..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Usun ve deneyimin aksaçlýlarýnki gibi, ama yüreðin masum çocuklarýnki gibi olsun." -Schiller
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Modern > Ahmet Yaðcý




7 Ekim 2008
Gurbete Yolculuk - 2  
Ahmet Yaðcý
Gurbete yolculuk... bölüm 2


:AGEA:
GURBETE YOLCULUK - 2

Büyülü bir yolculuktur, hiç bitmemesi istenen bir rüyadýr Karadeniz. Oysa Cemal asfalt yolda yavaþ yavaþ ilerleyen otobüsün içinde, annesinin kucaðýnda yavaþ yavaþ uykudan uyanmakta ve rüyasý sona ermekteydi. Büyülü bir yolculuða çýkmak üzere doðduðu topraklara, sýradan bir yolculukla veda etmekteydi. Yol kenarýnda uzanan aðaçlardan her saniye bir tanesi hayatýndan uzaklaþmaktaydý. Ýlk defa havayý puslu görmüþ, aðýr aðýr yaklaþan yaðmur bulutlarýný izliyordu. Küçük olmasýna raðmen o da anlamýþtý hayatýnda birþeylerin deðiþmekte olduðunu. Gece yatarken býrakmak istemediði, sýmsýký tuttuðu bilye torbasý hala elindeydi. Elleri acýmasa farketmeyecekti ama küçücük elleri kýzarmýþtý artýk. Annesine uzattý düþünmeden torbayý. Annesi torbayý alýp yaný baþýnda duran çantasýnýn içine koydu özenle. Kendileri için deðeri hiçbirþeyle ölçülemeyecek binlerce anýyý uzaklarda býrakýrken, hayattaki birtanecik varlýðý, oðlu Cemal için en önemli þey olan bilyelerini kaybetmeyi asla istemezdi. Gözleri dolar gibi oldu bir an. Otobüsü birden durdurup inerek, geriye doðru koþmak, kardeþlerine emanet ettiði anne ve babasýna son bir kere daha sarýlmak istedi. Yola çýkacaklarý günden bir hafta önceden beri babasýnýn aðzýndan tek bir kelime çýkmamýþtý. Sadece sabah evden çýkarken kýzýný, damadýný ve torununu yanaklarýndan birer kere öpmüþ, þans dilemiþ, yýllardýr alýn teriyle biriktirdiði üç beþ kuruþu çaktýrmadan kýzýnýn entarisinin cebine gizlice yerleþtirmiþ ve sabah namazýný kýlmak üzere yörelerinde tek olan camiye doðru kaçarcasýna koþar adým ilerlemiþti.

Güneþ öðlene doðru yeni yeni kendini hissettirmeye baþlarken, otobüsün içerisini de aðýr bir ter kokusu kaplamaya baþlamýþtý. Þoförün aðzýndan bir an olsun sigara eksik kalmýyor, biri bitmeden muavine ikincisini yaktýrýyordu. Havada bir aðýrlýk vardý, kýþ biteli epey olmuþtu ama havadaki sýcaklýða raðmen yaðmur yaðacaktý besbelli. Ne önemi vardý ki yaðmur yaðsýn yaðmasýn, nasýl olsa Ýstanbul’a varýnca akþama gece yarýsý karýsýnýn koynuna girecekti. Tam üç gün olmuþtu görmeyeli, burnunda tütüyordu zeytin gözleri. Henüz altý aylýk evli olduðu eþine olan hasreti tüm vücudunu kaplamýþtý sanki, uyukluyordu. O hasret deðilmiydi, karþýsýndan kendine doðru gelen kamyonu farketmeyiþi. Yükü boyunu aþmýþ, kýpkýrmýzý bir kamyon, olanca hýzýyla otobüse yaklaþmakta ve o sahnede bulunan herkes yavaþ yavaþ kendi kaderlerine doðru yol almaktaydý. Birbirlerine doðru yaklaþan iki araç büyük bir dalgýnlýk sonucu yýllarca unutulmayacak acý bir faciaya zemin hazýrlamýþlardý.

Ertesi gün gazetelerdeki manþetlere bakan herkesin içini bir acý kaplamýþtý. Kazadan kurtulan dört farklý insanýn kaderi o andan itibaren tamamen deðiþmiþ, diðerlerinin ise ne yazýkki son bulmuþtu. Cemal de kaderi deðiþenler arasýndaydý. Çok susamýþ ve otobüsün ortasýna doðru su istemek üzere muavine doðru gitmemiþ olsa belki de kendisinin kaderi de en ön sýrada oturan anne ve babasýnýnkiyle ayný olacaktý.

Gözlerini açtýðýnda Bolu yakýnlarýnda bir hastanede buldu kendini. Her tarafý yara bere içinde acýyordu. Ýki kolunda da beyaz bir sýva vardý, hareket edemiyordu. Kendisine þevkatle bakan hemþirenin içine doðru gözlerini dikti ve almak istediði cevabý alamadý. Hemþire gözlerini hemen kaçýrmýþ ve diðer hastalara yönelmiþti. Cemal küçük bir çocuk olmasýna raðmen bir yetiþkin gibi herþeyi anlamýþtý, kimse yoktu yaný baþýnda. Oysa annesi ve babasý hiçbir zaman onu yalnýz býrakmamýþlardý.

Ýyileþtikten sonra Ýstanbul’da yaþayan teyzesi onu hastaneden alýp yanýna almýþtý. Üç yýl boyunca hiç konuþmadý Cemal, psikolojik tedavi gördü. Arada bir dedesi kendisini görmeye gelse de ona bile tek kelime etmedi. Anneannesinin ise yorgun kalbi acý habere dayananamýþ durmuþtu. Annesi ve babasý gibi onu da bir daha göremedi Cemal. Zamanla alýþtý acýyla yaþamaya, mecburdu. Üniversite okuyamadý ama liseden sonra girdiði bir mobilyacýnýn yanýnda kýrk yaþýna kadar çalýþtý. Hiç evlenmedi ve de hiç doðup büyüdüðü topraklara dönmedi.

Oysa hergün hala dün gibi yaþýyordu çocukluðunu. Her akþam kurduðu raký sofrasýyla yatýyor, sabahlarý daldýðý rüyadan uyanýyordu. Yýllar önce daha iyi bir hayat kurmak için topraklarýný terkedip çýktýklarý serüven, taþ binalar arasýnda son bulmuþtu.

Köþelerinden yaðmur girmesin diye naylonla kaplanmýþ, derme çatma kulübemsi gecekondusunda tek olan pencerenin hemen önünde duvara dayalý ufacýk bir yemek masasý vardý. Ýþten arta kalan zamanlarýnýn nerdeyse tamamýný geçirdiði bu alanda yemek masasýna bitiþik, oturabileceði bir tane açýlýr kapanýr tahta sandalye, masanýn üzerini kaplayan eski bir örtü, büyük bir küllük ve masanýn her zaman tam ortasýnda duran küçük ama þirin bir vazo ile içinde her hafta deðiþen bir kaç çiçek dýþýnda hiç birþey yoktu. Patronu ona bu evi de bulmasa ne yapacaktý Allah bilir. Öyle herkesin evinde kalmaz, insanlara yük olmaktan nefret ederdi. Oysa yaþlýlýk sýnýrýna dayanmýþ olan teyzesi onu sürekli davet eder, yemeðe çaðýrýrdý. Çok özel günler dýþýnda hiç biryere gitmez, evinden dýþarý adýmýný atmazdý. Nadiren iþten arkadaþlarýyla hafta sonu mahallelerindeki kahveye iskambil oynamaya giderdi. Konuþmayý da çok sevmezdi Cemal. Bütün gün boyunca aðzýndan çýkan kelime sayýsý elle sayýlabilirdi. Lisede teyzesinin çok yakýn bir tanýdýðýndan öðrendiði mobilyacýlýk zanaatinde çok iyiydi. Çalýþýrken elleri adeta aðzýndan çýkamayan kelimelerin öcünü alýr, harikalar yaratýrdý. Mobilyacýlar sitesinde ufak bir dükkaný olan patronu için hergün canla baþla çalýþýr, çeþit çeþit el yapýmý sandalyeler, masalar, sehpalar ortaya çýkarýrdý. Patronu da onu çok sever, sayar ve kollardý. Ama Cemal hakkýnda bildikleri hiçbir zaman kendisine geldiði andan geriye gidemedi. Çocukluðu, ailesi, hayalleri her zaman bir sýr olarak kaldý bugüne kadar. Ne o sordu ne de Cemal anlattý.

O sabah kalktýðýnda Cemal derme çatma kulübesinin neredeyse yýkýlacaðýný zannetti. Aniden bastýran yaðmur damlalarý gökyüzünden yeryüzüne doðru öfkeli bir ordu gibi ataða geçmiþ, su taneciklerinden her biri birer kurþun misali yeryüzünün göðsüne saplanýp kalýyordu. Kuþatma altýnda kalan þehrin üzerinde, masmavi gökyüzünü esir almýþ kimselere göstermeyen siyaha çalan grilikte devasa büyüklükte bulutlar kol geziyordu. Günün sabah zamaný olmasýna raðmen gece gibi kararmýþtý her yer. Yaðmur iyiden iyiye kendini hissettiriyor, insanýn kulaklarýný saðýr edercesine þimþekler çakýyor, arasýra beliren kývýlcýmlar insanýn gözünü alýyor, gökyüzü adeta parçalanýyor, yeryüzü sanki kýyameti yaþýyordu. Böyle bir sahnenin üzerinde ne bir insan, ne bir araba, ne bir bina, herhangi bir þeyin yerleþtirilebileceði en ufak bir boþluk kalmamýþtý. Göz gözü görmüyordu. Günlerdir yapýlan uyarýlara raðmen hiçkimse yaþanýlan sertlikte bir fýrtýnayý tahmin edemiyordu. Yaðmuru da önüne katan fýrtýna aðaçlarýn kökünü topraktan ayýracakmýþcasýna esiyor, gürlüyor, yer yerinden oynuyordu.

Bir yandan evini Allah’a emanet edip iþe doðru yola çýkmayý planlýyor, bir yandan da elbiselerini giyiyordu isteksizce Cemal. Ýlk defa o sabah caný iþe gitmek istemiyordu. Gök gürledikçe sanki kalbine yapýþmýþ bazý aný kýrýntýlarý yerinden kazýnýyor, verdiði her solukla dýþarý atýlýyordu. Ýçinde garip bir his vardý. Fýrtýna dýþarýda deðil sanki içinde kopuyor, isyan edercesine yaðan yaðmur sanki tüm bedeni üzerinden geçiyor, kendisini temizliyor, yaþanýlan tüm kötü anýlarý yavaþ yavaþ topraða akýtýyordu. Anýlar kopuk kopuk zihninde canlanýyor, baþý döner gibi oluyordu. Salona geçip, pencere kenarýndaki sandalyeye yavaþça kendini býraktý. Dýþarýda yaðan yaðmur damlalarýný saymaya baþladý ancak baþedemeyince býraktý. Aklýna babasý geliyordu sürekli. Ýlk defa çocukluðunda yaþadýðý güzel anýlar zihninin içinde yavaþça eriyor, tüm benliðini kuþatýyordu. Bir Pazar sabahý uçurtmasý aðaca takýlýp yýrtýldýðýnda aðlaya aðlaya eve koþmuþ ve bahçede pijamalarýyla ot yolmakta olan babasýnýn kucaðýna atlamýþtý. Halbuki o kadar söylemiþti babasý dýþarý çýkma diye. Dinlememiþti kimseyi, aðlaya zýrlaya evden kaçýp gitmiþti uçurtmasýyla. Yoðun bir suçluluk duygusuyla babasýna koþtuðunda, babasý aðlayan oðlunu ilk önce kucaðýný almýþ, sonra gözlerindeki yaþlarý birer birer eliyle silmiþ, yanaðýna bir öpücük kondurmuþ ve havaya fýrlatmýþtý onu. Az önce gözleri kýpkýrmýzý olan Cemal, katýla katýla gülüyordu þimdi. Bir yandan babasý kendisini gýdýklarken bir yandan da kahkalar atýyordu. Ýçini bir huzur kaplamýþtý. Aklanmýþtý. Hele babasý uçurtmasýnýn zaten artýk eskidiðini, öðleden sonra hemen yenisini, daha güzelini, daha büyüðünü yapacaklarýný söylediðinde dünyanýn en mutlu çocuðu olmuþtu. Babasýnýn kucaðýndan bir balýk gibi çevik bir hareketle hemen kurtulmuþ, olanlarý annesine anlatmak üzere mutfaða doðru hýzla koþmaya baþlamýþtý.

Nerden aklýna geldi bilinmez, hayal perdesine aniden yansýyan bu görüntülerden olsa gerek tir tir titremeye baþladý. Üþüyordu ancak mutluydu. Bir an kurbaðalarýn výrakladýðý sazlýklarda suyun üzerinde ordan oraya sürüklenen bir nilüfer gibi kaygýsýzca güneþi kendine örtü yaptýðýný, hayattan kopup gittiðinin farkýna vardý. Hayatýn kýyýsýnda köþesinde unutulmuþ bir sözcükken, aniden bir cümle içinde kullanýlmak, varolmak, bir kafesin içine hapsolmuþ bir kanarya gibi demirleri kýrýp esarete inat sürekli ötmek ve yaþamak istediðinin farkýna vardý. Artýk hayatýn hiç keþfedilmemiþ köþelerinde gezinmek, serseri bir kurþun gibi ordan oraya savrulup gitmek, kurumuþ bir yaprak gibi dýþarýda esen rüzgarla savrulup kaçýp gitmek, kaybolmak istiyordu.

Yýllar sonra yüzüne yerleþen bu gülümsemeye en çok yanaklarý sevinmiþti. Kötü anýlarý geride býrakmaya, unutmaya karar verdi. Hemen kapýyý açýp dýþarý fýrlayacak, yavaþ yavaþ doluya çeviren yaðmura aldýrmadan çocukluðundaki gibi hoplaya zýplaya gidecekti bugün iþe. Ailesinden kalan tek mirasý olan yýllardýr hiç açmadýðý sandýðýný açacak, içinden bilya torbasýný çýkaracak ve mahalledeki çocuklarla bilya oynayacaktý. Týpký eskiden olduðu gibi mahalledeki tüm çocuklarýn bilyalarýný ütecekti oyunda. Sonrada kavga edecekti. Üstünü baþýný yýrtýp, her yaný çamur içinde eve gelecek ve sandýktan çýkardýðý zeytinyaðlý sabunlarýyla bir güzel yýkanacaktý.

Zihnine yabancý bir sürü fikire memnuniyetle hoþgeldin derken telefon çaldý bir anda. Bir an iþe geç kaldýðýný anýmsayýp telaþlandý. Arayan kesin patronu olmalýydý. Bugüne kadar kendisini hiç sýkmayan patronunun böyle bir havada iþe geciktiði için hemen telefona sarýldýðýný kafasýnda kurup sinirlendi bir an. Ahizeyi kulaðýna götürdüðünde karþýdan gelen ses çok yaþlýydý. Zar zor konuþuyor, hatlardan olsa gerek ne dediði çok zor anlaþýlýyordu. Konsantre olup sese kulak verdi Cemal:

“Dýþarýda hava çok kötü, hasta olacaksýn, annen kýzacak yine, doðru eve bakalým haylaz.”

Cemal’in gözleri doldu bir anda. Arayan dedesiydi. Ýlerleyen yaþýna raðmen eskisi gibi hala aðzýnda bir sigara ile konuþtuðu her halinden belliydi. Cemal bir an duraksadý ve ne diyeceðini bilemedi. Ýçinde yaþadýðý kýsa bir çözülmeden sonra, yüzünde bir gülümseme ile aðzýndan güçlükle bir kaç kelime dökülebildi:

“Hemen geliyorum dedeceðim”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Gurbete Yolculuk
Son Satýrlar

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýstanbul [Deneme]
Hayatýn Dört Mevsimi [Deneme]
Zaman [Deneme]
Aþk Üzerine [Deneme]
Peki Ya Sizin Sahiliniz? [Deneme]


Ahmet Yaðcý kimdir?

Hayalgücünün sýnýrlarýný aþmasý ve duygusal öðelerle birleþip insanýn kalbine dokunmasýdýr amacým

Etkilendiði Yazarlar:
Yaþar Kemal, Ahmet Altan, Dostoyevski


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ahmet Yaðcý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.