..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Olgular görmezden gelindikleri için var olmaya son vermiyorlar. -Huxley
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Yazarlar ve Yapýtlar > Erturan Elmas




1 Ocak 2009
Sinaðrit Baba / S. F. Abasýyanýk  
Erturan Elmas
Sait Faik'in güzel bir öyküsünü tahlil...


:BHJJ:
BÝR HÝKÂYE TAHLÝLÝ (SÝNAÐRÝT BABA)

(Not: Tahlili okumadan önce Sait Faik’e ait aþaðýdaki öyküyü okuyunuz.)

SÝNAÐRÝT BABA
“Cehennem Niþaný”nda beþ sandaldýk. Güzel bir Ocak akþamý… Hava lodos… Denize kýrmýzý rengin türlüsü yayýlmýþ. Çok kaynamýþ ýhlamur rengindeki hayvan, geniþ, ölü dalgalar. Sandallar aðýr aðýr sallanýyor, oltalar bekliyor, insanlar susuyor.
Otuz sekiz kulaç suyun altýndaki derin sessizliðe, dibindeki dallý budaklý kayalara yedi rengin en koyusu girer mi þimdi. Sinaðrit baba döner mi avdan. Pýrýl pýrýl, eleðimsaðma rengi pullarýyla aðýr aðýr, muhteþem, bir Ýlkçað kralý gibi zengin, cömert, asil ve zalim mantosu ile dolaþýr mý kim bilir. Altýný, zümrüdü, incisi, mercaný, sedefi lacivertliðin içinde yanýp yanýp sönen sarayýný özlemiþ, acele mi ediyordur.
Sinaðrit baba ömründe konuþmamýþ, ömrü boyunca evlenmemiþ, ömrü boyunca yalnýz yaþamýþtýr. Onun kovuðundaki zümrüt pencereden ne facialar seyretmiþtir. Sinaðrit baba ne oltalar koparmýþtýr.
Bu akþam kimin oltasýný seçmeli de artýk bitirmeli bu yorucu ömrü. Daha her yeri pýrýl pýrýlken, mantosu sýrtýnda iken; dahi eti mayoneze gelirken bitirmeli bu ömrü. Sonra hesapta bir gün pis bir “Vatos”un bir sýrtý renksiz, yapýþkan ve parazitli bir canavarýn diþine bir tarafýný kaptýrmak var. Ýyisi mi muhteþem bir sofraya kurmalý bu zaferle dolu ömrün sonunu beyaz þarapla, sularýn üstündeki baþka dünyada yaþayan bir kýllý mahlûka kendisini teslim etmeli.
Sinaðrit baba oltalardan birini kokladý. Bu balýkçý Hristo’dur; kusurlu adam. Gözü açtýr onun. Ýçinden pazarlýklýdýr. Evet, o fukaradýr ama kibirli deðildir. Sinaðrit baba fukaralýkta gururu sever, öteki oltaya geçti. Kokladý. Bu balýkçý “Hasan”dýr. Geç. Cart curt etmesine bakma! Korkaktýr. Sinaðrit baba cesur insanlardan hoþlanýr. Bir baþka oltaya baþvurdu. Balýkçý Yakup iyidir, hoþtur, sevimlidir, edepsizdir, külhanidir. Ama kýskançtýr. Kýskançlarý sevmez Sinaðrit baba. Geç. Þu olta, hasisin tuttuðu olta… Sinaðrit baba cömertten hoþlanýr. Ama bu oltaya bir baþvurmaða deðer. Bir baþvurdu. Hasisin oltasýnýn iðnesini dümdüz etti. Sinaðrit baba iðneden kopardýðý yarým kolyozu çiðnemeden yuttu. Hasis oltasýný hýzla topladý.

“Vay anasýný be Nikoli,” dedi, “iðneyi dümdüz etti.”

Nikoli’nin oltasýnýn yemini kuyruðuyla sarsmakta olan Sinaðrit baba, Nikoli’nin bir kusurunu arýyordu. Onda kusur mu yoktu. Evvela sarhoþtu. Sonra ahlaksýzdý, kendini düþünürdü ama, cesurdu, cömertti, hiç kýskanç deðildi. Fukara idi. Kibirli idi de. Sinaðrit baba kibirli fukarayý severdi ama, Nikoli’nin kibrini beðenmiyordu. Ýnsanoðlunda o baþka bir þey, gurura benzeyen þey, yerinde bir gurur, o da deðil, insanoðlunun insanlýðýndan, ta saçýnýn dibinden oltasýný tutuþundan beliren, isteyerek olmayan, ama pek istemeyerek de gelmeyen bir gurur isterdi. Öyle bir elin oltasýný düzleyemez, misinasýný kesemez, bedenini fýrdöndüsünden alýp gidemezdi.

Beþ sandalýn beþini de kokladý, beðenmedi.

Sinaðrit baba, kayasýnýn kenarýnda durmuþ, lacivert âlem içinde hafifçe yakamozlanan oltalarla, civalý zokalardan aydýnlanan saraymeydanýný seyrediyordu. Oltalar gitgide çoðalýyordu. Sinaðrit ve mercanlar þehrinin göbeðinde þimdi tatlý tatlý sallanan on beþ tane fener vardý. Ötede kovuklardan mercan balýklarý çýkýyor, fenerlerden birine hücum ediyor, budalaca yakalanýyorlardý. Gözleri büyümüþ bir halde yukarýya çýkarlarken dönüp tekrar aþaðýya kadar geliyor, yukarýki dünyayý görmeye bir türlü karar veremiyorlardý. Sinaðrit babaya büyüyen gözleriyle “bizi kurtar þu lanetlemeden,” der gibi bakýyorlardý. Sinaðrit baba düþünüyordu. Gidip o yakamoz yapan ipe bir diþ vurdu mu idi, tamamdý. Ama hiçbirini kurtaramýyor, hareketsiz duruyordu. Sinaðrit baba onlarý kurtarmanýn bu kadar kolay olduðunu biliyordu ama, bildiði bir þey daha vardý. O da ister su, ister kara, ister hava, ister boþluk, ister hayvan, ister nebat âleminde olsun bir kiþinin aklý ile hiçbir þeyin halledilemeyeceðini bilmesidir. Ancak bütün balýklar oltaya tutulan hemcinslerini kurtarmanýn tek çaresinin koþup o yakamoz yapan ipi koparmak olduðunu akýl ettikleri zaman bu hareketin bir neticesi ve faydalý olabilirdi. Yoksa, gidip Sinaðrit baba oltayý kesmiþ, biraz sonra Sinaðrit baba tutulduðu zaman kim kesecek? Kim akýl edecek yakamozu diþlemeði?...

O sýrada büyük büyük ýþýklar saçan bir olta aþaðýya inmiþti. Sinaðrit baba ümitle koþtu. Bu oltayý da kokladý. Hiç tanýdýðý birisi deðildi. Yemi aðzýna aldýðý zaman bu olta sahibinin tam aradýðý adam olduðunu bir an sandý. Bu anda da yakalandý. Kepçeden sandala düþtüðü zaman Sinaðrit baba büyük gözleriyle kendisini yakalayana sevinçle baktý. Sinaðrit baba etrafý kýrmýzý, içi aydýnlýk siyah gözleriyle bir daha baktý. Birdenbire ürperdi. Hiddetinden ayaklarýný yere vuran bir genç kýz gibi sandalýn döþemesini dövdü. Belki bizim bile bilmediðimiz bir iþaret görmüþtü kendisini tutan oltanýn sahibinde: Bu adam þimdiye kadar hiç imtihan geçirmemiþti. Ömrü boyunca cesur, cömert, Sinaðrit babanýn adamýn ne korkunç bir ikiyüzlü köpek olduðunu bizim görmediðimiz bir yerinden anlayývermiþti. Bütün devirler ve seneler boyunca kendisini tutan oltanýn sahibi ne cesaretini, ne cömertliðini, ne gururunu bir tecrübeye, bir imtihana tabi tutturmamýþ, her devirde talihli yaver gitmiþ birisi idi. Kimdi, ne idi: Sinaðrit baba da bilemezdi. Ama, belki de ölünceye kadar cömert, cesur, maðrur yaþayacak olan bu adamýn þu ana kadar bir defa bile imtihana sokulmadýðýný anlamýþtý. Belki de sonuna kadar bu imtihandan kurtulacaktý. Sinaðrit baba böylesine hiç rastlamamýþtý. Ölmeden evvel adama bir daha baktý. Namuslu, cesur, cömert ölecek olan bu adamýn hakikatte korkaklarýn en korkaðý, namussuzlarýn en namussuzu olduðunu alnýnda okuyordu. Bu adam, o kadar talihli idi ki daha, ikiyüzlülüðünü kendi kendisine bile duyacak fýrsat düþmemiþti. Yoksa Sinaðrit baba yakalanýr mýydý: Sinaðrit baba hýrsýndan tekrar tepindi. Baðýrmak ister gibi aðzýný açtý. Kapadý.. Sinaðrit baba son nefesini, böylece bir insanlýk imtihaný geçirmemiþin sandalýnda piþman ve maðlup verdi.

SÝNAÐRÝT BABA - BÝR SEÇÝM HÝKÂYESÝ
Her insan ömrü boyunca zaman zaman bazý seçimler yapmak zorunda kalýr. Arkadaþ seçimi, okul seçimi; muhtar, milletvekili seçimi, en önemlisi de eþ seçimi… Sait Faik’in Sinaðrit Baba’sý böyle bir seçimin öyküsüdür.

Bu öykünün kahramaný bir insan deðil; Akdeniz’de yaþayan Sinaðrit adlý bir balýktýr. Kimi yazarlar, bazý öykü ve roman kahramanlarýný hayvanlardan seçmiþler ve böylece insanlarý ve doðayý hayvanlarýn gözüyle anlatmaya ve yorumlamaya çalýþmýþlardýr. Bir balinayý anlatan Moby Dick romaný, bir köpeðin serüveni konulu Lassie, Jack London’un bir kurdu anlattýðý Beyaz Diþ isimli eseri ilk aklýma gelen meþhur romanlar… Sait Faik de bir balýðý öyküsünün temel karakteri yapýyor.

Yazar Sinaðrit’e baba sýfatýný vermiþ. Ona “baba” demesinin sebebi çoluk çocuk sahibi oluþundan kaynaklanmýyor. Yazar Sinaðrit Babayý yaþlý, deneyimli, güngörmüþ biri olarak tanýtýyor: “Sinaðrit baba ömründe konuþmamýþ, ömrü boyunca evlenmemiþ, ömrü boyunca yalnýz yaþamýþtýr. Onun kovuðundaki zümrüt pencereden ne facialar seyretmiþtir. Sinaðrit baba ne oltalar koparmýþtýr.”

Öyküdeki olay gayet basittir. Sinaðrit Baba artýk yaþlanmýþtýr; kendisinden aþaðý gördüðü pis bir Vatos balýðýna yem olmaktansa bir insanýn oltasýna yakalanýp bir ziyafet sofrasýna kurulmayý arzular. Su yüzeyindeki beþ kayýktan oltalar sallanmaktadýr. Oltalarý koklayarak kendisine lâyýk iyi bir balýkçý arar. Balýkçýlarý bu korkaktýr, þu hasistir, diðeri kibirlidir diye beðenmez.

Sonunda oltalardan birini, daha doðrusu oltayý tutan balýkçýyý beðenir. Bu balýkçý cömert, cesur, maðrur biridir. Onun oltasýna yakalanýr fakat kayýða çekilip de sandalýn döþemesine düþer düþmez balýkçýnýn yüzünde bir riyakârlýk fark eder. Çünkü bu balýkçý çok talihli, cömert, zengin, gururlu, cesur biridir ama ömrü boyunca bu vasýflarý sýnava tabi tutulmamýþtýr. Balýkçý hiçbir insanlýk sýnavý geçirmemiþtir. Onun yüzünde ikiyüzlülük fark eden Sinaðrit Baba öfkeli ve piþman can verir.

Sait Faik bu öyküyle iletmek istediði ana düþünceyi sonda vurgulamýþtýr. Anlaþýldýðý kadarýyla Sinaðrit Baba’yý yakalayan kiþi gerçekten gururlu, saygýdeðer, cömert biridir. Fakat bu insan ayný zamanda zengin ve talihli biridir. Bu kiþi birdenbire tüm mal varlýðýný kaybetse veya talihsiz bir olay sonucu hapse düþse veya cephede düþmanlarla göðüs göðse savaþmak zorunda kalsa; kýsaca deðiþik insanlýk sýnavlarýna tabi tutulsa yine cömert mi olacaktýr? En kötü durumlarda dahi þeref ve haysiyetini koruyabilecek midir? Cesareti her hâlükârda devam edecek midir? Ýþte bunlar birer soru iþaretidir.

Sait Faik’e göre birbirinin tamamen karþýtý olan zenginliði ve fakirliði, esareti ve hürriyeti, açlýðý ve tokluðu, savaþý ve barýþý yaþamýþ insanlar her türlü olumlu ve olumsuz durumda cömert, cesur, gururlu kalabiliyorsa saygýdeðerdir. Zengin bir ailenin talihli bir çocuðunun bu niteliklere sahip olmasý saygý duyulacak bir þey deðildir.

Aslýnda bu öykü bizi anlatmaktadýr. Sinaðrit Baba’nýn hayal kýrýklýðýný yaþamamýþ bir insan gösterebilir misiniz? Ömür boyu ayný yastýða baþ koyacaðý insaný seçerken çok titiz davranýp “Bu tam bana göre!” diyerek evlendikten kýsa süre sonra evlendiði kiþinin gerçek karakterini anlayarak piþman olanlar… ÖSS’de fakülte seçip sonradan piþman olanlar… Arkadaþ, milletvekili seçip piþman olanlar… Piþmanlýklarýmýzý iþportadan aldýðýmýz bir liralýk çoraba hatta pazardan aldýðýmýz bir demetçik yeþil soðana kadar indirgeyebiliriz. Hepimizin hayatý bu tür seçimlerle ve sonraki piþmanlýklarla doludur.

Görüldüðü gibi Sinaðrit Baba bir balýk öyküsü deðil bir seçim öyküsüdür. Her insan bu öyküde hayatýndan bazý kesitler, Sinaðrit Baba’nýn hayatýna benzer paralellikler bulabilir.

Ayrýca bu öyküde yukarýda belirttiðimiz ana düþünceden baþka “Toplumun ortak aklý, halkýn eylem birliði” konularýnda da mesajlar veriliyor. Yazara göre bir kiþinin aklý ile hiçbir þey halledilemez. Sait Faik: “Ancak bütün balýklar oltaya tutulan hemcinslerini kurtarmanýn tek çaresinin koþup o yakamoz yapan ipi koparmak olduðunu akýl ettikleri zaman bu hareketin bir neticesi ve faydasý olabilir.” diyerek halkýn birlikte hareket etmesi gerektiðini vurguluyor.

Öyküde önemli bir olay, bir gerilim veya bir merak unsuru yok…. Bu öyküyü bize okutan Sait Faik’in þiirsel anlatýmýdýr. “Güzel bir ocak akþamý… Hava lodos… Denize kýrmýzý rengin türlüsü yayýlmýþ.” örneklerindeki gibi eksiltili cümleler; “ Otuz sekiz kulaç suyun altýndaki derin sessizliðe, dibindeki dallý budaklý kayalara yedi rengin en koyusu girer mi þimdi? Sinaðrit Baba döner mi avdan?” örneklerinde olduðu gibi sözde soru cümleleri; bazen uzun, bazen kýsa cümleler… anlatýma zenginlik, canlýlýk ve akýcýlýk kazandýrýyor. Ayrýca deniz ve denizcilikle ilgili “kalyoz, vatos, yakamoz, zoka” kelimelerinden de anlaþýlýyor ki yazar zengin bir kelime daðarcýðýna sahiptir.

Giriþ paragrafýnda birinci kiþili anlatým olmasýna raðmen geliþme ve sonuç bölümlerinde yazar bir gözlemci gibi, yani üçüncü kiþili anlatýmla öyküsünü yazmýþ. Bu durumda ben kendi kendime sormadan edemiyorum: Acaba Sinaðrit Baba, Sait Faik’in oltasýna mý yakalandý?

Çünkü herkesin bildiði gibi Sait Faik Adapazarýlý zengin bir tüccarýn oðludur ve ömrü boyunca maddî sýkýntý çekmemiþ, rahat bir ömür sürmüþtür.

Sonuç olarak kurgusuyla, anlatýmýyla ve verilen mesajlarýyla edebiyat tarihimizin en güzel örneklerindendir bu öykü.

ERTURAN ELMAS
BURSA / 2008



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
ve Yollarýn Tozunda Eridi Gözyaþlarý [Öykü]
Yitirilmiþ Deðerler [Öykü]


Erturan Elmas kimdir?




yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Erturan Elmas, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.