..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Aðlamak da bir zevktir. -Ovidius
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > Mustafa Can ÜRCAN




16 Aðustos 2008
Uzak Üç Þehir ve Tek Aþk  
Mustafa Can ÜRCAN
Kýyamet sabahýna uyanýr gibi uyanmaktý durgun ve asi gözlerimiz. Kýzýl vücutlu krallarýn topraklarý lanetliydi. Yorgun düþmüþ kayalýklarýn ardýnda bir umut aramalýydýk. Yoksa, yüzyýl; çoktan bizi de, bu þehre gömmeye hazýr durumdaydý. Uzak.. Hem de çok uzak; üç þehrin tapýnaklý hikayesi…


:AEDI:

Eylül akþamlarýnýn tek tanrýlý olduklarýný bilirim. Onlarda baþý boþ yalnýzlýðýn timsali üzerlerinde yaþarlar. Çoðu an düþünürler gün batýmýnda ve akþamýn ayazýna kalmadan boþaltýr içindeki arzularýný. Sonrasý yokluðun posta kutusu oluverir bir anda. Ama gene de kýrýlmaz hayalleri. Karanlýk baþlarken aya karþý açtýklarý þarabý, sabah ezanlarýyla bitiriverirler güneþin ilk ýþýklarýyla. Bilirim ki, onlarda insanlar gibi tek tanrýlý.

Yaþamak ne zor þeymiþ bu ayda diye düþünüyorum. Ýçimdekilere bir anlam bulmaya çalýþýrken, anlamý olmayan tümcelere de anlam katmaya uðraþýyorum. Daha da ötesi yaðmuru özlüyorum. Ýliklerime dokunacak, gök maviyi yüreðime yerleþtirecek bir tufan. Akidesi hiç durmayan. Ve baþlayacak usulca,sevgiyi merhametle kalbime koyarak, yeni doðacak duygu kuþlarýndan. Oysa ki yolumuz çok uzak. Neresi olduðunu bile bilmeden bir þehir buluyorum ve;
‘Cam kenarý olsun! Yaðmuru belki görerekten..’ diyorum.

Cesaretimi topladýðým o günün akþamýnda, ansýzýn oturdum koltuðuma. Uzun uzadýya daldým karþý yolun beyaz çizgilerine. Frenim patlamýþtý artýk. Ne geri dönüþ vardý eski dünyama ne de bundan sonrasý için tahmin edebileceðim yaþam dolu dakikalarým. Sadece hayallerim vardý beni yaþatan. Umut dolu bir yürek ile çýktým sadece; bilinmeyen sevgi ülkesine ve geride býraktýðým Hogan Þehri.

Hogan’ýn esrarengiz deniz kýyýlarýný belki özleyecektim. Turkuvaz renkli koylarý ve o güzel koylara uzanan yemyeþil çam aðaçlarýnýn dallarý var aklýmda kalan. Sosyete’deki asma bahçeleri ve mis kokulu mandalina aðaçlarý yoktu, her istediðimde koparabileceðim. Galiba Hogan’dan ayrýlýk tam yeni bir baþlangýç olmuþtu benim için.

Hareket saati çoktan gelmiþti. Saatler gece yarýsýný iki dakika geçiyordu. Otogarýn çýðýrtkan sesi daha da yankýlanýr hale gelmiþti ve kalkýþ gerçekleþmiþti bile. Gidiyoruz iþte..

Hareket!

Muavin anonsunun ardýndan hýzlýca bilet kontrolü yapmaya baþlamýþtý. Sýra bana da gelecekti. Merak ediyorum ona ne diyebilirdim. Nerede ineceðimi bile bilmiyorum ki! Yaklaþtý ve:



-     Otogar mý? Dedi..
-     Halta’dan geçer mi?
-     Önünde indirebilirim.
-     Peki, sað olun. Dedim.

Sanki üzerimdeki biraz ürkekliði de algýlar gibiydi. Hemen kendimi toparladým ve hiddetlice baðýrdým;
-     Otogar olsun, otogar!

Bütün dikkatler üzerime daha da çökmüþtü. Þimdi ne halt yiyebilirdim ki zaten. Baþýmý þiddetlice cama yasladým ve zangýr zangýr titreyen camda iki saatten fazla uyuyakaldým. Doðrusu yapabileceðim tek marifette buydu. Ama uyandýðýmda meydan pazarý gibi sesler kulaklarýmý týrmalýyordu.

Sýkýntým halâ geçmemiþ ve her zaman yaptýðým gibi birkaç yaprak kaðýdý ve bir kalemi elime alýp þiir yazmaya baþlamýþtým. Þiirler çok sakindi. Ne zaman bir heyecan duysam onlara sarýlýr,ne olduðunu anlamadan da dinlendiðimi hissederdim. Oysa o gün her zamankinden daha fazla duygusal biriydim. Aþk þiirleri yazma arzum vardý. Yazýyordum da! Hem de muavine bakarak. O kadar çok dolanýyordu ki, dikkatimi ona kaydýrmadan da yapamýyordum. Fakat þiirlerimi de bu kadar etkisiz bir ortamda kaðýda iþlemek, gerçekten ilham kaynaðýnýn bir armaðaný olsa gerekti. Ama gene de fýsýr fýsýr dolanan sözcükler sanki bu sefer benden deðil, arka taraflardan birilerine aitti. Evet, yine o genç bayanlar. Aralarýnda Hogan’dan sözcükler geçiyor ve sohbete katýlmak istiyordum.

-     Merhaba Adým Tunga. Halta’ya mý?
-     Evet, siz de Hogan’dan mý bindiniz?
Biraz yapmýþ olduðum dalgýnlýktan olsa gerek, kývýrcýk saçlý bayan tekrar soru yöneltti.
-     Beyefendi?
-     Evet, evet. Hoganlýyým.
Doðrusu kendimi iyi hissetmediðim açýktý. Fakat bunu nasýl atlatabileceðimi gene kendim bulabilirdim. Otobüs kýsa bir mola verecekti. Biraz hava almak iyi gelecek.

Off Buz gibi! Sanki kýþýn tam ortasýndayýz. Bir an önce varmak gerek.

Ýkinci hareket tam zamanýnda. Yoksa iliklerime kadar buz kesilecektim. Bu üþümeyle, kaloriferimin baþýna kedi gibi büzülmüþ olmalýyým ki, anca sabah aydýnlýðýnda gözlerimi açývermiþim. Muavinin sesi gene sonuna kadar açýk. Ýneceklere yer tespiti yaparken, ben de karar deðiþtirerek otobüsün gideceði son noktaya kadar gitmeye karar verdim.
Son noktaya doðru yarým saat kala hazýrlýklarýmý kafamda yavaþ yavaþ yapýyordum. Bir ev tutmalý ve sýcacýk olmalý. Odalarý göle doðru bakmalý ve sabah güneþi almalý. Hepsinden önce de bir kýz arkadaþým olmalý. Ahh ah! Muhafezekar ruhum. Daha fazlasýný da isteyebilirdi.

Öyleyse aþk tanrýsý bana elini uzatmalý!



Bir yýl sonra:

Karlý bir kýþ gününün güneþli saatlerinde yola koyuldum. Elimdeki dipnotlarý kývýr kývýr küçültüyordum. Sýcak bir çay içmeli ve zamaný bu þekilde tüketmeliydim. Sadece bir çay istedim. Sandalyeme oturdum. Sigara odasýnda güzel bir kýzýn durduðunu gördüm. Düþünceliydi. Galiba bana benzeyen birileri daha vardý artýk çevremde. Ona o kadar dikkatli bakýyordum ki, bana bakacak olsa gözlerimi kaçýrabilecek kadar zamaným bile olmayacaktý. Galiba fark etmiþti fakat hissettirmemeye çalýþýyordu ya da o kadar derin düþünüyor olmalýydý ki, sýkýntýsýndan beni dahi göremeyecek durumdaydý. Aradan epey bir zaman geçti. Bir hamle yapýp yanýna gidebilir, olmadý bir baþka zaman cesaretimi toplayýp daha uygun bir anda da konuþabilirdim. Büyük ihtimalle öyle olacak. Çünkü kýz yavaþ yavaþ kýpýrdanmaya baþlamýþtý. Þimdi de çantasýný kurcalýyor ve son hareketlerini tamamlýyor olabilirdi. Evet, ayaða doðru yeltendi. Biraz sonra þu kapýdan çýkýp gitmesini izleyeceðim ve sonra bu güzel görüntüden mahrum kalmak içten bile olmayacak. Kalktý. Endamýný þimdi daha iyi görebiliyordum. Doðrusu beni gördüðünü iyice anlamýþ oldum. Çünkü bu kadar anlamlý bir kalkýþ yapmak, sadece bilinçli bir düþünce gücünün güçlü halkalarýyla gerçekleþebilirdi. Adýmlarýný saðlam atarken, ayaklarýný sertçe yere vuruyor, bakýþlarýný keskin ifadeleriyle baþka yöne çeviriyordu. Bu benim için yeterli bir mesajdý. Ancak daha sonraki günler için hiçte tahmin yürütemeyeceðim meziyetlerini görecek, ona karþý yeni yaklaþýmlar sergileyecektim.

Buraya yerleþtiðim günden bu yana ilk defa bu kadar heyecan duyuyor, zamanla ne kadar iyi bir iþ baþarmýþým demeyi de kendime ihmal etmiyordum. Halta’ya geldiðim o an ne kadar yorgun ve karýþýk bir ruh haline sahiptim. Kentin kuzey yakasýnda uzun bir süre oturduktan sonra, yeni bir yere taþýnmaya karar vermiþtim. Çiftlik köylerini býrakarak, kumun ve suyun daha çekici olduðu bir yere; kentin batý yakasýna doðru gittim. Burasý da en az orasý kadar güzel ve þehrin merkezine daha yakýndý. Halta sahilleri insaný dinginleþtiriyor, bedeniniz sanki metafiziðin bile ötesine geçiyordu. Duygularým deðiþmiþ, aradan geçen zamanla sanki yalnýzlýðýmý unutmuþ ve hayata karþý yöntemlerim farklýlýk kazanmýþtý.

Yeni bir hayalle kanepeme uzandým. Gözlerim tavana bakýyor ama hiçbir an tavanýn varlýðýný hissetmiyordum. Sadece o vardý aklýmda. Sadece o an. Zamaný geriye döndürmek elimde olsaydý, ilk anlarý tekrar yaþamak isterdim ve sonra bu kanepeye yeniden gelip bu hayali tekrar kurmak ve sonra yeniden. Galiba aþk böyle bir þey. Vaziyetim hiçte parlak deðil. Bunun farkýndayým. Ama ne yapacaðýmla ilgili gene bir fikrim yok. Galiba bu da aþkla ilgili bir þey.

Kapým çalýndý. Gelen ev sahibimdi. Bir isteðim olup olmadýðýný sordu. Ne isteyebilirdim ki! Tek isteðim vardý; o da, o güzel kýzýn yaný baþýmda olmasýydý. Eðer bunu ev sahibime söyleyecek olsaydým, acaba isteðimi yerine getirebilir miydi..Hayýr!

Büyük bir coþku ve mutlulukla kanepeye yeniden fýrladým. Ýçimden evin her tarafýný boyamak geliyordu. Bir odayý su yeþili, diðerini ise limon sarýsý. Yoksa içindeki enerjinin formülünü bulamadýðým gibi, onu kullanacak yer de bulamayacaktým. Bunu en kýsa sürede gerçekleþtirmeliydim. Belki de kýsa bir süre sonra birileri bana ziyarete gelebilirdi ve belki de evimden hiç çýkmazdý. Gün içerisinde bu iþi de tamamladým. Gerçekten de kýsa bir sürede bitirmiþ oldum. Ama geceyi bir türlü gündüze baðlýyamýyordum. Ýþte hayatýmýn en uzun ve yalnýz gecesi..



Ertesi gün ayný saatler..

“Bu kadar çay içmemiþtim doðrusu. Þimdiye kadar da gelmesi lazýmdý ama gelmedi iþte! Daha da fazla çay içilmez ki! En iyisi baþka zaman gelmeli ya da hiç usanmadan burada beklemeli. Ne olacak bu iþin sonu?”

Gözlerimi bir bahçedeki oturaklara, bir de içerideki masalara fýldýr fýldýr gezdiriyordum. Kalabalýðýn arasýndan onu kaybetmemek gerekir diye düþünüyordum. Yukarýdan inen bir grup insandan önce, onlarýn sesleri duyulmaya baþladý. O þamatada kimin kim ile konuþtuðunu ve kimlerin birbirine ne isim ile hitap ettiðini anlayamýyordum. Kapý, ardýna kadar aralandý ve içeriye sýrayla girdiler. Arkalardan azalan insan sayýsý ile beraber, iþte beklediðim kýz da göründü. O günkü gibi diðer odaya geçti.

“Ne garip, o kadar insanýn içinden sýyrýlýp, yalnýz baþýna bir kuytuya çekildi. Uzak kalmaktan, kendini dinlemekten büyük zevk mi alýyordu?”

Bugün kararlýydým. Ne vardý ki zaten. Gidip yanýna rahatça da konuþabilirdim. Bunun ayýp ya da kötü bir davranýþ olmasý gerekmez. Duygularýmla davranýþlarým arasýnda ufak bir oynama da yapabilirdim. En azýndan onun güvenini kazanana kadar. Ne de olsa o sadece bir melek..

Oturduðum masaya ellerimi yaslayarak kalktým. Bir adým geriye sendeledikten sonra, cesaretli bir þekilde durduðu bölüme doðru gittim. Kapýyý araladým. Yanýna vardým. Hiç içmediðim halde, bir baþkasýndan bir sigara bulmuþ ve ateþlemek için ondan yardým isteyerek konuþmaya baþlamýþtýk.

-     Merhaba ateþiniz var mý?
-     Buyurun..
-     Teþekkür ederim. Elinizdekiler nedir?
-     Dipnotlar.. Onlarla ilgileniyorum.
-     Benim adým Tunga ya sizin?
-     Almila.
-     Kapýya asýlan yazýyý okudunuz mu? Yarýn akþam bir eðlence varmýþ. Katýlacak mýsýnýz?
-     Düþünüyorum ama yalnýz gitmek istemiyorum.
-     Arkadaþlarýnýz katýlmayacaklar mý?
-     Gidersem de sadece onlarla giderim.

Bu sýrada bahsettiði arkadaþlarý yanýmýza kadar gelmiþlerdi. Onlarda bana ayný soruyu sordu ve davete katýlmak konusunda bir teklif almýþtým bile. Artýk geriye sadece daha fazla geçirebileceðim zamanlarým olacak diye, düþünceler kalmýþtý aklýmda. Yarýný, yarýn geçecek o güzel dakikalarý süslüyordum zihnimde. Büyük günün yarýn olacaðýný hissedebiliyordum þimdiden. Nedense içimde her þeyin çok güzel olacaðýna dair bir duygu vardý. Yeni baþlangýçlarýma bir yenisini daha eklemek muhteþem olacaktý. Evet ne de harika olurdu..





Oysa ki bu rüya çok geçmeden bozulmuþtu. Almila davete gelemeyeceðini açýkladý. Bu çok üzücüydü. Bu durumu nasýl deðiþtireceðim konusunda kara kara düþünürken, neden gelemeyeceðini daha iyi anladým. Çünkü Almila akþamlarý çalýþýyor ve aslýnda da kendisine bile ayýrabilecek zamaný kalmýyordu. Þimdi ise ona daha da hayran kalmaya baþlamýþtým. Davete sadece üç kiþi gidecektik. Arkadaþlarý ve ben. Her ne kadar bunu hiç istemesem de, Almila hakkýnda bilgi alabilmek için bu daveti gerçekleþtirmek zorundaydým. Ta ki o akþamýn havasý fýrtýnalý duygularla geçene kadar..

Gecenin kör saatlerinde, coþkulu dans ediþlerin arkasýnda hep O’nun masum ve içten gözleri beynimin bir köþesindeydi. Bu çýlgýn partinin bile etkisi olamamýþtý üzerimde. Yalnýz onun hayali.

Doðrusu bir hafta geçmiþti bu hayalin üzerinden ve ben yalnýzca onu birkaç defa görebilmiþtim. Ve þimdi araya ayrýlýkta girecekti. O yaþadýðý þehre; Monçuk’a tatil için kýsa bir süreliðine gidecekti. Ben ise bu rüyanýn baþladýðý yerde bitmesinden korkuyordum. Fakat bu gidiþ, uzun bir birlikteliðin baþlangýcý olabilirdi de!

-     Alo! Alo!
-     Efendim. Kimsiniz?
-     Ben Tunga. Nasýlsýn?
-     Merhaba. Teþekkür ederim, ya sen?
-     Keþke gene birlikte olabilseydik.
-     Neden?
-     Vakitlerimiz daha güzel geçerdi. Hem ben seni unutamadým. Galiba sana aþýk oluyorum Almila.

Uzun süren bir sessizliðin ardýndan, Almila’dan çýkmayan bir söz aslýnda beni daha cesaretlendirmiþti.

-     Özelim olur musun Almila?
-     Bunu düþünmem gerekiyor..

Aslýnda bu cevap pekte evet gibi görünmese de, elmek yoluyla yaptýðýmýz yazýþmalar bizi birbirimize daha da yakýnlaþtýrmýþtý. O’nun dönüþünde çok daha sýcak günlere bizi bekliyor olabilirdi de. Ben neden, niçine cevap ararken, o hiç beklemediðim bir an da bana telefonla yanýtýný bildirdi.

‘Arkadaþ kalalým mý?’
‘Treni bir kez kaçýrmamak lazým Almila.’

Bu diyalog üzerine pek fazla söylenecek cümle kalmýyordu. Bundan sonrasý için yaþanacaklar sadece zamana yayýlmalýydý. Baþka bir deðiþ ile onun geri dönmesini beklemekten baþka çarem yoktu.







Ve bir hafta sonunda Almila’yý bir kez daha aradým. Ona, ne zaman geri döneceðini sordum. Yarýn sabah burada olacaktý. Karþýlamak için ineceði yere kadar gidebilirdim. Görmek için can atýyordum. Sabahýn erken saatlerinde yola koyulmuþ ve gelmesini bekliyordum. Söylediði saatte gelmedi. Aklýmdan tuhaf ve çarpýcý yorumlar geçiyordu. Önceden gelmiþ olabilir ya da geleceði günü ertelemiþ olabilirdi de. Vazgeçtim. Geri dönmek gerekiyordu diye düþündüm. Ancak benim sabýrsýz gidiþimin ardýndan, bir saat sonra çýkagelmiþ. Geldiðini gene telefonla öðrendim. Bu sefer onu görebilmek için bir randevu ayarlamaya çalýþýyordum. Çünkü benim için uzun bir zaman olmuþtu, görüþmeyeli. Öðleden sonra birlikte olacaktýk. Ben onu beklemek için önceden Ada yoluna doðru yürüdüm ve Yeþilada’nýn sessiz aðaçlarý altýnda bir yürüyüþ baþlamýþtý..

Almila uzaktan görünmüþtü. Yanýma geldi. Sanki hiçbir þey olmamýþ gibi davranýyorduk ikimizde. Benim için bu oldukça zordu. Bütünüyle hislerimi önceden belirtmiþ olmam huzurumuzu biraz etkiliyordu. Gene de iyi muhabbet ettik. Çünkü o buluþmanýn sonunda Almila, benim ev davetimi kabul etmiþti. O akþam güzel bir akþam yemeði sözü vermiþtim. Bunun için de bir saat belirledik. Akþam saat yedi otuzda göl kýyýsýndan onu alacaktým. Bu planýmýzla da kýsa bir süreliðine ayrýlmýþtýk. O, güzel kokusuna daha da incelik katmak için duþunu almaya gidiyor ve ben de lezzet kokan yemeklerimi hazýrlamak için evimin yolunu tutuyordum. Bu akþamýn en güzel tarafý olacaktý.

Saat 7.3o
Suyun kenarýnda sanki bir yakamoz ya da tanrýdan mesaj yollanan bir ýþýk parlýyor gibiydi.
‘Tanrým ne kadar güzel!’

Bu heybetli ve asil duruþun fotoðrafýný beynime iyice kazýmalýydým. Çünkü aklýmýn ucunda bir sel olup akmýþtýn Almila..

Usulca arkasýna yaklaþtým. Elimi omzuna dayadým. Yüzünü döndürdüðü o anýn tekrarlarýný önümdeki yüzyýl boyunca, hiç unutmadan hatýrlayabilirim, diye düþündüm. Beline kadar uzanan saçlarý, umut dolu gözleri, bebek kokan teni bir ömrün tek karesi gibiydi. Ýþte mutluluðun fotoðrafý burada, yaný baþýmda. Kalbimin atýþlarýný hissetmemek artýk elde deðil. Bir volkanýn sýr gibi yer altýnda kalan ateþi nasýl bir anda patlarsa, damarlarýmda dolaþan coþku ve heyecan bende de o kadar hareketliydi. Takati zor duruþlarýmdan bir tanesini yaþýyordum karþýsýnda. Ama gene de dimdik durabilmeyi baþarabilirdim. Çünkü kuvvetli ve iktidarlý görünebilmek en çekici yönüm olacaktý. Ya bir sal yapýp gölün ortasýna kadar açýlmayý denemeliydi ya da daha gerçekçi olup bir an önce romantik akþam yemeklerine doðru yol almayý. Ýþte benim de tüm derdim buydu. Ne zaman romantizmin üst noktasýna çýkabilirdim. Bu onun içinde uygun olur muydu? Yoksa çok mu hýzlý hareket etmiþ olurdum. Fakat biraz romantizmi her halde hiçbir bayan ret edemezdi. Nasýl olsa gerisi gelecekse de, ondan sonra olurdu. Þimdiden bunlarý düþünüp, zamaný harcamanýn bir anlamý yoktu. Haydi öyleyse gel benle Almila. Gel ve belki de bu akþam kollarýmda uyu..

Seni ne kadar arzuluyorum oysa ki!





Akþamýn ilerleyen saatleri adým adým baþlamýþtý. Hiçbir ýþýk yanmýyordu etrafta ve sadece mumlarýn etkileyici ýþýklarýyla beraber havaya yükselen meyve kokularý vardý. Çoktan hazýrlamýþ olduðum yemeklerden bir bir tadarken Almila’nýn gözlerinin içi parlýyordu. Bunca hazýrlýk hoþuna gitmiþ olmalýydý. Bu mayhoþ görüntüye biraz da içki katmak güzel olurdu. Ýçki içip içmeyeceðini sordum. Biraz alabileceðini söyledi. Baþlamýþ olduðumuz akþam yemeði, kendi seyrinde devam etti ve içki bardaklarý sýrasýyla boþaldý. Hafif olarak oda müziðine eþlik ediyordu ruhumuz. Biraz batý klasiklerinin yaný sýra, Fransýz parçalarýndan; bonsoir ve s’il vous plait ortamý adeta büyüleyici anlara býraktý.

Ezelden beri dansýn muhteþem tutkusuna kapýlmayý sevmiþimdir. Buna biraz daha tutku etkileyip, bir bayanýn kollarýmdaki süzülüþüyle canlandýrmalýydým. Galiba dans etmeye dünden razý. Ýçimdeki titrek sözcüklerle:

-     Dans etmek ister misin?
-     Evet..

Ýþte tüm bu iki cümleden sonra uzun süren bir suskunluk baþladý yeniden. Artýk ellerimiz birbirimizin vücutlarýndaydý. Daha fazla söze gerek kalmamýþtý bu durumu anlatmaya. Bana her zamankinden biraz daha yakýndý. Narin bileklerini sarmalarken boynuma, ayný þekilde benim de kollarým onun belindeydi. Hatýrýmda kalan boynundaki ten kokusuna ne kadar yakýn olduðumun gerçeðiydi. Daha da fazla yakýnlaþtým. Artýk dudaklarýmý yüzünün çehresinde gezdiriyor, nefes alýþlarýný üzerimde bile hissedebiliyordum. Dayanýlmasý çok zor bir durum olmasýna raðmen, halâ daha bu ýsrarcý hareketlerime devam ediyordum. Ancak bu onu biraz tedirgin etmiþti. Ya ben çok hýzlý devam ediyor ya da bu onun için bir sürpriz oluyordu. Fakat bu geri çevrilemez bir zaman aralýðýydý. Artýk dudaklarým daha haþinli ve saldýrgandý. Ýlk öpücük çoktan arzu ettiði noktadaydý. Buna bir yenisini eklemek isterken, dudaklarýný geriye çekmeye devam etmesi, isteksiz olduðunu düþündürmüþtü. Ýþte suskunluk burada bozulmuþtu. Þimdi ona karþý tüm cesaretimi toplayýp, tüm içten gelen duygularýmdan bahsetmem gerekiyordu.

‘Seni ne kadar arzuladýðýmý bilemezsin. Bundan sonra her zaman yanýmda olmaný istiyorum. Sana deli gibi aþýðým. Biliyorum, sende benden hoþlanýyorsun. Bunu hissetmemek imkansýz. Ne olur ikimize bir þans ver. Göreceksin ne kadar mutlu bir birlikteliðimiz olacak. Lütfen, seni seviyorum Almila..’

Tüm bu son kozlarýmdan sonra yapabileceðim tek þey artýk onun sözcüklerini dinlemek olacaktý:

‘Korkuyorum Tunga. Henüz böyle bir iliþkiye hazýr olup olmadýðýmý bilemiyorum. Sana bu kadar kýsa sürede alýþmak beni endiþelendiriyor. Bunu yapmak istemiyorum.’

Hayýr, son bir hamlem daha olmalý. Bunu yapabilecek yüreðim zaten ortada. Sustum ve sadece….






Ellerimi kalçalarýna doðru hýzlýca indirdikten sonra ayalarýmý onun kasýklarýnýn altýna doðru yapýþtýrdým. Bu hýzlý hareketime karþýlýk koyamayýþý ve ayný hareketi onun da tekrarlamasý, ortamý daha da ateþledi. Artýk ellerimi daha rahat üzerinde gezdirebiliyor, göðüslerinin üzerinden saçlarýnýn arasýna kadar raks edebiliyordum. Müziðin etkisiyle hareket ediyor, ritim olgularý bizi sýcaktan adeta kavuruyordu. Müziðin sona ermesiyle sanki bu büyü bozulmuþ ve birden birbirimize yapýþan bedenlerimiz ayrýlmýþtý. Ýnsanýn kahýrdan ölmesi içten bile deðildi Her ne kadar baþtan çalmaya çalýþsam da artýk eski duyguyu alamayacaktýk. Daha güzelini yaptýk ve birlikte mumlarýn çepe çevre sarmaladýðý yataða uzandýk. Baþýmý onun göðüslerinin üzerine yerleþtirdim. Bununla beraber o da ellerini saçlarýmýn arasýnda gezdirip duruyordu. Asla ayný hareket bir daha tekrarlamýyordu. Çünkü yerimizde duramýyorduk. Sað bacaðýmý onun iki bacaðýnýn arasýna kýstýrmýþ, tüm itici gücümle bastýrýyordum. Daha ne kadar öteye geçebilirdik ki bir gecede. Sarhoþluk anca bu kadarýna izin vermiþti. Bundan sonrasý için ona güven vermek zorundaydým. Benim için zor olan ancak onun için anlam taþýyacak bir fikir vardý aklýmda. Ben baþka bir odaya geçip orada sabahlayacak ve ona daha huzurlu düþünebilecek bir ortam býrakacaktým. Saatler sabahýn beþini bulmuþtu bile. Artýk dinlenmeye ihtiyacý vardý. Ýyi geceler sevgili tanrýçam..

Ben diðer odaya geçtim. Pencerenin yaný baþýndaki yataða uzandým. Bir taraftan yýldýzlara bakýyor, öte yandan az önce yaþadýðýmýn gerçek olup olmadýðýný düþünüyordum. Hayal ve gerçeðin arasýndaki geçen zamanlar, asla unutulmazdý. Ýçimden her ne kadar onun yanýnda uyumayý geçirsem de, bunu yapamýyordum. Tek beklediðim tepenin ardýndaki güneþi bir an önce görebilmek ve sabahýn ilk ýþýklarýnda onu uyandýrmak. Kendimden geçmiþ gibiydim. Uyku iyice bastýrmýþtý. En iyisi de buydu. Uyuyup zamanýn daha çabuk geçmesini saðlamak. Derin bir uykuya dalýyordum. Vakitlerimi uyuyarak geçirmek istemesem de..

Gün aðaralý epey olmuþtu. Gecenin yorgunluðundan ötürü yýðýlýp kalmýþýz. Sessiz ve dikkatlice mutfaða doðru ilerledim. Güzel bir kahvaltý bizi zinde tutacak ve mutluluk saçan yüzlerimize biraz daha neþe getirecekti. Her ince ayrýntýyý düþünmeye çalýþýyordum. Olabildiðince güzel kahvaltý sofrasý kurabilirdim. Muhtemelen her þey tamamdý. Sýra onu da uyandýrmaya gelmiþti. Nasýl uyandýrabilirdim ki! Öyle tatlý uyuyordu. Ufak bir sesleniþ yetmiþti fakat onun güzel uykusunu bölmeye. Kalktý ve kendisine hazýrladýðým kahvaltýya bir göz attý. Hoþuna gideceðini tahmin etmiþtim. Eðlenceli bir gecenin ardýndan, hoþ bir yeni gün de bizi bekliyordu. Bundan sonrasý, kendi akýþýnda geçebilecek noktaya gelmiþti.

Gün boyu kendimize iltifatlar yaðdýrdýk. Ortak yönlerimizi bulmaya çalýþtýk. Baþarýlarýmýzý, hayallerimizi konuþtuk. Birlikte yapacaðýmýz beklentilerimizi kararlaþtýrdýk. Gülüþlerimiz arzularýmýzýn altýnda saklýydý sanki. Her defasýnda ayný kareler aklýmýza geliyor Ben ondan, o da benden bir þeyler istiyordu. Her iki lafýn arasýnda bir yakýnlaþma dürtüsü vardý içimizde. Utangaçlýðýmýz biraz daha azdý. Ancak dünün aðrýlý bedenleri yorgunluðunu atamamýþtý. Ýstek dolu hareketlerimiz mesaj bildirse de, bu durumu ne kadar daha uzatýrsak bizim için o kadar daha iyi olacaktý. Heyecanýmýz tekrar artacak, hislerimiz ulaþabildiði en uç noktaya kadar çýkacaktý. Dün geceyi bir kez daha yaþamalýydýk. Bunun için karanlýðýn çökmesi gerekmezdi. Her geçen dakikayý deli dolu yaþayabilecek kiþilerdik ikimizde. Büyük ihtimalle aklýmýzdan geçenler deðiþme yaþamýþtý. Daha sonrayý deðil, þimdiyi düþünmeye baþlamýþtýk. Ýçimizdeki geceyi baþlatacak ilk alevi, ona yaklaþarak ben yaktým.


Yere uzanan bedeni soðuk sabahlarý adeta ýsýtýrken, üzerindeki elbiseyi hýzlýca çýkaracak kadar ateþliydi. Onu takiben ben de aynýsýný tekrarladým. Bedenlerimizi daha iyi tanýyor ve hissettiðimiz duygular artarak devam ediyordu. Baþýný hafifçe kaldýrarak ellerimi saçlarýnýn arasýna yerleþtirdim. Doyasýya öpüyor, durdurulamaz bir þekilde göðüslerini okþuyordum. Buna daha fazla dayanamayýp kalan kýyafetlerini de çýkarmýþtý. Bu güzelliðin artýk sahibi gibiydim. Köle ve efendisi oluvermiþtik birbirimizin. Fakat hangimiz köle, hangimiz efendi onu bilemiyordum. Sanki her ikisi de birbirimize uyuyordu. Yeri geliyor o üzerimde bir hakimiyet kuruyor, yeri geliyor vücudunu bana teslim ederek kendinden geçiyordu. Yerden hýzlýca kalkýp yataðýn üzerine çýktýk. Bize yetmeyecek kadar tüm birliktelikleri kurmuþken, daha fazlasýna ihtiyaç duymaya devam ediyorduk Elini, ayalarýmdan penisime kadar getirdikten sonra, kendi organýna kadar yaklaþtýrdý ve içine yerleþtirdi. Coþkuyu böylesine yaþamamýþtým. Durmak bilmeyen muzurluðumuza bir yenisini eklemeyi de baþarmýþtýk. Banyonun sýradanlýðý bile bozulmuþtu o gün. Suyun sýcaklýðý altýnda, ateþli bedenlerimiz tekrar tekrar birleþiyordu. Tüm hareketleri deniyor ve bu heyecaný doruða çýkarabilmek için elimizden geleni yapýyorduk. Almila beline kadar eðilmiþ, ellerini musluklarýn vanalarýna dayamýþ ve benden arzuladýðý o haþin hareketleri bekliyordu. Buna asla hayýr diyemezdim. Banyodan yükselen seslere kulak vermemek elde deðildi. Coþkunun frenleri de patlamýþtý artýk. O baðýrdýkça ben hýzlanýyordum. Ben hýzlandýkça o baðýrýyordu. Buna dayamayýp onu duvara yapýþtýrdým ve içimdeki farklýlaþmayý artýk dýþarýya çýkarmanýn zamaný geldiðini anladým. Sað bacaðýna yapýþtým ve rahat bir nefes aldým. Böylece gün doðumundan batýmýna kadar tüm saatler bize ait olmuþtu.

Anlatýlmasý imkansýz bir varlýðý anlatmak gibi bir þey aslýnda Almila. Hayatýnýz boyunca varlýðýna inandýðýnýz ama bir türlü göremediðiniz bir düþünce gibi. Görseniz de gözlerinize inanamayacaðýnýz kadar kusursuz yapýt düþünün. Nasýl bir sanatçý olmalý ki, onu bu kadar þaheser bir eser haline getirsin. Benim için bu kadar önemli olan ise, tanrýnýn gerçek melekleri kadar kusursuzdur.

Onunla bitmek tükenmeyen bu birlikteliðimiz, hayatýmdaki güneþin yeniden doðuþu gibiydi ve aradan bir buçuk sene geçmesine raðmen biz ayný duygularý paylaþabiliyorduk.

Evet, aradan bir buçuk sene geçmiþti ve þimdi biz iki ayrý þehirdeyiz. Bizi bir araya getiren þehrin ise kutsallýðýný halâ içimizde taþýyoruz. Nerede olursak olalým, kalplerimizden asla hiçbir sevgi tanesi eksilmiyor. Hayat bizi þimdilik geldiðimiz þehirlere gönderdi. Çünkü tanrýnýn adaleti þu an için bunu istiyor olmalý diye düþünüyorum. Tekrar bir gün bir araya geleceðimizi biliyoruz. Ýþte biz o gün için yaþýyoruz. Ýnsaný ayakta tutan hayalleri deðil midir, dememiþ miydim?

Ýki insanýn birbirine tapmasý için her zaman bir arada olmasý gerekmiyor. Uzaklar ne kadar uzak olsa, düþüncenin gücü insanoðlunu ayakta tutmayý baþarýyor. Uzak üç þehirde, üç þehrin tapýnaklý hikayesidir bizimkisi; Almila ve Tunga’nýn efsanesi..









Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Mustafa Can ÜRCAN kimdir?

Hayata tutunmak gibidir sevgiyle kalemi tutmak ve kalem sevgidir yaþadýkça anlamak. .

Etkilendiði Yazarlar:
Ataol Behramoðlu-Aziz Nesin-Behçet Necatigil-Ömer Hayyam-Can Yücel -Halide Edip Adývar-Ziya Gökalp-M.Kemal ATATÜRK


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mustafa Can ÜRCAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.