..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Anka kuþu gibi yalnýzlýðý adet edin! Öyle hareket et ki, adýn daima dillerde dolaþsýn ama seni görmek olanaksýz olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Tarihsel Roman > Aydýn akdeniz




15 Aðustos 2008
Politik Ýllüzyon ve Babil"in Ýskambil Kuleleri  
Nabukadnezar'ýn Rüyasý

Aydýn akdeniz


Yan odaya geçtiðinde henüz ayakta olan sadýk hizmetçisine seslenerek kendisi için bir madhu iksiri hazýrlamasýný istedi. Hizmetçi, efendisinden aldýðý direktif üzerine odadan koþarcasýna uzaklaþýrken yardýmcýlarýndan derhal baþrahibi uyandýrmalarýný istedi. Baþrahip gecenin þu vaktinde uyandýrýlmaya alýþkýndý. Koridorda koþuþturan ayak seslerini duyduðunda, acelenin kendisi için olduðunu anladý . Daha adamlar odaya ulaþmadan hazýrlanmýþ ve yanýna gelenleri kapýda karþýlamýþtý. Rahip, oradan ayrýlmadan önce madhu iksirinin yapýmý için gerekli olan malzemeleri aldý odadan. Sarayda ki tapýnaða acele ile koþtururken sabah önemli bir hareketliliðin yaþanacaðýný düþündü. Neydi acaba bu! Þu son günlerde Kral Nabukadnezar’ý bu kadar tedirgin eden ne olabilir di? Bir taraftan bunlarý düþünürken öte yandan usulca; “Asil bir soydan geliyorum nede olsa! Ülkemin geleceðini ilgilendiren konulara karþý kayýtsýz kalmak doðru olmaz.” Diye mýrýldandý. Gizli bir nefretle iyice kýstýðý bakýþlarýný tapýnaða uzanan koridorda dikkatlice gezdirip çevresinde kimsenin bulunmadýðýndan emin olunca bu kez daha yüksek bir sesle konuþmasýna kaldýðý yerden devam etti; “ Hem büyük babam bir zamanlar, bu hanedan tarafýndan tahtýndan alaþaðý edilmemiþ miydi…! Ben ki, damarlarýmda, büyük Kral Shamasshum-Ukin’in asil kanýný taþýyorum; O halde, bu hanedana günü gelince geçmiþin hesabýný sormak, atalarýmýn üzerimde bir hakký! Ey ateþ tanrýsý Athar, o güne dek içimdeki kini diri tut ve bana güç ver.” Baþrahip Esarhaddon son cümleyi bitirdiðinde tapýnaðýn kapýsýna ulaþmýþtý. Bakýþlarýný çevrede son bir kez sinsice dolaþtýrdýktan sonra içeri girdi.


:CJJH:

Politik Ýllüzyon ve Babil’in iskambil kuleleri

Nabukadnezar, kan ve gözyaþýnýn sel gibi aktýðý topraklarýnda tarihte benzerine az rastlanýr bir kudret ve iktidarýn sahibi olmuþtu. Tahtýný korumak ve sürekli kýlmak için sarayýnda devrin en akýllý ve en bilgili adamlarýndan oluþan bir danýþman ordusunu daima hazýr bulundururdu. Ýçinden çýkamadýðý müþkül durumlarý çevresindeki bu danýþmanlara açar ve üzerinde karar kýlýnan çözümleri hayata geçirirdi. Böylece danýþmanlarýnýn sadakatini de kazanmýþ olurdu. Yönetimde sevgili eþi Amytis’in görüþleri de dikkate alýnýrdý. Pers asýllý Amytis dünyalar kadar güzel ve bir o kadar zeki ve zarif bir kadýndý. Babil bahçelerinde birbirinden güzel çiçeklerin bakýmý ile bizzat kendisi ilgilenir ve bahçenin kulaktan kulaða yayýlarak çevre ülkelere kadar ulaþan þöhreti yaptýðý iþten gurur duymasýna neden olurdu. Eþini çok seviyordu. Baðlýydý kendisine. Çiçeklerle dolu bu uçsuz bucaksýz bahçelerde mutluluðunun doruðundaydý Amytis. Bir gün gelip bu mutluluðun bozulmasýndan endiþe duyuyordu. Ülkesini kasýp kavuracak bir veba salgýný kocasý da dâhil olmak üzere sevdiði, deðer verdiði her þeyi bir anda yok edebilirdi. Yada kudretli Babil ordusu neredeyse hiç eksik olmayan savaþlarýndan bir gün baþsýz olarak geri dönebilirdi. Ne olacaktý o zaman? Ne ile teselli bulacaktý?...( Devam Edecek)
Uzandýðý yataðýnda, yorgun düþen bedeni daha fazla direnmeden uykunun tatlý rehavetine yenik düþmüþ ve kraliçe gözlerini kaparken þu sözleri mýrýldanmaktan alamamýþtý kendini;
“ Ey ulu Tanrý, rüzgârýn içinde duyduðum ses biliyorum ki sana ait. Küçük ve güçsüz þu halimle ben, senin çocuklarýndan biriyim yalnýzca ve senin gücüne, bilgeliðine ihtiyacým var. Ýzin ver, hep güzellikler içinde yürüyeyim ve gözlerim daima farkýna varabilsin kýrmýzý, mor günbatýmlarýnýn. Ellerim, þu yarattýðýn kullarýnýn yararýna olacak iþler koyarak ortaya sana olan baðlýlýðýma delil olacak iþler üretsin. Kulaklarým açýkça duyabilsin sesini. Beni öylesine bilge yap ki, insanlarýma yaptýklarýný öðrenebileyim, kayalara, kumullara, yapraklara gizlediðin gizemi anlayabileyim. En büyük düþman olan kendi benliðim ile savaþýp beni sana ulaþtýracak o gücü bulabileyim ve hazýr olayým sana gelirken. Temiz eller ve müþfik gözlere, öyle ki yaþam bir günbatýmý gibi solmaya baþladýðýnda ruhum sana saf ve lekesiz gelebilsin. O güne kadar tüm insanlarý ve ailemi koru Tanrým!”
Nabukadnezar, danýþmanlarýyla yaptýðý toplantýyý bitirdiðinde gece bir hayli ilerlemiþti. Eþinin yanýna geldiðinde onu uykuda buldu.
“ Kraliçe, derin bir uykuda. Ne kadar da masum bir görünüþü var. Þu haliyle bile Tanrýlarý kýskandýracak kadar güzel ve alýmlý.” Dedi usulca.
“ Acaba ona farkýnda olmadan en büyük kötülüðü mü yaptým, onu þu ýssýz çöllere getirerek! Biliyorum ki avutmayacak onu; Ne Babil’in asma bahçeleri, ne þu güç ve ne de saltanatým! O benim içimde, benden baþkasýnýn bilemediði ruh halimin, ete kemiðe dönüþmüþ canlý bir kopyasý. Ne var ki, o dahi bilmemeli, sýrrýna ulaþamamalý yüreðimdeki þefkatin. Tanrýn Apat, seni tüm kötülüklerden korusun güzel kraliçem! ” dedi ve usulca öptü yanaklarýndan eþini.
Yan odaya geçtiðinde henüz ayakta olan sadýk hizmetçisine seslenerek kendisi için bir madhu iksiri hazýrlamasýný istedi. Hizmetçi, efendisinden aldýðý direktif üzerine odadan koþarcasýna uzaklaþýrken yardýmcýlarýndan derhal baþrahibi uyandýrmalarýný istedi.
Baþrahip gecenin þu vaktinde uyandýrýlmaya alýþkýndý. Koridorda koþuþturan ayak seslerini duyduðunda, acelenin kendisi için olduðunu anladý . Daha adamlar odaya ulaþmadan hazýrlanmýþ ve yanýna gelenleri kapýda karþýlamýþtý. Rahip, oradan ayrýlmadan önce madhu iksirinin yapýmý için gerekli olan malzemeleri aldý odadan. Sarayda ki tapýnaða acele ile koþtururken sabah önemli bir hareketliliðin yaþanacaðýný düþündü. Neydi acaba bu! Þu son günlerde Kral Nabukadnezar’ý bu kadar tedirgin eden ne olabilir di?
Bir taraftan bunlarý düþünürken öte yandan usulca;
“Asil bir soydan geliyorum nede olsa!
Ülkemin geleceðini ilgilendiren konulara karþý kayýtsýz kalmak doðru olmaz.” Diye mýrýldandý.
Gizli bir nefretle iyice kýstýðý bakýþlarýný tapýnaða uzanan koridorda dikkatlice gezdirip çevresinde kimsenin bulunmadýðýndan emin olunca bu kez daha yüksek bir sesle konuþmasýna kaldýðý yerden devam etti;
“ Hem büyük babam bir zamanlar, bu hanedan tarafýndan tahtýndan alaþaðý edilmemiþ miydi…!
Ben ki, damarlarýmda, büyük Kral Shamasshum-Ukin’in asil kanýný taþýyorum;
O halde, bu hanedana günü gelince geçmiþin hesabýný sormak, atalarýmýn üzerimde bir hakký!
Ey ateþ tanrýsý Athar, o güne dek içimdeki kini diri tut ve bana güç ver.”
Baþrahip Esarhaddon son cümleyi bitirdiðinde tapýnaðýn kapýsýna ulaþmýþtý. Bakýþlarýný çevrede son bir kez sinsice dolaþtýrdýktan sonra içeri girdi.
Bu tapýnak kral ve kraliçenin kullanýmý için yapýlmýþ ve Babil’de halka açýk, oldukça gösteriþli diðer tapýnaklardan farklý olarak gayet sade bir mimariyle fakat oldukça zarif bir þekilde inþa edilmiþ küçük bir mekândý. Kraliçe, çok sevdiði eþine raðmen Babil tanrýlarýna tapýnmayý kabullenmediði için Nabukadnezar tarafýndan kraliçenin inançlarýna uygun bir þekilde yaptýrýlmýþtý. Üstelik tapýnaðýn pencereleri, asma bahçelerini görüyordu. Kraliçe nerede ise bütün bir gününü geçirdiði bahçelerin bakýmýndan sonra ibadet ve dinlenmek amacýyla bu tapýnaða gelir ve zamanýn çoðunu burada geçirirdi.
Nabukadnezar onun bu haline alýþmýþtý. Durumuna sevindiði söylenemezdi fakat hiç olmazsa kraliçe oyalanabiliyordu burada. Kendisini güvende hissediyordu. Yeterliydi bu kendisi için.
Nabukadnezar, arada bir bu tapýnaða gelir, eþinin ateþ gede karþýsýnda düþüncelere dalarak yaptýðý ibadeti sessizce izler ve çoðu zaman o fark etmeden usulca ayrýlýrdý oradan.
Esarhaddon, ateþ kültünü iyi bilen bir rahipti. Madhu iksirinin mistik gücünü çoðu kez tecrübe etmiþ, vücuda ne denli yararlý bir iksir olduðunu içenler üzerinde gözlemleme fýrsatý bulmuþtu. Yapýmý oldukça hüner gerektiren bu iksir,
Parslar arasýnda asýrlar boyunca kullanýlmýþ ve yapýmýna ne zaman, kimler tarafýndan baþlandýðý pek bilinmese de o dönemlerde hanedan mensuplarý, rahipler ve soylu ailelerce yaygýn olarak kullanýlmaktaydý. Yapýmý dini bir merasim eþliðinde gerçekleþen Madhu iksiri özel günler için hazýrlanýrdý. Lohusalýk döneminin ardýndan eski zindeliðine kavuþmak isteyen soylu ve varlýklý bir kadýn, Madhu iksirinin týlsýmlý þifasýndan medet umardý çoðu kez. Ya da evliliðe adým atacak genç çiftler, bu beraberliðin bal gibi tatlý ve huzurlu olmasý dileðiyle yine Madhu iksirine baþvururlardý.
Kraliçe, hamileliðinin son aylarýnda düþük yapmýþtý. Aylarca kendi canýndan can kattýðý yavrusunun karnýndaki kýpýrdanýþlarýný ne büyük bir mutlulukla izlerdi oysa. Ellerini karýn bölgesinde dolaþtýrýr, rahminde büyüttüðü çocuðun her bir kýpýrdanýþýnda analýk duygusunun þefkatiyle okþardý onu. O güzel, tatlý sesiyle maniler okur, doðacaðý günleri sabýrsýzlýkla beklerdi. Bu arada karnýndaki kýpýrdanýþlar azalýr, uysallaþýrdý minik yavru. Çocuðuyla kendi arasýnda güçlenen bu bað karþýsýnda Kraliçe duygulanýr, yanaklarýndan sýmsýcak akan gözyaþlarýna engel olamazdý.
Fakat o talihsiz günde yaþananlar, Kraliçenin tüm mutluluðunu alýp götürmüþtü beraberinde. Hayatýný zindana çevirmiþti. O, henüz dünyaya getiremediði minik yavrusunu kaybetmesine neden olmuþtu. Kraliçe yaþadýklarýndan sonra kendine geldiði daha ilk anda ellerini karnýna götürmüþ fakat oranýn bir mezar kadar boþ ve soðuk olduðunu ürpererek fark ettiðinde derin bir “ahh” çekmiþti. Nabukadnezar, ellerini sýký sýkýya tuttuðu Kraliçenin gözlerinden boþanan sessiz gözyaþlarýný izlerken, onun ne kadar soylu bir yaratýlýþa sahip olduðunu düþünmekten alamýyordu kendisini. Benzersiz güzellikteki bu yüz, acýyla nasýl renkten renge giriyordu böyle! Alýn kenarlarýnda çið taneleri gibi öbek, öbek bezenen ter damlalarýný elindeki ipek mendille silen Nabukadnezar, çaresizlik içinde bu güzel kadýnýn yanaklarýndan öptü ve “ Kraliçem bunlarda geçecek bir gün, kendinize gelin artýk” diye fýsýldadý kulaðýna.
Nabukadnezar, dostlarýyla yaptýðý sohbetlerde, Parslara özgü Madhu Ýksirinin gizemli gücü hakkýnda anlatýlanlarý bir masal gibi dinlerdi. Hayal gücü geniþ olan Parslarýn, efsane niteliðindeki söylemlerinden biri olarak görürdü anlatýlanlarý. Fakat þimdi tamamen çaresizdi. Babil’in önde gelen tüm hekimleri durumu günden güne bozulan Kraliçenin saðlýðý karþýsýnda aciz kalmýþlardý. Bunun üzerine Nabukadnezar, Madhu iksirinin içeriðini araþtýrmak üzere baþrahip Esarhaddon’u görevlendirmiþ ve aylar süren araþtýrmalarýndan sonra Esarhaddon, beklenen haberle birlikte dönmüþtü Pars diyarýndan. Gecikmeden hemen Kralýn huzuruna çýkmýþ ve
- “Madhu iksiri bir efsane deðil hükümdarým! Hakkýnda anlatýlanlar tamamen gerçek. Orada gördüklerimden sonra bir ölüyü bile dirilteceðine inanmaya baþladým bu iksirin” demiþti.
Nabukadnezar bu arada gittikçe zayýflayýp güç ve dermanýný iyice kaybetmiþ olan Kraliçenin durumu karþýsýnda vakit geçirmeden bu iksirin hazýrlanmasý talimatýný verdi baþrahibe.
Esarhaddon, yolculuðundan dönerken oradan beraberinde iksirin yapýmýný çok iyi bilen rahipler getirmeyi ihmal etmemiþti. Birlikte çalýþarak kýsa bir sürede hazýrladýlar iksiri. Nabukadnezar, sevgili eþine vermeden önce kendisi içti kâseden. Tadý biraz buruk gibi olmasýna raðmen içimi fena deðildi iksirin. Kraliçe, iksiri kullanmaya baþladýðý daha ilk günlerde toparlamaya baþlamýþtý kendisini. Ardýndan hýzla iyileþmiþ ve eski sýhhatine kavuþmuþtu. Bunun üzerine Nabukadnezar, baþrahip Esarhaddon ve beraberinde getirdiði adamlara oldukça cömert davranmýþ, Babil topraklarýndan geniþ araziler vererek ödüllendirmiþti onlarý. Madhu iksirinin Babil sarayýnda kullanýmý iþte böyle baþlamýþtý. (Devam edecek)
Esarhaddon’un itina ile hazýrlayýp kendisine sunduðu iksiri yudumlarken düþünceliydi Nabukadnezar. Sýkýntýlý bir þekilde çýktýðý balkonda gecenin sessizliðini dinledi bir süre. Gökyüzündeki yýldýzlarýn pýrýltýsý mehtabýn o göz alýcý aydýnlýðýyla yarýþýyordu sanki. Hemen önünde kayan bir yýldýzýn ardýndan ufukta beliren ýþýk huzmesinin birkaç saniye içinde karanlýklara yenik düþmesini izledi. Bunun üzerine kararlý bir ses tonuyla “Saltanatým, bu kadar kýsa süreli olmayacak!” diye mýrýldandý. Kararlýlýðý yerini az sonra endiþeye býrakmýþtý çünkü çölün derinliklerinden bulunduðu yere kadar ulaþan vahþi hayvan ve kurt ulumalarý kýrmýþtý bu cesareti. Sýrtlanlarýn, bulduklarý leþin üzerine nasýl bir sürü halinde saldýrdýklarýný, açlýktan gözü dönmüþ bu hayvanlarýn bir lokma et için birbirlerini nasýl parçaladýklarýný hatýrladý. Hep var olmak içindi bu kavgalar. Akan kardeþkaný, o leþten alýnacak bir pay içindi. Kavga, güçlü olanýn adalet kaygýsý gütmeden o vahþi kalabalýðý dize getirerek alýnmasýna izin verdiði küçük lokmalarla yatýþýrdý çoðu kez. Baþ olan, kendi geleceðini güven altýna almak için o sürünün yaþamasýna izin verirdi. Bu kavgalar bazen baþ olma derdinde olan hayvanýn feci þekilde yaralanmasýyla da sonuçlanabilirdi. O vakit, sürü içinde çýkan kavgalarýn ardý arkasý kesilmez ve sürünün büsbütün daðýlmasýna neden olurdu.
Ben dedi Nabukadnezar; tedbiri olmayan acemi bir lider olmayacaðým!
- Saltanatýmý çepe çevre kuþatmýþ olan þu sýrtlanlara halkýmý ve ülkemi yem etmeyeceðim.
Zayýf olmayacaðým!
- Beslenmem gerektiðinde þu zavallý hayvanlar gibi leþle yetinmeyecek, krallara layýk sofralar kurduracaðým ülkemin dört bir tarafýnda.
- Gözlerin henüz görmediði, dünyanýn bütün hazinelerini Kraliçem ve halkýmýn önüne sereceðim!
- Kuzeyinden güneyine, doðusundan, batýsýna kudretli ya da kudretsiz bütün krallar hükmüm altýna girecek!
- Her kim bu iradenin karþýsýnda durma basiretsizliðini gösterirse baþý vurulacak! Oðullarý katledilecek, kýzlarý sürülecek!
- Eyy, ateþ tanrýsý Athor! Ahdim olsun bu söylediklerim. Þu kayan yýldýzlar þahidim!
- Bana güç ver ki, ahdim önünde engel olana gökyüzünün yýldýrýmlarýný yaðdýrabileyim.

( Devam edecek)
Asma bahçelerinden buram, buram yayýlan çiçek kokularýnýn, o doyumsuz çeþnisiyle harmanlanan havayý derin, derin soludu. Temmuz sýcaklarýnýn etkisiyle gün boyu bahçede boynu bükük kalan renk, renk çiçekler sanki tüm hünerlerini ortaya koymada birbiriyle yarýþa giriþmiþ ve þu serin çöl esintilerine tüm beceri ve kazanýmlarýný teslim etmiþlerdi.
Esintinin güçlenerek tekrarlandýðý her bir hamlede Nabukadnezar, bu kesif aromayý daha bir istekle çekiyor ciðerlerine ve biricik eþi Amytis’in yüreðinden kopup gelen bu þefkat dalgasýný vücudunun tüm zerrelerinde hissediyordu. Berrak bir su damlasý kadar hayat dolu olan bu coþkunluk, þu uçsuz bucaksýz çöle tek baþýna yetip artmaktaydý. Kraliçenin varlýðýndan en az kendisi kadar Babil halký da son derece hoþnuttu.
Nabukadnezar, günün yorgunluðu ile aðýrlaþan gözkapaklarýna direnemedi fazla. Oturduðu kerevetin üzerinde derin bir uykuya daldý. Sarayýn balkonuna sýk, sýk çýkardý. Kendisiyle, düþünceleriyle baþ baþa kaldýðý anlardý bunlar. Önemli kararlarýn alýnmasýndan önce, daha sýk gelirdi buraya. Bu nedenle baþta eþi Amytis de dâhil olmak üzere hiç kimse yaklaþamazdý yanýna.
Babil kralýnýn uykuya dalmasýnda, þüphesiz ki içtiði iksirin de payý büyüktü. Zira iksir, bileþiminde uyuþturucu etkisi bulunan bir bitkinin kullanýlmasýyla yapýlýyordu. Oran doðru olarak tutturulduðunda vücudu gevþeten, rahatlýk veren bu bitki, preslenirken yapýlacak bir hata ile ya da ölçü miktarýný aþan kullanýmda ölümle sonuçlanan etkiler koyabiliyordu ortaya. Halüsinasyonlarýn görülmesine neden olabiliyordu.
Kral Nabukadnezar eðer bu nedenle ölecek olsa Madhu iksirinin etkileri hakkýnda yeterince bilgi sahibi olmayan Babil halkýnýn olayý araþtýrarak sorumlu kiþiye ulaþmalarý neredeyse imkânsýzdý.
Baþrahip Esarhaddon, Krala karþý içinde barýndýrdýðý nefretin etkisiyle o gece, iþte bu bitkiden bir ölçek yerine iki ölçek kullanmýþtý.
O’nun hayaller görerek gerçekle olan baðýný koparmak istiyordu. Verdiði yanlýþ kararlar yüzünden güvenilirliði sorgulanacak ve bu da Esarhaddon’a Kral aleyhine harekete geçmek için aradýðý fýrsatý vermiþ olacaktý.
O’nun ani ölümü çýkarlarýna uygun deðildi. Nabukadnezar yavaþ, yavaþ ölmeliydi!
Yapacaðý her hata, Babil soylularý arasýnda önce hoþnutsuzluðun belirmesine ve bir süre sonra da bu hoþnutsuzluk, yerini taht kavgalarýna býrakacaktý. Kral ise tüm bu olanlarý izleyerek kahrolacak!
O azametli görüntünün yerine kuþku ve endiþenin yýprattýðý zavallý bir adam gelecekti. Ýþte bu, Nabukadnezar gibi hýrslý ve kudretli hükümdarlarýn kaldýramayacaðý bir zilletti.
Baþrahip, Madhu iksirini hazýrlarken bu düþünceleri taþýyordu. Fakat yaptýklarý þüphe uyandýrmamalý ve son derece dikkatli olmalýydý. Amacýna adým, adým ilerlemeli, aceleci davranmamalýydý. Bu nedenle karýþýmýn dozunu hemen arttýrmadý. Bekledi. Etkilerini, zaman içinde Kral üzerinde görüp, arttýracaðý dozun sonuçlarýndan emin oldukça, bu bitkiden bir tutam daha ekledi karýþýma. Ama bu gece dozu biraz fazla kaçýrmýþtý. Huzursuz oldu yaptýklarýndan. Mabette iþi biter bitmez odasýna döndü. ( Devam edecek)
Zaten kasvetli bir ruh haliyle uykuya dalmýþ olan Nabukadnezar, bu yorgunluðun üzerine bir de iksirin etkisi eklenince büsbütün kendinden geçmiþ ve derin uykusunda o güne dek þuur altýnda biriktirdiði his ve düþünce daðýnýklýðýyla yüzleþmek zorunda kalmýþtý. Rüya görüyordu þimdi. Eðer adýna rüya denilebilirse bunlarýn tabii! Birbirinden kopuk, uçuk kaçýk izlenimlerdi gördükleri. Gerçi normal zamanlarda rüyada görmezdi. Þu yoðun iþler arasýnda uykuya ayýrabileceði zamaný mý vardý sanki!
Uyuduðu o kýsýtlý anlarda ise çoðu zaman dinlenemeden kalkardý tekrar. Rahat ve kaygýsýz bir uykunun özlemini hanidir duymaktaydý. Þimdi ise bütün bir benliði, uykunun o dayanýlmaz etkisine kapýlmýþ ve fýrtýnalarla dolu ömrünün bir bilânçosu gibi yaþadýklarý þekilsiz, ilintisiz birer garip algýlamalar baðýntýsý þeklinde karþýsýna çýkmaktaydý.
Önce adamlarýyla birlikte bir vahada gördü kendisini. Vahanýn gölgeliklerine üçer beþer daðýlmýþ olan askerler yorgunluðu atmaya çalýþýyorlardý üzerlerinden. Kimi, aðaçlarýn çepe çevre kuþattýðý küçük göletten ellerindeki tulumlara su doldurmaya çalýþýyor, kimi de yüksek sesle þakalaþýyordu aralarýnda. Bir taraftan üzerini baþýný toplamaya çalýþýrken öte yandan baðlandýklarý yerde huysuzlaþan atlarý yatýþtýrmaya uðraþan askerler… Öfkeyle saða sola komut veren subaylar… Kendi çevresinde adeta etten bir duvar oluþturan komutan ve yol arkadaþlarý. Geceyi geçirmek üzere konaklayacaklarý bu yerde kurulmaya çalýþýlan çadýrlarý sanki orada yeniden bunlarý yaþýyormuþçasýna gördü Nabukadnezar.
Ardýndan bu kez biricik eþi Amytisle beraber asma bahçelerinde gördü kendisini… El ele tutuþmuþ, aralarýnda sessizce konuþurken.
Amytis’in tebessüm eden yüzü, kendisine yönelmiþ mutluluk dolu bakýþlarý. Üzerindeki yeþil ipek elbisenin uçuþan kývrýmlarý ve bunun teninde dalga, dalga akýþý…
Nabukadnezar, baþýndaki altýn miðferi çýkararak sað kolu altýna alýyor, sýcaðýn etkisiyle terleyen vücudunda, altýn zýrhýn aðýrlýðý iyice çekilmez bir hal alýyor.
Tam, bunu da üzerinden çýkarmayý düþündüðü bir anda bakýþlarýný birden kendi ayaklarýna yöneltiyor ve gördükleri karþýsýnda hayretler içinde kalýyor çünkü ayaklarýnda bulunan sandaletlerinde altýndan olduðunu görüyor.
Bir anlam veremiyor, garip buluyor bu gördüklerini. Bakýþlarýný kaldýrýp Amytis’e çevirdiði sýrada nereden geldiklerini anlamadýðý pek çok insan beliriyor çevrelerinde.
Üst baþlarýndaki elbiselerin paramparça olduðu bu insanlar kýzgýn ve öfkeli. Homurtular halinde sayýklayarak üzerlerine doðru geliyordu!
Nabukadnezar, eþini oradan usulca çekerek uzaklaþmak istediði sýrada vücudunu hareket ettiremediðini fark ediyor. Dehþet içerisinde vücudunun altýndan bir heykele dönüþmesini izliyor. Güneyden esen güçlü bir fýrtýna eþi Amytis’i havalandýrdýðý gibi doðu tarafýna, Pars illerine doðru sürüklemeye baþlýyordu!
Nabukadnezar çaresizce olup biteni izlerken kararan gökyüzü, saðanak yaðmurla beraber sel olup akýyordu Babil sokaklarýna.
Sulara kapýlan insanlar bata çýka uzaklaþýyordu gözlerden. Tapýnaklar, kerpiç evler, hayvan sürüleri telef olup gidiyordu hep. Ülkenin kuzeyindeki daðlar ateþ kusmaya baþlamýþtý. Ateþten oluþan ýrmaklar ise kasýp kavuruyordu önüne çýkaný!
Babil’in asma bahçeleri yanýyor, tutuþuyor. Gökyüzüne yükselen duman ve is kapkara bulutlar oluþturuyordu orada! Göz gözü görmüyordu bu karanlýkta. Zifiri karanlýk ise ürpertiyordu görenleri.
Nabukadnezar umutsuzca çýðlýk atmaya çalýþýyor fakat nafile bir çaba oluyordu bu! Vücudunun tekrar deðiþtiðini görüyor… Ayaklarý kile, gövdesi demire, kollarý bronza dönüþüyor… Baþý ise altýna. Vücudu: altýn, bronz, demir ve kilden oluþan hareketsiz bir heykele dönüþmüþtü þimdi.
Daðlardan gelen sel sularý kilden oluþan bu ayaklarý aldý götürdü beraberinde! Nabukadnezar, korku dolu þaþkýn bakýþlarla izledi ayaklarýnýn kopuþunu…
Ardýndan ateþ ýrmaklarý ulaþtý bulunduðu yere. Önce mermer kaide yuvarlandý yere. Sonra bu ateþ ýrmaðý mermer kaideyi yutarak bulunduðu yere ulaþtý ve demirden gövdesini eritmeye baþladý.
Nabukadnezar umutsuzluk içinde yalnýzca izliyordu olup biteni. Elinden baþka bir þey gelmiyordu! Hem sonra kaçýp uzaklaþmasý neyi deðiþtirirdi ki! Çaresizce ateþ ýrmaðýnýn vücudunun kalan son kýsmýný da yalayýp yutmasýný izlemiþti. (Taslak/ Devam edecek)

Aydýn AKDENÝZ
aakdeniz1965@hotmail.com



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn tarihsel roman kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Politik Ýllizyon ve Babil'in Ýskambil Kuleleri

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Küçük Dedektifler Tavþan Adasý`nda (Iý)
Küçük Dedektifler Tavþan Adasý'nda
Ýþgüzar Tefecinin Marifetleri (1)
Ýþgüzar Tefecinin Marifetleri (2)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Hisseden Payýma Metafizik Aþklar Düþtü [Þiir]
Mana Ýkliminde Seyrü Sülukun, Adam da Gaflet mi Býrakýr A Gönül! [Þiir]
Mihenk Taþý [Þiir]
Aynanýn Ötesinde Görünen... [Þiir]
Dilemma [Þiir]
Köþe Kapmaca Oynarken Ayrýlýk... [Þiir]
Faust ve Pan Arasýnda, Bir Garip Diyalog..! [Þiir]
Sezonluk Fýndýk Ýþçilerinin Hayat Öyküsünden Bir Kesit [Öykü]
Ýsterik Kadýn, Haydi Oradan Sen De! [Öykü]
Kapela [Öykü]


Aydýn akdeniz kimdir?

Yazý vazgeçemediðim bir tutkudur benim için. Vaz geçemediðim, kendimi sorguladýðým anlardýr, o anlar. Kendimi bulduðum, yaþama anlamýný kazandýran o ya da bu þekilde duygu yüklü anlar.

Etkilendiði Yazarlar:
Dostoyevski, Puþkin, Tolstoy, Goethe, Stendhal, Shakespeare, Cemil Meriç


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Aydýn akdeniz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.