..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bilmek kadar kuþku duymaktan da zevk alýyorum. -Dante
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Sevgi ve Arkadaþlýk > Alper Turan




5 Ekim 2008
Deniz Kokulu Dondurma  
Alper Turan
Üç maymunculuk oynamayý çok iyi bilen bir çocuk, herkesin duymadýðý sandýðý þeyleri yutan hayal çaðýnda küçük bir beden... Ve ölüm hiç tanýmadýðý bir yolla ulaþýyor ona, ölüm gemisi yolcularýndan dedesi... Kalkýþ saati belli deðil, nerede duracaðý hiç deðil. Ölüm arkasýnda býraktýklarýyla kabarýk bir deniz gibi, dalgalar gibi, çocukluðun saflýðý ve hayalleri gazoz kabarcýklarý yada güneþin altýnda bekleyen bir dondurma kadar kalýcý yalnýzca... Gerçekler ise hala bir acý biber tadýnda.


:BABJ:
Bugün yeni bir yere gidiyoruz, babam yok, ne zaman oldu ki zaten… Annemin arabasýyla gidiyoruz, yol boyunca hep sigara içti benimde arabada olduðumu unutmuþ gibi, ona kýzmýyorum kafasýný kurcalayan bir þeyler olmalý… Büyükler böyledir, kendileri küçük þeyler için üzülüyorlar ve biz düþüp dizimizi kanattýðýmýzda bize aðlamamamýzý söylüyorlar, saçma… Onlarýn kanlarý bile akmýyor hâlbuki… Arka koltuða oturttu beni annem, kemerimi taktý ve hiç konuþmadý, uzun süre beni hatýrlamasýný bekledim ve çiþimin geldiðini söylediðimde galipten sesler duyuyormuþçasýna þaþýrdý…
Nereye gittiðimizi sorduðumda ‘Deniz olan bir yere …’ dedi, bu yanýt beni tatmin etmemiþti… Ýstanbul’da da deniz vardý… Ve belli ki denize yüzmeye gitmiyorduk… Ne için gittiðimizi sorduðumda cevap vermedi ama kendi kendine mýrýldandýðýný duydum sanki dikiz aynasýyla konuþuyordu;
-‘Bir de babasýnýn baþýný beklemeye gidiyoruz, olacak iþ mi… üç kuruþ için nice yol çekiyorum, kim bilir kendisi hangi… Ah Serkan ah…’
Hava sýcak, terliyorum ve yol çok uzun gelmeye baþladý sanki cidden suda oynamak geliyor içimden þimdi, galiba yaklaþtýk… Kokuyu alabiliyorum, temiz deniz, süt mýsýrý, deniz topunun plastiðiyle karýþmýþ þezlong kokusu… Birazda dondurma gibi sanki limonlu dondurma ve gazoz benim en sevdiðim iki þey, bir de annem var ama o beni pek önemsemiyor galiba artýk… Radyoyu bile açmadý, kemer beni çok sýkýyor ama bir þey söylememek istiyorum… Annemin sinirli olduðu her halinden belli…
Yolculuða çýkacaðýmýzý dün gece söyledi babam, önce annemle konuþtular mutfakta sonra benim yanýma geldiler, ve babam bana da yolculuða çýkacaðýmýzý söyledi neresi olduðunu söylemedi ‘Tatile mi yani ?’ dedim ‘Hayýr, iþ için ‘ diye cevapladý elinde televizyon kumandasý vardý ve durmadan sað tarafa bakan oka basýp zaplýyordu. Þaþýrmýþtým, normalde annemin veya babamýn bir iþi olduðunda beni Gülsüm abla’ya (bakýcým, bana bakmak karþýlýðýnda annemin ona para verdiðini öðrendiðimden beri hoþlanmýyorum ondan ) býrakýrlardý, þimdi neden bende gidiyordum anlayamamýþtým… ‘ Sende geliyorsun deðil mi ?’ dedim babama, þimdi bir spor programý bulmuþtu ve bana bakmadý bile ‘Hayýr kýzým, benim baþka iþlerim var, annenle gideceksin…’ .Anneme baktým o zaman, yüzü sinirden kýpkýrmýzý olmuþtu, iþte o an yolculuk boyu sesimi çýkarmamam gerektiðini anlamýþtým…


Annem arabayý yavaþlatýp, etrafa bakýndýðýnda artýk geldiðimizi anladým, ’ hangi sokaktý acaba bu mu bir sonraki mi?’ der gibi bakýyordu ve sonunda akýl edip ikinci sokaktan döndü ve durdu kocaman bir aðacýn altýna, annem kemerini çözmesini bekledikten sonra bende çözdüm, o kendini cehennem gibi olmuþ arabadan attýðýnda bende kapýyý açýp dýþarý çýktým ve o kendine çeki düzen verirken ben etrafa baktým, kumsal hemen karþýmdaydý ve etrafta birkaç katlý evler vardý ama bizim önünde durduðumuz yer tek katlý bir evdi, küçük bir evdi ve içinde bir bank ve susuzluktan solmuþ birkaç çiçek de olan küçük bir bahçesi vardý… Evin denizle arasýnda sadece asfaltý eskimiþ bir yol vardý, denizin önünde büyük büyük taþlar vardý ve denize ulaþmak için o taþlarýn üzerinden atlamak yeterliydi, biraz daha ileriye doðru taþlar azalýyordu ve çakýl kum karýþýmýna býrakýyordu yerini… Denizin kokusunu içime çektim, gözüme yolun sonundaki küçük bakkal ve deniz kenarýna tezgâh açmýþ seyyar bir dondurmacý çarptý… Gülümsedim, limonlu dondurma ve gazoz geldi aklýma…


Ýçeri girdim annem önden girdi, kapý açýktý galiba yaz sýcaðýnda bulunan her delikten hava girmesi istenmiþti, karanlýk bir evdi… Öyle ki kapýdan geçer geçmez küçük bir giriþle karþýlaþtýk yerde iki çift erkek ayakkabýsý vardý, eskimiþlerdi, birinin laciverdi solmuþ diðerinin siyahý tozdan fark edilmez olmuþtu… Annem ayakkabýlarýný çýkarmadý, dolayýsýyla bende çýkarmadým, bir koku aldým… Evet ,bu kokuyu hatýrladým ,yaþlý insan kokusuydu bu…
Giriþin sað tarafýnda mutfak vardý, bomboþ ve özensiz gözüküyordu, küçük tüpün üstünde bir çaydanlýkta su kaynýyordu, ortada ve solda da kapýlar vardý, soldaki kapýnýn banyoya açýldýðýný görmesem de bilebiliyordum, annem soldaki kapýya yöneldi ve kapý bir salona açýldý… Küçük bir kanepe ve en küçük ekranýndan bir televizyon vardý, benim oyuncak bebeklerimin minyatür evlerindeki televizyonlara benzettim ve kendimi oyuncak bebeðim kadar kusursuz hissettim… Uzun sarý saçlar, pembe dudaklar, þirin elbiseler… Benim sahip olduðum ise, çilli bir surat kýzýl saçlar ve büyük çerçeveli bir gözlük…
Salonda bir odaya açýlýyordu kendimi labirent bir evde gibi hissettim mütemadiyen kapýlar… Ama öyle deðildi burasý oldukça sýradan bir yaþlý eviydi… Biran güçlü, þeytanýn sesini çaðrýþtýran bir hýrýltý duydum, hemen annemin eline sarýldým ama o önemsemedi…
-‘Serap, Serap… Hikmet bey…’ diye seslendi odadakiler geldiðimizi anlasýnlar diye ve hemen kapý açýldý, annemin Serap dediði kadýn kapýyý açtý, elinde bir bez vardý ve ( o zamanlar yalnýzda dizilerden duyduðum bir kelimeydi yalnýzca ) aristokrat görüntüsünün altýnda alaycý bir gülümseme gördüm
-‘Hoþ geldiniz ‘ dedi Serap ‘ Serkan yok mu? ‘ O an çocukluk içgüdülerim mi yoksa babamla Serap denen kadýnýn yüzlerinin benzerliðini fark ettiðimden mi ne Serap’ýn benim halam olduðunu anladým… Annem ‘yok’ der gibi baþýný salladý.
-‘Hikmet bey içerde mi? ‘ diye sordu, bu sefer annem
-‘Evet, sizi bekliyordu’ … Annem odaya girdiðinde yine o korkunç hýrýltýyý duyacaðýmý düþünüp korktum ama merakým korkumu yendi ve bende odaya girdim ama bundan önce Serap’ýn gözleriyle karþýlaþtý benimkiler, gülümsüyordu ‘ Benim kýzým olur musun sen, hadi seni eve götüreyim’ gibilerinden soðuk ve sýradan bir gülümsemeydi… Oda havasýzdý ama cam da açýk deðildi, yatakta yatan evin sahibi olmalýydý ‘Dedem’ Bizi görünce kafasýný kaldýrdý adamcaðýz, onun ne kadar zorlandýðýný görebiliyordum… Ben ve annem yataðýn ayakucunda mahkûm gibi beklerken, Serap dedemin yanýna geçti ve elindeki ýslak bezi köþede duran leðendeki suda gezdirip elinde sýktýktan sonra adamcaðýzýn alnýna sürüyordu…
‘ Serkan yok mu? ‘ diye sordu, dedem, iþte yine ayný hýrýltý… Onun için bu konuþmanýn baþýný kaldýrmaktan bile zor olduðunu anladým ve ürktüm gerçekten ürktüm…
Ve o an buraya gelmenin ‘iþle’ ne alakasý olduðunu düþündüm… Belli ki burada neler olduðunu kimseye sormadan anladýðým zaman, gerçekten büyüyeceðim…

Annem Hikmet bey’le yani dedemle konuþtu biraz, sýradan cümlelerdi, annem hep yapardý bunu… Mesela sevmediði biri olursa bey, haným derdi… Annem ondan nefret ediyor olmalýydý…

Annem, halam ve dedem ruhsuzca konuþurken ben hem odadaki konuþmalarý dinliyordum hem denize, esir dalgalara ve üzerinde uçuþan gardiyan martýlara bakýyordum, bu dalgalar nedense bana karþýmda duran dedemi anýmsattý, galiba dedem de annemin ve halamýn yanýnda kendini bu dalgalar gibi hissediyordu…

-‘Serkan nasýl, gelmeyecek mi o ?’ dedi Serap
-‘Çok iþi var, ah bilseniz, koþturuyor gelmeyi çok istedi ama… Ya Salih Bey o nerelerde?’
-’Salih biraz rahatsýz!Dedi net ve keskin bir ses tonuyla ve elindeki ýslak bezi yataðýn yanýndaki komodine býrakýp dedeme döndü ‘ biz biraz dýþarý çýkalým sende biraz dinlen, birazdan Hayrünisa hanýmda gelir ‘ dedi ve saatine baktý ‘ zaten artýk gelmesi gerekiyor, Allah’ým bu insanlar, kadýn yarým kilo balýk almaya gitti bir saattir yok…Çalýþtýðýn yeri sömürmek böyle bir þey olsa gerek ‘ belli ki Hayrünisa dedemin bakýcýsýydý ve o balýk almaya gittiðinden beri dedemle ilgilenmek halama fazla gelmiþti…
_’Balýk mý, neden?’ diye sordu annem, belli ki þaþýrmýþtý yoksa insanlarýn özel hayatlarýna inmek ayrýntýlarý öðrenmek hoþuna gitmezdi… Halam ve annem odadan çýkmak için yavaþça hareket ederlerken;
_’Amaaaan ‘ dedi Serap halam ve tüm hoþnutsuzluðunu suratýnda toplayýp kýsýk sesle ‘Bizimki aþerdi…’ dedi

Annem gözleriyle ‘hadi ‘ mesajý verdi bana odadan onlarla birlikte çýkmamýn gerektiðini anladým, ama ben dedemin yanýnda durmak ve martýlara bakmak istiyordum… Benim gelmek istemediðimi anlayan halam;
-‘ Býrak, burada dursun çocuk ‘ dedi kinayeli bir ses tonuyla, dizilerdeki kötü kadýnlar gibi çýkmýþtým zaten ve emindim anneme göz kýrpmýþtý bunu söylerken bu þu anlama geliyordu;
-‘Býrak çocuk gelmesin, senle özel olarak konuþalým ‘

Ve çýktýlar odadan… Dedem hemen baþýný bana çevirdi ben denizin büyüsünden ancak onun sesiyle uyandým;
-‘Kýzým, adýný hep deniz koymak istedim biliyor musun ama annen istemedi’
-‘Gerçekten mi?’ Þimdiye kadar hiç ismim hakkýnda düþünmemiþtim ve o an ismimin DENÝZ olmasýný ne kadar istediðimi anladým ve içten içe büyük bir öfke duydum…
-‘Tabii ya, gözlerini görür görmez dedim hem de DENÝZ diye ve þimdi anlýyorum ki sende bunu isterdin, geldiðinden beri denizi seyrediyorsun…’
Biraz þaþýrmakla beraber utanmýþtým da o kadar belli oluyor muydu denize baktýðým...
-‘Evet’ dedim zorla ‘ Sen neden orada yatýyorsun?’ dedim… Aslýnda biliyordum, hasta olmalýydý ama yine de sordum
-‘Yakýnda bir yolculuða çýkacaðým, o yüzden ‘ dedi ve ekledi ‘ Dinlenmem gerek, yolculuk beni yoracak… Denizin üzerinde gezeceðim yýllarca, of inan çok heyecanlýyým ‘
-‘Bende gelebilir miyim?’ dedim, sesim o kadar garip çýkmýþtý ki ve o kadar kontrolsüz, annemden öðrendiklerimin tersi yani…
-‘Hayýr’ dedi ‘sen daha çok küçüksün ‘
Bende ruj sürmek istediðimde ya da bir cep telefonumun olmasýný istediðimde annem de böyle derdi ‘daha çok küçüksün’ demek ki dedemde ruj sürülen bir yerlere gidiyordu, bu düþüncemi dedeme de söylediðimde güldü.
-‘Vallaha orada da ruj var mý bilmiyorum ama olmasa iyi olur çünkü ben doðallýktan hoþlanýrým…’ bende gülümsedim, biraz önceki halinden eser yoktu dedemin… Annemler buradayken ruh gibi duruyordu oysa þimdi yaþýtýmmýþ gibiydi…
Sessizlik…
-‘Neden gidiyorsun oraya, kim var orada?’ diye sordum elimde az önce saçlarýmdan kurtulup fýrlayan tokamla oynuyordum ve ikimizde konuþurken birbirimize bakýyor, sustuðumuzda denizi izliyorduk… Penceredeki tül perde kenara doðru çekilmiþti belli ki dedem denizi seyretmek istiyordu...
-‘Karým ‘ dedi ve duraksadý ‘ah’ çeker gibi nefes aldý ve devam etti ‘ senin babaannen var orada… 20 yýl önce gitti, þimdi denizde beni bekliyor…O gidince bende deniz gören bir yerde yaþamak istedim kýzým, buraya taþýndým, bütün eþyalarýmý sattým sadece babaannenin eþyalarýný getirdim yanýmda o olmadan hiçbir þeyin önemi yok ya birkaç hatýra iþte…60 yaþýndan sonra balýkçý oldum…’ gülümsedi; ama hiç mutlu olunca yapýlan gülümsemeler gibi deðildi bu ‘ hep onu aradým denizlerde, attýðým her aðda ondan bir iz bekledim ama gelmedi, þimdi yanýna gidiyorum kaç yýldýr o orada ben burada onunla birbirimizi bekliyoruz, iþte artýk sýrasý geldi..Ýnan çok sevinçliyim gideceðime…’
-‘Neden daha önce gitmedin madem o gelmiyor ve nerede olduðunu biliyorsun?’
-‘Aslýnda… Aslýnda yanlýþ gemiye binmekten korktum… Beni beklerken çok sýkýlmamýþtýr umarým, eðer yakýn gözlüðünü bulabildiyse ya kitap okuyordur ya da dantel iþliyordur…’ dedi acýklý acýklý ve gözleri komodinin, dolabýn ve yataðýn baþlýðýnýn üstünde duran dantel örtülere kaydý, aðlayacak sandým ama aðlamadý gülümsedi… Gideceðinden mutluydu belli ki… O hala anlamadýðýmý sansa da ben ÖLÜM den bahsettiðini anlamýþtým, gülümsedim, karþýlýk verdi;
-‘Sana Deniz diyebilir miyim, kýzým?’ dedi öyle garip bakýyordu ki, ben de annemle babam kavga ederlerken onlara böyle bakýyorum ‘lütfen susun ‘ der gibi…
Dedem ekledi ‘ Annen yokken, baþ baþayken?’
Gülümsemem bütün yüzüme daðýldý ‘ tabii ki, dedeciðim, peki ben, ben size ne diyeceðim?’
-‘Bilmem, sen bilirsin ‘ dedi biraz düþündükten sonra ‘Sevdiðin herhangi bir þey mesela?’
-‘Ozamaaaaann ‘ iþte bulmuþtum sevinçle doldu yanaklarým ‘DONDURMA GAZOZ olsun’ dedim…
_’Olsun’ … ‘Deniz’
_’Anlaþtýk, dondurma gazoz…’





Dedeme biraz annemlere bakacaðýmý söyleyip çýktým odadan, salonu da geçtim bahçedeki bankta oturduklarýný gördüm kapýdan ve onlara belli etmeden kapýya daha çok yaklaþýp kamuflaj olup dinlemeye baþladým… Aklýma odadan çýkarken halamýn göz kýrpýþý geldi ve daha büyük bir þevkle dinlemeye baþladým… Bir ellerinde çay bardaklarý sohbet ediyorlardý…

-‘Aslýnda bir an önce iþlemlere baþlansa …’ dedi annem
-‘Keþke’ diye cevapladý halam ‘ Ama biliyorsun o daha hayattayken onun rýzasý olmadan böyle bir þey yapamayýz, ama az kaldý gibi…’
-‘ Diðer evi de sattýðýna göre bankada iyi parasý var, bide bu ev… Keþke hemen…’
Ne kadar acýmasýz olurlarsa olsun ‘keþke hemen ölse’ diyemediler en azýndan onun evinin bahçesinde onun parasýný beklerken deðil…
-’Ne o eliniz darda mý yoksa Serkan çok çalýþýyor demiþtin biraz önce ‘
-‘Ne çalýþmasý Serap ya, çalýþtýðý filan yok, ne kazanýyorsa ayný þekilde yediriyor birilerine… Bugün de önemli iþi filan yok, sorumluluktan tapu iþlerinden imza atmaktan bankalarda gezinmekten, babasýný görmekten korktu da o yüzden beni sürükledi buraya… Böyle þeyler görümceye anlatýlmaz ama eðer kýzým olmasa bir dakika daha durmazdým Serkan’la… Ve bu gidiþle çok da uzamayacak bu evlilik… Hele bir bu iþ bitsin, eve dönünce karþýma alýp konuþacaðým artýk…’ dedi gözleri batan güneþin ýþýltýsýyla kýsýk kýsýk bakýyordu ‘ya siz Salih’le barýþtýnýz mý?’
Halam bir kahkaha patlattý;
-‘Ne barýþmasý iki yýldýr ayrý yaþýyoruz dava var haftaya, aslýnda yeni biri var ‘ dedi umutla bakan þýmarýk gözlerle ‘þu iþ hemencecik bitseydi, bir de yüklü bir nafaka üstüne yeni adamýn eli de armut toplamýyor herhalde… Yýllarca insanlarýn aðýz kokusunu çekiyorum, þimdi ben rahatlayacaðým’
-‘Yaa, ayrýlmanýza mý üzüldüm desem yoksa diðerine mi sevinsem þaþýrdým ama aslýnda sevindim… Hayatýný yaþa iþte en güzeli…’ dedi, öyle rahat konuþuyorlardý ki dünyanýn döndüðü eksen jetonla çalýþýyor gibi paradan baþka düþündükleri yoktu…
-‘Ben þirketten 3 gün izin aldým hemen dönsem çok iyi olacak ya, hele bide daha da uzarsa boþuna gelmiþ oluruz bu kadar yolu… Aman temmuzun ortasýnda da yer ayýrtmýþtým bir otelden, bir daha yer bulamýyorum yoksa gerçi Serkan’ýn yine iþi çýkar ama kýzý alýp giderim artýk ne yapayým… Bugün de buraya kadar getirmek zorunda kaldým, bu kadar iþin içinde ayak baðý… Bakýcýsý olacak Gülsüm haným niþanlanýyormuþ, telaþlarý varmýþ zaten büyük ihtimal bir daha çocuk bakmayacakmýþ …bide bakýcý derdi var…’ diye devam etti annem…Þimdiye kadar hep benden saklanan þeylerdi galiba bugün annemin söylediði her þey…Ama Gülsüm ablayý bir daha görmeyeceðim için sevindim,dedim ya artýk sevmiyorum onu…
Halam sigarasýndan bir fýrt çekip anneme döndü;
-‘Desene bakýcý kadýn iyi yere kapak atmýþ, benim gibi?’ dedi dumaný ileri fýrlatarak ve bir kahkaha daha attý, sigara ve çaydan çatallaþmýþ sesiyle bir kargayý andýran bir þekilde güldü…
O an ilk defa bir þeylerin farkýna varýyordum ve nefretle tanýþýyordum, her ne kadar denizin kokusu içime huzur doldursa da sigara dumanýný duyumsadýkça sýkýlýyor, daralýyordum…


-‘Dede, sence biz neden geldik buraya, yani annemle ben…’ dedim dedemin yanýna döndüðümde, annemi ve halamý dinlemeyi býraktým çünkü gerçekten tiksinmiþtim, belki halamýn ter kokan vücudu yüzünden beklide sigara dumaný yüzünden;
-‘Bilmem’
-‘Seni uðurlamak için olabilir mi?’
-‘Sanmam, daha çok ardýmda býraktýklarýmý toplamak için olabilir, eðer sen gittiðinde senden çok sahip olduklarýndan bahsediyorlarsa bil ki…’ durdu, devam etmedi neyden bahsettiðini çok iyi anlamýþtým… Büyükler ne derdi ‘PARA, PARA, PARA’ O an dedemin de büyük olduðunu hatta diðerlerinden bile büyük olduðunu düþündüm ve kendi sorumun cevabýný kendim verdim;
‘Galiba insan yaþlandýkça çocuklaþýyor…’

-‘Annem seni sevmiyor dede… Galiba babam da öyle, babam hiç kimseyi sevmiyor aslýnda… Annemi de öyle, galiba babam sekreteriyle evlenecek… Halam Salih eniþteyle ayrýlacakmýþ, yeni bir sevgilisi varmýþ, o da seni sevmiyor… Ama ben çok sevdim seni dondurma gazoz’ dedim kýsýk bir sesle, nasýl söyleyebilmiþtim böyle bir þeyi galiba dýþarýda duyduklarýmýn öcünü alýyordum, oysa annem her zaman ‘bazý þeyleri bilsen de bilmiyormuþ gibi yapmalýsýn’ der, ama yalan söylediðim zaman kýzar…
-‘Bende seni çok sevdim Denizim… Hem o dediklerinin hepsini biliyorum, ha, istedikleri kadar saklasýnlar… Hem sen onlarý býrak da söyle bakalým dýþarýda dondurmacý var mý?’
Dedemin yanýna uzanmýþtým, dedem bu soruyu sorunca kalktým yerimden camdan baktým, evet, orada duruyordu, biz gelirken gördüðümde durduðu yerdeydi hala…
-‘Evet’ dedim sevinçle bunun devamýnda ne geleceðini tahmin edebiliyordum...
-‘Peki’ dedi ‘i’ yi uzatarak ‘ bakkalýn nerede olduðunu biliyor musun?
-‘Evet, az ileride, yolun sonunda ‘ dedim artýk ne geleceðini çok iyi biliyordum
-‘Oraya gidebilir misin ?’ dedi bu sefer de
-‘Tabii’ dedim
_’O zaman þu dolabý aç, en sonda duran kahverengi cebin içindeki bütün parayý al, istediðin kadar dondurma ve gazoz al gel kalan parayý da cebine koy, kimseye verme, annene bile… Bundan sonra istediðin kadar gazoz içebilirsin o parayla Denizciðim Ya da bir deniz topu alýrsýn belki kim bilir…’ zorlukla konuþtuðunu fark etmiþtim, hastalanýyordu…
Dolabý açýp, ceketin cebine bakarken, öksürdüðünü iþittim;
-’Pencereyi kapatayým mý? ‘ dedim ona dönüp
-‘Hayýr, sakýn…’ dedi… Deniz kokusu ona hayat veriyor olmalýydý…
Dediðini yaptým, ceketin cebine elimi attým, burada çok ama çok para vardý, galiba ev alýnýrdý bu parayla… Ne derler büyükler ‘toparla para mý?’ yok yok ‘tomarla para’ vardý burada;
-‘Ama dondurma gazoz, burada çok para var ?’ dedim, þaþkýndým gerçekten…
-‘ Eh napalým sende büyük bir deniz topu alýrsýn…’ dedi ve güldü ben parayý cebime sýkýþtýrmaya baþaramadým yanýmda içinde birkaç oyuncak ve okuma kitabý bulunan çantama koydum çantamý da güvenli bir yere, dedemin yanýna býraktým ve çýktým odadan…

Anneme görünmeden gitsem iyi olurdu, yoksa izin vermezdi… Giriþe vardýðýmda herkesin mutfakta olduðunu hissettim, baþka bir kadýnýn sesi de vardý;
-‘Kusura bakmayýn lütfen, torunum düþmüþ kafasýný yarmýþ bir uðrayýp bakmak istedim…’
Galiba bu dondurma gazozun bakýcýsý Hayrünisa haným’dý…
-‘Nasýl iyi miymiþ bari torun…’ dedi halam
-‘Ýyi Allahtan, korkuttu afacan hepimizi…’ diye cevapladý gölgesinden ve sesinden kadýnýn þiþko biri olduðunu anladým… ‘Evde fýrýn filan yok, mecburen yaðda kýzartacaðým balýðý, tüpün üzerinde…’
-‘Aman biþi olmaz ‘ dedi annem ‘ bu yaþtan sonra fark etmez’
-‘Hani doktor yaðlý yemesin dedi ya o yüzden ‘ dedi Hayrünisa, annemin ve teyzemin umurunda bile olmamýþtý bu uyarý… Hatta içlerinden ne geçirdiklerini duyabiliyordum;
‘daha iyi ya’

Bahçeye çýktým, önce gazozlarý almaya gittim bakkala ki dondurmalarý önce alýp da eritmeyeyim… Elimde bir kasa gazozu taþýyamayacaðýmý anlayan bakkal taþýmasý için çýraðý da yolladý benimle, o gazozlarý aldý bende tam beþ topluk iki tane dondurma aldým, adamcaðýz sevindi… Ýki top limon, bir top vanilya, bir top çikolata ve bir top çilekli…
Çýrak gazozlarý kapýnýn önüne býrakýp gitti, dýþardan gelen seslerimizi duyan halam dýþarý çýkmýþ bana bakýyordu;
-‘Dedem istedi’ diye açýkladým o sormadan
Þaþýrdý belli ki yardým etmek istedi, izin vermedim… Sesimi duyan annemde dýþarý çýktý, bana kýzgýn gözlerle baktý, halamýn önüne bir þey demedi ama baþka zaman olsa ne yapacaðýný çok iyi biliyorum… Bu sefer annemin bakýþlarý beni korkutmadý, hem de hiç, galiba artýk büyüyordum ve annemin o kadarda güçlü olmadýðýný öðrenmiþtim… Ben kasayý ve dondurmalarý içeri dedemin yanýna taþýmaya çalýþýrken dondurmalar eriyor, sularý ellerime akýyordu, çikolatalý toplardan biri yere düþtü annemin kýzgýn sesi kulaklarýmda çýnladý, abartýlý bir kýzgýnlýk ve kýnamayla ismimi söyledi kafamý bile kaldýrmadým… Her zaman böyle baðýrdýðýnda hazýr ola geçen çocuk þimdi onu dinlemiyordu, annem çok þaþýrmýþ olmalý... Elimdekileri taþýyamadýðýmý düþünen halam ve annem yardým etmeye yeltendiler tekrar ama kabul etmedim yine… O sýrada kapýda dondurma gazoz yani dedem göründü, sýrtýna bir battaniye almýþtý, ayaktayken ne kadar da güçlü ve zarif görünüyordu…
Annem ve halam hiçbir þey söylemediler sadece, þaþkýnlýklarýný belli eden birkaç kýsa ses çýkardýlar sonra mutfaða geri döndüler… Dedem bahçedeki banký gösterdi;
-‘Þurada oturup yiyelim dondurmalarýmýzý ve içelim gazozlarýmýzý…’ dedi, titrediðini görebiliyordum, zorlukla hareket edebiliyordu… Galiba artýk… Neyse banka oturduk yan yana ben ona sokuldum iyice, üþümüþ olduðunu görebiliyordum ve ýsýnsýn istiyordum… Keþke dondurmalarý iki top alsaydým, çünkü annem ‘dondurma yersen hastalanýrsýn’ derdi her zaman
Dondurmalarýmýzý yerken o kadar mutlu gözüküyordu ki dedem, sürekli Sessiz Gemi dediði þarkýyý mýrýldanýyordu… Ýki þiþe gazoz içmiþti bense üç… O kadar huzurlu hissediyordum ki kendimi galiba dedemde öyleydi… Ýçimde bir þeyler dans ediyordu.

-‘Dondurma gazoz, hiç korkmuyor musun?’
-‘Neden?’
-‘Ya gemi batarsa?’
Güldü hem de çok, sonra cevapladý;
—Biliyorum TITANIC bile battý ama inan bu gemi batmaz…’
-‘Peki ‘ dedim
Bu yolculuk iþine kendimi öyle çok kaptýrmýþtým ki, ölümden bahsettiðimizi bile unutmuþtum
-‘Ne zaman döneceksin peki?’
Sol elini kaldýrdý zorlukla, hýrýltýlar çýkýyordu boðazýndan
-‘Bir daha dönmeyeceðim Denizim…’ dedi, gözleri mi yaþarmýþtý yoksa yavaþ yavaþ kararan havada ben mi yanlýþ görmüþtüm bilmiyorum…
Az sonra dedeme bir tabak balýk getirdiler, yað içinde yüzüyordu balýklar… Dedem birkaç lokma aldý balýktan;
-‘Neden bugün balýk yemeyi o kadar çok istedin ki, nasýl olsa denizde olacaksýn orada da yersin…’
-‘Doðru’ dedi yüzüme bakýp sonra ellerini ovuþturdu;
-‘Hadi içeri girelim…’
Kalan gazoz þiþelerini orada býrakýp içeri girdik.

O akþam dedem erken yatmak istedi ve yataðýna uzanýp gözlerini kapatmadan önce sol gözünü kýrptý bende ona karþýlýk verdim, sonra uyumaya baþladý… Anlamýþtým, gemi bu gece gelecekti…

Annemle ben salondaki küçük kanepede yattýk, halam ise Hayrünisa Hanýmýn evinden getirdiði yer yataðýnda yattý… Ben hiç uyumadým hep geminin düdüðünü duymayý bekledim, dedemin elinde çantasý bana veda etmeye gelmesini onu gemiye bindirmeyi ve arkasýndan su dökmeyi çok isterdim ama olmadý sabaha karþý uyumuþum, rüyamda beyazlar giymiþti dedem, elinde bir olta vardý ve ‘hoþça kal’ dedi ve dalgalara karýþtý görüntüsü bense aðlýyordum, gitme diye…
Sabah Hayrünisa teyze uyandýrdý beni;
-‘Hadi küçük kýz, seninle biraz gezeceðiz’ dedi ve kucakladý küçük bedenimi, ayakkabýlarýmý giydirdi, dedemin odasýndan çantamý da aldý o çantamý almaya girdiðinde içeri baktým, dedemin karný inip çýkmýyordu… Annem ve halam fýsýr fýsýr bir þeyler tartýþýyorlardý mutfakta… Galiba bugün de bana bakacaktý Hayrünisa Haným, onlar dedemin cesedini satarlarken ben hiçbir þeyden haberim yokmuþ gibi eðlendirilmeye çalýþýlacaktým, dýþarý çýktýk… Hayrünisa teyze elimden sýkýca tuttu, biz çýkarken birileri eve doðru ilerliyorlardý, Hayrünisa teyze adamlarý anneme ve halama yollayýp yürümeye koyuldu benle birlikte…
Bahçede dün dedemle oturduðumuz banka baktým, gazoz kasasý yerde duruyordu ama dünden artan gazoz þiþeleri yoktu, galiba yolda susamaktan korkmuþtu dondurma gazoz…
Yürüdük, sahil boyu… denizi kokladým ve el salladým uzakta gördüðüm bir gemiye… Ve karar verdim, bir gün büyüdüðümde ismimi deðiþtireceðim ‘DENÝZ’ olacaðým…
Ve galiba dede, dün yediðim dondurmanýn da gazozun da tadýný asla unutmayacaðým…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Saat Hep Sekizi Gösterir
Meþguliyet Sokaðý Sakinleri
Osuruk ve Kibir Üzerine


Alper Turan kimdir?

Anlatacak çok þeyi olan küçük bir yazar müsvettesi! Mürekkebine ter ve gözyaþý karýþmýþ. . . Uðraþlarý önemsiz klavyesine dökülen her sözcükte küçük bir figür yalnýzca.

Etkilendiði Yazarlar:
Virginia Woolf, Joanne Harris, Guy De Maupassant,gabriel garcia marquez, Tennessee Williams


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Alper Turan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.