..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoþtur. -Mevlânâ
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Sevgi ve Arkadaþlýk > Nilgün SARIGÜL




12 Kasým 2008
Kýrmýzý Domatesler  
Nilgün SARIGÜL
Ve hayat, acýsýyla, tatlýsýyla, sevinciyle, kederiyle el ele tutuþup, yarýnlara umutla yelken açarken, bir masada oturan dört kadýnýnýn yüreði tek bir düþ için çarpýyordu.


:BDFC:
Kýrmýzý Domatesler

Çaydanlýkta kaynamakta olan suyun fokurtusunu duyduðunda; elinde poþetlerle koþar adým mutfak kapýsýndan içeri girmek üzereydi. Ýstanbul bugün, güneþli bir bahar sabahýna ev sahipliði yapýyordu. Apartmanýn arka bahçesine bakan mutfak balkonunun açýk olan penceresinden içeri, temiz havayla birlikte çiçek kokularý süzülüyor, daldan dala uçuþan kuþlarýn þen kahkahalarý hoþ bir melodi týnýsýyla kulaklarýn pasýný silip, insanýn içine huzur veriyordu.
Bu sabah erkenden kalkmýþ, yatak odasýnýn penceresini açýp, temiz havayý ciðerlerine çekmiþ, sonrada büyük bir keyifle mutfaðýn yolunu tutmuþtu. Bu gün onun için çok özel bir gündü. Yaklaþýk dört senedir yüz yüze görüþemediði, üniversiteden üç arkadaþýyla uzun uðraþlar sonucunda kendi evinde buluþmak üzere sözleþmiþlerdi. Bir zamanlar, ayný sýnýfý ayný sýralarý paylaþan dört arkadaþ, mezun olup okuldan ayrýlýnca; biri evlenerek eþinin iþi gereði yurtdýþýnda yaþamaya baþlamýþ. Diðer ikisi de ailelerinin yanýna kendi memleketlerine geri dönmüþlerdi. Bu zorunlu kopmalar, bir zamanlar yedikleri içtikleri ayrý gitmeyen bu dört arkadaþýn arasýna kilometrelerce mesafe uzaklýk koymuþ, birbirlerini uzun süre görememelerine neden olmuþtu. Ýþte bugün, senelerdir planlayýp da bir türlü hayata geçiremedikleri o özel fýrsat ellerine geçmiþ. Dört arkadaþ, tekrar ayný þehirde ayný masada oturma fýrsatýný yakalamýþlardý.
Öyle heyecanlýydý ki; evin bir köþesinden diðer köþesine sürekli koþuþturup duruyor, her þeyin yerli yerinde olmasýna herhangi bir eksik olmamasýna özen gösteriyordu.
Kahvaltý masasýný önce salona hazýrlamayý düþünmüþ, daha sonra camekân içine aldýrdýðý geniþ ve daha ferah olan mutfak balkonuna hazýrlamaya karar vermiþti. Annesinin el emeði göz nuruyla iþlediði keten örtü, yaþamýn pembe düþleri gibi serilmiþti yuvarlak masanýn üzerine. Sarý yaldýzla iþlenmiþ ince belli çay bardaklarýna, ayný yaldýzla iþlenmiþ çatal, býçak ve kaþýklar eþlik ediyordu. Kýrmýzý gül tomurcuklarýyla desenlendirilmiþ kahvaltý tabaklarý ise masanýn üzerini gül bahçesine çevirmeye yetiyordu.

Az önce fýrýndan aldýðý taze ekmek, simit ve poðaçalar, masanýn üzerinde duran birbirinden çeþitli kahvaltýlýklara eþlik ediyordu. Neler yoktu ki bu özene bezene hazýrlanmakta olan masada; çeþit çeþit peynirler, zeytinler. Ýncir, gül ve viþneden yapýlmýþ reçeller. Bal, kaymak, salam, sosis, haþlanmýþ yumurta. Daha neler neler…
Fýrýndan çýkardýðý üzümlü kekin mis gibi kokusu da tüm mutfaðý esir almaya yetmiþti. Keki dilimleyip masaya koyduðunda, bir þeyin eksik olduðunu hissediyordu “Neyi unutmuþ olabilirim?” diye etrafýna bakýnýrken, tezgâhýn üzerinde duran kýrmýzý domatesleri gördü. “Domatesleri unuttum” diye geçirdi içinden. Hâlbuki arkadaþlarýna ikram etmek için, dün kendi elleriyle seçmiþti. Aceleyle mutfak dolabýndan porselen bir tabak çýkarýp, domatesleri kesmeye baþladý. Üzerindeki kan kýrmýzý kabuðu soyuldukça, altýndan beliren, olgunlaþmamýþ yeþil ve damarlý görüntü, keyfini kaçýrdý. “Birde bahçe domatesi diye satýyorlar utanmadan” diyerek kendi kendine söylenmeye baþladý. Sonra, porselen tabaðýn içine doðramýþ olduðu domatesleri, istemeyerekte olsa masanýn üzerine býraktý.

Arkadaþlarýnýn gelmelerini beklerken, bir sandalye çekip, mutfak camýnýn önüne oturdu ve arka bahçede oyun oynayan çocuklarý seyretmeye baþladý. Çocuklar, ellerinde reçelli ekmekleri evcilik oynuyorlardý. Onlarý seyrederken, çocukluk anýlarý bir bir canlanmaya baþladý. Annesinin, komþu kadýnlarla beraber kocaman kazanlarda kaynattýklarý salçalarýn piþmesini dört gözle bekledikleri anlar daha dün gibi gözünün önündeydi. Bakkaldan aldýklarý tazecik ekmekle kadýnlarýn baþýna üþüþürler, bir parça salçayý, ekmek üzerine sürdürmeden rahat býrakmazlardý. Sonra da kan kýrmýzý salçalý ekmekler ellerinde, bir bahçe duvarýnýn üzerine tüner, ballandýra ballandýra afiyetle yerlerdi.
Hele bir anýsý vardý ki! Hayatý boyunca domatesleri yýkamadan yememeðe tövbe ettirmiþti. Zaten artýk yýkamakla yetinmiyor, kabuklarýný da soyarak yiyordu.
Çocukluk yýllarýnýn bir kýsmýný geçirdiði, Pendik’ de, adý Ali Ýhsan olan bir bahçývan ve bu bahçývanýn da oldukça büyük bir tarlasý vardý. Ali Ýhsan tarlasýný eker, biçer, semt sakinlerine taze sebze ve meyve satarak geçimini saðlardý.
Bir gün, evde kimsenin olmamasýný fýrsat bilip, kendisinden beþ yaþ büyük, halaoðlu Mustafa ile birlikte, soluðu Ali Ýhsanýn bahçesinde almýþlardý. Bahçenin en görülmeyen köþesinden içeri girmiþler, ince çubuklarla desteklenmiþ domates fidelerinin üzerindeki kan kýrmýzý domatesleri, hayranlýkla seyretmiþlerdi. Hepsi o kadar enfes görünmüþtü ki, içlerinden, bütün domateslerin birer birer tadýna bakmak geçmiþ, kýsa sürede de bu düþüncelerini gerçekleþtirmiþlerdi. Önce bir domates yemiþ, sonra gözleri dönmüþ bir halde tadýna bakmak istedikleri domatesleri dalýndan koparýp, birer ikiþer ýsýrýk, aldýktan sonra ellerinden býrakmýþlardý. Ali Ýhsanýn havlamaya baþlayan köpeðinin sesini duyduklarýnda ise, arkalarýnda onlarca ziyan edilmiþ domates býrakýp, son sürat eve doðru koþmaya baþlamýþlardý. Eve geldiklerinde yorgunluktan her biri bir divana yýðýlýp kalmýþ, derin bir uykuya dalmýþlardý. Bir süre sonra mide bulantýsý ile ikisi de soluðu lavaboda almýþlardý. Karýnlarý aðrýyor, sürekli kusuyorlardý. Bir süre sonra bozulan baðýrsaklarý da bir anda bitap düþmelerine neden olmuþtu. Annesi, babasý, halasý, eniþtesi, þaþkýn ve telaþlý koþuþturup duruyor, neler olup bittiðini anlamak için sürekli sorular soruyorlardý. Ancak, “valla biz bir þey yapmadýk” cevabýndan baþka bir þey öðrenemiyorlardý.
Onlar yataklarýnda acýdan ve ateþten kývranýrken, Ali Ýhsan da çat kapý çýka gelmiþ, eniþtesine; “Süleyman efendi! Senin bu çocuklarýn yaptýðý çok ayýp bir þey, insan çoluðuna çocuðuna sahip çýkar biraz, ne olacak þimdi benim bahçenin hali? Gelip isteseler, canýmla beraber, ama güzelim domatesleri ýsýrýp, ýsýrýp ziyan etmiþler. Olmaz caným böle terbiyesizlik, hele çaðýr þunlarý da hesap versinler” diyerek oldukça sert bir þekilde çýkýþmýþtý.
Öyle korkmuþlardý ki! O ve Mustafa aðabeyi daha fazla dayanamayýp, iki göz iki çeþme hüngür hüngür aðlamaya, bir daha yapmayacaðýz valla kazayla oldu, söz, bir daha yapmayacaðýz” diye yalvarýp, yakarmaya baþlamýþlardý.
Süleyman Bey; “sizi arsýz veletler! ne istediniz gariban adamýn bahçesinden diye baðýrmýþ” sonrada Ali Ýhsana zararýnýn ne kadar olduðunu sormuþ, ziyan edilen domateslerin parasýný ödeyerek, bir daha olmaz komþu sen merak etme diyerek adamý göndermiþti.



Annesinin ve halasýnýn “olmuþ bir kere, bak söz verdiler bir daha yapmayacaklar, hem domatesler ilaçlýymýþ, gel þu çocuklarý bir doktora götürelim, baksana harap oldular” demelerine aldýrýþ bile etmeyerek, “iyi oldu keratalara, býrak kývransýnlar da akýllarý baþlarýna gelsin. Biraz yoðurt yedirin, sonrada sýcak bir çorba içirin bir þeyleri kalmaz” Demiþti.

O günden sonra, Ýkisi de domatesleri yýkamak þöyle dursun, kabuklarýný soymadan asla yememiþ ve izinsiz hiç kimsenin bahçesinden bir þey almamýþlardý.

Geçmiþin o güzel sayfalarýnda gezinti yaparken, kapý zilinin uzun uzun çalan sesiyle kendine gelmiþti. Kapýya doðru ilerlerken, yýllardýr görüþemediði arkadaþlarýný tekrar görebilmenin heyecanýný yaþýyordu. Kapýyý açar açmaz, hepsi çýðlýk çýðlýða birbirlerine sarýlmýþ, onca senenin hasretiyle kapý eþiðinde birbirleriyle kucaklaþmýþlardý.
Öpüþüp koklaþma faslý biter bitmez, hemen mutfaða geçilmiþ, büyük bir itina ile hazýrlanan yiyeceklerin, þölen alanýna dönüþtürdüðü masayý görünce hepsinin birden iþtahý kabarmýþtý.
Ýçlerinden biri “Allahh! Simit de var. Ne kadar özledim biliyor musunuz? Ýstanbul’un simidini” diye çýðlýk attýðýnda; bir diðeri “hatýrlýyorsunuz dimi? Okul harçlýklarýmýzý birleþtirir, öðünü geçiþtirmek için, bir bardak demli çaya bir simidi katýk eder yerdikte, neþemizin, kahkahalarýmýzýn arasýnda bal kaymak gibi gelirdi bize” Dedi.
Eskiye duyulan özlem o kadar kendini hissettiriyordu ki, birinin baþladýðý bir cümleyi diðeri onun aðzýndan kapýyor kendisinden de bir þeyler katarak devamýný getirmeye çalýþýyordu.
Ev sahibi “telefonda her þeyi yeterince konuþamýyoruz, anlatýn bakalým hayat nasýl gidiyor? Neler var neler yok” diye cümlesine baþladýðýnda, masanýn etrafýna ani bir sessizlik hâkim olmuþ, hiç birinden çýt ses çýkmamýþtý. Aðýr bir kaya parçasýný yerinden kaldýrýyormuþçasýna itinayla arkadaþlarýnýn yüzlerini süzmüþ, “biliyorsunuz kýzlar, bekârlýk sultanlýktýr. Bu yüzden þekilde görüldüðü üzere hala bekârým” diyerek esprili bir cümleyle ortalýðý rahatlatmaya çalýþmýþtý. Birden hepsinin yüzünde sýcacýk bir gülümseme meydana gelmiþti.
Ama o gözler yalan söyleyemeyi beceremeyen o gözler yokmuydu? Derinlerde yatan hüznü saklamayý asla beceremiyorlardý.
“Evde kaldýn kýzým kabul et. Kimse almaz artýk seni” dediklerinde, gülüþmeler ve atýþmalar havada uçuþmaya baþlamýþ, masanýn üzerinde dolaþan serin hava yerini bahar güneþine býrakmýþtý.
Büyük bir iþtahla çaylar içiliyor, yemekler yeniyor, bir konu kapanmadan diðer bir konuya atlanýyor, senelerin özlemiyle biriken ne varsa, dar vakitlere sýðdýrýlmaya çalýþýlýyordu. Sanki her þey okul yýllarýnda olduðu gibiydi.
Aslýnda bugüne kadar hepsi, birbirlerinin hayatlarýndan az ya da çok haberdar olmuþlardý. Ama yine de, hiç bir þey, yüz yüze görüþmenin, konuþmanýn samimiyetiyle boy ölçüþemezdi.
Hikâyeler, kahramanlarýnýn dudaklarýnýn arasýndan süzüldükçe, her birinin kanayan bir yarasýna parmak basýlýyor, yaþanan acý gerçekler yeniden gün ýþýðýna çýkýyordu.
Biri tüm hayallerini bir bavula doldurup, sevdiði adamýn peþinden Almanya’ya çalýþmaya gitmiþ, evinden ocaðýndan ayrýlmýþ, daha sonrada baþka bir kadýna tercih edilerek yüzüstü býrakýlmýþ, kendini toparlayýp, memleketine ailesinin yanýna dönene kadar da gurbet ellerde sersefil olmuþtu. Diðeri, okul bitince döndüðü memleketinde, alelacele mal mülk yabancýya gitmesin diye kardeþ gibi büyüðü amcaoðluyla zorla evlendirilmiþ, her ikisi de bu evliliði hiç istememiþ, hatta aylarca ayný yataða bile girmemiþlerdi. Ancak, kayýnvalidesinin ve kayýnpederinin ille de bir erkek torun istiyoruz þeklindeki baskýlarýna daha fazla karþý koyamayarak, istemeden de olsa bu durumu kabullenmek zorunda kalmýþlardý. Þimdi ise bu zorunlu birliktelikten, hayatlarý boyunca yüzüne baktýkça vicdan azabý çekecekleri yataða baðýmlý özürlü bir erkek evlatlarý olmuþtu.
“Çok mutsuzum bilemezsiniz” diyordu anlatýrken ve göz pýnarlarýna hapsetmeye çalýþtýðý gözyaþlarýna engel olamayarak, oturduðu sandalyede, sarsýlýrcasýna hýçkýra hýçkýra aðlýyordu.
“Bende çok zor günler yaþadým arkadaþlar, ama en sonunda huzuru ve mutluluðu buldum” diyordu sonuncusu.
Okul bittikten sonra, ailesinin tüm karþý koymalarýna aldýrýþ etmeden, çocukluk aþkýyla gizlice evlenmiþ, büyük bir aþkla baþlayan evlilik, eþinin bitmek tükenmek bilmeyen kumar alýþkanlýðý ile sarsýlmýþ, maddi sýkýntýlar peþ peþe gelmeye baþladýðýnda ise, ne yazýk ki tekme ve tokat darbeleri arasýnda bir hastane odasýnda son bulmuþtu. “Kendimi toparlamam çok zor oldu, Allah bana o günleri bir daha asla yaþatmasýn” diyordu.
Boþandýktan yaklaþýk iki sene sonra, annesinin yazlýðýnda tanýþtýrýlmýþtý, þimdi ki eþiyle. “Ýyi bir insan o” diyordu eþinden bahsederken. Gözlerinin içi gülüyordu.
“Karýsýný bir trafik kazasýnda kaybedince, iki çocuðu ile yalnýz kalmýþ, çocuklar küçük, kendisi genç olmasýna raðmen, eþinin anýsýna saygýdan, uzun seneler evlenmemiþ, evlendirmek isteyenlerden de köþe bucak hep kaçmýþ. Þimdiyse, çocuklarý büyüyüp yurtdýþýna okumaya gidince, yalnýzlýk daha aðýr gelmeye baþlamýþ. Halasý, annemin yan komþusuydu, konuþmuþ anlaþmýþ bizi birbirimize uygun görmüþler, tanýþtýrmak istediler, bu güne kadar herkese hayýr diyen ben, neredeyse hiç aðzýmý açamadým. Aðzý dili baðlanmak dedikleri sanýrým böyle bir þey. Tanýþtýk ve anlaþabileceðimizi düþündük. Kýsa bir flört döneminden sonra bu yolda birlikte el ele yürümeye karar verdik. Þimdi hayata, birbirimize olan sevgimizle ve saygýmýzla beraberce göðüs geriyoruz. Ben gerçek aþkýn, paylaþtýkça güzelleþip, zenginleþen hayat olduðunu gördüm” diyor. Ve çayýndan bir yudum alarak, gözlerini camdan dýþarý herhangi bir noktaya sabitliyor.

Ayný masa baþýnda toplanan üç kadýnýn hüzünlü hikâyesi, yine ayný masayý paylaþtýklarý kýrmýzý domatesleri andýrýyordu. Dýþarýdan bakýldýðýnda kendisini çevreleyen kabuðun altýndan, kimi zaman yemyeþil olgunlaþmamýþ bir domates, kimi zaman tüm hayalleri ellinden alýnmýþ çaresiz insanlar çýkýyordu.

Ve hayat, acýsýyla, tatlýsýyla, sevinciyle, kederiyle el ele tutuþup, yarýnlara umutla yelken açarken, bir masada oturan dört kadýnýnýn yüreði tek bir düþ için çarpýyordu.
Mutluluk...

Nilgün SARIGÜL



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Uçurtmam Bayrak Olsa
"Bir Garip Aþk Hikayesi"
"Üç Kadýn Bir Düþ"

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Gece ve Kadýn [Þiir]
"Yol ve Ayrýlýk" [Þiir]
"Gece" [Þiir]
"Aþk Bitmeseydi" [Þiir]
Bir Damla Sen, Bin Damla Ben [Þiir]
"Bugün Unuttum Belki Yarýnda Unuturum Seni" [Deneme]
"Sevmek Bir Ömür Boyu" [Deneme]
"Her Aðaç Bir Ömürdür" [Deneme]
Sen Canýmsýn [Deneme]
Ben Seni Unutmak Ýçin Sevmedim [Deneme]


Nilgün SARIGÜL kimdir?

Hayata gülümseyerek bakmayý seviyorum. Ama arada kapris yapmaktan kaçýnmýyorum. Evimde ailemle vakit geçirmeyi seviyorum. Ýnsanlara onlarý sevdiðimi söylemeyi ve bunu ifade etmeyi seviyorum. Çocuklarla vakit geçirmeyi, yaþlýlarla sohbet etmeyi seviyorum. Zamanýn çok deðerli bir kavram olduðuna ve her þeyin en iyi ilacý olduðuna,hayat boyu önüme çýkan tüm zorluklarý, sevgiyle, sabýrla, dürüstlükle ve azimle aþtýðýma inanýyorum. Saðlýklý bir insan olduðum için ve bana bahþedilen her þey için þükrediyorum. Sorumluluk almayý ve bunu layýkýyla yerine getirmeyi seviyorum ( Ne de olsa Oðlak burcuyum )) Tarihi çok sevdiðim için, arkeolog olmak istemiþtim, Spor yapmayý sevdiðim için, tenis oynamak istedim. Yazý yazabilmeyi seviyorum, ve en büyük düþüm bir gün bir kitap yazabilmek. Allah’ ým ne olur en azýndan bu konuda bir þeyler yapabilmem için, bu istikrarsýz kuluna yardým et ))) Sevdiklerinize onlarý sevdiðinizi söylemek için lütfen asla yarýný beklemeyin. Yarýn , asla olmayabilir.

Etkilendiði Yazarlar:
Ayþe KULÝN, Tuna KÝREMÝTÇÝ, R.Nuri GÜNTEKÝN, Ahmet ALTAN,Emýle ZOLA,Dostoyevski, Gorki,Victor HUGO,Puþkin


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Nilgün SARIGÜL, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.