Tüm insanlýk bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac |
|
||||||||||
|
Ayol ben boþuna bayýlmýþým. Arabamýz çalýnmamýþ. Amca oðlumuzun yardým sever oðlu, benzin almaya gitmiþ. Þöyle okkalý bir tokat atýnca eþim, ayýlýyorum. Bedava eþyalarý almak için Tunceli’den ayrýlýp Sivas’a doðru çýkýyoruz yola. Þehre girmek üzereyken, büyük oðlanýn cep telefonu çalýyor. Bizim amca oðlu arayan. Ne vefakâr, ne cefakâr bir akraba. Þakýyor bülbül gibi: - Müjdemi isterim yeðenim. Devlet - ay pardon iktidar partisi- Mudurnu’ya yardým daðýtýyor. Çabuk geri dönüüüün, yetiþiiiiin. Bizim oðlan ani bir fren yapýnca, yüzümüz arabanýn camýna yapýþýyor. Bedava eþyanýn sevincinden dolayý, yüzümüzün acýsýný falan duymuyoruz. Hakikaten de “ Bedava sirke baldan tatlýymýþ.” Ben inanamýyorum bir türlü Mudurnulular’a bedava eþya daðýtacaklarýna. Diyorum ki: -Ýnanmayýn, yalandýr . Ýktidar partisinin oylarýný týrtýklayacak Mudurnu doðumlu belediye baþkan adayý yok ki rakip partiden. Ne diye Mudurnu’ya yardým daðýtsýnlar? Yoksa Mudurnu’da Karayalçýn’ýn akrabalarý var da biz mi bilmiyoruz? Derken birden Kýlýçdaroðlu’nun yüzü gözümün önüne geliyor. Diyorum ki: - Valla Kýlýçdaroðlu, bizim yörenin insanýna çok benziyor. Belki babasý Mudurnulu, ya da annesi. Bu sebeple, Mudurnulular oylarýný Kýlýçdaroðlu’nun partisine vermesinler diye yardým daðýtýyorlardýr. Bu kez de küçük oðlan salak salak fikir yürütüyor: - Anne! Kemal Kýlýçdaroðlu’nun eþi, yoksa Ankaralý mý? - Saçmalama salak oðlum, diyorum. Yardým, Ankara’ya deðil Mudurnu’yaymýþ. Devam ediyor bizim akýlsýz: - Olsun anne. Ankara, bizim sýnýr komþumuz. Ha Ankara, ha Mudurnu…. Ýþte tam bu sýrada þöyle okkalý bir tokat atýyorum oðluma. Çok sinirleniyor. - Anne, bugüne kadar bana elini gölgelendirmedin. Neden bana tokat atýyorsun? Ben çocuk muyum? Rüya bu ya, tam bu sýrada ellerim büyüyor kürek gibi, parmak uçlarýmdan dikenler çýkýyor adam boyu. Dönüyoruz gerisin geri. Ýstikamet, Mudurnu. Yardýmý kaçýrmayalým diye süratle gelirken, baþlýyor arabanýn ön kaputundan duman yükselmeye. Araba su kaynatmýþ meðer. Uðraþ bakalým, arabanýn orasýný burasýný kurcala bakalým. Yok, çalýþmýyor meret. Arabayý tamirciye götürmeye zaman yok ki, bedava eþyalar gene tükenecek biz varýncaya kadar. Diziliyoruz yolun kenarýna. Yanýmýzdan her araba geçiþte “ Mudurnu Mudurnu !” diye baðýyoruz. Bir otobüs duruyor sonunda. Arabayý yol kenarýnda býrakýp, otobüse atlýyoruz. Rüya bu ya, yol sanki iplik gibi. Ve biz, her an kopabilecek kadar ince bir ipin üstünde ilerliyoruz. Yorgunluktan uyuyup kalýyoruz hepimiz otobüste. Bedava daðýtýlan keklerden, meþrubatlardan haberimiz olmuyor. Bizim küçük oðlan basýyor yaygarayý: - Ulan, ne þansýzýz biz ya! Bir gün olsun, bedava bir lokma geçmeyecek mi boðazýmdan? Ne kadar zaman geçiyor, bilmiyorum. Bir el dokunuyor omzuma: - Teyze, uyanýn. Mudanya’ya geldik. - Ne ? Mudanya’ ya mý geldik ? Ay Mudanya’da da yardým daðýtýyorlar ? Ýþte þimdi yaþadýk. Arabanýn muavini : - Ne yardýmý, ne yaþamasý ? Rüyamýn burasýný tam seçemiyorum ama galiba muavin, bizi Mudurnu’ya deðil de Mudanya’ya gidiyoruz sanmýþ. Anlatýyoruz olayý. Diyor ki muavin, sigaranýn dumanýný yüzümüze üfürerek: - Yani bedava mezar bulsanýz, gireceksiniz. Bedava eþya için Mudanya’ya gelinir mi? Biz bu salak muavinle anlaþamayacaðýz anlaþýlan. Ayrýlýyoruz oradan ve Bolu otobüsüne biniyoruz. Eþim yolda cep telefonundan komþumuz Asuman Haným’ý arýyor: - Biz eþya yardýmýna yetiþemezsek, bizim yerimize siz alýn bedava eþyalarý, bizim eve taþýyýn. Anahtar paspasýn altýnda. Uzun bir yolculuktan sonra, geliyoruz Mudurnu’ya. Vakit gece yarýsý. Herkes uykuda. Yýldýzlar parlýyor gökyüzünde.Sanki sevincimizi paylaþýyorlar. Heyecanla, kapýmýzýn anahtarýný çeviriyoruz. Bu arada ben de, koltuklar ne renk acaba diye merak ediyorum; buzdolabý inþallah parmak izi býrakmayan cinstendir diyorum. Ýçeri girince bir de ne görelim? Ev tamtakýr, kuru bakýr. Rüya bu ya; hýrsýz girmiþ eve, olaný biteni alýp gitmiþ. Ýþte tam bu sýrada ben kendimi yerden yere atýyorum. Hýrsýzlar, kaplama halýyý bile söküp götürmüþler. Olan hýzýmla kendimi yere atýnca; baþýmý çarpýyorum küt diye. Çok caným yanýyor. Bu acýyla uykudan uyanýyorum. Bir bakýyorum, sýcak yataðýmdayým. Ama ter içinde kalmýþým. Ýstemeden gördüðüm bu rüyadaki kimliðimden utanýyorum, sanki gerçekmiþ gibi. Gerçek yaþamýmda oyunu satan karaktersiz bir seçmen olmadýðým için Allah’a þükrediyorum. ( Bitti.)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |