Uzakdoðu yolculuðundayým.Henüz uzakdoðuda deðilim, az biraz batýsýndayým. Kaptan pilot yaklaþýk 10 saattir direksiyon sallýyor. Uçak ve benzeri yolculuklarýn hiçbirinde uyuyamama sorunum tavan yapmýþ durumda. Müzik çalarýn þarjý bitti ki bu normal böyle bir yolculuða aküyle çýkmak gerekirdi. Nedense þimdi akýllýca gelen bu fikri kimse beðenmemiþti . Notlarýma ekliyorum “ dönüþte akü alýnacak, 65 amper” Bölüm bölüm yerleþtirilmiþ ekranlarda oldum olasý sevmediðim tür bir komedi filmi oynuyor. Birkaç tip var ayakta benim gibi onlarda çok Uzakdoðulu tipler, bir Hindistanlýya kardeþim diyebilirim o kadar. Gece bindik uçaða, bir iki saat uçtuk gün oldu gece, þimdi yine gece herhalde bilemiyorum. Hostesler de uykudalar, nöbetleþe deðiþerek arada bir geziniyorlar. Ben hepsiyle özellikle göz göze geliyorum. “ Yardýmcý olabilir miyim?” sorusuna ise “Kaptana söyle bu kadar saat uyumadan direksiyon sallamasýn, bir iki hava boþluðunda kestirsin” gibilerinden bir uykusuzluk sendromunun tam ortasýnda olduðuma dair cümleler kuruyorum. “Anlamadým efendim?” uykulu sorusuna “Uçakta bomba var galiba, þu ýþýklarý yakýnda bir arayalým” konsantre saçmalýðýný kusarak uyanmasýný saðlýyorum arkadaþýn. Yolcu olarak ben uyumuyorum, onlarýn uyumasý çok enayice. “Hadi arkadaþlar oturmaya mý geldik ?”


Ýniyorum uçaktan sonunda, hoþ bulduk lan Hong Kong!. Ayaklar 49 numara olmuþ durumda. Hemen otele atmalýyým kendimi ve bir duþ alýp bir þeyler yemeliyim. Anlaþýlmaz bir þey daha iþte! Türk Hava Yollarý ile seyahat ettik ama yemekler acayip Çin iþiydi. Neymiþ efendim , Çin’li yolcu Türk den fazlaymýþ. Olsun banane, hem sen Çin Hava Yollarý deðilsin ki kardeþim, sen bizim lalemizsin. Gökyüzünün lalesi kime diyorum.  Hava alanýný terk eder etmez, hatta etmeden, henüz çýkýþ kapýsýnýn kapsama alanýna girdiðinde , gün gören görmeyen bütün deliklerinden ter çýkýyor insanýn. Yazýldýk taksi sýrasýna bekliyoruz. Sýrada sigara yiyen tek kiþi benim. Bir kiþi daha var ama o bayaðý içiyor. Sýramýz sigarayý sindirmek üzereyken geliyor, atlýyoruz taksiye “Allah senden razý olsun Carrier”.

-     Royal Plaza Hotel please.
-     Hýn zjýn kun?
-     Hassiktir!
-     Nla shýn kun?
-     Prince Edward Road caným, Kowloon
-     Ooo Kowloon?
-     Yes, Mongkok Kowloon
-     Oooo Oooo Mongkok?
-     Yes dedik ya olm. Gülümsüyorum suratýna herifin

Hafif olaylý baþlýyor Hong Kong seferimiz. Ýngilizce bilmemesine raðmen pratik zekasý kuvvetli çýkýyor allahtan taksicinin.

-     Carrier’ý bildinmi?
-     …………
-     Alarko amcamýn teyzeoðlu olur kendisi.
-     Hgan zun shaga
-     Hakan deðil olm, hadi hadi önüne bak.
-     Þfituga býngua masfi

Allah bilir giydiriyordur bu taksici bize, olsun zaten anlamýyoruz üstüne üstlük deplasmandayýz çok fena. Ýlk izlenimim çok saygý uyandýrmýyor bu Ýngilizleþen Çinlilere ve bu Ýstanbul kadar ülkelerine. Fazla kalmayacaðýma seviniyorum , zaten giriþte göçmen bürosunun kayýt kaðýtlarýný da doldurduk. Biz istesek de çýkartmalarý olasý. Aniden

-     Hey hey , this building sir. Follow that road please.
-     Þiyu þaligzhou
-     No, no no no . Not this road that roaaaaad!
-     Oooooþiii
-     Oþi tabi gevþek taksici, stop here please i’ll go by walk

Zor da olsa inebiliyorum otelime yakýn bir yerlerde, yürüyüþe geçiyorum elimde benden uykusuz bavulum. Dayan lan bavul ha geldik ha gelicez. Saat sabah 08:45 burada , Ýstanbul’da 02:45. Telaþe var heryerde, fena bir trafik sorunu olduðunu keþfetmek 30 saniye kadar sürüyor.Her yer araba, hayýr hayýr her yer insan! Hangisi daha çok karýþýyor. Benim gibi turist yok yalnýz o kesin. Yaklaþýk 15 dakikalýk bir yürüyüþ sonunda varýyorum otelin kapýsýna ve dayanýyorum resepsiyona.

-     Good morning.
-     Good morning sir, how can i help you.

Alnýndan öpesim geliyor resepsiyonist kýzý.

-     I’m here for stay, that’s my passport and voucher.
-     Okey sir , take some rest please, i’ll be there in 5 minutes
-     Thanks.

Voucher’a gömülüyor küçük kafasý kýzýn. Komisel Çingiliz çocuða bir þeyler söylüyor. Çocuk benim bavulu alýp kayboluyor ortalýktan. Hatun geliyor devrisinde, Siyonist resep siyonistim benim.

-     There you go Mr. Çýrpan, your room number is 1654. Wellcome again!
-     It’s very kind of you kýz.

Sonunda atýyorum kendimi odaya ve de sýcak suyun altýna. Beklediðimden daha iyi geliyor duþ. Bavulun en üstüne koyduðum pijamalara bürünüyorum hemen. Þimdi kahvaltýya inerek ve böyle yorucu ve sinir oynatýcý bir baþlangýcýn ardýndan, sinir krizi bir menü sýkýntýsý çok eziyet verici geliyor.Açýyorum minibar ý , bir adet soguk sandviç ve bir adet kendini su sanan sodayla geçiþtiriyorum kahvaltýyý, uykuya dikey geçiþ yapýyorum. Az biraz televizyon bakýyorum. Sadece resimler, hareketli mecmua. Bi bok anlaþýlmýyor hiçbir kanaldan. Uyku öncesi sigaramý yakýyorum. Ýþte þimdi biraz huzur hissediyorum. Bu huzur henüz bünyedeki ilk turunu doldurmadan telefon çalmaya baþlýyor. Allah Allah, ýsrar ediyor telefon. Göçmenb bürosundan arama olasýlýklarý ne acaba? Neredeyse kesinlikle yanlýþ olduðundan emin olarak kaldýrýyorum ahizeyi ve Avrupalý hariç herkese küfür etme kararý alýyorum.

-     Hello?
-     Oooo Hello sir. I’m cathrine from reservation. Our staff warned me about your safety.
-     Safety? What happened am i lost?
-     No, sir. We determined that the fog level is above standarts, is everthing ok sir?
-     What fog? Ne diyo lan bu hatun.
-     Ohhh Oooh, you mean yeaah, i’m smoking right now.
-     Ooooþi , but you didn’t note that you want to stay in a smoking room sir?
-     Do you want me to change the room sir

Elimde kalýcak karý.

-     No cathrine from reservation.
-     But
-     Üsteleme karý, söndürüyorum sigarayý. Ok cathrine ok, everything fine, i’ll changethe room tomorrow.
-     Ok thank you sir. Sorry for inconvinience sir
-     Uzatma cathrine

Kapatýyorum telefonu sinirle, kýzda suç yok hep Ýngilizlerin ibneliði. Uyu olm fatih, uyu. Hayýrlý olsun Uzakdoðu seyahatin.


                    Fatih ÇIRPAN
                                                  26.Mayýs.2006