Kaç gündür Gandhi'nin pasif direniþ ve satyagraha feslefesi örnekleri üzerine tefekkür ediyorum. Peygamberimiz'in onca direniþ örneklerine þahit ve varis iken biz neden hala Gandhi'nin yapabildiðine ulaþýp, hatta aþýp saðlam, Müslümaanca bir direniþ sergileye miyoruz?!

Pasif direniþi; kendileri bizzat þiddeti kullanmasalar bile þiddete maruz kalmayý göze alabilen topluluklarýn mücadele þekli diye tanýmlýyorlar. Öte yandan bunlarý yazarken Malcom X'in özgürlük manifestosundaki "Öfkeni Kullan" ibaresini de göz ardý etmemek gerek. Bir þekilde itidali bulmalý.

Bildiðim kadarýyla Gandhi'nini Güney Afrika hükümetine karþý, göçmenlere zulmedilmesine mani olmak için organize ettiði pasif direniþ tam tefekkürlük bir durum. Büyük kitleler halinde sýnýrdan geçiþ yasaðýný çiðneyerek dayatmacý ve zalim kanunu çiðnemeye teþvik ediyor halký. Sayýsýz insan sýnýrda toplanýp ülkeye izinsiz girip tekrar terketmek suretiyle toplu þekilde bu kanunu çiðnediklerinden hapse atýlýyor. Öyle bir noktaya geliyor ki bu eylem Güney Afrika hükümeti bu suçu iþleyenleri hapishaneye týka basa doldurduðu halde mahkumlara yer bulamaz duruma geliyor ve bu sebeple kanunu iptal etmek zorunda kalýyorlar. Bu eylemde hapse girmeyi göze alan binlerce insandan bahsediyoruz. Zaten kanunun getirdiði ve protesto edilen durum da hapis cezasýyla alakalý. Yine benzer eylemleri bu direniþ iþe yarayýnca ülkesine davet edilip Ýepk üretimini tekeline almak için binlerce ipek dokuma ustasýnýn bileklerini kesen Ýngiliz sömürgesine karþý da yapmýþlardýr. Tuz üretme yasaðýný delme de dahil buna. Fakat ayný birlik ruhunu, tutumunu bizler deðil hapis cezasýna dair, masum insanlarýn katledilmesi karþýsýnda dahi alamýyoruz. Evet sorunun kaynaðýnda sistem/ler yatmakta. Ve bu kahrolasý sistemler medya kollarý vesilesiyle sürekli bizleri sistemi deðil sistemin marazlarýný parça parça görmeye sevkettiklerinden bunun farkýna pek varamýyoruz. Ama sistemin deðiþmesi uzun soluklu bir durum gibi gözüküyor. Allah'ýn sünnetullahýna göre bu bizim ellerimizle yaptýklarýmýza baðlanmýþtýr. (Rum41) Kendi ellerimizle yaðtýðýmýz yahut yapmadýklarýmýzdan dolayý yer yüzünde zuhur eden fesadý ortadan kaldýrmak için yine elimizden geleni yapmadan ilahi bir yardým beklmeye hakkýmýz yok! Her ne kadar uzun soluklu olsa da elbette çözüm sistemin kurallarýna göre ilerleyerek yapmacýk iktidarcýlýk oyunlarýyla olmuyor.

*Gandhi Ýngilizlerin tekeline almaya çalýþýtðý tuz üretimi için yerli halka uygulanan tuz üretme yasaðýný deniz suyundan damýtarak elde ettiði tuzla sembolik olarak çiðniyor. Sonrasýnda bu bir sivil itaatsizliðe dönüþüyor.

En azýndan þu günlerde Gandhi'nin yaptýðýnýn bir benzeri genelde insanlar, özelde müslümanlar tarafýndan yapýlamaz mý? Yukarda bahsettiðim örneði kafamda Rasulullah'ýn Hacerul Esved'in Kabe'ye yerleþtirilmesi konusundaki anlaþmazlýða getirdiði çözümle iliþkilendiriyorum. Herkes þiltenin bir ucundan tutmalý deðil mi? Yani madem ki ümmetten bir babayiðit (ülke) bunu tel baþýna yapamýyor, herkes bir ucundan vekil olarak tutulabilir. Bunu söylediðimizde uluslar arasý bürokrasiden bihaber olduðumuzdan dem vuruluyor. Bürokrasinin caný cehenneme demeden cennete girebilecekmiþiz gibi gözükmüyor! Bu devlet bazýnda olmasa da pek çok ülkeden Ýsral'in kendilerini öldürdüðü takdirde vatandaþý olduðu ülkelerle karþý karþýya gelmeyeceði zenginlikte, gurup gurup müslümanlar-insanlar toplanýp canlý kalkan olarak Gazze'ye Filistin'e yerleþseler/k eminim tesirli olur. Fakat bu eylem de adece zaman ve zulme dair bir çözüm deðil tanpon niteliðinde kalýyor. Zira geçtiðimiz gün ailesiyle birlikte þehid olan Hamas Liderlerinden Dr. Rayyan evvelce de ayný tehdidi aldýðýnda evinin çatýsýna çýkmýþ ve öðrencilerini de evine doldurmuþ ve bu eylem etkili olmuþ diye öðrendik. O zaman tesirli olan bu tutum þimdilerde gerçekleþmediyse bu; ümmetin ve Dünyanýn daha bir vurdum duymaz olduðundandýr diye düþünüyorum. Pakistan/Ýslamabad'daki Lal Medresesinde de büyük bir kýyým gerçekleþtirildi ve biz seyirci kaldýk.

Meydanlara çýkýp slogan atmak sadece “Ben Ýbrahim'den yanayým, mazlumdan yanayým!” demekten öte geçmiyor. Fakat varlýðýmýzý þahitlendirmek adýna ve yaþanan zulümleri gündemde tutmak adýna yine de önemsiyorum. Sonuçta bu da psikolojik bir savaþ aracýdýr. Örneðin daah evvel dile gitrdiðimiz Çeçen Komutan verilen tepkileri Rabbimizin tesirli kýlmasý sonucunda þimdilik serbest býrakýlmýþ ve Ruslara teslim edilmemiþtir. Bu azýmsanacak bir þey dðildir. Yalnýz olayýn bir de sakýncalý boyutu var ki bu da; eylemlerle yapabileceklerimizi had safhaya dek zorladýðýmýz vesvesesine kapýlýp gönül rahatlýðýyla bunlar dýþýnda farklý direniþ yollarýný aranýp zorlanmasý sekteye uðrayabiliyor.

Farklý bir noktaysa hala eylem yapmanýn bidat olduðunu iddia eden, inanan ve eylemlerle direniþin bir ucundan tutmaya çalýþanlarý radikallikle itham eden müslümanlarla uðraþýyoruz. Yahu Hazreti Ýbrahim'in putlarý devirmesinden tutun, Abdullah Ýbn-i Mesud'un, Rasullah'ýn sahabilerden talebiye Kabe meydanýna çýkýp öldürülesiye dövülünceye kadar Kuran okumasý, Hz. Bilal'in, Sümeyye'nin direniþi hepsi birer eylem, direniþ deðil midir?! Daha neyin tartýþmasýný yapýyoruz anlayamýyorum. Geçen bir vakit namazýný cemaatle kýlmak için camiye gittim, namazýn akabinde imam kardeþimiz yarýn þehir merkezinde bir eylem/yürüþ olacaðýný, camilerden otobüs kalkacaðýný söyleyip, yaþanan zulümlere deðinip, cemaati eyleme davet etti. En azýndan gurbet elde camilerimizin bu yönünün varlýðý, buruk da olsa sevindirdi beni. Bir de Türkiye'deki düzenin din adamlarýnýn tutumlarýný düþününce bu tür olaylara dair nasýl caným yanýyor anlatamam!

Bir þekilde eylemlerimize derinlik ve hacim kazandýrmalýyýz. Kuranî, peygamberî metodlar dahilinde yapabilirsek bunu kefilimiz Rabbimizdir zaten. Ben bu çerçevedeki direniþe dair hiçbir eylemin bir diðerine tercih edilmeden önemsenerek bir çok kanattan yapýlmasý gerektiðine inanýyorum. Madem ki ibadetin az (da olsa) ama düzenli olaný makbul Rabbimiz katýnda, öyleyse eylemlerimiz de süreklilik arzetmeli. Herkes kendi dernek bünyesinde eylemcilik oynayýnca haliyle kuþatýcý olunamýyor. Sonuçta Filistin ve diðer tüm zulümler bizim en asgari ortak paydamýz olabilmeli direniþimizde. Ve bu yolda Selehaddin Eþ Çakýrgil aðbimizin yazýsýnda deðindiði gibi; aslolan -Zâhirî ölçülere göre, ‘yensek de, yenilsek de’; hep ‘haklý olmak ve kalmak’- olmalý ve direniþ sistematik olarak devam etmeli.

Rabbim bizi edilgenlikten kurtarsýn! Bir þekilde Fiili dualarýn hakkýný vermemiz gerek. Ve sanýrým bu evvela Konya'da talim yapan Ýsrail savaþ uçaklarýna dair ve bu zihniyete dair olmalý. Yine Siyonist Ýsrail kan ve göz yaþýndan baþka bir þey deðilken utanmadan "Ýsrail Dostluk Grubu"na katýlýp þimdi de kahramanlýk taslayýp istifa eden zihniyete dair bir þeyler yapmalý! Ashab-ý Kehf'in direniþi gibi niteliðimizi niceliðe üstün kýlsýn Allah. Karanlýklarda söylenmekten çekinilen hakikatleri çatýlardan haykýrabileceðimiz günler için bu gün bir þeyler yapmalýyýz! Bunu bize kolay kýlsýn! Bizler zaferle deðil seferle sorumluyuz, ama zaten bunun hakkýný verirsek Rabbimin sýnamalarý dýþýnda “Zafer” bizimdir! Rabbimizin burada paylaþatýklarýmýz vesilesiyle, fiiliyata döktüklerimizi güzelleþtirmesine ve tesirli kýlmasýna duacýyým. Rabbim bizlere Ýman'ýn ahlaký olan “sadece” O'da güveniþimizle var olan gücümüzü farkedip hakkýyla hayra kullanmayý nasib etsin! Evrensel Özgürlük Manifestomuz: Lailaheillallah'ýn gerektirdiði gibi Allah'dan baþkasýna boyun eymemek duasýyla!

“Yeryüzüne ezilenler varis olacak!” Kasas 28/5