..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"...öyküyü yazan bilge, beþinci ya da altýncý göbekten kral torunu olduðumu ortaya çýkaracak þekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Sinema ve Televizyon > Kâmuran Esen




1 Eylül 2001
Konumuz Televizyon  
Ben televizyon izleyemiyorum. Evet, yanlýþ okumadýnýz. Ben televizyon iz-le-ye-mi-yo-rum

Kâmuran Esen


Diyeceksiniz ki:” Televizyon izlemeye mecbur deðilsin. Ýstemiyorsan izleme.” Keþke o kadar basit olsa. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Aile fertlerinden biriyle hiç yüzyüze gelmemeye, onunla konuþmamaya benziyor. Hem ayný evi paylaþaca


:CHBA:
Son zamanlarda sýk sýk kendime sorduðum bir soru var: “Acaba ben normal miyim? Yoksa bende bir gariplik, bir acayiplik mi var?” Ne zaman normal biri olmadýðým endiþesine kapýlýyorum, biliyor musunuz? Televizyon izlerken, sadece televizyon izlerken. Daha doðrusu, normal bir insan gibi televizyon seyretmeye gayret ederken. Diðer zamanlar bu soru aklýma bile gelmiyor. Normal bir vatandaþ olarak günlük yaþantýmý sürdürüyorum.

Ama, ben televizyon izleyemiyorum. Evet, yanlýþ okumadýnýz. Ben televizyon iz-le-ye-mi-yo-rum. Baþkalarý gibi televizyondaki Brezilya dizilerini, özellikle öðle üzeri yapýlan –deyim yerindeyse- geyik muhabbetlerini, “yarýþma” adý altýnda yayýmlanan programlarý, otuz sene önce çekilmiþ Türk filmlerini, aslýnda birçok elektrikli mutfak âletlerinin reklâmýnýn yapýldýðý, yemek tariflerinin verildiði programlarý izlemek istiyorum. Ama izleyemiyorum. Ýzlemek için gayret sarfettiðim halde, izleyemiyorum. Ýnsanlar yarýþmalara ilgi gösteriyorlar. Yarýþmacý olabilmek için, verilen telefonlarý her gün onlarca defa aradýklarýný söylüyorlar. Hatta bunu, bir iþ haline getirmiþ olanlar bile var. Bazý programlara çekilen fakslar metreleri buluyor. Yani milyonlarca kiþi televizyon programlarýný ilgi ile izliyor. Peki ben niye bu kiþilerden biri deðilim? Televizyonum mu bozuk? Hayýr. Televizyonum bozuk falan deðil. Televizyonun kumandasý evde hep baþkalarýnýn elinde olduðu için mi, istediðim programý izleyemiyorum?Hayýr. Kumandanýn bir baþkasýnýn elinde olmasý da hiç umurumda deðil. Televizyon izlerken sinirlerim bozuluyor. Kendimi bir tuhaf hissediyorum. Bilmem size de oluyor mu. Bu bir hastalýk mý dersiniz? Bana hitabeden bir program bulabilmek için kanal kanal geziyorum. Nafile! Demek ki bende bir acayiplik var. O kadar kanalýn içinde insan, kendisine hitabeden bir program bulamaz mý? Ben bulamýyorum genelde. Acaba ben normal biri deðil miyim?

Diyeceksiniz ki:” Televizyon izlemeye mecbur deðilsin. Ýstemiyorsan izleme.” Keþke o kadar basit olsa. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Aile fertlerinden biriyle hiç yüzyüze gelmemeye, onunla konuþmamaya benziyor. Hem ayný evi paylaþacaksýn, hem onunla hiç muhatap olmayacaksýn. Bu mümkün deðil. Çünkü televizyon, ailemizin bir ferdi gibi. Evde ,akþamdan sonralarý açýk olan televizyonu, istemeyerek de olsa seyretmek zorunda kalýyorum. Eni konu televizyonun karþýsýna geçmesem de; ister istemez kulak misafiri oluyorum. Ya da gözüm gidiyor.

Bir de kýrk yýlda bir seyredeceðim program buluyorum. TV dergisinden ya da gazeteden TV programýna bakýyorum. Ýzleyeceðim programýn saati geldiðinde, televizyonun karþýsýna geçiyorum. Nihayet seyredeceðim bir program bulmuþ olmanýn sevinciyle, programýn baþlamasýný bekliyorum. Ama baþlamýyor. Olabilir. On-onbeþ dakikalýk gecikme normaldir diye düþünüyorum. Yarým saat geçiyor, bazen daha da fazla. “Ha þimdi baþlayacak, ha birazdan” diye diye mevcut programý izlemek zorunda kalýyorum. Derken araya reklâm giriyor. Programý kaçýrýrým korkusuyla, reklâmlarý izliyorum. Bu arada beklediðim programýn baþlamasý, bir saat sarkmýþ oluyor. Sonra araya TV programý giriyor. Verilen programa göre, þu anda izlediðim programýn çoktan bitmiþ, beklediðim programýn baþlamýþ olmasý gerekiyor. Diyelim ki saat yirmi üç. Programda ise, beklediðim programýn yirmi ikide yayýna gireceðini yazýyor.

Ýþte o zaman sinirlenmeye baþlýyorum. Acaba bunlarýn saati mi yok? Ya da biz izleyicilerin, saatimize bakýp, beklediðimiz programýn saatinin çoktan geçmiþ olduðunu anlayacaðýmýzý düþünemiyorlar mý? Diye söyleniyorum. Yoksa bu kadarcýk basit bir þeyi düþünemeyecek kadar bizi saf mý zannediyorlar televizyoncular? Bu sorularý kendi kendime sorarken dakikalar ilerliyor. Bitmesini beklediðim program bitiyor. Bir reklâm dizisi daha giriyor. Reklâmlar o kadar uzun sürüyor ki; bazen neyi beklediðimi unutuyorum. Reklâm bitiyor, tanýtým giriyor. Yarýn akþamýn, çarþambanýn, perþembenin tanýtýmý derken, bir on dakika daha gidiyor. Tam sabrým taþmak üzereyken, tanýtým bitiyor. Derinden bir “ohhhhh” çekiyorum. Beklediðim programý izlemek için, rahat bir pozisyon alýyorum televizyonun karþýsýnda. Bir saat gecikmeyle seyredeceðim ama, olsun. Kýrk yýlda bir de olsa, seyredeceðim bir programa rastlamak mümkünmüþ demek ki.

Neyse, program baþlýyor.....O da ne? Program baþlýyor ama, beklediðim program deðil. Bu kadar büyük bir saygýsýzlýðý yapmayacaklarýna inanmak istemediðim için; “ Galiba ben baþka bir günün programýna baktým. Ya da televizyonda verilen programý yanlýþ okudum. Yoksa o verilen program yarýnýn mýydý?” diyorum. TV dergisinden veya gazeteden günün programýna yeniden bakýyorum. Dergideki program baþka, þu an yayýndaki program baþka. O anda hafife alýndýðýmý, benimle dalga geçildiðini düþünüyorum. Ýzleyicilerden, bu program deðiþikliði için özür dilemelerini bekliyorum. Ama nafile. Böylece sinirlerim biraz daha geriliyor.

Televizyonun sinirlerimi nasýl bozduðunu bilmem anlatabildim mi? Sade bu kadarcýk olsa iyi. Ama bu kadarla bitmiyor. Televizyonun, sinirlerimi bozmasý için, o kadar çok sebep var ki. Alýyorum kumanda âletini elime, kanal kanal geziyorum. Her geçtiðim kanalda izlediklerim,sinirlerimi daha da bozuyor. Neden mi? Ýzleyelim birlikte, nedenini anlarsýnýz. Gelin ,sizinle televizyon kanallarýný þöyle bir dolaþalým. Eðer sinirlenen yalnýz bensem, suç bende. Normal biri olmadýðýmý kabul edeceðim. Yok eðer sizin de sinirleriniz bozulursa, inanýn çok mutlu olacaðým. Ve normal bir insan olduðuma karar vereceðim. Ben, normal biri olduðuma inanmak istiyorum. Þimdi baþlayalým kanallarý gezmeye:

Ýþte bir kanal: Henüz taþýnýlmýþ, ama tam yerleþilmemiþ ev görünümünde bir dekor. Göze çok kötü görünen bir renkte koltuk. Koltukta ünlü bir sanatçý. Diyelim ki daha bir hafta önce kaset çýkarmýþ. Kasetteki bir þarkýsýyla meþhur olmuþ. Siz adýný duymamýþ olabilirsiniz. Kabahat sizde(!) Ýþte iki gün televizyon izlemezseniz olacaðý bu. Gündemi takip etmemenin cezasýný çekiyorsunuz. Çünkü hemen her gün yeni bir sanatçý meþhur oluyor. O sanatçý(!) sizin TV izlemediðiniz o birkaç günde meþhur olmuþ. Sizin dünyadan haberiniz yok. Kasetini çýkarmak için nasýl ölümüne çalýþtýðýný, klip çekmek için taaaaa Mýsýrlara kadar gittiðini, klibinde oynayacak mankeni bulmak için nasýl seçici davrandýðýný anlatýyor. ( Televizyonda bizler klibin görüntüleriyle meþgul olurken, sanatçýnýn þarkýyý nasýl söylediðini bile farketmiyoruz. Onun sesi de, þarkýnýn sözleri de arada kaynayýp, gidiyor. Bence klip bunun için çok önemli. Sanýrým o nedenle Mýsýr’a, Avusturalya’ya, Almanya’ya gidiyorlar.)

Sonra izleyici telefonlarý baþlýyor. Sunucunun söylediðine göre ,çok arayan olduðu için telefonlar kitleniyor. Siz “ Bu sanatçý,bir þarkýyla bir haftada nasýl meþhur olmuþ?” diye cevap arayadurun. Telefondakiler, sizin daha sesini dinleme mutluluðuna eriþemediðiniz sanatçýya hayranlýklarýný belirtiyorlar. Çizgisini hiç bozmamasýný söylüyorlar. Onu memleketlerine davet ediyorlar.”Sanatçýnýn çizgisi nasýl acaba?” diye düþünün durun siz. Bir haftada meþhur olan bir sanatçýnýn ne çizgisi olabilir ki! Demek ki var da, siz bunu anlayamýyorsunuz. Doðrusu ben de anlayamýyorum. O çizgi, “akþam klip çekip yatmak, sabahleyin meþhur biri olarak uyanmak” olabilir. Hiç tanýmadýðýnýz bu meþhur sanatçý ile edilen sohbet sizi tatmin etmiyor. Olsun caným. Baþka kanal mý yok? Geçeriz baþka kanala.

Ýþte ikinci kanal:Bilmem ne kazasý geçirmiþ bir vatandaþýmýz yerde yatýyor. Durumu çok kötü görünüyor. Kan revan içinde. Siz “Zavallý, öldü mü yoksa? Niye ilkyardým gelmiyor?” diye düþünüyorsunuz. Yaralýnýn aðzýnda üç ,dört mikrofon. Ýlk soruyu soran kendileri olmak için muhabirler birbirlerini itip kakýyorlar. Nihayet içlerinden biri bunu baþarýyor. Muhabir; “ Efendim kaza nasýl oldu? Bize anlatýr mýsýnýz?” diye soruyor. Yaralý belki ölmek üzere. Zavallýnýn konuþacak, kazayý anlatacak mecali yok. Ama kimin umurunda? “Keçi can derdinde, kasap et derdinde.” Bu arada yerde birikmiþ kana çevriliyor kamera. Mideniz bulanýyor. Kanal kýtlýðý yok ya. Hadi baþka kanala geçelim. Elbette izleyebileceðimiz bir program buluruz. En azýndan bulabileceðimizi zannederiz.

Geldik üçüncü kanala: Bir Türk filmi. Gözleri görmeyen bir kýzýn gözleri ameliyat edilmiþ. Þimdi sargýlarý açýlacak. Ayný zamanda bu kýzýn þarkýcý olduðunu hemen tahmin ediyorsunuz. Ayrýca ameliyat parasýný veren delikanlý, kýzýn gururunu incitmemek için, sudan bir bahaneyle ayrýlmýþtýr kýzdan. Kýz da sevgilisi tarafýndan terkedildiðine kahretmektedir.( Sanki filmin senaristi sizmiþsiniz gibi, olaylarýn akýþýný bilirsiniz.) Kýzýn göz sargýlarý açýlýyor. Sargýnýn altýndan rimelli kirpikler, kömürlük penceresi gibi boyalý gözler çýkýyor. Ameliyat olmuþ gözle uzaktan yakýndan ilgisi yok. ”Biraz gerçekçi olamaz mýsýnýz?” Diye sinirleniyorsunuz. ....Ya da bir delikanlý bir yerde baygýn bulunmuþtur. Birkaç gündür aç, susuz yarý ölü bir halde yaþamýþtýr. Ama sinek kaydý týraþý dikkatinizi çeker. Býyýk altýndan güldürür sizi. Baþlarsýnýz “Bunlar hiç mi yabancý film izlemiyor?” diye söylenmeye. Sinirlenmeye ne gerek var? Baþka kanal mý yok? Hadi baþka kanala geçelim.

Bu da dördüncü kanal:Bir dedikodu programý. Hangi manken hangi mankene ne demiþ? Sonra ne cevap almýþ? Kameralarýn önünde nasýl kapýþmýþlar?... Bilmem kimden “Türkiye’yi sarsacak açýklamalar” varmýþ. Türkiye’mizin sarsýla sarsýla , sarsýlacak hali mi kaldý? Her akþam bir ünlünün açýklamalarýyla sarsýlýyoruz zaten.( Aslýnda hiçbir yerin sarsýldýðý falan yok da, bu programý hazýrlayan zavallýlara öyle geliyor.) Doðrusu ben, hiçbir haberle sarsýlmýyorum. Duyduðum, gördüðüm hiçbir þeye þaþýrmýyorum. Çünkü çirkinliklere, saçmalýklara, her konuda yapýlan yanlýþlýklara öylesine alýþtýk ki.

Neyse , program baþlýyor. Hangi sanatçý hangi mankenle tatile çýkmýþ? Falanca sanatçý estetik yaptýrmýþ mý, yoksa güzelliði Allah vergisi mi? Falanca haným sanatçýnýn ( Onlarýn sanatçý dediði sadece günümüzün þarkýcýlarý. Bazýlarýný tanýmazsýnýz bile. Onlarýn sanatçýlýðý o kadardýr iþte.) göðüsleri silikonlu mu, deðil mi?Falanca sanatçý, tatile hangi sanatçýyla gitmiþ? Filanca sanatçýnýn kýzýnýn düðünü nerede olmuþ, nikâhýný kim kýymýþ? “Bunlar beni hiç ilgilendirmiyor.” Diye düþünüyorsanýz, zararý yok. Seyretmeyiz efendim. Baþka kanal mý yok? Geçeriz baþka kanala.

Geldik beþinci kanala. Artýk bu kanalda kendimize uygun bir program buluruz. Bulmalýyýz. Vardýr, bizim gibi düþünenler için yapýlmýþ bir program mutlaka vardýr. Haydi bu kanalý izleyelim: Burada da bir yarýþma programý. Yarýþmadan baþka her þeye benziyor da sadece yarýþmaya benzemiyor. Ama her nedense, adý “ Yarýþma Programý” Bir sürü þaklabanlýklar, argo konuþmalar, acayip giysili yarýþmacýlar. Yarýþmacýlarla dalga geçen, hatta onlar hakaret eden sunucular. Ve kendileriyle dalga geçilmesinden hiç rahatsýz olmayan yarýþmacýlar ve izleyiciler. Bu yarýþma programlarý sayesinde,bir çok argo kelime dilimize iyice yerleþiyor. “Lan! “ diye hitabediliyor insanlara. Argo konuþmak sanki biz sevecenlik, samimilik gibi gösterilmeye çalýþýlýyor. Bu da olmadý, deðil mi? Hadi bir baþka kanala geçelim.
Þimdi de altýncý kanaldayýz. Bir güldürü programý. Hani o koca koca adamlarýn,kadýnlarýn komiklik olsun diye aðýzlarýný, burunlarýný yamulttuklarý, komiklik yapacaðýz diye gülünç duruma düþtükleri programlar var ya, iþte onlardan biri. Hepimizin çok iyi bildiðimiz fýkralardan uyarlanmýþ. Arada efekt: Kahkaha sesleri. Ýþte tam burada gülmemiz gerekiyor. Nerede güleyim diye düþünmenize, kendinizi yormanýza gerek yok. Býrakýn da, nerede güleceðimize biz karar verelim. Kahkaha sesleri gelince gülüneceðini anlýyorsunuz. Hatta fondaki kahkahalara bakýlýrsa, gülmekten katýlmanýz gerekiyor. Ama sizde týk yok, deðil mi? Allah Allah! Bir espri var da, biz mi anlamadýk? Gülmek þöyle dursun, sinirleriniz bozuluyor. Güldürülere neden gülemediðinizi anlayamýyorsunuz. Burasý da olmadý . Baþka kanala geçmeye ne dersiniz? Ýþte geçtik bile. Allahtan kumanda âletleri var da, iþimiz kolay.

Geldik yedinci kanala. Burada ne var dersiniz? Ne olacak? Diðer kanallarýn benzeri. Sizi güldürmek þöyle dursun, sinirlendiren güldürü programlarý. Sizi aðlatmasý gerekirken güldüren acýklý Türk filmleri. Özel televizyon kanallarýnýn kancayý taktýklarý bir siyasinin yerden yere vurulduðu programlar. Dedikodu programlarý. Bodrum barlarýnda eðlenen(!) ünlüler.En iyisi kapatýn gitsin. Yoksa sinirleriniz laçka olacak.

Þimdi söyleyin lütfen . Siz bu programlarý beðeniyor musunuz? N’olur “Beðeniyorum” demeyin. Yoksa aklýmdan iyice þüphe edeceðim. Ve üzülerek, normal olmadýðýma karar vereceðim......Çok seyrek de olsa, seyredebilecek programlar buluyorum. Onlar da hiçbir zaman saatinde baþlamadýðý için, bir türlü yakalayamýyorum. Ya da gecenin bir yarýsýnda yayýmlýyorlar benim izleyeceðim programlarý. Tam benim uyuyacaðým saatte, bana hitabeden programlar baþlýyor. Gecenin ikisine ,üçüne kadar da oturamadýðým için, bunlarý da seyredemiyorum. Bu programlarý neden gece yarýsý yayýmlýyorlar diye düþünüyorum ama hiç cevap bulamýyorum. Bazen de, vatandaþlarýn uyanmamasý, bir þeyler öðrenmemesi için acaba özellikle mi yapýyorlar diye düþünüyorum. En sonunda; sanatçý diye geçinenlerin özel hayatlarýnýn iþlendiði programlarý, dedikodu programlarýný, beni hiç güldürmeyen, aksine sinirlendiren komedi programlarýný izlemekten neden zevk almadýðýmý anlayamýyorum(!) Bunun için kendime kýzýyorum. Birileri bu programlar için çaba sarfediyor, uðraþýp didiniyor. Ben ise , bu programlarý izlemiyorum. Olacak þey deðil .Demek ki ben normal biri deðilim(!) Birileri bana yanýldýðýmý söylesin. Ben normal biri olduðuma inanmak istiyorum.....Benim gibi düþünenler! Lütfen beni arayýn(!)


1998

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: bakýs farklý
Gönderen: barýþ akçay / Bursa/Türkiye
17 Mart 2006
cok uzun zaman once tv ýzlerdým ve elýmde kumanda kanal zapýnklerdým ben boyle tv ýzlerdým býr flým veya býr program beklemezdým sadece gezerdým..yazýn guzel aa senýn derdýnde tv den sýkayetýn ýstedýgýn flými veya her neyse ýzleyememen...suanda ben tv ýzlemýyorum cunku yok gýbý davranýyorum eger mutlaka dunyada en olup býtenlerý býlmek ýstýyorsamda gazete okuyorum.... sunu soyleyebýlýrým cogu ýnsan senýn gýbý sen canýný sýkma

:: :)
Gönderen: Mustafa SAVAÞ / Ankara/Türkiye
26 Ocak 2006
Televizyon, ailenizin sinir bozucu bir ferdi anlaþýlan :) Zevkle okudum, hýzlý hýzlý, sanki yazýlar kaçacakmýþ gibi. Yedi kanal gezdik deðil mi? Yedi herhalde, deðilse de yedi olsun. Yedi olsun ki sekizinci kanalý ben açayým; Bu kanalda, dünyanýn en mühim iþini konuþmak hatta dünyanýn seyrini, yörüngesini ne bileyim içinde bulunduðu galaktik sistemi deðiþtirmeye karar vermek üzere bir araya gelmiþ gibi aðýr tavýrlarla çok ýþýklý stüdyo masasýnýn etrafýnda toplanan, takým elbiseli adamlarýn baðýra çaðýra sunup, tartýþtýðý futbul programý olsun. Üzerinde hiçbir hükümleri olmayan, çok daha evvelden verilmiþ hakem kararlarýný eleþtirsinler. Ýþte böyle programlarý görünce ben kendimden þüpheleniyorum, bu çok mühim mevzu hakkýnda neden benim tek bir bilgim yok diye. Olsa da o baðýrýþ çaðýrýþa tahammül edemem herhalde. Uzunun kýsasý, televizyon izlemek de, yok sayýp izlememek de zor iþ. Teþekkürler güzel yazýnýz için. Hoþçakalýn...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sinema ve televizyon kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Televole Yüzünden Bu Çocuklar Bu Hale Geldi
Ýþte Trt Farký / Eleþtiri
Caný Sýkýlana Ýþte Eðlence!

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Toplumumuzun Kadýna Verdiði Deðer
Kâmuran Esen Shov (!)
Kitap, Sehpa Olarak Nasýl Kullanýlýr!
Atatürk'ü Anlatabilmek
Þarký Sözü Yazarý Olmaya Karar Verdim
Kütüphanelerimizin Hazin Durumu
Ahilik ve Düþündürdükleri
Evli Çiftler Nasýl Piknik Yapar
Bir Köþe Yazarýnýn Özellikleri
Bir Ýzedebiyat Yýllýðý Alýr Mýydýnýz?

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Dönüþü Olmayan Gidiþ [Þiir]
Seni Özlemenin Kitabýný Yazabilirim [Þiir]
Bensiz Yaşamaya Alışacaksın [Þiir]
Ýþte Gidiyorsun [Þiir]
Gelseydin Eðer [Þiir]
Ne Zaman Seni Düþünsem [Þiir]
O Beklenen Hiç Gelmeyecek [Þiir]
Çek Beni Ýçine Bir Nefeste [Þiir]
Sýðýnacaðým Baþka Yürek Yok [Þiir]
Uykularýnda Sev Beni [Þiir]


Kâmuran Esen kimdir?

Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdýklarýmý okuyucularla paylaþmak amacýyla buraya gönderiyorum. Yýllardýr, yerel bir gazeteye haftalýk köþe yazýyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalýþýyorum. Yayýmlanmýþ Kitaplarým: -Þiirlerle Öyküler - þiir / Milli Eðitim Bakanlýðý Öðretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . . -Sevgi Yumaðý - þiir ( 1997 ). . . . . . . . . -K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlýðý Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . . -Oynatmayalým Uðurcuðum- deneme , aný / --Senfoni Yayýnlarý ( Haziran / 2004 ) -Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüðü - Baskýya hazýrlanýyor

Etkilendiði Yazarlar:
Okuduðum her yazardan veya yazýdan etkilenirim. Bende bir etki býrakmayacak, herhangi bir þey öðretmeyecek bir yazý düþünemiyorum.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.