..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacý deðil miyiz!" -Dostoyevski
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Düþler > asivemavi36




2 Temmuz 2008
Avtio Eftelya  
Bir acý hayal

asivemavi36


Her þeylerini alýp gittiler / Bir, çiçekleri kaldý saksýlarda / Bir, uykuda düþleri / Yürekleri birde...


:BEHI:
AVTÝO EFTELYA.

(Bir Acý Hayâl/Bir garip rüya)


Köye yaklaþtýkça heyecanlanýyordum. Sýk sýk adýný duyardým ama bir türlü gitme imkaným olmamýþtý. Hep merak etmiþimdir. Geçip gitmiþ insanlarýn izlerini aramýþ, izlerini bulmuþ, yüreðimi burkmuþum.

***

Eski bir Rum köyü. Köy kahvesi eski bir yapý. Çardaðý, havuzu ve plastikleþen zamana inat; ahþap, gergicekli sandalyeleri. Sandalye dediðin biraz oynak olmalý, düþerim diye korkmalýsýn veya yaylanmalý arada bir. Az biraz da rahatsýzlýk vermeli / ki rahat olmayasýn, eðleþip kalmayasýn.

Evler farklý. Bildik betonarme evlerin yanýnda birer biblo gibi duran Rum evleri “Biz halen ayrýþamadýk, halen birlikte direniyoruz zamana karþý” diye baðýrýyorlar ve ben ülkem ve onu bir zamanlar yönetenler için utanýyorum duvarlarýna bakarken. Binlerce gözle gözlerime bakýyorlar gibi hissediyorum, gözlerimi alýp bu evlerin görmediði, göremeyeceði yerlere kaçýrýyorum.

“Ne alýrsýnýz?” Diye soruyor kahveci. Duyuyorum, duymuyorum. Bir süre sonra soruyu diðerleri için yineliyor. Çay, soda, gazoz v.s. Ben hiçbir þey almýyorum. Kimler oturmuþ buralarda? Kimler neler anlatmýþ? Nasýl gülüþmüþler kahkahalarla, nasýl hüzünlenmiþler susarak.

Ve nasýl sessiz kalmýþ burasý?

Koruk limonatasý içerdim mutlaka diye geçiriyorum içimden. Böyle ekþimsi parmak üzümler sýkýlýp içine birazda þeker atýldý mý ne güzel olurdu. Böyle küplerin içinden, serince.

Evet Rum kahveci / Adý Yannis olsun./ Yannis bana koruk limonatasý getirirdi. Sahi ona da amcamý derdim? Dayý veya. Rum bir amca yada dayý nasýl olurdu acaba? Albert abi geliyor aklýma, asker arkadaþýmdý. Epey geç gelmiþti askere, bense daha çocuk denecek yaþta. Dayýma benzetirdim Albert abiyi. Ne yapýyor acaba?

Yannis beklide benim yaþlarýmda olurdu kim bilir?

Yannis geliyor asmalarýn arasýndan elinde domino taþlarý ile. Gülümseyip geçiyor duvarlarýn içinden öteye, bir baþka aleme.

“Hiçte gülümsemedin giderken Yannis,

Yani o zaman,

Yani dönmemek üzere gidiþinde,

Yani seni kovduklarýnda,

Þimdi gülümseyip geçtin, yürek kýpýrtýmý mý duydun Yannis? Ýçimin ezildiðini mi?”

Bardaklara uzun süre dokunan kaþýklar sinirimi bozmuþtur hep. Zeybek diye seslenilen katil suratlý adam delicesine karýþtýrýyor çayýný. Ortalýkta dolaþan, oyunlar oynayan kýzlý oðlanlý ufacýk çocuklar kaçýþýp duvarlarýn içine giriyorlar. Kýzýyorum, kýzgýn bir yüz ifadesi ile bakýyorum adama. Tekrardan köye dönüyorum yüzümü. Dut aðacý niye aðlýyor ki? Dut aðacý çalýyor gözlerimi.

Sabahmýþ, erkenmiþ, gün yeni doðmuþmuþ. Yannis sandalyelerini düzeltiyor kahvesinin. Göz göze gelip gülümsüyoruz. Ortak bir yol buluyoruz Yannis’le; Gülümsemek. Bir masa getirip koyuyor önüme, sonra bir bardak kýrmýzý dut þerbeti. “Hiç sevmem tadýný be Yannis…”

Ýnce bir ses rüzgar gibi deyip geçiyor. Ýnce, kadife, yumuþacýk. “Kalimera” Kýz gülümsüyor. Bir þeyler söylüyorum, bir þeyler söylüyor, ikimizde anlamýyoruz. “Me lene Eftelya” Ýsmi olmalý. Gülümsüyorum yine ve ismim harf harf dökülüyor dudaklarýmdan. Dutlarýn arasýnda harfler görüyorum. Eftelya topluyor harfleri, masamýn üzerinde birleþtirip ismimi okuyor. “Kalimera Eftelya” Diye sesleniyor Yannis. Kýz ona doðru dönüyor “Kalimera Yannis” Dönüp Yannis’e bakýyorum. Yannis suratýný asmýþ, kýzgýnca. “Biraz önce göz göze gülümsemedik mi biz Yannis?” Sýkýlýyorum, dut þerbetinden bir yudum alýyorum. Kan tadýyor. Kan tatmýyor, bu düpe düz kan. Kim koydu önüme bu çayý? Kaç sigara içmiþim ben? Yannis nereye kayboldu?

..........
Küsmüþük.

***

“Kalkalým mý?” Diyor bir ses. Kalkýyoruz.

Eðleþip kalmak için rahat sandalyeye gerek yokmuþ demek ki. Rahatsýz olunca da eðleþip kalýrmýþ insan.

Sokaklarý asfalta kirletmiþler. Köyün dýþýna, yamaca doðru sokaðýn sonunda el yapýmý yol var, uzayýp gidiyor. Ýnsanlar gidiyor, insanlar geliyor. Az önce kaybolan çocuklar fýþkýrýp çýkýyor duvarlarýn içinden, aðaçlardan, çiçeklerden. Elimi uzatýyorum elimi tutuyorlar. Elimin içinden serinlikler geçiyor. Az önce çayýný karýþtýran adamýn çayý tazelenmiþ, kaþýðýný bardaða daldýrmak üzere. Önce ben, sonra tüm çocuklar ellerimizle kulaklarýmýzý kapatýyoruz ve gülüyoruz deli gibi. Adam bize bakýyor, karýþtýrdýkça karýþtýrýyor çayýný. Biz güldükçe kýzýyor, kýzdýkça karýþtýrýyor. Biz daha da gülüyoruz. Sonra patlýyor adam, kargalar üþüþüyor. Biz halen gülüyoruz. “Zeybekis öldü” Diye baðýrýyor çocuklar.”Uyan narkisos” Nede güzel koktu, nergis zamaný geçeli epey oldu oysa.
..........

Ýlk baharmýþ çocuklar.

***

Bir evin önünden geçiyorum. Alýkoyamýyorum kendimi, duvardan içeri giriyorum bir kadýnýn peþinden. Ufak bir odaya giriyor, duvarda bir istavroz. Ben peþinde. Annem de odada, seccadesi, tespihi elinde. Kadýnla bir þeyler konuþuyorlar. “Anne sen Rumca bilmezdin ki.” Benim odaya girmiþ olduðumu görmüyorlar, ben onlarý görüyorum,duyuyorum ve dokunuyorum hatta; Güle deðmiþ gibi ellerim. Ezan okunuyor, çan sesi var. Bembeyaz kýrlangýçlar uçuþuyor.

Ýçeride bir sofra. Annesi bilirmiþ acýktýðýný ve et sevdiðini. /Geleceðimi söylememiþtim ki./ “Bu ne anne?” “Praso” Diyor diðer teyze, zeytinyaðlýymýþ. “Ben hiç pýrasa sevmem ki anne.”.. ” Eftelya, sen ne zaman geldin?” Hiçbir þey söylemiyor bana “Me sighorite” diye pýrasayý alýp et yemeði koyuyor önüme. “Hayýr, kalsýn” diyorum. Yine o mahcup gülümseme, sonra tül olup sallanýyor pencereye vuran rüzgarda.
Aðzýmda pýrasalar büyüyor. “Yemekleri deðiþelim mi Yannis, hem sen et sevmezsin.”. “Ohi” Diyor. Anlýyorum. Abimin yýllar önce, çocukken bacaðýma sapladýðý çatalýn yeri kaþýnýyor. Annem gebe karnýný elliyor dýþarýdan, Yannis’in saçlarý okþanýyor.
..........

Kardeþmiþik.

***

Bir araba sesi; Ýðrenç. Ýrkiliyorum. Ben nal seslerine yatýrmýþtým kulaklarýmý.

Sonra beton evler birer canavar olup yutuveriyorlar þirin Rum evlerini. Aðýzlarýndan gülhatmiler çýkýyor dýþarý, gözlerinden sardunyalar. Saçlarý asmalardan. Belki þirin ama yinede canavar. Ýçine girmek istiyorum, vazgeçiyorum sonra. Arkadaþlarým gitmiþ, peþlerinden adýmlarýmý hýzlandýrýyorum.

***

Ben bu adamlarýn birini geliþinden tanýyorum. Koþuyorum, bir perdeyi delip geçiyorum. Adam mý uzuyor, ben mi kýsalýyorum? Dizlerine sarýlýyorum, þýmarýyorum. Yüzüme bir ýslaklýk deyiyor; Balýklar. Babam balýktan dönüyor arkadaþýyla. “Ýyi balýk yakaladýk Hiristo” Baþýný sallýyor Hiristo.
Akþama mangalý yakacaklarmýþ, yanýnda türlü mezeler ve elbette raký.” Gramofonu da kurduk mu” Diyor Hiristo. “Yok be Hiristo, iki kadehten sonra kendimiz söyleriz.” Ateþe odun taþýyorum. Amcamýn anlattýðý hikayelerden biri ; Ayn-i zeliha efsanesi ; Ýbrahim peygamber geliyor aklýma. Önce korkuyorum sonra gülüyorum. “Ben kimseyi yakmayacaðým ki” Ama gün gelecek Nemrut bu köyleri yakacak!

Mangal közleniyor, kadýnlar meze taþýyor, babam balýklarý diziyor mangala. Bardaklar bir birine dokunuyor, biraz sonra bir daha….

Bir kemençe inliyor hafiften, babam hicaz bir Rum þarkýsý söylüyor.

“Ölürsem derin sulara atýn beni,

Bedenim kayýk olsun, ellerim kürek

Rumba rumba rumbala

Anlayamam nedendir bana derman ararsýn

Tabiplerden derman bulmaz bu yürek”

“Çok yaþayasýn” Diyor Hiristo amca. 47 yaþ çok mu oldu Hiristo amca? Demek ki seninde aran iyi deðilmiþ tanrý ile.

Hiristo amca üçüncü kadehten sonra Kürtçe bir kilam söylüyor.

“mem naçar ý ji heyþete dý çu dur / mem çaresiz, insanlardan uzaða giderdi/

hemder ý dý bu dýgel þete kur / derin nehirlerle dertlerini paylaþýrdý/

ki: ey þýhbete eþke mýn rewane / ey benim göz yaþlarým gibi dökülen nehir/

be sebr u sýkuni, aþýqane /ey aþýklar gibi sabýrsýz ve sükunetsiz nehir/

be sebr u qerar u be sýkuni /sabýrsýz, kararsýz, sükunetsizsin/

yan þýbhete mýn tu ji cinuni? /yoksa sen de benim gibi delimisin?/



Sende çok yaþa Hiristo. “Tanrý ile seninde aran pek iyi deðilmiþ baba. Baksana Hiristo amcaya darmadaðýn oldu. Çok yaþasa ne fayda?” Hem kürtçeyi nasýlda öðrenmiþ, ben bile bilmiyorken.

Sonra bir kez daha tokuþturup bardaklarý Münir Nurettin söylüyorlar birlikte

“Gül yüzünde göreli zülfü semen sây gönül,

Kara sevdaya yerler bi-ser-ü bi-pay gönül

Demedim mi sana bana dolan ay gönül.

Vay gönül, vay bu gönül, vay gönül ey vay gönül.

Yar yalalelli, dost yalalelli…..

Bizi hak etti heva yoluna sevda nidelim,

Payimal eyledi ol zülf-ü semen-say nidelim,

Kul edinmez ki güzeller bizi illa nidelim”



Gülüþüyorlar beraber. Dostluða kalkýyor son kadeh, kardeþliðe ve nice güzel günlere…
..........



Dostmuþuk, güzel günlere inanmýþýk…

***

Araba ha bire korna çalýyor. Arkadaþlar dönmüþler. Sandalyeden hiç kalkmak istemiyorum.

Köyün kýyýsýna geliyoruz, arabayý durdurup aþaðý iniyorum. Biraz daha aþaðýda deniz ayaklarýnýn altýna geliyor insanýn, oraya kadar yürüyorum.

Masmavi….

Körpe bir zeytin fidaný Eftelyaya dönüþüyor birden, ellerimi tutuyor…. Ama gitme zamaný…

“Avtio Eftelya” Diyorum,

“Hoþça kal” Diyor

Bir kelebek havalanýyor…

***

“Foçaya iniyoruz” Diyorum, “Caným balýk ve raký çekiyor, kulaklarým Rum sirtosu”

“Mesaideyiz” Diyor arkadaþ.

“Daha var” Diye yanýtlýyorum. “Mesai baþlamadý ki. Ben henüz 1900 lerin baþýndayým.”

***

Ne Türk, ne Kürt, ne Rum, ne Laz….

Baþka bir þey nede…

Ýnsanmýþýk…




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn düþler kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bana Bir Masal Anlat Baba...

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Fayton Geder Toz Eder
Sarýkamýþta Kýrýldý Gonca Gülün Tazeleri
Garip, Kýrýk, Kedili Bir Hikaye... Siyah - Beyaz...
Ýki Yakasý Bir Araya Gelmeyen Kentler/sevdalar
... Neden Mavi...
Gitme Deli Kýz
Bürümcük
Aþýk ile Maþuk / yada Sokaðýmýzýn Sakýz Hanýmý ile Mahur Beyi
Delinin Hastane Günlüðü - II
Mavi Derinlikler

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Susuyorum [Þiir]
Devrim Yürekli Çocuk [Þiir]
Zap Suyu - I [Þiir]
yada Dön Gel [Þiir]
Caw Bella [Þiir]
Dar Aðacýnda Üç Fidan [Þiir]
Sen Sustuðunda [Þiir]
Yusuf ile Züleyha [Þiir]
Kavgam Sürüyor [Þiir]
Kavgaya ve Aþka Dair [Þiir]


asivemavi36 kimdir?

paylaþmak. . . hayat adýna ne varsa. . . ama demiþ ya nazým. . . "yar dudaðýndan gayrý". . .

Etkilendiði Yazarlar:
Yaþar Kemal


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © asivemavi36, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.