Kurguyla gerçek arasýndaki ayrým, kurgunun mantýklý olmak zorunda olmasý. -Tom Clancy |
|
||||||||||
|
Herkesin bir öyküsü var. Ýþte o öyküleri bilmeyi istedim ben sadece, çocukken de, 15–16 yaþýnda býyýklarý henüz terleyen bir delikanlýyken de meraklýydým hikâyelere. O yüzden farklý insanlarla tanýþmayý çok severdim. Tanýþma konusunda da þimdikinden çok daha iyi olduðum çevremdeki insanlarýn sayýsýna bakýlacak olursa gün gibi ortada. Hýrlý mý hýrsýz mý, yalancý mý dolandýrýcý mý düþünmez, sohbet eder, arkadaþ olurdum. Amma cesurmuþum! Sahi, insanlardan korkmam gerektiðini kimden öðrenmiþtim? Ýnsanlar iyiydi, hoþtu, bazýlarýnýn öyküleri mutluluklarla dolu, kimininki acýydý, çok acý. Hepsinin ortak noktasý korkuydu! Her insan en az bir korku demekti. Yaþadýklarý, karþýlaþtýklarý onlarý bir korkunun pençesine düþürmüþtü. Sonrasý tedbirli davranmaktý. Tedbirli. Týpký annemin dediði gibi. “Erkek adam korkar mý hiç?” cümlesi yankýlanýr hala beynimde, babamýn sesi uðuldar kulaklarýmda. Geçti artýk, çok geç. Ben korkmayý, tedbirli davranmayý öðrenmiþtim. Ne yaþarsak çocukluðumuzda, ilk gençliðimizde… Sonrasý anneye, babaya, belki kardeþe, sevgiliye, eþe, çocuklara adanmýþ, çoðu zaman her þeyin daha fazlasýný elde etmek için kan kaybeden ruhun katil zanlýsý bir yaþam. Benimse her þeyden önce korkularým vardý. Korkularýn rengi her tutkulu insanda olduðu gibi saplantýya çalýyordu. Ýþte yine o duygu. Çocukluðumda mahallede oyun oynarken, yenildiðimde, kaybettiðimde hissetmeye baþladýðým ve hayatým boyunca her yenilmiþlikte kendini gösteren koyu kýzýl bir duygu, o içi ezilmiþlik. Ne zaman kaybetsem ve hatta kaybettiðimi hissetsem aklýma bilyelerim düþer. Kaybettiðim bilyelerim. Her kayýp onlar kadar ucuz ve masum olmasa da… Ýþte o duygu tam da içinde olduðum. O utançla karýþýk kendini beceriksiz hissetme hali. Sýrf bu yüzden gözlerinin ta içine bakamadýðým kýzlarýn ezberlediðim yüzleri gelir aklýma. Kaybediþlerim, beceriksizliðim. Hâlbuki becerikliydim ben, tuttuðunu koparan entelektüel. Öyle diyorlar. Beni ne bilsin onlar! Dinlediklerim, izlediklerim, okuduklarým, sevdiklerim, çizdiklerim, fýrça darbelerim, gezdiklerim, gördüklerim bir de gizemli hallerim etkiliyordu onlarý. Ýddialý biri olamadým, hýrslarým eskiden vardý, þimdi yok. Bulunduðum yere, itibarýma raðmen olduðum gibi davranmam, maskesiz oluþum, eksik yanlarýmýn fark ediliþi bir de. Samimi bulunuyordu. Anlamýþtým o kýzýn gözlerinden bunu, fark etmiþti o ruhumun parýltýlý yanlarýyla beraber gölgeli taraflarýný da. Ve biliyorum temiz bulmuþtu o gölgeli yerleri. Temizdi çünkü. Ýyi dinlemiþ beni, iyi gözlemlemiþ. Ay Iþýðý Sonatý’na benzettim ben onu. Eskisi kadar tutkulu olmadýðým için belki de… Söyleyemedim. Hiçbir þey söyleyemedim. Seçim yaptý. Seçtiði ben olmadým. Güç önemli kýzlar için. Benim sevdiðim akýllý kýzlar için ise para yeterli bir güç gösterisi yapamadý. Korkularýn sarýp sarmaladýðý ruhumun nelere karþý savaþ verip hala ayakta durduðunu bilseydi “güç” testini geçer miydim? Ne istediðini bilmeme raðmen istediði gibiymiþim gibi davranýp rol kesmedim. Vazgeçmemi tahmin ettiðim þeylerden bir adým bile uzaklaþmadým. Belki bu sebeple samimi buldu beni ama yetmedi. Her zaman olduðu gibi önce bünyemin geleneksel “her kaybettiðimde kazanan yanlarýmý sevdim!” mutluluk oyununu oynadým. Bu oyunun ruhumun karanlýk köþelerini geniþleteceðini bilsem de hep oynarým. Sonra yýkýmlarým baþlar. Atlatmam gereken korkularýmýn tavan yaptýðý o süreçte devekuþlarý misali kafamý kitaplarýma bir de tuvalime, fýrçalarýn, renklerin arasýna gömerim. Korkular aðaç olur, yol olur, insan olur, kuþ olur renkten renge, kýlýktan kýlýða girer. Sadece þekil ve renk deðiþtirtebilirim ben korkularýma, baþka da bir þey yapamam. Karadelik misali bir koyuluktan morlara, sarýlara, su yeþillerine, kavuniçilere taþýrým onlarý. Baþkalarýnýn baktýðýnda huzuru gördüðü þýrýl þýrýl akan bir dere yaparým onlarý, hüzünlü bir kýzýn güzel gözleri, daðýnýk bir odanýn hayatýn düzenine baþkaldýrýþý, baþýna efkâr çökmüþ bir þehrin dumanlý daðlarý, eski bir pencere, öylesine bir saksý çiçeði, pembeli morlu… Ya da yalnýzca fýrça darbelerinden ibaret olur korkularým. Göreceli. Bakana göre deðiþen, þekillenen, anlam kazanan ya da kazanmayan. Seviyorlar genelde. Resim hakkýnda hiçbir þey bilmeyen biri bile herkese hitap edebildiðimi söylüyor. Gözlerindeki beðeni ifadesini görmesem övüyor mu yoksa yeriyor mu diye düþünürüm. Benim korkularýmý seviyorlar farkýnda olmadan. Ruhumun ezilmiþ, gölgede kalmýþ, savaþ vermiþ, kimi zaman utanç dolu, kaybetmiþ, kanayan yanýný seviyorlar. Farkýnda deðiller. Hiçbir þey gördükleri gibi deðil. O nehrin mavisindeki karanlýðý, aðacýn gölgesinde olup bitenleri, yeþile bulaþmýþ sarýyý, turuncuya kaynaþmýþ moru ya da gümüþe sýçramýþ tozpembeyi nasýl yorumluyorlar kim bilir? Mavinin en umulmadýk sert derinliðindeki hafiften akmýþ boyanýn iki damla gözyaþýndan ileri gelebileceði geliyor mu akýllarýna? Seviyorlardý elimden çýkanlarý. Ruhumdan, aklýmdan, en bilindik yanýmdan, en gizli kalmýþ köþemden süzülüp gelenleri. Korkularýmý seviyorlardý, bilmeden. Savaþýn maðlubu ben olsam da sevdirmiþtim iþte…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hatice Öztürk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |