Gazze: Büyük savaþ senaryosu mu? -2


Avrupa’nýn doðu yakasýndan baþlayýp Asya’nýn içine kadar uzanan, Türkiye-Ýran-Pakistan þeridini oluþturan CENTO (Merkezi Anlaþma Örgütü) diye bilinen, kutuplar arasý güvenliði saðlama þeridide diyebileceðimiz örgütün 1979’da çökmesi ile birlikte bölge sorunlar yumaðý haline geldi.
CENTO’yu oluþturan üçlü ülkeden Türkiye hala Batý’nýn merkezkaçindan çýkabilmiþ deðil.
Halihazýrda ABD-Ýsrail ikilisinin uygulamaya koyduðu Gazze stratejisi, Ýslam dünyasý tepkisinin dýþa yansýmasýnda maket bölge olarak Türkiye’nin rol almasýný istemiþ olmalý ki; Ýsrail istihbarat analizlerinde Türkiye’nin Ýsrail ile iliþkilerinde olasý zedelenmeleri deðerlendirerek, iki ülke arasýnda daha önceden yapýlan anlaþmalarýn iptal edip, ýlýmlý Ýslam öncüsü olarak özelde Arap, genelde Ýslam dünyasýnýn önderliðine oynamasý gerekiri vurgulayan siyasi atmosferdeki dalgalarý hissetmek mümkün.
Türkiye’de 28 Þubat kararlarý diye tarihe geçen ve bazýlarýna göre bin yýllýk getirisi olan kararlarla aslýnda bugünün taslaðý gizlenmiþ olmalýydý.
ABD -Ýsrail ikilisi büyük Ortadoðu Projesi çerçevesinde ýlýmlý Ýslam felsefesinin bölgesel liderliðine en uygun ülke olarak Türkiye’yi öngörmesi, Ýran’ýn Ýslam dünyasýnda hýzla artan nüfuzuna alternatif olacak ki onlara göre, bölge yerlilerinin vazgeçilmez eþitlik ve adalet eksenli paylaþým arayýþý, dayatmacý Ýran nüfuzundan kaynaklanmaktadýr.

Türkiye’nin üstlendiði Ýsrail-Suriye sözde barýþ görüþmeleri adý altýndaki arabuluculuk, Ýsrail açýsýndan gerçekte zaman kazanmak stratejisinden de öte. Türkiye’ye biçilen rolün bir anlamda Suriye’yi Ýran eksenli, Ýran- Suriye- Hizbullah üçlüsünden çýkarýlmasý.
El -Ezher’in tanýnmýþ alimlerinden Tantavi’nin Ýsrail Cumhurbaþkaný baþkaný Þimon Perez ile çekinmeden basýna yansýtýlan muhabbet içerikli resimleri farklý bir sürecin baþlangýcý ve habercisi miydi?
Geride býraktýðýmýz yýlýn son çeyreðinde Türkiye Cumhurbaþkaný Abdullah Gül’ün Mýsýr ziyareti farklý bir iliþkiyimi bünyesinde taþýyordu?
Ankara, Kahire arsýndaki iliþkileri, üçüncü tarafa yönelik bir nitelik taþýmayan ’’Stratejik Ortaklýk’’ olarak yorumlamadan geçelim.
19 .12.08 Tarihli Londra’da yayýmlanan el-Kudsu’l- Arabi gazetesindeki bir makalenin Yakýndoðuhaber sitesinde yayýnlanmasý, söz konusu senaryolar hakkýnda ciddi ip uçlarý veriyordu.

“ýlýmlý” olarak nitelenen Arap ülkelerinin Ýran’a karþý Ýsrail’le yeni bir pakt oluþturmaya çalýþtýðýný” öne süren makale “baþta Suudi Arabistan olmak üzere Mýsýr ve Ýsrail’in ortak korkusu olan Ýran'ýn bölgede artan etkisini kýrmak için hayata geçirilmek üzere yeni bir güvenlik paktýnýn geliþtirilme stratejisi” ile ilgiliydi.
Elbette sözkonusu bölgedeki Ýslami akýmlarýn kahýr ekseri iç ve dýþ politikada ABD ve Ýsrail ile derin iliþkilerde bulunan, bölgenin yönetimini tekelinde tutan liderlerin belirlediði girdaptan çýkabilmiþ deðiller. Tümcenin açýlýmýný: Ýslamcýlarýn ABD ile dolaylý/dolaysýz iþbirliði içinde olmalarý kaçýnýlmaz oluþudur(! ). Þeklinde okumak yersiz olmaz sanýrým. Sözkonusu girdap’tan kurtulabilmiþ Ýran inkilabý ve akabinde oluþan Hizbullah ile þu an ayný girdap’tan kurtulmanýn mücadelesini veren Hamas’týr. Bundan ötürüdür ki; Ýsrail, Filistin’e, Ýran ekolünden ziyade Türkiye’nin öncülüðündeki özlem duyulan ýlýmlý Ýslam modelini dayatmaktadýr. Zira Hamas 2006 Filistin seçimlerinde halkýn tercihi olmuþ. ABD ve Ýsrail engeline raðmen oylarýn %60 gibi büyük çoðunluðunu elde etmiþti. Sözkonusu halkýn desteði ve Hamas’in zaferi Arap rejimlerin kabusu olmuþtur. Öyle ki; Arap kabile iktidarlarý, Filistin halkýnýn, kendi tahakkümü aldýndaki milletler içinde ayna olduðunu görmüþlerdi.
Þu halde baþta Mýsýr, Suudi Arabistan ve Ürdün’ün neden Hamas’tan kurtulmasý gerekiri bir açýdan da burada aramak gerekmez mi?
Hafýz Esad’ýn öteden beri ABD eksenine düþmemek için ciddi bedeller ödediði bilinmekteydi. Varisi Beþar Esad’ýnda þu ana kadar babasýnýn izlediði siyasi çizginden uzaklaþtýðý söylenemez. Þam ve Tahran yakýnlýðý Beþar için övgüye deðer politikalar üretiyor. Her iki ülke; Filistin, Lübnan ve Siyonist Ýsrail’e karþý ayný politikalarý izliyorlar.
ABD ve Ýsrail bundan ötürü Þam’ý teröre destek vermekle suçluyor. Þam hükümeti’nin Batý ile iliþkilerinde bölgedeki diðer Arap devletlerinden farklý politika izleyiþi, Tahran ve Þam arasýnda stratejik ortaklýk anlaþmasýnýn Mýsýr, Ürdün ve al-i Suud tarafýndan soðuk karþýlanýyor. Dikkati çeken nokta da bu üçlünün özellikle ABD ve Ýsrail’le kusursuz denebilecek siyasi ve ekonomik iliþlileri…
Hizbullah ise; 2006 Zafer’inden sonra bölge halkýnýn çoktan gözdesi olmuþ, gönüllerdeki haklý yerini almýþ. Bunun ötesinde, savaþtan sonra Ortadoðu’daki satrançta çok önemli bir taþ olmuþtur. Dahasý satranç oyununda vezir statüsünde bir rol üstlendi dersek abartmýþ olmayýz. Peki; Hamas bundan sonra hangi rolü üstlenecek?
Ýran’ý uyuþmazlýkla itham eden ABD ve Batý. ABD ve Batý’nýn tutum ve davranýþlarýna itiraz eden Ýran! Ýran’ýn bölgedeki dik duruþu Batý tarafýndan tehdit olarak algýlanýp,sonuçta Ýran’ýn dinamiklerine karþý harekete geçme isteði bilinmektedir.
Ve Ýsrail; Ýsrail kendine yönelik tehdit olarak gördüðü Ýran ve Hizbullah’ý Gazze saldýrýsý ile provake edip geliþim sürecini tamamlayamayan hazýrlýksýz bir Ýran ile savaþmayý tercih etmektedir. Bu iddiaya en uygun material, nükleer donanýma sahip güçlü bir Ýran’a tahamüll edememesidir.

Sonuç:
Taþlar yerine konulmaya baþlandýðýnda, oyunun karesi olarak þunu görmek mümkün. Ýslam kültür ve inancýnýn bütünsel olarak Ortadoðu’dan söküp yok etmek muhal. Batý’nýn hayat kaynaklarýnýn pýnarý Ortaduðu.
Ilýmlý Ýslam Projesi’nin hayata geçirme ýsrarcýlýðý savaþýn Afrika kýtasýna yayýlmasýna zemin hazýrlamak, ekonomik çýkarlarýn anahtarýný elinde bulundurma arzusundaki Batýnýn, amaçtan önce taktik farkýný uygulamasý.
Ýþte Ýmam Humeyni‘nin, “Bölge yeniden kendi dinamikleri ve aktörleri eliyle þekilleninceye kadar istikrar bozulmuþtur. Hiçbir þey eskisi gibi olmayacak, büyük ve çalkantýlý bir döneme giriyoruz” diyerek Ýslam Devrimi’nden 30 yýl sonra baþgösteren buhranlarý o günden, bu günü gördüðünü mü söylemek istiyordu?
Ýsrail ve ABD için üçlü þer ekseni olan Ýran , Hizbullah ve Suriye’yi, dünyanýn kalbi olan Ortadoðu’da büyük savaþýn içine çekerek kendi hegemonyasýna en büyük tehdit unsuru olan uzlaþmaz Öz Ýslam’ý devre dýþý, hiç deðilse baskýn güç olmaktan çýkarmak istemektedir.
Ýsrail”in Gazze’ye baþlatýðý saldýrý ile sadece Hamas’ý etkisiz kýlmayý amaçladýðýný düþünmek, saflýðýn ötesinde basiretsizlikle özdeþ olabilir.
Ýsrail’in Gazze’ye saldýrýsý, dünyanýn güçlü ordularýndan birine sahip olmakla övünüp, savunmasýz halka terör estirmesinin asýl hadefi, Ýran ve Hizbullah’ý Ýsrail’in insanlýk dýþý cinayetlerine sessizliðini bozup, Büyük Savaþ (Armageddon/melhame-i kübra) oyununa çekmesidir.
Ýsrail-ABD ve diðerleri taktiklerle Büyük Savaþ’ý baþlatmayý baþarýr mý? Sorunun evet ya da hayýrlý cevabýný bulmak zor. Ancak bilinen bir olgu var ki; kýsa veya uzun vadede ’’Ýsrail haritadan silinmeli’’ düþüncesi her geçen gün özelde Ortadoðu’da, genelde ise dünyada kabul gören düþünceye dönüþmesidir.