerçekle bir alakasý olmadýðýný görmüþ olmasýna raðmen, Nietzsche, Üstinsana giden köprülerin ayaklarýný, sahte tanrýlarý redderek “Allah’a iman etme” üzerine deðil, “Yaradan’ý da sahte tanrýlarla birlikte reddetme” üzerine inþa etmiþtir. Ýþin garip tarafý, Nietzsche’nin bu konuya vakýf olmasýndadýr : “Onlar hep geriye, karanlýk çaðlara doðru bakarlar : o zamanlar, doðrusu baþkaydý kuruntu ve inanç ; usun çýlgýnlýðý tanrýcalýktý, ve kuþku günahtý.” cümlelerini sarfeden birisinin durumun vehametini ve bunun asýl sorumlusunu görmüþ olmasý gerekirdi. Fakat ne yazýk ki Nietzsche, halkýn gerilemesine neden olan tanrý kavramý olduðu konusundaki ýsrarlý tavrýna devam eder; O’nun adýna yalanlar uydurarak kendilerini oyalayan kâfir zümreye kýzacaðýna, zehrini doðrudan Yaradan’a akýtmaya kalkýþýr ve neticede – çok doðal olarak – baþarýsýz olarak kendi kendisini zehirler. “Ýnsan,” der, “ hayvanla Üstinsan arasýndaki yolun ortasýndadýr…” ve devam eder büyük bir coþkuyla: “Öldü bütün tanrýlar, Üstinsanýn yaþamasýný istiyoruz artýk.” Adeta kendisini ihbar eder Nietzsche bu cümle ile. “Yeni putunuz Üstinsan olsun…” der gibidir. Çizdiði üstinsan modelinin zayýf yaný “kendisine yetebilecek” bir model olarak çizilmiþ olmasýdýr ki; kendisine yetebilecek tek kudret Allah’dýr.

Nietzsche, yukarýda bahsettiðimiz “tanrý sanýsýna” sürekli saldýrýr, saldýrýr ve –sözde- onu yokeder, fakat ortada kocaman bir boþluk kalýr; Üstinsan ise o boþluðu doldurmaktan çok ama çok uzaktýr. Hýnçla sorar Nietzsche, “Siz bir tanrý yaratabilir misiniz?” diye ve böylece tanrýnýn insanýn yaratma kabiliyetinin çok ötesinde olduðunu kabullenmek zorunda kalarak ekler: “Oysa Üstinsaný pek güzel yaratabilirsiniz.” Nietzsche Kur’an’ý okusaydý, insanýn zaten yaratýlmýþlardan birçoðundan üstün yaratýldýðýný [6], Allah tarafýndan Adem’e tüm ilmin verildiðini[7] (ki bu ilim çok büyük olasýlýkla insanýn DNA þifresinde kodlanmýþ durumdadýr), ve insanýn kapasite olarak zaten Nietzsche’nin bahsettiði Üstinsan’dan çok daha büyük bir güçle donatýldýðýný bilecekti.

“Tanrý bir sanýdýr: ama ben isterim ki sizin sanýnýz, düþünebilenle sýnýrlý olsun!” diyerek feryat eder Nietzsche ve insanýn Allah karþýsýndaki aczini bir kez daha itiraf eder. Bir saný olduðunu gördüðü Tanrýyý öldürüp yerine hakiki Allah inancýný yerleþtirmek bir yana, Nietzsche, çok daha büyük bir megalomani komasýna girer ve “Tanrýlar olsaydý, tanrý olmamaya ben nasýl katlanýrdým! Demek ki tanrýlar yoktur.” diyerek, “kendisini her þeyi yapabilecek güçte” görme kibrine saplanýr.

Nietzsche’nin düþtüðü bu durum, insanoðlunun yazdýðý bir bilgisayar programýnýn, kendisinin bir insan tarafýndan yazýldýðýný bile bile, o insaný tüm bilgisayarda aramasýna fakat kendisi gibi bir baþka program gibi bir þey aradýðý için bulamamasýna ve netice itibari ile “Ýnsan yoktur! Olsaydý benim de insan olmam gerekirdi!” þeklinde ancak bir bilgisayar programýndan beklenebilecek saçma bir sonuca ulaþmasýna benzetilebilir [8]. Nietzsche’nin baþýndan beri düþmüþ olduðu yanlýþ, týpký bu örnekte yer alan bilgisayar programýnda olduðu gibi, Allah’ý kendi þeklinde ve kendi acizliðinde zannetmekten baþka bir þey deðildir. Evet, o bilgisayar programý, ekrana “Ben insaným!” diye bir mesaj yazabilir, ancak programcý buna ancak güler ve bilgisayarýn fiþini çekebilir. Bu, programcý için, çocuk oyuncaðýdýr.

Evet, insanlar Allah adýna yalanlar uydurabilirler, O’nun adýný kullanarak diðerlerini kandýrabilirler, bu yeni bir þey de deðildir, insanlýðýn ilk varoluþundan beri süregelen bir durumdur ama bu durum Yaradan’ý tümüyle reddetmeyi gerektirmez.

“Yaratacak ne kalýrdý – tanrýlar olsaydý!” diye sorar Nietzsche, insandaki yaratým ve üretim kabiliyetinin de daha önceden biri tarafýndan yaratýlmýþ olmasý gerektiðini gerçeðini tümüyle unutarak. Yine yukarýdaki bilgisayar programý örneðine dönersek, evet, bir program tek baþýna birçok iþ yapabilir, hatta yeni programlar yazabilecek ve onlarý çalýþtýrabilecek bir program bile yazabilir ancak, o programýn da daha önceden bir insan tarafýndan yazýlmýþ olmasý gerekir. Týpký o program gibi, insan da ancak kendisine verilen imkanlar dahilinde yaratabilir, oysa sýrf Allah’ýn yaratmadaki üstünlüðünü görmek için etrafa bakýldýðýnda “öðüt alacaklar” için sayýsýz ibret vardýr.

Nietzsche, kendisini diðer tüm insanlardan üstün görmesini saðlayan “entelektüel yaratýmlarý” ile övünerek, “yaratma sürecini” küçümser ve kendisine tanrýsal bir vasýf yükler. Oysa ki; Allah’ýn yaratmasý benzersizdir. Kur’an þu sözlerle konuyu hiçbir tartýþmaya yer býrakmayacak þekilde açýklar: “Râhman olan Allah’ýn yaratýþýnda hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun? Sonra gözünü, tekrar tekrar çevir bak; göz (aradýðý bozukluðu bulmaktan) âciz ve bitkin halde sana dönecektir. (Mülk,3-4)” Gerçekten de Allah’ýn yaratýþýnda en ufak bir uyumsuzluk ve/ya çeliþki bulmak mümkün deðildir. Bu hem mikro hem de makro alem için geçerlidir. Ne kadar büyük þeylere [9] bakarsanýz Allah’ýn yaratmadaki baþarýsýný o kadar takdir edersiniz, ayný zaman da ne kadar küçük þeylere [10] bakarsanýz, Allah’ýn yaratým kabiliyeti karþýsýnda aðzýnýz bir karýþ açýk kalýr. Oysa ki; okuma yazma bilen her insan, entellektüel yaratýþýný mükemmel ve kusursuz sanarak kendisini yücelten Nietzsche’nin eserlerinde, ilk bakýþta bile bir çok düzensizlik ve bir çok çeliþki ile karþýlaþýr.

Tanrý’nýn da kendi cehennemi olduðunu söyler Nietzsche : “Bu, insana sevgisidir.” Ardýndan da, baðýþlayan ve esirgeyen Rab kavramýndan ne kadar uzak olduðunu, “Tanrý öldü: insana acýmasýndan öldü Tanrý.” diyerek gözler önüne serer. Hristiyan dünyasýna tanýtýlan Tanrý da âcizdir ona göre, onun adýna iþ yaptýklarýný iddia eden Kilise sýnýfý da. “Ah, biri çýksa da onlarý Kurtarýcýlarýndan kurtarsa!” der rahipler için ve onlarýn içinde bulunduklarý ikiyüzlülüðü suratlarýna bir þamar gibi vurur. Nietzsche tam bu noktada en doðru tespitlerinden birini yapar ve “Yeterince temiz de deðillerdir bence; hepsi derin görünsün diye sularýný bulandýrýrlar.” der.

Sadece Kilise’ye deðil, kilisenin hakimiyeti altýnda can çekiþen devleti de topa tutar: “Kilise mi?... Bir çeþit devlettir, en yalancýsýdýr.” der ve ekler, “Bütün soðuk canavarlarýn en soðuna devlet denir.”


[1] Bkz. Arâf, 172 : “Kýyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Adem oðullarýndan, onlarýn bellerinden zürriyetlerini çýkardý, onlarý kendilerine þahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz deðil miyim? (Onlar da), Evet (buna) þâhit olduk, dediler.”
[2] Bkz. Nisa, 28
[3] Bkz. Fâtýr, 5 ; Hâdid, 14.
[4] Hz. Ýbrahim’in putlarý yýkýþýndan Kur’an’da birçok yerde bahsedilir, ancak, Enbiya, 51 – 71 arasý ayetlerde bu konu toplu halde açýklanmaktadýr. Nietzsche’nin hatasýnýn anlaþýlabilmesi için, bu ayetlerin mutlaka okunmasý gerekir.
[5] Bkz. Ludwig WITTGENSTEIN, Estetik, Betimleme, Din ve Freud Hakkýnda Ders Notlarý, Çev.: Zeki ALGÜN
[6] Bkz. Ýsra, 70.
[7] Bkz. Bakara, 31.
[8] Bilgisayar programlamasýnda bu duruma “Fatal Error” denir. “Ölümcül Hata” olarak dilimize çevrilebilir.
[9] Samayolu galaksisi sizin için yeterince büyük müdür?
[10] Atom parçacýklarý sizin için yeterince küçük müdür?

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: öneri
Gönderen: CEREN BURÇAK - 16'sýndan Sonrasý... / , Türkiye
4 Aðustos 2008
Herkese Böyle Buyurdu Zerdüþt 2.bölüm "rahipler üzerine(hakkýnda)"yi bir kez daha üzerinde uzunca düþünerek okumayý öneririm. Nietzsche hakkýnda birçok insanýn spekülasyon yapabilmesinin nedeni mecazlý bir anlatýma sahip oluþu ve doðru anlamý çýkartabilmek için gerçekten, samimi bir þekilde üzerinde durulmasý gerektiði gerçeðine dayanýr. Ne yazýkki çok az insan Nietzsche'yi gerçekten anlayabiliyor. Bu dediðim yazýsýnda aslýnda onun ne kadar masum olduðunu ve içinde bulunduðu dünyayý yaþanamaz hale getiren "herþeye" karþý tavýr aldýðýný daha açýk bir þekilde görebilirsiniz. Ceren Burçak

:: Okurken düþtüðümüz hatalar
Gönderen: Mehmet Ali Özler / ,
19 Temmuz 2008
Bir eseri okurken yaptýðýmýz en büyük hata yazan ile yazýmý, yani yazarýn eseri ile yazarý denk tutmak ve/veya yazarýn kiþiliðinin eserinde ki gibi o þahsiyet olduðunu düþünmektir. Bu yanýlgýya Nietzsche’ nin Böyle Buyurdu Zerdüþt eserinde düþenler çoktur. Bununla birlikte bugün filozof diye adlandýrdýðýmýz Nietzsche gibi o dönemin yazarlarý aslýnda kendilerince zamanlarýna uygun romanlar yazmýþlardýr sadece. Zira okuma seviyesi çok düþük olan o çaðlarda kitaplarýnýzý anca ve anca üst kesim insanlara (bu da genelde kilise çevresiydi) hitaben yazabilirdiniz. Nietzsche ise Zerdüþt kitabýný (romanýný) bu kesim okurlarýn arasýnda sansasyon yaratmak, gündemde kalmak için yazmýþtýr. Yoksa düþünüldüðü gibi Nietzsche ateist ve Allah tanýmaz bir kiþi deðildi. Hele hele filozof hiç deðildi. Üzerinden asýrlar geçmiþ eserler üzerine düþünürken bir konuda çok hassas olmak gerekiyor: o dönemin gerçekleri ile zamanýmýzýn gerçeklerini lütfen bir birine karýþtýrmayalým. Gerçeklerin yüzü anca yaþadýðý dönemlerde görünür ve biter. Sonradan kalkýp da bu gerçeðin burnu þu þekildeydi, gözleri böyleydi, kulaklarý kepçeydi demenin hiçbir anlamý yok. Zira o dönemlerde nelerin olup bittiðini ne siz, ne ben, ne de baþkalarý bilir. Diðer taraftan çözemediðim bir konu daha var: kendilerinden olmasýna raðmen Hýristiyan alemin bile üzerine düþmedikleri bir Nietzsche, bizim Türk okurlarý arasýnda neden bu kadar konu edilip tartýþýlýr anlamýyorum? Herhalde ilk okumanýn efekti ve etkisi olsa gerek. “Bakýn hele, biri kalkmýþ ve Tanrý öldü demiþ”. Bütün mesele bu aslýnda.

:: Nie sadece olaný yazmýþtýr...
Gönderen: Necat Dilaver / , Türkiye
10 Haziran 2008
Nie'deki tanrý sizin anladýðýnýz tanrý deðildir. Doðadýr Nie'nin tanrýsý... Nie olmasý gerekeni deðil olaný yazmýþtýr ve sizin anladýðýnýz anlamdaki tanrý evrene hükmettiði ve olduðu sürece insanlýðýn ileriye gidemeyeceðini dürüstçe yazmýþtýr... Yanlýþ mý? Nasýl olsa kýyamet kopacaksa ve 'sonrasýz dönüþ' yoksa neden tüm zamanýmý ibadetle geçirmeyeyim ki? Nie okumak ters düþünmek demektir... Zerdüþt kitabýn sonunda zaten kudurur ve üst insana dönüþür...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Bilsen Neler Öðretti Yokluðun [Deneme]
Bilirdim [Deneme]


Rahmi Vidinlioðlu kimdir?

Ortaokuldan beri sürekli yazmakta olan Rahmi Vidinlioðlu'nun ilk kitabý olan Þizofreni Yalnýz Oynanmaz, 2006 yýlýnda Atlantis Yayýnlarý tarafýndan yayýnlanmýþtýr.

Etkilendiði Yazarlar:
küçük Ýskender, Murathan Mungan, Tom Robbins, Haydar Ergülen


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Rahmi Vidinlioðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.