"Hayranlýðý o dereceye vardý ki; yere düþtü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
Kadýn ve erkek, dünya döndükçe her asýrda insan ýrkýnýn deðiþmeyen bir türü olacaktýr. Ben, kadýn-erkeði biri olmadan diðerinin hiçbir anlamý olmayan, bir evin çatýsýz haline benzetirim. Eve hiç benzemez. Natamamdýr. Baþý kopmuþ bir balýk gibidir. Eksiktirler. Hani ayýklayýp ýzgaraya tek tek dizdiðimiz o leziz balýklarýn kafalarýný hiç kopartmam. Bir kere göz estetiðini bozarlar. Sakat görünürler. Kýsacasý erkek ve kadýn bir logonun ayrý ayrý parçalarý gibidirler. Ancak bir araya geldiklerinde belirgin bir þekli temsil ederler. Bir bütün oluþur. Þimdi bu konuyu neden açtým? Çoðu toplantýlarda, bir grup içinde eðer kadýn ve erkek bir arada ise, genelde tartýþma konusu, “biz daha güçlüyüz” veya; “biz olmaz isek siz bir hiçsiniz” veya; “ erkek-kadýn eþittir” veya; “ erkek daha üstündür kadýndan” gibi eften püften gerekli /gereksiz, doðru /eðri, olumlu olumsuz düþüncelerimizi iletiriz. Düþünceleri sonsuzdur. Düþüncelerin sonu yoktur. Bu tür tartýþmalarýn içine girildiðinde karþýt tezler, ister istemez "ok kirpi" gibi eleþtirel acýmasýz oklarýna hedef olmaktadýr. Her tartýþma sonunda ise genelde bir taraf incinir. Eve dönüþünde de cebinde “incinmiþlik, gücenmiþlik” duygularýný doldurur da götürür. Bu yazýmda AÞK’ý ele almak istedim. Ve aþk iki kiþi arasýnda oluþur. Yaþanan yoðun bir tutkudur. Kadýn ve erkek birer oyuncudur, aþkýn sahnesinde. Genelde bu kelime ile sýk sýk karþýlaþýrýz, deðil mi? Þiirlerimize, þarkýlarýmýza, türkülerimize, öykülerimize hatta çoðu efsanelerde iþlenmiþtir. Mitolojide “eros” okunu bilmeyen mi var? Aþký Anadolu’nun her köþesinde görmek mümkündür. Kilimlerde, oyalarda, seramiklerde, yazmalarda ve hatta kýzlarýmýzýn çeyizlerinde dokunmuþtur her renk. Aþký tarif etmek o kadar zor bir o kadar da kolay olmuþtur çoðu kez. Tanrý aþký yaratmýþ ve saf aþkýn yanýnda sevgisini katýk etmiþ. Bunu Yunus’a sorsak, Mevlana’ya sorsak belki bize daha iyi anlatýrlar. Çünkü gerçek ve saf AÞK'ýn yanýnda Tanrý yer alýr. Ama biri var ki, “AÞK BÝR HASTALIKTIR!” dedi ve beni bir düþünce aldý. Bu sözlerin sahibi Prof.Semir Zeki Bey. Meðerse aþkýn gözü gerçekten körmüþ. Gönlümüzü çalan kiþiye olan ve aþýrý baðlandýðýmýz kiþinin olumsuz özelliklerini hiç görmüyoruz. Peki neden? Çünkü tutku aklýmýzý al aþaðý ediyor da ondan. Aþýrý baðlandýðýmýz o kiþinin negatif yönlerini görüþ alanýndan uzak tutup, beynimizin o bölümünü devre dýþý býrakýyoruz. Sonuç? Tabi ki, koskoca bir hayal kýrýklýðýdýr. Aþkýn ömrü kýsa sürüp iliþki bitince hayýflanýyoruz, “Aþkýn gözü körmüþ, nasýl da göremedim?” diye… Ama durun! Daha bitmedi ki sözüm. Peki bütün bunlara neden olan ve aþkýn o hazin sona doðru götürmeden “tüm” sorumluluðu üstlenen beynimizdedir bütün suç. Ve bu bilimsel olarak da kanýtlanmýþtýr. Evet, yanlýþ duymadýnýz! Kanýtlandý. Bunu kanýtlayan da hala Ýngiltere’de yaþayan bir Türk olan; Londra Üniversitesi Nörobiyoloji Prof. Semir Zeki Bey bunu kanýtlamýþ. Bir ilke imza atmýþ bu Türk Doktoru ile gururlandým. Aþaðýdaki yazýyý paylaþmak amacýyla Sabah Gazetesinin Dýþ Haberler Bölümünden aldým. (*)>”…Dünyada bir ilke imza atan profesör Semir Zeki ve ekibi aþkýn insanlar üzerindeki etkisini araþtýrmak için bazý beyin fonksiyonlarýný incelemeye baþladý. Araþtýrma için 20 kadýn seçildi ve deneklere eþlerinin fotoðraflarý gösterildi. Ýncelemeler sonucunda fotoðraflarý gören kadýnlarýn, karþýsýndaki kiþinin negatif yanlarýný görmesine yardýmcý olan beyinlerindeki ilgili bölümlerin devre dýþý kaldýðý belirlendi. Bunun nedeni ise beyinde bulunan ve karþýmýzdaki kiþinin negatif yanlarýný deðerlendirmeye yarayan bölümlerin aþýk olduðumuzda kapanmasý, adeta kör olmasý. Yani kadýnlar "aþýk olduklarý" için eþlerinin kötü yanlarýný görmek istemiyor ve onlarý sadece olmasýný istedikleri þekilde algýlýyor. Ýngiltere baþta olmak üzere Fransa ve Ýtalya gibi birçok ülkede haberlere konu olan Zeki ve ekibi ulaþtýklarý sonucu þöyle anlatýyor: -"…Kadýnlar eþlerini gördüklerinde beyin fonksiyonlarý özel bir gidiþat izlemeye baþlýyor. Beyin hücreleri salgýlanan “oksitosin” hormonu yüzünden neþeye, mutluluða ve aþka daha duyarlý bir hale geliyor. Kötü yanlarý algýlamamýza yarayan bölüm devre dýþý kalýyor. Bu tamamen aþkýn gücünden kaynaklanýyor. Bu aþkýn altýnda türünü devam ettirme ve sevgisini ölümsüzleþtirme isteði var. Bunu deðiþtirmeniz çok zor..." Ýnsanýn inanasý gelmiyor deðil mi? Ama bilimsel de kanýtlanmýþ iþte. Ve beynimizin kimyasý deðiþiyor. Kendimizi unutuyoruz. Evet, ciddi anlamda unutuyoruz. Önemsemiyoruz. Hayatýn hiçbir anlamý kalmýyor, ayrýlýklar olunca, sevdiðimiz gönlümüzden ýrak olunca… Basýnda çok aþk cinayetleri ve intiharlara konu alan “öz yaþamsal” hikayeler okumadýk mý? Hatta hepimiz çok iyi anýmsarýz. Murat kekili diye bir ses sanatçýsý bir þarký okumuþtu. Bir anda “hit” oluverdi ve manþetlerden inmedi. “Bu akþam ölürüm” adlý parçasý ile. Peki neden? Neden olacak, o þarký tam 38 kiþinin intihar etmesine neden olan þarký olduðu için. Kýsacasý o kadar kiþi kendi hayatýný hafife alýp, aþk uðruna yaþamlarýný sonlamýþlardýr. Bakýn bu konuda Prof. Zeki Bey ve ekibi ne diyor: (*)> “… Ýnsanoðlunun en güçlü ve coþkulu ruh hallerinden olan aþkýn nörolojik temellerini araþtýran nörologlar, bu sevgi ve arzunun yoðunluðunu ölçtüler. Londra Üniversitesi Nörobiyoloji profesörlerinden Semir Zeki, fonksiyonel MRI kullarak yaptýðý araþtýrmada, 17 kiþiye önce sevdiði kiþinin, ardýndan da arkadaþlarýnýn fotoðraflarý gösterilerek, serebral kan akýþlarý izlendi. Araþtýrmada insana müthiþ mutluluk ve haz veren aþkýn, kiþilerdeki ’muhakeme yeteneðini yitirdiði’ ve ’saplantýlý kiþilik bozukluðuna’ neden olduðu ortaya çýktý. Aþk, insan beyninde muhakeme ve yargýlama yapan bölümleri de etkisiz hale getiriyor. Aþýk olan kiþiler, sevdiklerine karþý muhakeme yeteneðini kaybediyor. ’’Aþýkken tamamen kör oluyor’’ ve aþýk olunan kiþinin olumsuzluklarý beynin bu bölgelerinin çalýþmamasý nedeniyle görülemiyor. Beynin ’zihin teorisi’ olarak adlandýrýlan ve baþkalarýyla farklýlýklarýný ortaya koyan mekanizmasý da aþýk olunca devreden çýkýyor. Bu nedenle kiþiler aþýk olduklarýyla aralarýnda bir ayrým yapmýyor ve onu kendisi gibi görüyor. Araþtýrmaya göre, aþk, beyinde güven, inanç, haz duyma ve ödüllendirme fonksiyonlarýný etkinleþtiriyor. Aþýk olanlarda oksitosin ve vazopressin maddeleri fazla salgýlanýyor ve bu da karþýdaki kiþiye olan baðlýlýðý artýrýyor. Tek eþli kadýn ya da erkeklerde daha çok oksitoksin salgýlanýyor. Aþýkken depomin ve norepinefrin artýyor. Depomin motivasyon artýþýna, mutluluk, heyecan, uykusuzluk, kalp çarpýntýsý ve nefes darlýðýna neden oluyor. Norepinefrin de heyecan ve enerji düzeyini artýrýrken, uyku ve iþtahý kaçýrýyor…” Düþündüm de; bu kadar bilgiyi aþka düþmüþ kiþilerin akýl sofrasýna sunmuþ olsak, acaba ne düþünürler? Aþkýn bir hastalýk olduðunu anlatsam, acaba bana ne derece inanýrlar? Buna en iyi yanýtý yine Prof.Semir Zeki Bey vermiþ: (*)>”…’Böylesi durumlarda anne-babalar, arkadaþlar olarak biz rasyonel þekilde muamele etmeye çalýþýyoruz. Bu durumda nasihat vermek çok saçma ve vakit kaybý. Bu duruma tahammül etmek gerek. Aþk rasyonel olmadýðý için böylesi bir durumda bizim tepkimiz de rasyonellik dýþý oluyor’ diye konuþtu. Zeki, ’Aþk bir hastalýk ama tedavi etmeye gerek yok. Hayatýnýz boyu devam etmesini istediðiniz bir hastalýk. Arzu edilen bir felaket’ dedi. “ Ben üzerime düþeni yaptým. Araþtýrdým. Sözcükleri edebiyat tavasýna yerleþtirdim. Biraz kendimden biraz bilimden katýk edip, piþirdim. Þimdi KUANTUM sofrasýnda sizlere sundum. Umarým beðenirsiniz. Yüzünüzden sevgi dolu gülüþler eksik olmasýn. Kalýn saðlýkla. Emine Piþiren/Edremit-Akçay/02.08.2008 Kaynak= (*) Dýþ Haberler/ Sabah gazetesi/1602/2004
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Emine Piþiren, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |