Bilim þaþkýnlýkla baþlar. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
“Kimsenin beni karþýlamadýðý istasyonlarda iniyor, kimsenin uðurlamadýðý istasyonlarda yine düþlerime biniyorum..” Ýnsanlarýn “yaþýyoruz” izlenimi vermek için yürüdüðü caddelerde, bulamayacaðýmý bile bile seni arýyorum. Ýstem dýþý yasaklanmýþtý sevdamýz. Az geliþmiþlik sürecinde iki sevgiliydik, yasalara göre iki hayalperest. Þehrin olmayan denizinde martý ölüleri görüyorum. Biraz ileride modern yaþama kafa tutan salaþ bir kahve. Vakit geçirmeye endeksli amaçsýz sohbetler, tartýþmalar.. Siyaset konuþuyor Fikri Amca.. aklý fikri siyaset. O konuþunca daha bir önem kazanýyor ülke sorunlarý. Danýþmansýz çözüm üretiyor ekonomik çöküþe, eðitim sorununa, çarpýk kentleþmeye. Tüm bütçesi iki çay Fikri Amca’nýn.. aklý fikri çay. Demli olunca daha saðlam temellere oturtuyor stratejisini. Tüm ülkeler düþman oluyor tavþan kaný içtikçe. Kan üzerinden siyaset yapýyor, masasýnda oturanlar mehter takýmý gibi bardaklarý aðýzlarýna götürüp getiriyor. Otorite Fikri ahkam kesiyor, kahveci O’nun sayesinde giþe rekorlarý kýrýyor. “Bunlarýn hepsi oyun” diyerek baþlýyor anlatmaya. Bir bakmýþsýnýz akþam olmuþ. Ertesi gün ayný kürsüde yerini alýyor. Koltuk tatlý geliyor derler ya, Fikri’nin makam koltuðu da o kürsü iþte, býrakmaz dört tahta üstüne gerilmiþ ucuz kilimi, ah bir de dönerli olsa kendisi gibi.. Otorite Fikri elli yaþýnda. Dört çocuðu, bir hanýmý, onlarca göz zinasý var. Bað kur emeklisi. Kurmuþ baðýný sonra ben toprakla uðraþamayacaðým artýk yoruldum deyip emekli olmuþ. O gün bugündür baða hanýmý Zehra Teyze bakar. Her gece ütü yapar Fikri Amca için. Açýk hava oturumlarýnýn baþ aktörü jilet gibi ütülenmiþ beyaz gömleðiyle katýlýr söyleþiye. Ezan okunduðunda yarým bir kalkýþ yapar kürsüden, yanýndakilere bakar sonra bu da var ben de edasýnda. Sahtelikler canýmý sýkardý, artýk önemsemiyorum. Engelli yürüyüþlere gebe yamalý yollarý umursamadan kaçýyorum. Bir an durup kendime gülüyorum. Sensizliðin zindanýndan kaçýlýr mý? Yorgunluða dayanabilirdim belki ama sensizliðe asla. Yere yýðýlýp kalýyorum. Gökyüzünde uçan iki martý görüyorum, gözlerim kapanýyor, üçüncüsü belki vardý belki de yoktu..! Titreyerek uyanýyorum. Ýç içe konulmuþ karanlýk odalarýn çelik kapýlarý kaçýþýma engel oluyor. Aniden bir ýþýk doðuyor odada. Çelik kapýlar açýlýyor. Yaklaþtýkça ýlýk bir rüzgar hissediyordum ses tellerimde, çýðlýk atmaya meyilli.. Yavaþça tüm kapýlardan geçiyorum. Bir sahnedeyim. Yanýmda duran takým elbiseli, sahte bakýþlý adam elindeki paketi ödül olarak almamý istiyor. Boþ bulunup aldýðým bir kutu dolusu jileti yere atýp koþmaya baþlýyorum. Kollarýmýn jiletle zinasý sevgilimi aldatmam anlamýna gelir.. Yataðýmda açýyorum gözlerimi. Gece olmuþ. Cüssesine bakýnca adam sanacaðýnýz bir kitabýn son sayfalarýný zoraki okuyup bitiriyorum. Reklam þirketleri sanat yoksunu eserleri nasýl satacaklarýný iyi biliyor. Neyin nasýl pompalandýðý ortada, bize yalnýzca havayý satýn almak kalýyor. Geçenlerde Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza” sýný farklý bir yayýnevinin baskýsýndan okudum. Din-vicdan kavramlarýnýn süslenerek aktarýldýðý bu yapýtýn temel eserler içerisinde yer almasý ne tuhaf. Sistem bireysel hareketleri kontrol altýna almak için güzel bir çözüm bulmuþ. Þayet öyle olmasaydý Sartre’nin “Varoluþçuluk” u tavsiye edilirdi. Her þeyin bir sýnýrý var. Beynime sýðmýyor düþünceler. Sonsuzluk kelimesinin bile üç heceyle sýnýrlý olduðunu düþünüyorum sabaha kadar. Dokuz harften ibaret. Nasýl sonsuzluk bu? Birileri yine bizi kandýrma uðraþýnda.. Sosyal mesaj kaygýlarýmý bir kenara býrakýp, varoluþun dayanýlmaz iþkencesinde seni düþünüyorum. Sensizliðin zamaný akýyor Karasu gibi.. beraberinde içimde kan,dýþýmda gözyaþý.. Odama daðýlmýþ dökülen saç tellerin. Hepsini toplayýp bir urgan yapmak geçiyor aklýmdan. Boynuma dolanan saçlarýnla ölmek mi, yoksa beynime dolanan bakýþlarýnla yaþamak mý.. Elimde fotoðrafýn, kulaðýmda yine o sözler; “Beni koyup gitme ne olursun.. durduðun yerde dur.. kendini martýlarla bir tutma.. senin kanatlarýn yok.. düþersin.. yorulursun.. beni koyup gitme ne olursun..” Hastane koridorlarýnda bir anons aþkýmýz. “Saðlýðýnýz için sevmeyin”.. En güçlülerimiz bile sevgi karþýsýnda zayýf kalýyoruz. Bilek bükülüyor ama duygu asla. Uðruna türlü teranelere katlandýðýmýz deðerlerimiz bir hiç oluyor sevgilinin dudaklarýnda. Ancak kendini boþlamýþ bir aþk düþkünü anlayabilir hayatýn komedisini. Hangi yaþamsal gerçek önemli olabilir ki sarýlýnca hissettiðin mutluluktan? Ekonomik kriz, kaos ortamý, faturalar, banka kredileri, hayat sigortalarý, sýnavlar, diplomalar, mobilyalar, beyaz eþyalar, siyah yaþamlar.. Ve tüm bunlara muhalif gerçek bir haz! Sokak lambalarý yanýp gecenin gölgelerini doðurdu. Mahþer gibi bir kalabalýk.. Hala kýyametin kopmamýþ olmasýna inanamýyorum. Gidiþinden daha büyük bir günah olabilir mi? Özlüyorum..Aþktakal..
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Taylan Özkan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |