Kahverengi ve Yorgun

Düþkünlüðün periþan sözcüsü, sakin adýmlarýnýn farkýnda olmadan kürsüye yaklaþtý, basamaklarý çýkarken dinlenmediðini ve söz edeceði uçurumlarýn hangisinden baþlamasý gerektiðini düþünerek...
“Kahverengi ve yorgun diye bir masal yazmalýydým, kahverengi basamaklar diye düþünerek geç kalmýþ sayýlmaz mý sizce içinizden geçen savruk yelkenciler” demese bile onu engelleyen þeyin ne olduðunu ortaya koymak için “nesnelleþtirme çabasý ve sonuç ! kiþisel baþarý ve ýssýzlýðýn doðuracaðý baþarýsýzlýk doðrusu asla nesnelleþemeyecek hatta; durma !” düþünmeye çalýþtýðý þeyin ne olduðunu unutup soracaðý aný yaþamak üzere sakin adýmlarýnýn farkýnda olmadan kürsüye yaklaþtý.” Demeyi düþünerek.

I. Celse

Pandora ‘nýn özde bir yýlan olduðunu düþünmek bir yana, kapanmýþ gözler bile (ki, koyun ve büyük baþ hayvanlarýn çayýrlarda ögürce koþtuðunu görüyorum) bunun bir hayal olmadýðýný anlayacaktýr diye düþünmek bir yana, içimde tutamadýðým ve sýðmayan aþk; nerede býrakacaktýr beni; tabi ki yarý yolda.

... Yarý yolda rastlayacaðým yýlan, zehrini akýtmadan önce, kendi zehrinin tadýna bakacak, diþlerinden diline akýtýp da yaþayacak, sümüksü kimya doðasýna ram olacak ki kaktüs ve çöl her þeyi anlatacak ama anlamayacaksýnýz, anlayamayacaksýnýz.

Ah. Tozutan kumlarýn yüzüme çarpmasý sýrasýnda söyleyeceklerimi anlatmayý düþünmek bir yana, bu gezegenler deryasý tozlarda, yorgun ve kahverenginin üzerinde (ahþap bir sehpa anlamýnda, bir geniþ aðacý olabilir veya daraðacý) acýlarýn sahrasý nerede diyen ahmak kalabalýðýna göz karasý yedireyim ama yine anlayamayacaklar keza düþünürler yýlanýn acýsýný bir ayin gibi düþünmek ve savrularak ölmeyi izlemek, beklemek, söylemek bir yana...


Ýkinci Kahverengi - Yýlan ve Gemi

Sudaki balýklar, suyun dýþýndaki balýklar için bir varlýk sorunudur. Demogojik bir içevurum deðil tabi ki bu ! Umarsýzlýðýn yüksek boyutu, hayýr ! bu bir saçmalýk diye düþünülecek olursa, saçmalýklarýn birinci basamaðýný kat edip ikincisine gelmiþ olduklarýný söylemeyi düþünüyordum ki yorgun ama kahverenginin birinci basamaðýnda ah sufi sancým, ikincide söyleyeceklerime daha þimdiden yanma ! demeyi düþünmek bir yana, iþte; çöle doðru uzanan bir yelkenli daha, peki kimin sesi bu ve hangi basamakta !


Kösnül Toz

Siz ! merakla dinlemesizce merakla dinlemektesiniz. Merakla izleyen gözler, mýzrak uçlarýdýr, asla gözlemsiz. O’nu anýmsattýnýz birden; koyunlarýný toplayan gök esirini. Keçilerini baþýboþ býrakmak zorunda kalýþý, kendi beceriksizliðinizin aynasý. Siz , Göksüz, sessizsiz, varlýk sefilisiniz. Öte diyaloglar yankýlanýrken kafalarýnýzda ve çölü anýmsadýnýz mý çölü ! ve de yýlaný, kendi zehrini içen kadýný; kutsal kadýn ! Oysa çok daha büyük ve seranet dolu kösnül gizemleri çölün, kifayetinize mazhar olacaktýr elbet tozutan taneler suratlarýnýzda. Belki ozan gelmeyi düþünmektedir, hatta þimdi ! demeyi düþünmek bir yana... bir yelkenli daha! Paylaþmaya kalk da gör, kendi zehrini içemeyen onursuz yýlana, ki soksun diþlerini, sonsuz düþlerine. Yeðlerken adi ölümü iþte bir yelkenli daha durduracak yýlan gözünü, yalýn özünü. Bir kelebek daha ölür, götürürken kendi kýyametine çiçekleri, siz... toz... sis... ses... býr býr býr býr býr býr býr... þimdi kýsa bir ara... zýkkýmlar tepsilerde...


Üçüncü Kahverengi - Bekleme Alaný

Ey gelimi olmayan yolun, damasýz ve yalýnsýz yýlanlarý... buluþun zehirevlerinizde mukadderatýn,
Büyür daha da uzanan dillerden
Yalanlarýn yýlanlarý ki, yýlanlarýn yalýnlarý.

Ey yýlgýn ruh !
Ve yalçýn bulut !
Senin gafletin deðildir yanýlgýn
Yanýtý deðildir sorulmayan sorunun
Sorunun yýlmaktadýr
Yýldýkça koþturan yanmakta
Uzanmadadýr þimdi yalçýn bulutuna.