"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sýrtýnda elbise yok." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Arabanýn içindeyiz. Yanýmdaki koltukta hiç konuþmadan, kafasýný tam karþýya çevirmiþ oturuyor. Arabanýn içinde motorun o ince týnýsýndan baþka bir ses duyulmuyor. Camlarý kapamýþýz. Tek kelime etmiyor. Oysa ne kadar çok isterim konuþmasýný... ''Vazgeçtim'' demesini. O susunca bende susuyorum doðal olarak. Son anlarýnda bir geveze olarak anýlmak istemezdim ama içimden çok þey söylemek geçiyor, çok þey anlatmak, çok þeyi sorgulamak.. Ýlk defa sesini duymayý bu kadar özlediðimi anladým. Bir tatlý melodi gibi kulaðýmý okþardý. Arada çok sevdiðim parfümünün kadýnsý teniyle buluþmasýnýn eseri o tatlý koku geliyor burnuma. Erkeksi duyularýmý canlandýrýyordu bu koku ama bunun bir önemi yokdu. Artýk onla ilgili hiçbir þeyin önemi yok. O andan itibaren herþey bitecek ne de olsa... *** Gidiyordu. Buluþacaðýmýz yere valiziyle gelmesinden bir þeylerin ters gideceðini anlamýþtým zaten ama böyle bir þey beklemiyordum. Bu kadar çabuk da beklemiyordum. Böyle olmasýný da beklemiyordum. Kim bekler ki? Gitmeliymiþ. Bu kadar. Bazý anlarýn fazla bir açýklamasý yoktur ya, o hesap. Gitmeliyim dedi ve gitmek istedi. Benimle ilgili, sevgiyle ilgili, aþkla ilgili bir þeyler yok. Sadece kararlý bir kadýn vardý karþýmda. Korkutucu bir kararlýktý bu. Ne kadar dil dökseniz de nafiledir, o gidecektir nasýl olsa. Bir þeyler yapacak olup da yapamamak ne kadar oturur insanýn içine deðil mi? *** Akþam saatlerinin o bildik görüntüsü içinde yanýmda oturuyor þimdi. Yol boyunca tek kelime edemedik. O konuþmadý, ben konuþmadým. Tuhaf deðil mi? Mecburiyetim varmýþ gibi onu otogara býrakýyordum. Üstelik karþýlýðýnda 2 tatlý söz, biraz güleryüz yerine sessizlikle asýk ve düþünceli bir surat alýyordum. Hayat iþte. Yine de içimde bir umut vardý. Gerçekten bazý þeyleri istemese onu býrakmamý da kabul etmezdi. Kendi gitmek isterdi. Kafamda o kadar þey vardý ki o an... Bir kavþaktan dönerken acaba çok çabuk mu kabullendim gidiþini diye düþündüm. Öyle ya, her ''Gidiyorum'' diyene ''Güle güle'' diyemezdim. Hele bu sevdiðiniz kadýn olunca... Hayatýyla ilgili bildiklerimi keþke bilmeseydim diye söylendim içimden. O zaman belki karþý çýkmak için bahanem de olurdu. Acaba sert erkek mi olmalýydým? Þöyle maço tipli, astýðý astýk kestiði kestik bir karaktere bürünüp onu engellese miydim? Hatta þiddet uygulasaydým. Kadýnlar güce taparmýþ, bende gücümü gösterseydim. O zaman belki gitmez miydi? Koca dayaðýndan kaçan kadýnlarýn bir süre sonra tekrar evlerine döndüðü gibi kararýndan da geri döner miydi? Bana bazý konularda güvenmese bile ona þiddet uygulamayacaðýma dair güveni tamdý. Gidiyordu ama. Bu nasýl güven? Belki de bir kenarda durup inmesini söyleyebilirdim. Atlasýn bir taksiye kendi gitsin. Ben neden býrakýyordum? Hem gitmesini istememek hemde onu kendi sürdüðüm arabayla otogara götürmek gibi bir çeliþkiye düþmek nasýldý bilemezsiniz.. Tek bir nedenim vardý. O istiyordu. Kendince nedenlerle bir süre bulunduðu þehirden ayrýlmasý gerekiyordu ve benden de anlayýþ bekliyordu. Anlayýþ. Anlayýþlý bir erkek. Peki bana kim anlayýþ gösterecekti? Ben bu koca þehirde sevdiðim kadýn olmadan ne yapacaktým? Hiç düþündü mü acaba? Sanmýyorum.. *** Pencereyi hafifçe araladým. Hava serinlemiþti. Ýçeri geri havadan üþüdðünü farkettim ama bana söyleyemeyecek kadar kafasý karýþýktý. Gözümü yoldan ayýrmadan arka koltukta duran ceketimi omzuna koydum. Hiç tepki vermeden düzeltti. Teþekkür beklemiyordum ama en azýndan dudaklarýnda bir hareketlenme yaratabilirdi bu jestim. Yine mi iyilik? Býrak üþüsün, sanane.. Yapamazdým, ben sevdiðim kadýn üþürken duramazdým. Suç mu? günah mý? Trafik ekibi rutin kontrollerini yapmak üzere bizi durdurdu. Memur söylemeden ehliyet ve ruhsatý verdim. Kýsa bir incelemeden sonra evraklarý geri alýp yolumuza devam ettik. Az birþey kalmýþtý. Acaba yolu uzatsa mýydým? Neye yarayacaktý bu bilmiyorum ama onunla bir arada olmak için her fýrsatý deðerlendirmeliydim. Gidemezdi. Býrakamazdým. Ýlk defa trafiðin sýkýþmasýný diledim ama meretin açýlacaðý tuttu. Acil bir iþimiz olsa gýdým gýdým giderdik. Ýhtiyacýn olduðunda herþey senin aleyhinedir zaten. Ne oldu yani, trafik canavarý tatile mi çýktý? *** Geldik. Turnikelerden geçip içeri girdik. Hangi firmayla gideceðini bilmiyordum. Tam bir cahil cesaretiydi sanki. Öyle bilmeden etmeden giriyordum. Firmalarýn yakýnýnda bulunan otoparkta bir yer bulup durdum. Önümüzde duran ve üstündeki ýþýk sayesinde gördüðümüz duvara baktýk bir süre. Sessizlik. Delirtici, insanýn içini delip geçen bir sessizlik. Artýk bunun bozulmasý gerekiyordu. Ben konuþunca aniden inmesini engellemek için merkezi kilidi devreye soktum. Dikiz aynasýna baktýktan sonra ''Ýstediðin oldu mu?'' diye sordum. Duyar duymaz inmek istedi ama yapamadý. Sessizce ''Kapýyý aç'' dedi. Ne yapacaksýnýz ki? Öyle ya da böyle býrakýp gidecek ama böyle olmamalýydý. ''Beni tatmin edici bir cevap vermeden açmam..'' ''Lütfen zora sokma, aç kapýyý.'' ''Ne yapmamý bekliyorsun, öylece gidiþini izleyemem deðil mi?'' ''Hayýr ama...'' Yine sustu. Belki o -ama dan sonra çok þey gelecekti ama susmayý seçti. Belli þeylerin zorla olamayacaðýný anladýðým için açtým kapýyý. Ýndik. Bagajdan valizini çýkardým. Taþýmasý yine bana kaldý tabii. Üzerinde ceketimle önümde bir prenses havasýyla ilerliyordu. *** Gideceði firmayý bulduðunda yorulmuþtum. Dinlenmek için iyi bir fýrsattý. Birlikte bilet iþlemlerini hallettik. Yolculuk sponsoru oldum. Ne dese yapacak haldeydim sanki. Otobüsünün kalkmasýna 20 dakika vardý. Biraz daha olamaz mýydý sanki? Paranýn caný cehenneme belki gitmemesi için ikna edebilirdim. Üst katta oturup çay içerken yine sessizlik vardý. O gün sessiz geçecekti, anlaþýldý. Tekrar denemekten zarar gelmezdi. ''Geri dönecek misin?'' ''Mecburen..'' ''Seni özleyeceðim'' ''Biliyorum.'' Bilmek. Birþeyleri bilmek ya da bilmemek. Birisinin sizi özleyeceðini bilmek ya da bilmemek. O 20 dakika içinde tek konuþmamýz bu oldu. Sanki sessizlikti bizim iletiþim biçimimiz. Onun kafasýnda çok baþka þeyler olduðuna emindim ve bu yüzden bu kadar rahat ama gergindim. Geri döneceðini de biliyordum. Gerçekten ihtiyacý olduðu için gidiyordu. Bazen hepimiz gitmek isteriz ya.. Kimimiz bunu baþarýr kimimiz baþaramaz.. O, baþaranlardandý. Valizini yerleþtirip hýzlýca otobüse bindi. Ne bir veda, ne bir öpücük.. Camdan onu izlemek istedim ama izin vermedi. Çevremdeki kalabalýktan soyutlanmýþ sadece ona odaklanmýþtým ama fazla birþey göremedim. *** Yarýsý dolu otobüs o bildik amortisör gürültüleriyle hareketlendi. Geri geri gelip, doðrulduðunda sefere hazýrdý. Önündeki otobüsün kalkmasýný bekledi. Ben hala onu görebiliyordum ama uzun sürmeyecekti. Arkasýndan gördüðüm firma ismine doðru el sallamaya baþladým. Gidene kadar el salladým. Görenler deli diyordu ama umrumda deðildi. Þarkýda da dediði gibi: ''Deli diyorlar bana, desinler deðiþemem...'' O istediði aldý. Ben istemediðimi gördüm fakat sevdiðin için iyise birþeyler sizin için de iyidir. Böyledir bu iþin kanunu. Yine de bu þehri býrakmadan önce yanaðýma küçük bir buse kondursa ne iyi olurdu?..
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Özgün Kaplama, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |