Sevgi sabýrlý ve yürektendir, sevgi kýskanç ve övüngen deðildir. -Ýncil |
|
||||||||||
|
Ýnsan dediðimiz zaman üç þey vardýr ortada, bunlar ; fiziksellik, düþünce ve duygudur. Bunlar aslýnda tam bir bütün olan insaný bölmek istediðimizde ortaya çýkan üç ana bölümdür. Bunlar insaný tanýmlamak ve tam anlamýyla ortaya koymak için yeterli olduðu gibi diðer var olan þeyler hakkýndada bir sýnýflama yapmak için yeterlidir. Ýnsan ve diðer tüm varlýklar için var olmanýn koþulu fizikseldir. Biz fiziksel olan þeyi gerçek diye alýr ve onun üzerinde ne yapýp yapamayacaðýmýzý biliriz. Dahasý o þey üzerinde bir þeyler yapabiliriz. Bundan sonraki durum ise düþüncedir. Bu insaný sorumlu kýlan ödevin koþuludur. Eðer bir insan düþünme kabiliyetine sahip ise o insanýn uymasý gereken kurallar vardýr yani o insanýn ödevleri vardýr. Bu kabiliyete sahip olmayan insanlardan zararsýz olanlar kendilerine göre tam anlamýyla özgür diyebileceðimiz bir hayat yaþadýklarý gibi zararlý olanlar ise týmarhaneye konularak diðer insanlar onlardan, onlarda diðer insanlardan korunur. Duygu ise insaný inanmaya ve diðer tüm hislere yönlendirendir. Her koþulda insan aklý ile sonuçlara ulaþamaz yada yaþadýðý þey akýl ile açýklanamaz bu durumda o insanýn konusu duygudur. Duygu insaný ayný akýl gibi diðer varlýklardan farklý hale getirendir. Ýnsan düþüncesi ile ben neyim sorusunu sorduðunda bu soruya düþünce ile cevaplar veremez. Verse bile bu cevap hiçbir zaman gerçek manada ne tatmin edicidir nede doðrudur. Bu sorunun muhatabý olarak duyguda durmaktadýr. Ýnsanýn fiziksel yönü zaten sorgulamanýn dýþýnda tutulmakla ve yaþanýlan her þeyin gerçek olduðu alýnmaktadýr. Ancak bunun yanýnda onun yalnýzca düþünsel kýsmý bir rehber ve bu ilkelliði sýnýrlayan þey olarak alýnmaktadýr. Ancak bu görece doðru kabul tam anlamý ile doðru deðil ve eksiktir. Çünkü geçmiþte yaþanmýþ olan deneyimler özellikle hristiyan-yahudi batý düþünürleri açýsýndan bu noktaya gelmenin bir gerekçesi olarak alýnmasýna karþýn tam anlamý ile ne doðru nede yanlýþtýr. Ancak içinde bulunulan an içinde bu düþünceler sýnýrlarý tamamen ortadan kaldýrmýþ ve düþünce önünde hiçbir engel ve sýnýr olmadýðý noktasýna gelmiþtir. Fakat buda yine eksik bir bakýþýn neticesi olarak önümüzde durur. Þöyleki insanýn ilk koþulu olan fiziksellik onun ana temeli varlýðýnýn mecburi bir yönü olmasýna karþýn onun en baya hali yada onun en ilkel halidir. Ýnsan geliþimi açýsýndanda ayný þeyi düþünce için söyleyebiliriz. Düþünce bu fizikselliði bir hayvandan ayýrarak onu sorumlu varlýk haline getirmiþtir. Kime göre sorumlu bir varlýk peki? Elbette kendine ve diðer var olanlara karþý sorumlu bir varlýk. Böyle olunca bizim þuan modern sistem dediðimiz þey tam anlamýyla gerçekleþmiþtir. Bu iki yönü kullanarak insan varlýðýný tamamlamýþ yada kendini gerçekleþtirmiþ denilebilir ancak duygu çok daha yüksek bir kavrayýþla insaný baþka bir varlýk haline dönüþtürmüþtür. Bu insanýn yalnýzca diðer insanlarla olan baðlantýsýný daha aþkýn bir varlýða (örneðin bir tanrýya) yöneltmiþ ve bu insaný tam anlamý ile oluþturmuþtur. Ýnsanýn bu üçüncü yönünün gözden düþürülmesi yada var olmasýnýn insaný dogmalara yol açacaðý yada sorgulamalara engel olacaðý düþüncesi hiçte doðru deðildir. Öyle ki insan zaten yalnýzca fiziksel ve düþünsel bir varlýk halinde bulunurken de kendine dogma olarak seçebileceði bir çok þey vardýr. Bunlar örneðin: anayasa, toplumsal genel kabuller, maddi varlýk vs.dir. Böyle olunca insan bu varlýklara tapmakla birlikte yalnýzca taptýðýný söylemeyen bir insan olacaktýr. Bu tür bir varlýk algýlamasý ilkel insan algýlamasý olabilir ancak. Þöyle ki maddeyi sadece gerçek olarak almak onu yavaþ yavaþ tanrý olmaya doðru götürmektedir… Kaosun yöntemine baktýðýmýzda þuna görmek mümkündür: her zaman deðiþim vardýr. Bu deðiþimin en önemli parametresi zamandýr. Bununla birlikte yine insanýn doðasý gereði sahip olduðu yönelimler vardýr: bunlarda insanýn fiziksel varlýk olmasýnýn onun en ilkel hali olmadýðý kabulüne dayanýr. Þöyleki basit bir mantýk ile düþünüldüðünde en ilkel insan yalnýzca fiziksel bir varlýða sahip olan insandýr. Ancak bu insanýn düþünsel kabileyete sahip olduðunu da düþünelim; bu durumda eðer o insan hem düþünsel hem de fiziksel varlýðýnýn gerektirdiði bir halde olursa o zaman saf mantýða göre en ilkelin bir üst basamaðýnda yer alacaktýr. Ayný þekilde fizikselle birlikte düþünsel ve duygusal kabiliyete sahip olan insan ise tam insan denilen duruma ulaþacak ve böylece normal halde olacaktýr. Ancak en ilkel insan yalnýzca fiziksel varlýða sahip olan insan deðildir. Þöyle ki bir insan hem fiziksel, hem de düþünsel ve hem de duygusal kabiliyete sahip olsun(týpký þuan var olan tüm insanlar gibi) ancak bu insan eylemlemesini fiziksel bir varlýða göre gerçekleþtirsin, bu durumda bu insan en ilke varlýktýr. Ancak bizim bu gün içinde bulunduðumuz durum bu deðildir. Bu gün bulunduðumuz durum üçüne sahip olan insan doðasý ile karþý karþýya olduðumuz halde yalnýzca fizikselliði ve görece olarak düþünselliðe sahip olan insanýn modern insan sanýlmasý yanýlgýsýdýr. Ýnsan ne durumda bulunursa bulunsun yada eylemlerse eylemlesin her an onun duygusal varlýðý gerçekliðini koruyacaktýr. Bu durumda insan her an tapýnma ilgisi olan varlýk halinde kendine tapacak þeyler bulacaktýr. Bu bir þekilde bir dinle baðlantý kurmak olabileceði gibi yine kendi tapýnacaðý þeyi ortaya koymakta olabilir. Önemli olan bu durumun kabulüdür. Ýnancýn paradoksal durumu onu gerçek yapar yada onun gerçekliði onu paradoksal bir hale getirir. Þöyle ki ortada inanan insanlar ve inançlar vardýr. Bu durumda o insanlarýn inançlarý ne kadar güçlü ise inandýklarý þeylerde onlara göre o kadar gerçektir. Ýnanç, varlýðý kesin olarak ispatlanamayan, fiziksel olarak tespiti imkansýz, akýl ile tam anlamý ile kavranamayan olan þeyi duygusal olarak kabul edip onun verilerini hayatýn temel noktalarý olarak almaktýr. Þöyle ki bir tanrýya ve onun dinine inanan insan þöyle der:” insan yaþadýðý hayatý, evreni, evrenin ötesini, kendi doðasýný, en uygun ve adil yönetim biçimini, inancýn yada düþüncenin önemini, ahlakýn doðasýný yada diðer tüm varolan fiziksel ve düþünsel boyutlarý ortada hiç bir þey yokken kavrayamaz. Böyle olunca ona temel dayanak olarak gönderilen emirleri alýr ve duygusal yönünü ortaya koymak için tanrýyý kabul eder”. Ancak buna karþýlýk diðer taraf ise” insan düþünsel bir varlýktýr ve onu sýnýrlayan her ne ise bu bir engeldir ve ortadan kaldýrýlmalýdýr. Ýnsan ancak bu þekilde tam anlamý ile var olur ve varlýðý kesin olan fizikselliði temele alýr ve düþünseli onu kavramak için korur. Duygusal olan ise var olmadýðý ispat edilmediði gibi varlýðý da ispat edilemez. Yada baþka bir deyiþle bunlar insaný dogmalara baðlayarak onun düþüncesinin önüne engeller koyar.” Þimdi önemli olan soru þudur: insan yalnýzca bu dünyada mý yaþayacaktýr. Elbette birinci grup buna hayýr derken ikinci grup buna “evet” der. Peki insanýn sorumluluðu kimedir? Birinci grup tanrýya derken ikinci grup “kendine, topluma vs.” Gibi cevaplar vermiþtir. Ancak baþta anlatýlana göre baktýðýmýzda bunlar ilkel seviyede cevaplardýr. Zaten aþkýn bir varlýða olan sorumluluk bunun yanýnda onun sana koyduðu sýnýrlarý getirmektedir. Yani sen varlýðýný kendin yada kendin gibi ilkel bir varlýk(hayvan) için yaþamak yerine daha üst bir varlýk için yaþadýðýn durumda sen tam olarak varlýðýný tamamlamýþ bir insan olursun. Ancak sadece bunu kabul edip hiçbir ödevi olmayan insan haline de gelemezsin. Þöyle ki aþkýn varlýk olan tanrý sana zaten yaþamýnda kullanman için gerekli olan kurallarý vermiþtir. Hali ile sen normal olarak diðer insanlarla birlikte ve bir uyum içinde yaþamakla birlikte duygusal olarak varlýðýný tam anlamýyla gerçekleþtirdiðinden sen onlardan daha farklý bir varlýk olacaksýn. 30.07.2008
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Alparslan Koca, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |