Birinci Bölüm:

“Büyük devlet mi, büyük ve uzun savaþ yapan devlettir. Büyük savaþ mý hem önünde hem sonunda “tampon” -ve sömürge- (ek benim.) meselesi olan savaþtýr.”(1)

Okuduklarýmýn pek çoðunu sevmedim, sevemedim. Ama severek okudum..Okumayý ciddiye almak ve sevgiyle yapma, benzetmesi sayýnýz.

Özeti ile yazdýklarýnda diyordu ki; “Masal mý, yeni teorik kurgu deðilse nedir?”(2)

Hep tekralýyordu: Copernicus Devrimi, Darwinist Tarih, Newton, ’ ihtiyaç keþfin anasýdýr’ ve hep ’ harekete deðil ondaki deðiþmeye bakýlmalý.’ Öneriyordu.. Kendi deðiþmelerinde tutarsýzdý. Sürekli ‘bozmak için bozulmak’ diyordu..(3)

’Milleti olmayan milliyetçi’(4) ve Enveri Paþa yaklaþýmýna sözel yoðun etkileyiciliði dýþýnda baþka anlam yükleyemedim. Ýktisatçý idi, tarihçilerin görev alanýna giriyor, onlarýn yap(a)madýklarýna soyunuyordu. Kendi beyanýdýr...

Hýzla Osmanist yoðun, ‘ maksimalist’ cumhuriyetçi iþtirakiyyünculuðuna gidiyordu..

Yeni bir söylem bulmuþtu yaptýklarýna..Artýk eskilerin deyimiyle ’ismiyle müsemma’ denebilecek; ‘minimalizm’e karþý, ‘maksimalizm’ ve ’resmi tarih’ eleþtirelinden sorumlu ’gizli tarih’cilik’..

Yazdýklarýnýn içinde asýl söylenmesi gerekli ve zat-ý alilerinin alaný olan Milli Ýktisadiyat’a kýyýsýndan, köþesinden bir iki dokunmanýn ötesinde olmayan irdelemesi ile ilerlettiði þeylerde ilginçti..

Oysa dizgemizin sýnýfsaldan ulusala bakan çözümlemeleri ne kadar da eksikti, bakir býrakýlmýþtý. Bu alan, benzetmeyle bize ait olmayan iktisat çözümlemeleri ile dol(durul)muþtu.

Eleþtirdiði Prof.Akdað’ýn, çöküþ ve kalkýþma devri isyanlardaki Türk/Türkmen rengini yakalamýþ olabilmesindeki isabete -þaþýrma ile en azýndan-, baþlangýç noktasýný buradan alabilseydi keþke…

Diyordu ki; “sermayenin vataný ve rengi olmaz” diyen, en olduðunu bilendir.

Çözmüþtü, evet çünkü sermayenin vataný, rengi, dili ve bir ulusu hep vardý!..

Tekeliyet, tekelokrasi, rant teorisi, Oryantal Doðu despotizmi, Wilson-Lenin-Stalin teori ve pratiklerinin üzerine emperyalist katký eklemlemesi olan; Fukuyama-Huntington Globalizm’i benzeþliði yaklaþýmýna, yapmasý gerektiði halde, Eþarizm’in ve Evangelizm’le senteze varacak yeni bileþim sonuçlar verecek katkýlarý ise ilerlet(e)miyordu..

Bu kadar bilimsel olanýn ‘ iki Mustafa ve bir Ali’ anlaþýlýr, basit ve su götürmez önermesinden haberinin olmamasý açýklanamaz ihmal miydi? Halbuki Ýtikat-iman-inanç-toplumsal dizgesi ile ilgili, basit ve çok etkileyici teoremler yazýyordu..

Türk(ü)lerimize sinmiþ olaný, Halkbilim bilinçaltý çözümlemeyle; ’yarimin dini var imaný yok’ farketmiþliðinde ve durmaksýzýn etkileyici yazýyor, söylüyordu.(5)

Ama bir türlü Türk tanýmý yapamýyordu.. Türk’ü olmayan kuvvacý, Türk’ü olmayan cumhuriyetçiden, nasýl “cumhuriyet tepeleyicileri”ne, nasýl “düzleyicilerin düzlenmesi/düzeltilmesi” önerme ve çözümlemesi yolunu açabilecekti ?(6)

‘Döküntüler ve ’ tepeleyiciler’ nitelediklerine baksarsak, günümüz “maksimalist” siyasasýnýn en azýndan -söylem kýsmýnda- neden bu kadar çokça ve yoðundu bunlar?!

Belki de, hatta kesinlik arzeden bir ’belki’de; Tüm "maksimalistler’, Emperyalizm ve "istiklal-i tam’cýlýða gelince, hep ilk olarak yazdýðýmýzýn, yani Emperyalizm’in adamý olmaktaydýlar.

’Ýstiklali-tam’cýlýklarý ise, herhangi bir dinsel, sýnýfsal ve evrensel ya da global/yerel gerekçeyle asla ve kat’a yoktu!..

Bu durum, þu formülasyonla yazýlabilir miydi? Maksimalistler ’reel politik’e gelince, ihanete varan derecede en "minimalist" olanlardýr.

Bu gibilerin, Genel Türk ve Dünya Tarihi içindeki olaylar karþýsýnda verdikleri tepkilere bakýldýðýnda daha iyi görülebileceðini düþünebiliyorum.

Ortak paydalarý; yerel ve evrensel gerekçeli dayatmalarý rýza ve emir telakki etmekte "maksimal" olmalarýdýr..



Ulusalda ise, þimdikinden daha "minimal"e razý bir maksimal !..




A.Kutlu Ayyüce
Göktürkmen

(Devam edecek)



KAYNAKÇA:

(1) Gizli Tarih, Prof.Dr.Yalçýn Küçük

(2) Gizli Tarih, Prof.Dr.Yalçýn Küçük

(3) Tekeliyet 1-2, Prof.Dr.Yalçýn Küçük

(4) Gizli Tarih, Prof.Dr.Yalçýn Küçük

(5) Ýsyan1-2, Prof.Dr.Yalçýn Küçük

(6) Caligula Saralý Cumhur ve Gizli Tarih, Prof.Dr.Yalçýn Küçük