Tüm insanlýk bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac |
|
||||||||||
|
Türk sinemasýnýn asi çocuðu, “Gerçek oyuncu gerilla gibi olmak ister.”sözünün sahibi Fikret Kuþkan, Cumhuriyet’teki söyleþinde Alper Turgut’a ruh halini böyle açýklýyordu. Uzun söyleþide Türk sinemasý ekseninde sanatçýnýn konumunu kendi yaþamýndan yola çýkarak ele alan Kuþkan, büyük kitlelerce tanýnmasýný ancak ‘Babam ve Oðlum’ filmiyle yaptýðýný, 21 yaþýndan beri kendi kurallarýyla sinemada var olmaya çalýþtýðýný, “Kul olmak bana uygun bir þey olmadý olmayacak da.” gerektiðinde bir baþka alanda yaþam mücadelesi verebileceðini belirtiyor. Fikret Kuþkan, kendine özgü bir sinema oyuncusu. Bu alanda birçok ödül kazanan oyuncunun günümüz televizyon izleyicilerine iliþkin görüþleri de oldukça radikal bir söyleme sahip. “Bu ülkede doðru bir þey yaptýnýz mý, hangi alanda olursa olsun iþiniz zor demektir, her türlü engelle karþýlaþýrsýnýz.” Tiyatro ve sinemada para olmadýðýný, aptal kutusu televizyonun ise para saçtýðýný anlatýrken “Sonuçta bu ülkede kaliteden çok ucuzluða ve basitliðe önem veriliyor. Bu da yapýmcý ve kanal sahiplerinin iþine geliyor. Çünkü bu toplum (halk diyemiyorum) 35 kelime ile konuþuyor.”þeklinde önemli bir saptamada bulunuyor. Sanatçý olmak böyle bir þey; görülemeyeni görmek, söylenemeyeni söyleyebilmek. Kuþkan da bunu hem sinemada hem yazýlarýnda ve söyleþilerinde rahatça yapabiliyor. Kuþkan’ýn ‘toplum 35 kelime ile konuþuyor’ deyiþi bana Almanlarýn ilk kuþak Türkler için söyledikleri bir sözü anýmsattý. Onlar, tek kelime Almanca öðrenemeden köyünden kalkýp, diþ kontrolünden aldýklarý saðlam raporla ayak bastýklarý ülkede en kötü koþullarda çalýþýrken elbette yaþadýklarý ülkenin dilini öðrenme þansý elde edemeyeceklerdi. Bu kabul edilebilir bir gerekçeydi. Ama kabul edilemez olansa, anadili Türkçe olan ve bu dille okulda öðrenim gören bir insanýn günlük 35 kelimeyle konuþuyor olmasýný hangi gerekçeye sýðýnarak açýklayabilir ya da hoþ görebiliriz? Aysun Kayacý NTV’deki canlý yayýnda söylediði bir sözle neredeyse bir daraðacýna çýkmadýðý kaldý. Okumayan, düþünmeyen ve kendisine sunulanla yetinen bir toplum yetiþtirme özlemi 12 Eylül’ün ülkemize armaðaný oldu. Liselerden felsefe ve mantýk dersleri yine o dönemde kaldýrýldý. Amaç gayet açýktý. Kuþkan’a öðretmen olan eniþtesinin sorduðu: ”Niye okumuyorsun?” sorusuna verdiði yanýtta gizli: ”Çorba kaynamýyor.” Bu dönemin beraberinde gelen toplumsal çalkantýlarýn sonuçlarý elbette seçimlerle ortaya çýkacaktý. Düþünen deðil, biat eden insan isteniyordu, sonunda o da oldu. Mecliste liderine biat eden milletvekilleriyle ülke gündemi adeta bir gondola döndürüldü. “Yaratýcýlýk bu ülkede asla desteklenmedi. Sanat ve kültür, bu ülkenin para daðýlýmýnda sýralanan fonlarýn en arkasýnda yer aldý.” sözü, Kuþkan söyleþisinden altýný çizdiðim cümlelerden biriydi. Bu sözü doðrulayan somut bir örneði, uzaða gitmeye gerek yok, vereyim: Ödemiþ Kültür Sarayý inþaatý. Yýllarca bir hayalet gibi asýlý duran bina umarým en kýsa zamanda tamamlanýr da amaca uygun hizmet verir ve genç yeteneklere bir þans kapýsý olur. Yazar ve sanatçý olmak her dönemde ve her ülkede zor olmanýn ötesinde geri kalmýþ ülkelerde ateþten gömlek giymekle eþdeðerdir. “Gerçekte bugün yazar olma hakkýndan ciddi olarak kuþku duymayan kimse, yazar sayýlamaz. Ýçinde yaþadýðýmýz dünyanýn durumunu göremeyenin o dünya üzerine yazacak hemen hiçbir þeyi yoktur.”diyen Elias Canetti’ye hak vermemek ne mümkün. Ülkemizin sicili bu yönüyle pek de parlak olmadýðýný çok uzaklara gitmeden örnekleyebiliriz. Alýn size Sivas katliamý, alýn size Uður Mumcu’yu, Bedrettin Cömert’i, Ahmet Taner Kýþlalý’yý, Abdi Ýpekçi’yi, Hrant Dink’i… Liste maalesef uzayýp gidiyor. Bu insanlarýn tek suçu, düþüncelerini toplumla paylaþmaktý. Ancak onlara biz ödül olarak ölümü layýk gördük!
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Akþahan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |