..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sorularla dolu bir kitap... hiçbir zaman eksiksiz olamaz. -Robert Hamilton
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Toplum > Gökhan B. Yetiþ




8 Ekim 2008
Irak'a Kýsa Bir Rehber  
Gökhan B. Yetiþ
Irak'a Kýsa Bir Rehber


:AGCF:
Yüzyýllarca Osmanlý Türklerinin yönetiminde kalan bugünkü Irak coðrafyasý, 19. yüzyýlýn son çeyreðinde Batýlý emperyalist güçlerin ilgi odaðý haline gelmiþtir. Bu ilginin en büyük nedeni, Irak’ta ilk olarak bir Alman araþtýrma grubu tarafýndan keþfedilen yüksek petrol potansiyeliydi.

Batýlýlar Irak’a ilk adýmlarýný misyoner teþkilatlarý ve ticari müesseselerle atmýþlardýr. Özellikle Fransýzlar açtýklarý dini lokallerle güçlü bir konumdayken, daha sonra pozisyonlarýný Ýngiltere’nin etkili politikalarýyla kaybetmiþlerdir.

Bölgenin Ýngilizlerin en önemli sömürgesi olan Hindistan’a giden yollar üzerinde bulunmasý nedeniyle Ýngiltere, bir dönem Osmanlý’yý iç ve dýþ tehditlere karþý destekleyerek diðer Batýlý güçleri bölgeden uzak tutmuþtur. 93 Harbi’nden sonra Osmanlý’nýn çok zayýfladýðýný görerek bu politikalarýndan vazgeçen Ýngilizler, sonrasýnda Osmanlý topraklarýnýn paylaþýlmasýna razý olacaklardýr. Alman yetkililer ise Osmanlý’yý kendi yöntemleri ile sömürgeleþtirme amacý güderken, öteki Batýlý güçlerin aksine Osmanlý’nýn parçalanmasýna çok sert biçimde karþý çýkmýþlardýr. Osmanlý imparatorluðuna taraftar görünen bu politikanýn da etkisiyle, -Ýngiltere’nin Hindistan’daki menfaatleri üzerinde tehdit oluþturabilecek- Baðdat Demiryolu Projesi, Almanya’ya verilmiþtir. Almanya ayný zamanda demiryolu hattýnýn geçtiði topraklarda bulunabilecek hammadde kaynaklarýný çýkartma ve iþletme hakkýný da almýþtý.

Birinci Dünya Savasý’ndan önce Ýngilizler ile Almanlarýn Irak rekabeti artmýþtý. Ýngiltere, Osmanlý Hükümeti’ni tehdit eden ve inþaatý devam eden demiryoluna mani olan giriþimleriyle, petrol imtiyazlarý elde etmiþtir.

Ýngiliz ve Alman þirketlerinin ortaklýðý ile 1911’de “Turkish Petroleum Company” (Türk Petrol Þirketi) kurulmuþtur. Bu birliktelik diðer büyük devletlerle rekabet edebilecekti. Böylece Ýngiltere, bölgedeki Osmanlý petrollerinin dörtte üçü üzerinde hak sahibi olmayý Almanya’ya kabul ettirmiþtir. Ama bu durum ne Almanya’yý ne de Ýngiltere’yi memnun etmiþtir. Çünkü birbirlerine karþý olan güvensizlik devam ediyordu. Zaten Osmanlý’nýn politikasý da bu güvensizlikten yararlanmaktý.

20. yüzyýla gelindiðinde Osmanlý topraklarý Amerikan, Alman, Rus ve Ýngiliz gruplarýnýn yoðun psikolojik müdahalelerine maruz kalmýþtýr. Birçok Batýlý, araþtýrmacý ya da ticari temsilci unvanlarýyla Osmanlý topraklarý üzerinde seyahatler düzenleyerek araþtýrmalar yapmýþlardýr. Bunlardan Ýngiliz tüccarlarýnca kurulan yarý-resmi Doðu Hint Kumpanyasý görevlileri, D. Campbell, T. Gowell; Ýngiliz subaylarý Binbaþý Soane ve Binbaþý Noel; Prusya subayý Yüzbaþý Von Moltke; Alman subayý Bachman; Rus subayý Þiyolkovnikov en tanýnmýþlarýdýr. Haþim Nahit Erbil, Ýkdam gazetesinde (1922) bir yazýsýnda þu satýrlarý kaleme alýr: “Irak kýtasýný iyicene bilmeyen bir tek millet vardý ki; o da Türklerdi (Osmanlý). Eski Osmanlý Türkleri, milliyet þuurundan mahrum olduklarý zamanlarda ne Irak’ý, ne de Irak’taki kan kardeþlerini bilmezlerdi.”

1. Dünya Savaþý’na kadar, Osmanlý hükümetleri sürekli, deðiþik gruplara birbiriyle çeliþkili, güçler arasýnda çatýþma olmadan uygulanmasý imkansýz projeleri, Meclis’in onayýndan da geçirmeden, onaylar gibi gözüküyordu. Bu denge politikasý ile herkes “hak sahibi” olduðunu iddia etmekte ama bir sonuç alamamaktaydý.

Osmanlý Ýmparatorluðu’nun Almanya ile birlikte savaþtan yenik ayrýlmasý ile bölge Ýngilizlerin kontrolüne geçmiþtir. Aslýnda Amerikan petrol þirketleri belirli imtiyazlar karþýsýnda Musul’da Osmanlý’ya destek vaadi vermiþti. Ama bu düþünce geliþen süreçte iþlerlik kazanamamýþtý.

Amerika’nýn bölge petrollerine yönelik çýkar kavgasýna karýþmasý, 1908’de ortaya atýlan Chester Projesi ile olmuþtur. Demiryolu imtiyazý elde etmek için üretilen bu proje, Amerika’nýn Ortadoðu’daki emperyalist akýmlara paralel olan ilk belgesidir. Temaslar sonucunda Amerika da üç demiryolu hattý kurma imtiyazý ve bu üç hattýn her iki yanýndaki 20 km.’lik þeritlerde maden arama hakký elde etmiþtir. Amerika’nýn bölgeye etkin giriþi ise 1933-1936 yýllarý arasýnda Aramco (Arap-Amerikan Petrol Þirketi) ile olmuþtur.

Irak üzerine olan mücadele 2. Dünya Savaþý öncesine gelindiðinde devam etmekteydi. Bu sürecin bir diðer karakteristiði de Ortadoðu’da yükselen Arap milliyetçiliðiydi. Petrolün kullanýlmasý üzerine yoðunlaþan Arap milliyetçiliði bir dönem Ýngiliz karþýtý-Alman yanlýsý bit tutum izlemiþtir. 1936 yýlýnda Kürt kökenli bir Albay olan Bekir Sýtký liderliðinde Irak’ta bir darbe olmuþ, böylelikle Almanlar kendilerine yakýn bir yönetimi baþa getirebilmiþlerdir. Fakat, Bekir Sýtký’nýn bir yýl sonra öldürülmesi ile yerine Ýngiliz yanlýsý Nuri Said gelmiþtir.

Irak’ta komünizm ile yükselen Rus tehdidi, bölge ülkelerinin dýþ politikalarýnda belirleyici bir rol oynamýþ, Ýngiltere’nin teþvikiyle Irak, Ýran, Türkiye ve Afganistan 1937 yýlýnda Sadabat Paktý’ný kurmuþlardýr. Bu paktýn diðer bir boyutu da, bölgede artan Ýtalyan-Alman tehlikesine karþý Ýngiliz-Fransýz-Türk ittifakýnýn temellerinin atýlmasýdýr.

1941 yýlýnda milliyetçi Irak subaylarýnýn yaptýðý bir askeri darbe ile bir Ýngiliz karþýtý olan Raþit Ali Geylani baþbakanlýða getirilmiþtir. Yeni Baðdat rejimi, Almanya ve Ýtalya eksenine yakýnlaþmýþ, neticesinde Irak-Ýngiliz iliþkilerinde büyük bir krize girilmiþtir. Bunun üzerine Ýngiltere yaptýðý bir hava harekatý ile Irak ordusunu yenilgiye uðratmýþ ve Nuri Said Paþa’yý tekrar hükümetin baþýna getirmiþtir.

Irak’ta Nazi propagandasýnýn arttýðý bu dönemde ABD, Almanya’ya savaþ ilan ederek, 2. Dünya Savaþý’na katýlmýþtýr. Bu baðlamda ABD Savaþ Bakanlýðý, Nazi propagandasýný önlemek amacýyla Irak’a gönderdiði Amerikalý askerler için 1943 yýlýnda “A Short Guide to Irak” (Irak’a Kýsa Bir Rehber) isimli bir kitapçýk hazýrlamýþtýr. Irak’ýn coðrafyasýný, iklimini ve Iraklýlarýn sosyal hayatý ile gelenekleri hakkýnda kýsa bilgiler de içeren bu kitapçýðýn hazýrlanmasý, Amerika’nýn CIA öncesi istihbarat kurumu olan Stratejik Servisler Ofisi’nin kurulmasýnýn bir yýl sonrasýna rastlamaktadýr.

Kitapçýðýn amacý, giriþ bölümünde “Irak’ý ve insanlarý anlamada yardýmcý olmak, böylece (…) Hitler’i geldiði yere (…) gönderebilmek”(s.1) olarak belirtilmektedir. Kitapçýkta ayrýca, Amerikalý askerlerin “Hitler’i maðlup etmek amacýyla dünya çapýnda gerçekleþtirilen taarruzun bir parçasý olarak”(s.1) Irak’a gönderildiði belirtilmektedir. Amerika’nýn Irak’ta baþarýsýnýn ise “Iraklýlarýn Amerikan askerlerini sevip sevmemesine”(s.1) baðlý olabileceði vurgulanýrken, “eðer karþýlaþtýðýnýz bütün Iraklýlarýn güvenlerini ve arkadaþlýklarýný kazanabilirseniz, onlarý ortak gayemiz etrafýnda birleþtirmek adýna düþündüðünüzden çok daha fazlasýný yapmýþ olacaksýnýz.”(s.6) diye eklenmektedir.

Ýlerleyen sayfalarda “Irak’a Iraklýlarý deðiþtirmek için gitmiyorsunuz. Tam tersine biz ‘yaþa ve yaþamalarýna izin ver’ prensibini korumak için bu savaþýn içindeyiz.”(s.5) denilse de, “(Kerkük’teki petrol sahalarýný) korumak veya himaye etmek belki de en önemli askeri görevlerinizden birisidir. Bu petrol Ortadoðu ve Hindistan ordularýnýn ikmal kaynaðýdýr”(s.9) ifadeleriyle insani(!) operasyonlarýnýn arkasýndaki gerçek amacý da saklamamaktadýrlar.

Irak’ýn eski ile yeniyi bir arada barýndýrdýðý ifade edilmekte ve þu satýrlar kaleme alýnmaktadýr: “(Irak) Dünyadaki en eski ülkelerden biridir. Þu anki yönetimiyle de en gençlerinden biri. Baþkent Baðdat’ta sokak satýcýlarýnýn, Binbir Gece Masallarý zamanýnda atalarýnýn sattýklarý çanak çömleklerin týpatýp aynýlarýný sattýklarýný görürsünüz. Hemen yaný baþýnda Amerika’da gördüklerinizin en iyileriyle eþdeðer büyük barajlar ve modern rafineriler görebilirsiniz. Eðer petrol alanlarýna gönderilme gibi bir durumunuz olursa, harika bir þekilde 2000 yýl önce inþa edilmiþ ve hala kullanýmda olan ilkel rafineriler ile modern mühendislik yapýlarýný yan yana keþfedeceksiniz.”(s.3)

Irak’ýn coðrafyasý, iklimi ve bitki örtüsü üzerine yazýlan parçalardan bir kýsmý ise þöyledir:

“Irak birden fazla yönden etkin bir noktadýr. (…) Avrupa ve Hindistan arasýndaki büyük “kara köprüsü”nün stratejik bir parçasýný oluþturmaktadýr. (…) Ayrýca, Basra Körfezi Rus müttefiklerimize ikmal için önemli bir arka kapýdýr. Bunun yanýnda, Irak’ýn Akdeniz’e akan boru hatlarýyla petrol alanlarý büyük bir askeri öneme sahiptir.”(s.7)

“Irak’ýn sadece birkaç tane þehri vardýr. En büyük þehri olan Baðdat’ýn nüfusu 500 bin olup, (…) petrol bölgesindeki Musul’un nüfusu 100 binin üzerindedir. Sukal Þuyuk da yaklaþýk olarak öyledir. Basra Körfezindeki en önemli liman olan Basra þehri ise yaklaþýk olarak 70 bin kiþidir”(s.8)

“Büyük ihtimalle Irak’ýn ilk olarak sýcaklýðýný hissedeceksiniz. Alevlendiren sýcaklýk ve toz. Irak, gündüzleri dünyanýn en sýcak noktalarýndan biri olabilir. Gündüz bir tren yolculuðu yapma gibi bir durumunuz olursa, deri koltuklarýn artan ýsýsýndan dolayý ayaða kalkmak zorunda kalabilirsiniz. (…) Bunun raðmen geceler genellikle rahatsýz edeci bir soðuklukta.”(s.3)

“Irak’ýn büyük bir kýsmý çöldür. Afrika’daki Sahra gibi bir çorak kum yýðýný deðildir. Ama çok sert, monoton aðaçsýz bir çöldür. (…) Bölgedeki su sadece su kuyularýndan temin edilmekte ve bu kuyular kýskançça korunmaktadýr. Çölde su her þeyden fazla deðerlidir.”(s.8)

“Kurak çöllerin tersine, Dicle ve Fýrat’ýn vadileri yeþildir. Bu iki önemli nehir, Irak’ýn kuzey ve batýsýnda yer alan Türkiye’deki Doðu Anadolu Daðlarý’ndan doðar. Paralel kanallar halinde ülke boyunca aktýktan sonra, birleþerek tek bir aðýzdan Basra Körfezi’ne dökülürler. Üç buçuk milyon kiþinin onda dokuzu bu iki ýrmaðýn vadilerinde yaþar.”(s.8)

Kitapçýk, “bir insanla iyi geçinmenin en iyi yolu onu anlamakla olur”(s.2) prensibinden hareketle Iraklýlarýn sosyal özellikleri üzerine de bilgiler vermektedir:

“(Iraklýlarýn) Bir kýsmý gerilla savaþýnda yetenekli birinci sýnýf birer dövüþçülerdir. (…) Arabistanlý Lawrence’yi hatýrlýyor musunuz? Birinci Dünya Savaþý’nda bu gibi insanlarla tarih yazmýþtý. Fakat diðer yandan, Iraklýlarýn dünyadaki en arkadaþ sýcakkanlý ve neþeli insanlar olduklarýný anlayacaksýnýz. Þimdiye kadar rastladýklarýnýz arasýndaki az sayýda insan günlük yaþamda ve iþ dýþýnda bu kadar eðlenceli olabilir.”(s.4)

“Sizlere nispeten az sayýda Iraklý temel eðitim alabilmesine raðmen, zeki ve anlayýþlýdýrlar. Kendi gözleri ve kulaklarý ile görüp duyduklarýna inanma eðilimindedirler.”(s.5-6)

“Birçok Iraklý Ýngilizce’yi anlar ya da en azýndan birkaç kelime konuþabilir. Özellikle þehirlerdeki büyük maðazalarda ve Ýngilizler tarafýndan geliþtirilen petrol bölgelerinde. Zengin sýnýflarda Türkçe, Fransýzca ve bazen de Almanca konuþulur. Baðdat pazarlarýnýn büyük çoðunda Farsça anlaþýlýr. Musul ve kuzeyinde genelde Türkçe ve Kürtçe duyulur.”(s.19)

Iraklýlarýn yaþam þartlarý ve geçim yollarý hakkýnda verilen bilgilerin bir kýsmý þöyledir:

“Ýþlerin büyük çoðunluðu sabah 6 ile öðle saatleri arasýnda veya akþamýn erken vakitlerinde bir ya da iki saat içinde yapýlýr.”(s.3)

“Iraklý insanlar meslek olarak, þehirlerdeki tüccarlar; sulama alanlarýndaki çiftçiler; ve taze çayýr arayarak dolaþan koyun ve deve çobanlarýna ayrýlmaktadýr.”(s.9)

“Göçebeler ve çiftçiler, genelde oldukça ‘batýlýlaþmýþ’ olan þehirlilere göre yerel giysilere daha fazla baðlýdýrlar. Göçebeler, þeyhler tarafýndan yönetilen kabilelere bölünmüþlerdir. Bu liderler çok güçlüdür ve büyük saygý gösterilmelidir. Kasaba insanlarý, çiftçiler ve göçebeler de kendilerini eþit görmekte ve bu þekilde muamele beklemektedirler.”(s.10)

“Irak’taki tarýmýnýn neredeyse tamamý sulamaya dayalý olup, iki büyük nehirden getirilen suyla olmaktadýr. En önemli mahsulü olan hurma hem en ana gýdadýr, hem de ayný zamanda diðer ülkelere gönderilir. Hububatlardan özellikle buðday, arpa, pirinç ve darý çokça yetiþtirilir. Bunun yanýnda pamuk, þeker kamýþý ve baklagiller ile az miktarda narenciye yetiþir.”(s.9)

“Iraklýlar için suyu israf etmek, parayý sokaða atmak gibidir.” (s.8)

“Neredeyse tek yapý malzemesi olan kurutulmuþ balçýk, Güneybatý Amerika’daki kullanýlan kerpiç gibidir ve sýcak iklimlere bir hayli uygundur. Düz çatýlý Irak evlerini öðle sýcaðýnda dahi serin bulabilirsiniz.”(s.9)

“Irak’ta fazla dilenci yoktur. Genellikle þehirlerde gördükleriniz ise profesyonellerdir ve onlara para vermek iyi bir fikir deðildir. Eðer verirseniz, þehirdeki bütün dilencilere kolay hedef olduðunuz yayýlacaktýr.”(s.14)

“Pazarlarda ve marketlerde pazarlýk yapmak önemli bir milli meþgaledir. Nerdeyse aldýðýnýz her þey için pazarlýk yapmalýsýnýz. Genellikle söylenen ilk fiyat, ödemeniz gerekenden üçte bir- üçte iki kat yüksektir. Pazarlýkta önemli olan fazla acele etmemektir.”(s.14)

Kitapçýkta en fazla üzerinde durulan konu ise Iraklýlarýn dini inançlarý ve gelenekleridir:

“Karþýlaþacaðýnýz ve göreceðiniz insanlarýn çok büyük bir kýsmý Müslüman olacaktýr. Iraklýlar arasýnda çok az sayýda Hristiyan, Yahudi ve diðer inançlardan kiþiler vardýr. Bu da Muhammed tarafýndan temelleri atýlan dine inandýklarýný gösterir. Fakat ‘Muhammed dini’ olarak adlandýrmamalýsýnýz. Çünkü Müslümanlar Muhammed’i tanrýnýn peygamberi olarak görmekte ve ona Hristiyanlarýn Ýsa’ya taptýklarý gibi tapmamaktadýrlar.”(s.10)

“Müslümanlar camilerde ibadet ederler ve kutsal kitaplarý Kur’an olarak bilinir. Dinlerine ciddi bir þekilde baðlýdýr ve ‘inanmayanlar’ýn (onlara göre siz ‘inanmayanlar’sýnýz) camilerinin yakýnlarýnda bir yerlere gelmelerinden hoþlanmazlar. Camileri yüksek kulelerinden tanýyabilirsiniz. (…) Müslümanlýk dini günde beþ vakit, kutsal þehir Mekke’ye dönerek bir seri secdeyi içeren dua etmeyi gerektirir.”(s.11)

“Iraklý Müslümanlara göre Irak’ta dört kasaba kutsaldýr. Bunlar; Kerbela, Necef, Kazimiye (Baðdat yakýnlarýnda) ve Samarra’dýr. Bu kasabalara gönderilmediðiniz müddetçe, bu yerlerden uzak durmanýz tavsiye edilir.”(s.12)

“Burada Müslümanlar, bizim Katolik ve Protestan mezhep ayrýmýmýz gibi iki ayrý hizbe ayrýlýrlar.”(s.12)

“Müslümanlarýn dine baðlýlýklarý, bizim kendi dinimize olan baðlýlýðýmýz gibidir. Hatta daha yoðundur. Ýlla bir fark aranacaksa, Müslümanlara daha yoðun kendini adamýþlýklarýndan dolayý, daha fazla saygý duyulmalýdýr.”(s.12)

“Iraklýlarýn örf ve adetlerinin büyük kýsmý dini temellidir. Örneðin, ‘Ramadan’ olarak adlandýrdýklarý oruç ayý (…) Bu ay boyunca Müslümanlar güneþin doðuþu ile batýþý arasýnda yemezler, içmezler ve sigara kullanmazlar. (…) Bu dönemde, çizilme veya burun kanamasý gibi bir kaza sonucu dahi olsa, herhangi bir kan çýkmasý ciddi sonuçlara yol açabilir. Bu ayda Müslümanlarýn çabuk sinirlenebileceklerini unutmayýn.”(s.13)

“Müslümanlarýn dinlenme günü cumadýr. O gün dükkanlarý kapalýdýr. Baðdat’ta ve diðer büyük þehirlerde birçok dükkan Yahudilerin dinlenme günü olan cumartesi kapalýdýr. Hristiyan dükkanlarý da pazar günü kapalýdýr.”(s.13)

“Birçok Iraklý ‘nazar’a inanýr. (…) Eðer insanlara, özellikle de çocuklara dik dik bakarsanýz, ‘kem gözlü’ olduðunuzu ve baktýðýnýz kiþinin baþýna uðursuzluk getirebileceðini düþünebilirler. Iraklýlarýn bazýlarý fotoðraf makinesinin lensinin de ‘kem göz’ olduðunu düþünürler. Ýnsanlarý yakýndan çekerseniz, düþman edinirsiniz. (…) Camiler dýþýnda olaðan manzaralarý ve caddeleri çekmenizde ise sakýnca yoktur.”(s.14)

“Irak’ta el sýkýþmak, görgü kurallarýnýn önemli bir parçasýdýr. Iraklýlarla karþýlaþtýðýnýz her durumda el sýkýþarak karþýlanýrsýnýz. Sýcak ve içten bir þekilde el sýkýþýrlar. Siz de ayný þekilde karþýlýk verin.”(s.15)

“Eðer Irak’ta bir þehir evinde aðýrlanýrsanýz, karþýnýzda gümüþ sofra takýmlarý, tabaklar bulursunuz. (…) Ýlk tabaklardan fazla yemeyin. Çünkü muhtemelen arkasý gelecektir.”(s.17)

“Kýrsal kesimde ise tabak, gümüþ takýmlar ya da masa bulamayabilirsiniz. Ev sahibin yaptýðý gibi yerde oturmanýz beklenir. Onu takip edin. Sað kolunuzu sýyýrýn ve solak bile olsanýz sað parmaklarýnýzýn ucuyla yiyin. Sol elle yemek kabalýk olarak görülür. Ev sahibi yemekten bir parça koparýr ve size verirse, onu alýn. Kýrsal kesimde genellikle tek çeþit yemek olur. Yemek sonrasýnda, elinizi yýkamanýz için su ve kurulamanýz için bir havlu getirilir.”(s.17)

“Çöldeki adetler de kýrsal kesimdeki gibidir. Fakat daha az çeþit yemek vardýr. Sadece ekmek, süt ya da yayýk ayraný gibi olan mayalanmýþ süt ikram edilebilir. Geri çevirmemelisiniz ama çok da almamalýsýnýz.”(s.18)

“Kahve içmek þehirde, taþrada ya da çölde ayný oranda yaygýndýr. Hatta bir dükkan sahibi bile size küçük bir fincan kahve ikram edebilir. Bu durumda geri çevirmeyin ya da tam bitirmeden býrakmayýn (…) Ýkinci ya da üçüncü defa teklif edilirse, onlarý da kabul edin. Dördüncüsünü reddetmek ise adettendir.”(s.18)

“Müslümanlara göre köpek ve domuz ‘murdar’dýr. Eðer bir maskot köpeðiniz varsa, onu özellikle camilerden uzak tutun.”(s.16)

“Müslüman kadýnlar erkeklerin arasýna özgürce karýþmazlar. Zamanlarýnýn büyük çoðunluðunu aileleriyle birlikte evde geçirirler. Sokakta veya diðer açýk alanlarda Müslüman kadýnlarýn dikkatini çekmeye ya da onlarý tavlamaya çalýþmayýn. Alýþveriþ yaptýklarý sýrada yanlarýnda oyalanmayýn.(…) onlara gözlerinizi dikmeyin ya da gülümsemeyin. Diðer taraflara bakýn. Bu kurallar oldukça önemlidir. Eðer kadýnlara kendi standart ve adetlerine göre muamele etmezseniz, Müslümanlar sizden çabucak nefret edecektir ve bu da sorunlara yol açacaktýr.”(s.16)

“Bu kurallar þehirlerde, kasabalarda, köylerde ya da çölde ayný þekilde geçerlidir. Köylerde ve çöllerde kadýnlar daha az örtülüdür ve daha özgür görünürler. Fakat kurallar yine de sýkýdýr. (…) Bir Iraklý erkekle konuþurken, kadýn akrabalarý hakkýnda herhangi bir imada bulunulmamalýdýr.”(s.16)

Kitapçýkta Amerikalýlar ile Iraklýlar arasýnda “kýyafet farklýlýklarý; yemek farklýlýklarý; gelenek-görenek ve dini inançlardaki farklýlýklar; kadýnlara karþý farklý davranýþlar”(s.5) gibi birçok farklýlýðýn olduðu belirtilmekte ve bazý yapýlýp yapýlmamasý gerekenler sýralanmaktadýr:

-- “Müslümanlarla din, politika ya da kadýnlar üzerine tartýþmayýn.” (s.27)

“Öðüt vermeyin.”(s.12)

“Yapmanýz gereken politik ve dini tartýþmalardan uzak durmaktýr.”(s.13)

“Ýç siyaset hakkýnda fikir belirtmekten kaçýnýn”(S.27)

“Yabancý bir ülkede dini veya politik tartýþmalar uzak durmak iyi bir fikirdir. Hatta bu, Irak’ta diðer ülkelere oranla daha fazla doðrudur. (…) Iraklýlar arasýnda, diplomat ve devlet adamlarýný da þaþýrtacak boyutta politik farklýlýklar vardýr. Bu konularýn içine girmeniz hiçbir fayda getirmeyecektir.” (s.12)

-- “Camilerden uzak durun.”(s.11)

“Suriye veya Mýsýr’daki camileri ziyaret etmiþ olabilirsiniz ama Irak’taki camilere girilmemelidir. Eðer bir tanesine girmeye çalýþýrsanýz, dýþarýya atýlabilir veya belki de ciddi þekilde dövülebilirsiniz. Iraklý Müslümanlar inanmayanlarýn, camilerinin yakýnýna gelmelerine bile kýzarlar. Yanlýþla bir caminin yakýnýna gelirseniz, baþýnýza bir dert açýlmadan hýzlý bir þekilde oradan uzaklaþýn. (…) Dua eden birine gözlerinizi dikmeyin ve her þeyden önce onunla alay etmeyin. Sizin dininize saygý duyacaðý gibi, siz de onun dinine saygý gösterin.”(s.11)

“Camilerin önünde asla tükürmeyin ve sigara içmeyin”(s.27)


-- “Müslümanlara domuz eti, pastýrmasý veya yaðý içeren, domuz ve yan ürünleriyle yapýlmýþ gýdalarý ikram etmeyin. Bu tür yiyeceklerin hepsi dini olarak ‘kirli’ kabul edilir. (…) Müslümanlarýn önünde domuz eti ya da ürünlerini yemeyin.”(s.28)

“Müslümanlara alkollü içecekler ikram etmeyin. Müslümanlarýn yanýnda alkol kullanmayýn.”(s.28)

-- “Yemeðe ev sahibinin ardýndan baþlayýn. Solak bile olsanýz sol elle asla yemeyin. Sað elinizi kullanýn. Ekmeyi asla kesmeyin, parmaklarýnýzla bölün. Ekmek, Müslümanlar için kutsaldýr. Kýrýntýlarý yere atmayýn ve düþmesine izin vermeyin.”(s.28)

-- “Bir meskene girmeden önce kapýyý çalýn. Eðer bir kadýn cevap verirse, çekilmesi için ona vakit verin.”(s.28)

“Bir ziyaret sýrasýnda gereðinden fazla oturmayýn. Orada oturmuyorsanýz, kahve ya da çayýn üçüncü bardaðý kalkmanýz gerektiðini iþaret eder.”(s.29)

“Bir evde ya da çadýrda iken ev sahibinin kurallarýna uyun. Eðer eve girerken ayakkabýlarýný çýkarýyorsa, siz de aynýsýný yapýn. Eðer yerde oturmanýz beklenirse, ayaklarýnýzý çaprazlayarak oturun.(…) Eðer kýrsal bir alanda konaklýyorsanýz, Iraklýlarýn evine ziyarete gittiðinizde yanýnýza tatlý ve sigara almanýz iyi bir fikirdir.”(s.29)

“Sigara konusunda cömert davranýn”(s.30)

-- “Iraklýlarla el sýkýþýn, bunun dýþýnda onlara dokunmayýn (…) Onlarla güreþerek þakalaþmayýn ve arkadan tokat atmayýn. Bu tür temaslar onun görgü kurallarýna göre çirkin davranýþlardýr. Bunlardan da öte, bir Iraklýya asla vurmayýn.”(s.15)

-- “Hizmetçilere karþý þefkatli ve düþünceli davranýn. Iraklýlar bütün insanlarýn eþit olduðunu düþünür. Irki önyargýlar içeren ifadelerden sakýnýn.”(s.29)

“Müslüman kadýnlara her zaman saygý gösterin. Onlara gözlerinizi dikmeyin ve gülümsemeyin. Onlarý takip etmeyin ve onlarla konuþmayýn. Eðer bunlardan birini yaparsanýz kendinize ve biriminize dert açmýþ olursunuz.”(s.29)

“Bütün yaþlý insanlara saygý gösterin. Yemek servis yapýldýðýnda ilk önce en yaþlýdan baþlanmalýdýr.”(s.30)

-- “Eðer yapabilirseniz insanlarla Arapça konuþun. Ne kadar kötü konuþursanýz konuþun, beðeneceklerdir.”(s.29)

“Yeminlerinizi Ýngilizce yapýn. Yerel yeminlerden kaçýnýn. Çünkü tam olarak manasýný bilmedikleriniz sorunlara yol açabilir. Bir Iraklýyý asla ‘köpek’, ‘þeytan’, ‘yerli’ veya ‘barbar’ kelimelerini kullanarak çaðýrmayýn. Bunlar onun için son derece büyük hakaretlerdir.”(s.15)

-- “Irak’ta baðýrsak kurdu ve dizanteri gibi baðýrsak hastalýklarý çok yaygýndýr.”(s.23)

“Ýçme suyunuzu kaynatarak kullanýn ya da yeterince klorlandýðýna dikkat edin. (…) Meyve ve sebzeleri yýkamadan yemeyin. Mikroplu olabilirler.”(s.22)

“Sýtma ve tifo çok þiddetli ateþe neden olur. Sýtma, bataklýk alanlarda ve üstü açýk su kuyularýnda ve sarnýçlarda üreyen sivrisineklerle taþýnýr. Sýtmanýn yaygýn olduðu alanlardan uzak durun. Eðer yapamazsanýz, kollarýnýz ve ayaklarýnýz örtülü bir þekilde cibinliðin altýnda uyuyun.”(s.22-23)

“Tifo, kaynatýlmamýþ sudan ve yeterince temizlenmemiþ ya da soyulmamýþ çið gýdalardan kaynaklanýr. (…) Trahoma ise çok yaygýn olan bir göz hastalýðýdýr. Biriyle el sýkýþmanýzýn ardýndan gözünüze dokunmanýzla buluþabilir.”(s.23)

“Tatarcýk hummasýna yaz ortasýnda çokça rastlanýr. Hafif yað sürerek belirli ölçüde koruma saðlanabilir. (…) Böcek ve bitlere dikkat edin. Çok yaygýnlardýr. Kendinizi devamlý kontrol edin. Uyuz hastalýðý da deride yumurtlayan bir parazitle oluþan bir deri hastalýðýdýr. Sinir bozucudur ve geçmesi zaman alýr.” (s.23)

-- Her þeyin ötesinde, her durumda saðduyunuzu kullanýn. Her bir Amerikalý askerin birer gayri-resmi iyiniyet elçisi olduðunu unutmayýn”(s.30)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplum kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Hâkimiyetin Kaybediliþi ve Tekellüf Üzerine

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Entelektüel Birikim

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Devrim Lazým! [Ýnceleme]


Gökhan B. Yetiþ kimdir?

Irak Türkmeni Araþtýrmacý yazar


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Gökhan B. Yetiþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.