Ýnsanlarýn arasýnda yaþadýðýmýz sürece, onlarý sevelim. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
- Dede, arka odanýn duvarýnda bir at tablosu var nereden geldi? Senin atlara ilgin de nereden geliyor? Ne olur anlat hele.. Olanca hýzýyla mezar fotoðraflarýný açýklamaya devam eden Nur Dede, elindekileri býraktý. Doðruldu. Ayaklarýný yataktan aþaðýya sarkýttý. “Tabloyu bana getir” dedi. Kalender hýzlý bir el yordamýyla tabloyu aldý, dedesine uzattý. Ýhtiyar, gözlerini kýstý. Sanki çok uzaklara bakýyordu. - Ben, dedi. Taþ ustalýðýný babamdan, atlarý da dedemden öðrendim. Senin dedenin dedesi namlý bir seisti. Altý – yedi yaþlarýndaydým o zaman. Saraydan insanlar gelir dedemden bir iki at alýrlardý. Hey gidi Hafýz Ali hey!.. Yüz metreden þeceresini sayardý atýn. Kaliteli bir safin ( iyi cins at ) gördümü baþýný kaldýrýr, göðsünü dýþarý çýkarýr ve soluk alýp vermeyi býrakýrdý. Nefesini içerisinde tutar. Düþünür. Uzun bir soluk verdikten sonra bir dua okuyarak ata yaklaþýrdý. Yetiþtirdiði at, dað taþ demez; hýzlý gider hýzlý dururdu. Nam salmýþtý Rumeli’de.. “ On iki niþaný tam tekmil, süt be süt küheylan olmalýdýr at” derdi. - Peki Dedem, sen bu iþi neden devam ettir medin? Doðruldu, sýcak sobanýn üzerindeki çaydanlýktan bir bardak ýhlamur doldurdu bardaðýna; eline alýp pencereden dýþarý baktý. Sadece sobanýn gümbürtülü yanýþý duyuluyordu odada. - Tarih boyunca oðul, yiðit ile at hep birlikte anýlmýþtýr. Kahramanlarýn vazgeçilmez sevgilisidir asil ve soylu küheylanlar. Orta asya bozkýrlarýnda kendi benliði için at koþturan akýncý, islamla þereflenince ufkunda parlayan ýþýltýya dört nala at sürdü. Bu coþkuyla Anadolu’ya, oradan Balkan ellerine; doðuya ve batýya döndürdü yüzünü.. Aþýlmaz karlý daðlarýn, kýzgýn çöllerin vazgeçilmez sýrdaþý; yeri geldiðinde yiðidin ölüm arkadaþýdýr atlar… Dolu dizgin sürülmeli ki at mundar gitmesin. Bunca yýl küheylan, ötelere açýlan billur kapýlar arayan, tenden geçmiþ nice koç yiðitlerle özgürdü. Zaman geldi evladým. “Attan Ýnmeyesüz!” sözü tarih kitaplarýnda yerini aldý. Karlý daðlarda, sarp yokuþlarda taþýdýðý süvarisi inmiþti attan.. Yeniden bindiðinde ten sevdasý baþladý kendinde; “mal ve para ne güzel þeymiþ” dedi içinden… At bir an durdu, ne kadar da aðýrlaþmýþtý süvari, çekemedi onu; güdükleþti. . Ne zaman insanlar o mübarek hayvaný kumarhanelerin süslü oyuncaðýna çevirdiler. At, o zaman öldü benim ülkemde.. Ihlamuru da, söyleyeceði sözleri de bitmiþti. “ Ben biraz kestireyim” dedi. Kalender soluksuz dinlemiþti dedesini. O bir alimdi. Allah dostuydu ancak bunun farkýnda deðildi galiba.. Belini doðrultu, ýþýðý kapattý. Sýrtüstü uzandý yataðýna, gözlerini tavana dikti harýl harýl yanan sobanýn üst deliklerinden çýkan ýþýk huzmeleri tavanda geziniyordu. Dedesini düþündü. “Hadi Nur Dedem, bir at yetiþtirelim yarýþma varmýþ” desem ne derdi?.. Bunu söylemeye cesareti yoktu. Zaten, at alacak paralarý da yoktu.. Nur Dede o gece teheccüt namazý için kalktý. Sabah kalkýþlarý artýk biraz sancýlý oluyordu. Yataðýn ucuna tutundu. Kendini ileri doðru iterek doðruldu. Abdest aldý. El baðladý huzur-u ilahide.. Tam secdeye varmýþtý ki rüya geldi aklýna. Düþünmemeye çalýþarak hýzlýca bitirdi namazýný. “Aman ya Rabbi! Ölüm kapýya dayandý galiba” dedi. Bu gece rüyasýnda beyaz bir atýn üzerinde dört nal giderken gördü kendini.. Ýki yanýnda devasa taþlarýyla uçsuz bucaksýz bir mezarlýk vardý. At bir kabrin önünde durdu. Nur Dede kabre dikkatle baktý kendi adý yazýlýydý. Þaþýrmýþ ama korkmamýþtý. Taþa dikkatle baktý. Üzerinde o hadis vardý.. peki gerisi.. gerisini hatýrlamýyordu. Baþýný ellerinin arsýna alarak düþündü.. kalktý. Sobaya iki odun daha attý. Terar postekisinin üzerine oturdu. Bin birlik tesbihini eline aldý. Düþünüyordu. “evimi satsak acaba” dedi. “Ama nasýl olur? Bu yetim benden sonra ne yapar?..” Kendine kýzdý. - Ya Rabbi yok mudur bir çýkar yol? Ölüm beni çaðýrýyor ve arkada ne bir eserim var ne de kendisinden faydalanýlan bir ilim.. ‘Latif’ ismine sarýldý yine. Onunki dua deðil adeta inlemekti. Gecenin koyu matemi sinmiþken odanýn her yerine, sabah ezaný yetiþti imdada. . Nur Dede Kalender’i kaldýrdý. “Oðlum kalk vazifeni yap” dedi. Kalender kalktý hýzla hazýrlandý. Dedesinin ona emanet ettiði yerde kýlacaktý namazýný. Nur Dede: - Bende geleyim bu sefer. - Sen hastasýn dede, dinlenmelisin.. Kapýyý kapattý, ayak sesleri giderek azalýyordu, sonunda duyulmaz olmuþtu. Aðlamaya baþladý. Üç savaþ görmüþ, açlýk ve kýtlýklarla mücadele etmiþti. Yanýnda arkadaþlarý þehit olmuþ; yeri gelmiþ esir bile düþmüþtü. Ancak þimdi yanýbaþýndaki camiye bile gidemez olmuþtu. Ýsyan deðildi bu sadece hüzündü, alnýný secdeye mýhlamýþ: “ Bugün ya Rabbi bu Cuma günü bir yol göster!” Gözyaþlarýndan posteküsü ýslanmýþtý. Sabahýn sessizliðini kapýdan gelen ses bozdu. Gelen Kalender olsa anahtarý vardý, açardý. Doðrulmadý secdeden: - Kim o? - Biziz Nur Dede Nihat ile Murat. Sabahýn seherinde hayrdýr inþallah diye geçirdi içinden..Kalktý kapýyý açtý. Gülümseyen gençlere baktý. - Hayýrdýr yavrumlar bu cuma erkencisiniz maþallah. - Uyumadýk ki. - Uyumadýnýz mý? Neden? Nihat arkasýnda gizlediði kitabý gösterdi. - Bunun için Nur Dedem bunun için… - Bu da ne? - Kitap? - Ne kitabý? -Tarihi kabristanlardaki mezar taþlarýnýn ve kitabelerin manalarý ve özelliklerini anlatýyor.. - Ne güzel! Yazarý kimmiþ? - Siz!.. “Rüyamý yoksa,” dedi hayýr deðildi. Kitabý aldý ýþýða doðru tuttu. ‘Dar’ül Hadis Cami’deki mezarlar ve anlattýklarý.’ adlý bir kitaptý, gerçektende kendi adý yazýyordu. “Aman Allah’ým bu ne lütuf. Daha seccade kurumadan bu ne lütuf..” sarýldý gençlere “siz bundan sonra benim torunlarýmsýnýz içeri girin.” Önce sustular. Nur Dede’nin þükür secdesinden kalmasýný beklediler. Gözlerine inanamýyordu bu bir ilmi eserdi ve Rabbi, ona kötürüm haldeyken bile hadisin ikinci unsurunu tamamlamasýný nasip etmiþti. - Nasýl baþardýnýz canlarým? - Size getirdiðimiz fotoðraflarýn açýklamalarýný düzenledik, baktýk elimizde bir hayli doküman birikmiþ. Murat’ýn dayýsý belediyede kültür müdürüymüþ, ona gösterdik çok beðendi. Þimdilik örnek nüsha yaptýk galiba birkaç bin tane basýlacak.. Nur Dede kitabýný eline almýþ yeni doðan bir çocuk gibi kucaðýnda tutuyordu. Mutluluktan, odanýn ortasýnda adeta oynuyordu. “ Latifsin lutfediyorsun..”diye haykýrýyordu. Çocuklar da þaþýrmýþtý bu tepkiye ve onun sevincine ortak oluyorlardý. Üçü birlikte sarýlmýþlar sevinç yumaðý olmuþlardý. Kalender vazifesini yapmýþ eve dönüyordu. Ýçeriden gelen seslerle irkildi. Korktu, “dedem” dedi. Heyecanla kapýyý açtý. Nur Dede, Nihat ve Murat odanýn ortasýnda sarmaþ dolaþ olmuþlardý. Dedesinin elinde bir kitap vardý. Gülümsedi, o da katýldý sevinç yumaðýna. Dedesi coþkuyla: - Oðul bu benim kitabým.. - Demek bitti ha.. - Ne, biliyor muydun? - Evet Dedem, evet. Nur Dede, yine hüzünlenmiþti. Gözleri nemlendi. - Durun yiðitlerim, size ellerime kavatlý hazýrlýyacaðým. Ýzin vermediler. - O zaman ben sobada ekmek kýzartayým. Gülümsediler… … Kalender hazýrlýklarýný bitirmiþ cuma namazýna gidecekti. O da ne? Nur Dede’de hazýrlanmýþtý. - Yavrum, bu gün kendimi çok dinç hissediyorum elhamdülillah. Ben de geleyim koluma gir hele. - Ama Dede.. - Amasý mamasý yok. Aðýr aksak adýmlarla yürüyerek Eski Cami’ye vardýlar. Caminin giriþindeki dört metrelik elif harfini çok seviyordu. Onun bu camide de sürekli durduðu bir yer vardý. Devasa hat yazýlarýyla meþhur bu caminin müezzin mahfilinin üst katýnda kýlardý namazýný. Denedi çýkamadý merdivenleri, torununu oraya gönderdi. O da alt katta durdu. Her cuma buraya gelirdi. Bu camide imamlar hutbeye kýlýçla çýkardý. Fethin bu ilk büyük camisinde her cuma sergilenen bu sahne onu hep heyecanlandýrýrdý. Yüzyýllar önce II.Ahmet ve I. Mustafa’nýn tahta çýkmak için kýlýç kuþanma törenleri bu camide yapýlmýþtý. Bu topraklardý fetih ruhunun mayalandýðý yerler. Fatih’in rüyalarýnda Ýstanbul’u gördüðü yer burasýydý. O günlerin anýsýna, ecdadýmýzdaki fetih ruhunu hatýrlatmak için Cuma günleri hutbeye o tarihi kýlýçla çýkýyordu imamlar. Yine ayný þey olmuþtu. Yine duygulanmýþ ve birkaç damla gözyaþý dökmüþtü.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ünal, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |