"Küle deðil, ateþe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar |
|
||||||||||
|
Biliniyor ki dil, o ülkede yaþayan insanlarýn ortak malý, bir milletin ses dünyasý ve yaþadýðý fertler üzerinde kökleþmiþ ve onun üzerine bin yýllar sinmiþ sosyal ve milli müessesedir. Bununla beraber dünya görüþü kelimelerden oluþur. Dünya görüþü; bir milletin farklý olan hayat felsefesidir. Sosyal ve psikolojik olaylar karþýsýnda fertlerin bu ortak tutum, zihniyet ve davranýþlarý o milletin dünya görüþünü oluþturur. Bunun için her toplumda kelimeler, dolayýsýyla dil, deðer ölçüleri ve bu deðerler karþýsýndaki tutum ve davranýþlar baþka baþkadýr. Aþk, namus, madde, temizlik, ahlâk, eðlence vb. durumlar toplumdan topluma deðiþkenlik gösteren olaylardýr. Hâl böyleyken, Türkçeyi Türkçe yapan kelimelerin atýlýp veya yozlaþtýrýlýp onlarýn yerine “gümrüksüz kelime” ithali, bir millet için içler acýsý durumdur. Þimdiki durum bunu arz ediyor. Bilinçsiz kullanýlan kelimeler, özenti, kültürü öðrenmek için herhangi bir çabanýn olmayýþý, teknoloji gibi etkenler kimliðimizi zedelemektedir. Bilinçsiz Kelime Kullanýmý ve Özenti Cehâletin ve eðitimsizliðin bir sonucu olarak ortaya çýkan bu durum özellikle internet kafelerde, oyun salonlarýnda, arkadaþ ortamlarýnda içler acýsýdýr ki, genellikle “gençler” arasýnda kendini göstermektedir. Kullanýlan kelimelerin modern çaða ayak uydurma (!) biçiminde anlaþýlmasý bunun en önemli sebebidir. Açýp bir Ömer Seyfettin, Yahya Kemâl, Mehmet Âkif, Yavuz Bülent Bakiler, Peyâmi Safa, Nihat Sami Banarlý gibi þahsiyetlerin okunmasý, onlardaki yüce Türkçe bilincinin keþfedilmesi kendi kültürümüzün öðrenilmesinin yolunu açacaktýr. Bunun için yine, okumayý zevkli hâle getirecek etkinlikler, bilgi þölenleri, konferanslar tertiplemek yararlý olacaktýr. Tarihin bize, ebediyete kadar sürdürmek için teslim ettiði mirasý, bir gençlik hevesi olarak fedâ etmek gayr-i makul olacaktýr. Bir Türk Dili ve Edebiyatý araþtýrmacýsý olarak þunu da belirtmem gerekir ki, bazý basýn-yayýn organlarýnda kullanýlan Türkçe, Türkçe olmaktan çok, Türk kültürünün zeminine dinamit koymaktan baþka bir þey deðildir. Okullarda bina edilmeye çalýþýlan dile sevgi ve dile saygý anlayýþýna muhalif olarak bazý kanallarda sokak dili daha doðrusu “virüslü” kelimeler dolaþmaktadýr. Eðer vücuda (millet-gelenek-âdet) bir virüs girmesi hâlinde (gümrüksüz yabancý kelime kullanýmý) ne siz þu an bu yazýyý okuyabilirsiniz ne de gelecekten umutlu olabilirsiniz. “Entelektüel” denilen bazý kiþilerin konferanslarý, insanlar tarafýndan dikkatle izlenmekte, onlar ne derse doðru kabul edilmektedir. Oysa malum kiþilerin kullandýklarý kelimeler Kurtuluþ Savaþý’ndaki “mandacýlýk” fikrinden çok da uzak bir anlayýþa sahip deðildir. Þekil ve suret deðiþtirmiþ bir anlayýþ allanýp pullanýp, ehil kiþiler (!) adý altýnda insanlara sunulmaktadýr. Tabii halkýmýzda bunlara karþý bir ilgi oluþmaktadýr ne yazýk ki… Ülkeyi cumhur (halk) yönetir. Bu, yönetim biçimleri arasýnda en uygun olanýdýr. Halk ne derse o olur. Halka sunulan seçeneklerin saðlýk derecesi, dolayýsýyla bütün milleti etkileyecektir. Ýnsan uzuvlarýnýn bir yerindeki aðrý diðer yerlere de sirâyet edecektir. Caddelerde, sokaklarda, sanki buralara Fatihler, Yavuzlar, Orhanlar, Osmanlar… ayak basmamýþ gibi yabancý kökenli levhalar görüntü kirliliði olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Buna “DUR” demenin tek çaresi vardýr: Okumak… Okumak ama ne okumak: Magazin mi? Yoksa Televole mi? Yoksa Paparazzi cinsi yayýn/yayýmlar mý? Bu sorunun cevabý elbette ki “HAYIR” olacaktýr. “Benim Yahya Kemâl’im, Ahmet Hamdi Tanpýnar’ým, Mehmet Kaplan’ým, Fuat Köprülü’m, Ahmet Hikmet Müftüoðlu’m, Tarýk Buðra’m, Halide Edip Adývar’ým daha birçok gönül insaným, vatandaþým varken neden beni benden çýkaran yayýnlar/yayýmlar izleyeyim?” diye sormasý gerekmez mi her bir Türk vatandaþýnýn? Tartýþýlan bir baþka konuya da parmak basmak mecburiyetindeyim. Yabancý dille eðitim farklýdýr, yabancý dil eðitimi farklýdýr. Siz hangi kelimelerle eðitim görürseniz, o dili kullanan millet gibi düþünürsünüz. Bu durum, sizi “siz” olmaktan çýkarýr, sararmýþ bir sonbahar yapraðýný býrakýn, küllerinizi yeryüzüne savurur... Diðer yazýlarýmýzda bu konuya deðinmeye devam edeceðiz. Hürmet ve muhabbetle... Muhittin TURAN
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Muhittin Turan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |