Beklenen nihayet oldu ve Rusya ile batýlý emperyalistler karþý karþýya geldiler. Burada þaþýrtýcý olan bu geliþmenin gerçekleþmesi olmayýp, bu güne kadar gecikmiþ olmasýdýr. Bilindiði üzere Rusya, Sovyetler Birliði’nin daðýlmasý sonrasýnda ABD ile bir balayý havasýna girmiþ bulunuyor, bu da dünya kapitalistlerinin eteklerinin zil çalmasýna yol açýyordu. Batýya olan olumlu yaklaþýmlarda Rusya’nýn rejim deðiþikliði sonrasýnda liberal ekonomiye geçiþin yarattýðý sorunlar ve Yeltsin gibi kayýtsýz þartsýz batý yanlýsý bir kiþinin liderliði rol oynamýþ bulunmaktadýr. Rejim deðiþikliði sonrasýnda Rusya’nýn içinde bulunduðu tablo, onun kimliðini ve kiþiliðini ortaya koymasýna ve bir siyasal aktör olarak ortaya atýlmasýna olanak vermiyordu. Ancak Putin yönetimi ile beraber, Rusya’nýn da büyük bir devlet olarak gücünü ve bölgede oynayabileceði rolü aramaya baþladýðýný açýkça gözlemekte idik.

Özellikle ABD’nin tek kutuplu dünya pervasýzlýðý ve þýmarýklýðýnýn da Rus siyaset sahnesinde dikkatle izlendiði de kuþkusuzdur. ABD emperyalizminin, özellikle petrol coðrafyasýna yönelik açýk fütursuzluðu, her türlü kontrolün dýþýna taþmýþ pervasýzlýðý apaçýktýr. Bu alandaki tüm geliþmelerin baþta Putin olmak üzere Rusya siyasetini belirleyen çevrelerce deðerlendirile geldiði kuþkusuzdur. Ýþin ilginç yaný, ABD’nin tam bir gözü dönmüþlükle Irak’ta giriþtiði savaþ ve buna baðlý olarak petrol fiyatýnýn kaydettiði yükselmeler, ayný zamanda bir petrol ülkesi olan Rusya’nýn gelirlerini artýrmýþ, ekonomisini iyice düzeltmesine zemin hazýrlamýþ olmaktadýr. ABD bölgede sergilediði ihtiras ve bencillikle, önünde sonunda karþý karþýya gelmesi kaçýnýlmaz olan bir gücü farkýnda olmadan beslemiþ ve semirtmiþ bulunmaktadýr. Hasýlý gün, Rusya’nýn batýlýlara diþini gösterme günüdür.

Sýkýþan kazan nihayet patlamýþ, Gürcistan yönetimi Güney Osetya ayrýlýkçý hareketinin üzerine orantýsýz bir güçle gidince Putin yönetimi, herhalde bir süredir beklediði fýrsatý deðerlendirmekte gecikmemiþtir. Uluslar arasý politikanýn cibilliyeti dikkate alýndýðýnda, Gürcistan’la iyi iliþkilere sahip olmasý durumunda Rusya’nýn bu sert tepkiyi vermemesi hiç de þaþýrtýcý olmayacaktý. ABD ve yandaþý Avrupalýlarýn, Sovyetler Birliðinden ayrýlan yeni ülkelerin yönetimleri üzerinde oynadýklarý oyunlarý uzunca bir süredir izlemekteyiz. Doðaldýr ki, Rusya yönetimi, aleyhindeki bu geliþmelerden hiç de hoþnut bulunmuyordu. Ýþte bu nedenledir ki, Gürcistan’ýn saldýrýsýný fýrsat bilerek, tepkisini koymuþ bulunuyor. Burada asýl þaþýrtýcý olan, Osetya’nýn baðýmsýzlýðýný dayatan Rusya’nýn, gene ayný bölgede, kendisinden baðýmsýzlýk isteyen ve ileride de isteyebilecek olan çeþitli etnik unsurlara bir örnek yaratmakta olduðunu bile dikkate almamýþ olmasýdýr. Bu günün sorununa yaklaþýrken, herhalde kendi bünyesindekiler için “günü geldiðinde bakarýz” mantýðýyla hareket etmektedir.

Þurasý açýklýkla kabul edilmelidir ki, bölgede hiçbir þey artýk eskisi gibi olmayacaktýr. Þu aþamada ne ABD’nin, ne de, kullandýðý doðal gazýn % 30 unu Rusya’dan karþýlayan AB’nin yapabileceði fazlaca bir þey yoktur. Hele Avrupa’nýn bir takým yaptýrýmlardan söz etmesi, herhalde kendini eski emperyalizm ambarýnda farz etmesinden kaynaklanan bir ham hayalden ibarettir.

Bu aþamada dünya çapýnda önemi olan husus, tek kutuplu tek patronlu dünya kepazeliðinin sonunun gelme umududur. Eðer bu kriz Rusya ve yandaþlarýnca güzel yönetilebilirse bu umut gerçekleþebilir. Bu ise, hiç deðilse yarattýðý dengelenme ve frenlemelerle, bir süredir dingonun ahýrýna dönen dünyanýn eskiden olduðu gibi biraz daha çekilir hale gelmesinin yolunu açacaktýr. Ancak, uluslar arasý politikada olsun, bölgede olsun hesap ve oyun çok olduðundan, bölgede tam olarak ABD karþýtý bir yapýlanma gene de zor görünmektedir. Eski alýþkanlýklar, öteden beri gelen çýkar hesap ve baðlantýlarý, aklýn ve sað duyunun gene de yer yer önüne geçebilecektir.
Doðaldýr ki, var olan tek taraflý sömürü ve egemenlik tablosuna olan etkin bir karþý çýkýþ, bu kez de tarihsel Rus bölge egemenliði ve yayýlmasýný tetikleyebilir. Bu nedenledir ki, bölge aktörlerinin, ABD ve AB’yi bölgeden bertaraf etme uðraþý verirken, yeni güç merkezinin tam bir kolektif oluþum olmasýna dikkat etmeleri gerekmektedir. Bölge ülkeleri arasýnda ne kadar zor olursa olsun, hak ve çýkar dengesi saðlanmalýdýr.

Gürcistan’da ortaya çýkan son geliþmeler Türkiye ve Türk Dýþ politikasý için tam bir olumsuz tablo oluþturmuþ, Türkiye’yi büyük bir açmazýn içine düþürmüþtür. Bir yanda, 2 Dünya savaþýndan bu yana ABD’nin dümen suyunda yürütülen dýþ politikaya, umutsuz bir AB üyeliði savaþýmý eklenmiþ iken son geliþmeler, Rusya ve bölge ülkelerini tümüyle karþýya almama zorunluluðunu gündeme getirmiþ bulunuyor. Oysa, daha bu aþamada, batý yandaþlýðýmýz nedeniyle Rusya cephesinden, ihracatýn zorlaþtýrýlmasý türü birtakým tepkiler gelmeye baþlamýþtýr bile. Býrakalým batý ile Rusya arasýnda bir tercihi, Rusya ve Gürcistan’a son olaylar nedeniyle gösterilecek tepkiler bile baþlý baþýna sorun durumundadýr. Aslýna bakýlýrsa, Türkiye’nin emperyalistlerle altmýþ yýlý aþkýn süredir ettiði dansta ne kadar ayaðýna basýldýðý, ne hallere düþtüðümüz sýr deðildir. Bu nedenle aklýmýzý baþýmýza toplayarak, Asya’da oluþumu kaçýnýlmaz olan yeni kuvvet merkezine dikkat ve ilgi göstermemiz, onurumuzu ve çýkarýmýzý kollayarak konuya yaklaþmamýz kaçýnýlmaz görünmektedir.

Türkiye açýsýndan en vahimi de, geliþmelerin Boðazlarýn statüsünü zorlayýcý bir yön kazanmasýdýr. Montrö Sözleþmesinin, belirtilerinin baþladýðý biçimde örselenmesi ise, Boðazlar sorunu dediðimiz tarihi fitneyi uyarabilecektir ki, iþte bu Türkiye açýsýndan tam bir felaket oluþturmaya adaydýr. Siyasal iktidarýn ve dýþ iþleri yönetiminin hiç deðilse, bu tehlikenin doðmamasý için mutlak çaba ve dikkat içinde olmasý zorunludur. Son dönemde dýþ politika alanýnda yaþadýðýmýz yalpalamalar dikkate alýndýðýnda, endiþe etmemiz için yeterli neden ne yazýk ki vardýr.