..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sanat doðaya eklenmiþ insandýr. -Bacon
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Sanat ve Sanatçýlar > Salih Zeki Çavdaroðlu




17 Nisan 2009
Alaturka Musýkiyi Ayaða Kaldýran Adam  
DOÐUMUNUN 110. YILINDA MÜNÝR NUREDDÝN SELÇUK (1899 -1981)

Salih Zeki Çavdaroðlu


Geleneksel Musýkîmizin Ýmparatorluk' tan Cumhuriyet' e aktarýlmasýnda önemli bir misyon yüklenen Münir Nureddin Selçuk' un hayatýna iliþkin bir inceleme...


:BDDB:

11 Nisan 2009 Cumartesi, 19:40 | Notu Düzenle | Sil
Türk Musýkîsi icrasýna Kemanî Nuri Duyguer’ in aracýlýðýyla 1912’de girdiði Dârül Feyz-i Musiki Cemiyeti’ nde henüz çocuk denilen bir yaþta baþlayan Münir Bey, musiki çevresinde sesinin güzelliði, üslûp ve tavrýnýn olaðanüstülüðü ile dikkatleri üzerine çeker.
1913 senesinde Zekâi Dede’ nin oðlu Hafýz Ahmed Irsoy’ dan meþk etmeye baþlar. Kadýköy Sultanisi 10. sýnýf öðrencisi iken tarým öðrenimi için 1917’de Macaristan’a gider. Kýsa bir süre sonra yeniden yurda döner.
1917’ de katýldýðý Daru’l Elhân’ da Leon Hancýyan, Ali Rýfat Çaðatay ile Muallim Ýsmail Hakký Bey’ den kendisini geliþtirecek birikimler kazanýr.
Daha sonra 5-6 sene Üsküdarlý Hoca Ziya Bey’ in rahle-i tedrisine oturur.
Kendi ifadesiyle : “…’Ýlk sahneye çýkýþýmýz 1915’te… Apollon Tiyatrosu diye bir tiyatro vardý. Sahneye yalnýz çýkmadým. Ýki yanýmda, sakallý býyýklý adamlar vardý, ben böðürlerine geliyordum… O güne kadar da kulaðým Türk klâsik müziðiyle doluydu. Eserlerin azametini kavramýþtým o yaþta. O azameti iyi bir muhitle paylaþmk istiyordum.
’‘Halkla’ demiyordu. Eþitlerini arýyordu her yerde. Müziðin aristokratýydý, zaten Uç Beyi doðduðu için Germiyanoðlu…”( 1 )
O zamana kadar kazandýðý tecrübe ile bizzat Kadýköy’ de Þark Musiki Cemiyeti’ ni kurar.
1922 de ilk bestesini yapar.
1925-1929 tarihleri arasýnda Mýzýka-i Hümâyun’da görev alýr.
1928 yýlýnda bayaðý bir þöhreti vardýr ve bir çok taþ plâk da doldurmuþtur. Sahibinin Sesi Plâk Þirketi’nin desteðiyle 1929 yýlýnda Paris’ e þan eðitimi almaya gider. Bu arada piyano dersleri de alýr. Fransa’daki iki yýllýk eðitiminden sonra Ýstanbul’ a gerek müzikalite ve gerekse sahne deneyimi açýsýndan bayaðý birikimli olarak döner.
Türk musýkîsi’ nin belli bir bataktan çýkarýlmasýnda önemli misyon üstlenenlerden Mesud Cemil Bey, Münir Bey’ in 50. yýl jübilesi amacýyla yayýmlanan konser kitapçýðýnda, onu ilk dinlediði akþamý þu satýrlarla anlatýr :
“…O akþam onlarý doyasýya dinledim. Ali Rýfat Bey’ in yeni Nihavend takýmýný ve Nevâ’larý… O Nevâ Beste’ yi halâ her tekrarlayýþýmda bütün sesler siliniyor, yalnýz biri yaþlý, biri genç iki bülbülün (Yaþlý bülbül olarak Kaþýyarýk Hüsameddin Bey, genç bülbül olarak da Münir Bey ’ i kasdediyor) havada tüten sesleri,dünyayý deðil,hakikaten cihaný süslüyordu.
“Zeyneden bað-ý cihâný, gül müdür, bülbül müdür,
Âþýkýn âram-ý câný, gül müdür, bülbül müdür..”
Bülbül gittikçe geliþti, gürbüzleþti. Nice gülistânýn çiçekleri bahar onun sesinde açtý, soldu, yeniden goncalar verdi. Bu fakir saka kuþu da onunla beraber hayli kanat çýrptým, mýzrap savurdum…” (2)
Gerçekten Mesud Cemil, Refik Fersan ile beraber Münir Bey’ e uzun bir süre refakat etmiþ, tabii ki Münir Bey’in icralarýndaki güzelliðe çok önemli katkýda bulunmuþlardýr.
“Dr. Alaeddin Yavaþca, M. N. Selçuk’ un icrakârlýðý konusunda þunlarý söylüyor :
“…Türk musýkîsinde diksiyon onun þahsýnda açýklýk ve önem kazandý. Ses kullanma ve nefes ayarlama yeteneklerini batý tekniði ile güçlendirdi. Diyor ve ekliyor:
Son kýrk senede onun tesirinde kalmayan tek sanatkâr yoktur desem, mübalâða etmemiþ sayýlýrým…”
Münir Bey’in solistliðinin üslûp, tavýr, teknik olarak tanýmlayan güzel bir baþka tesbiti birlikte okuyalým :
“…Münir Nurettin Selçuk, Klâsik Türk Müziði’ nin sesli icralarýnda çeþitli bakýmlardan bir dönüm noktasý oluþturur. Her þeyden önce Münir Nurettin, bilebildiðimiz kadarýyla klâsik gelenek içinden gelip özgün bir ses eðitimi görmüþ olan ilk ses sanatçýsýdýr…
…Terbiye edilmiþ bir sese sahipti; hükmettiði, herhangi bir müzik aleti gibi kullanmayý bildiði, en ince nüanslarýna dek olgun bir yorumcu anlayýþýyla yönlendirdiði bir sese. Geniþ soluklu, esnek, parlak, Klâsik Türk Musýkîsi’ nin gerektirdiði gibi bir baþ sesi olan, fakat Paris’ te bir göðüs sesi kullanmayý öðrendiði bir ses. Bu teknik yetkinliðiyle Münir Nurettin Klâsik Türk Müziði icralarýnýn eksenini deðiþtirmiþtir….
Onunla birlikte de eski icra üslûbu kaybolmaya yüz tutmuþtur. Bu gün ise (belki Kâni Karaca hariç) bu üslupla okuyan ses sanatçýsý yok gibidir. Niyazi Sayýn’ ýn neyde yaptýðýný Münir Nurettin Selçuk ondan neredeyse yarým yüzyýl kadar önce Klâsik Türk Müziði’ nin sesli icralarýnda gerçekleþtirmiþtir…”(3)
22 Þubat 1930 günü Ýstiklâl Caddesi Fransýz Tiyatrosu’nda , o güne kadar hiçbir klâsik Türk Musýkîsi solistinin düþünemediði, hatta cesaret edemediði bir þekilde sanatýný icra etmeye baþlar. Sahneye fraklý olarak, bir batýlý sanatçý görünümünde çýkmaktadýr. Bu görüntün de Türkiye’ nin yakýn geçmiþinde yaþadýðý kýyafet devrimi ve Türk Musýkîsine yapýlan hücumlarýn her halde büyük payý olmuþtur. Münir Bey belki de frak giyerek, kendisine yöneltilecek þimþeklere karþý bir paratoner görevi yapmasýný ve geleneksel musýkînin imajýný bu görüntüyle giderebileceðini de düþünmüþ olabilir.
“…Münir Nurettin Selçuk, Osmanlý kültürü ve Cumhuriyet Türkiyesi' nin samimi bir oluþumudur. Onun en büyük baþarýsý kendisine kadar gelen incelmiþ üslubu ayný incelikle ama yeni bir söyleyiþle halka raðmen deðil halk için devam ettirebilmesidir. Yalnýz bu yeni söyleyiþte asla halk dalkavukluðu yoktur. Sanat, özellikle müzik paylaþýlan bir þeydir. Müziðinizi paylaþtýðýnýz ortam da sizi belirler. Dönem Osmanlý kültürünün gerçek birer taþýyýcýsý olan Refik Fersan, Mesut Cemil, Ruþen Kam gibi müzisyenlerin, Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpýnar gibi düþünce ve sanat adamlarýnýn yaþadýðý dönemdir…” (4)
Selçuk, 1930-35 yýllarý arasýnda günün popüler þarkýlarý üzerine kurgulanan, Feriha Tevfik ile “Allahýn Cenneti”, Nezihe Becerikli ile “Çoban Kýzý”, Perihan Altýndað ile “Sadullah Aða” isimli filmlerde baþrol oynamýþtýr.
“…1939 yýlýnda Ýpek Film adýna yapýlan “Allah’ýn Cenneti” filmini bir dönüm noktasý olarak kabul etmek mümkündür. Þehir tiyatrosunda gerçekleþen tüm operetlerin, “Leblebici Horhor”, “Karým Beni Aldatýrsa”, “Söz Bir Allah Bir” gibi müzikli filmlerinde de yönetmeni Muhsin Ertuðrul, alaturka musikinin öne çýktýðý ve baþrolünü alaturka musiki oyuncularýnýn oynadýðý filmler yapmak zorunda kalmýþ, Sadettin Kaynak’ýn bestelediði þarký ve türküleri baþoyuncusu Münir Nurettin’ e okutmuþtur. Münir Nurettin için çekilen bu filmin þarký sözlerini, Vecdi Bingöl yazmýþtýr. Filmin baþta, “Aþkýn Gözyaþlarý I ve II” olmak üzere “Deli Gönül”, “Kalplerden Dudaklara”, “Dertliyim”, “Sevgiden Güzellikten” gibi pek çok þarkýsý, Münir Nurettin tarafýndan plaklara okunmuþtur. Þarkýlarý taþ plaklara kaydedilmiþ ünlü filmlerden biri de 1941 yýlýnda gösterimi yapýlan “Kahveci Güzeli”dir. Filmin rejisörü yine Muhsin Ertuðrul’dur. Bu filmin “Ela Gözlerini Sevdim Dilber” , “Zeynebim Uçtu Gitti” gibi þarkýlarý plak olmuþtur. Bu filmin “Yad Eller”, “Çoban Kýzý” gibi þarkýlarý yine Odeon plaklarýna Müzeyyen Senar tarafýndan okunmuþtur…”(5)
Her þeye raðmen belli bir kaliteyi koruyarak, Geleneksel musýkiye yapýlmasý gerekli revizyonu yaparak, toplumun dönüþümünü müziðe yansýtmýþ bir büyük bestekâr-icracýdýr.
Mülâzým rütbesi ile görev yaptýðý Mýzýka-i Hümâyûn’un, Cumhuriyetle birlikte kurulan Riyaset-i Cumhur Fasýl Heyeti’nde görevine devam eder. Burada sanatýndan asla taviz vermeyen kiþilik yapýsýyla Mustafa Kemal ile dahi ters düþecek noktalara gelir. Bir süre sonra da görevinden ayrýlmak zorunda kalýr. Çankaya’ da icra edilen her fasýl mutlaka, raký sofrasýnýn gerisinde yapýlmaktadýr. Bu sofrada Türkiye’nin en güçlü insaný ve maiyeti vardýr. Zaman zaman icralara bizzat Atatürk de katýlýr. Tabii bu profesyonel icracýlar için bir handikaptýr. Ýstedikleri yorumu yapmalarý bir þekilde engellenmektedir. Ýþte bunlardan biri :
“….söylentiye göre bir masa âleminde, Münir Nureddin þarký söylerken, Atatürk þarkýya karýþýyor ve Münir’i kendisini takibe zorluyor. Münir bu yüzden zaman zaman besteyi bozmaya mecbur oluyor ve asabîleþiyor. Sonunda dayanamayarak, Atatürk’ e bu iþi kendisine býrakmasýný söylüyor. Atatürk alýnýp, güceniyor ve çok sevdiði bu sanatçýyý dinleme zevkinden kendini bir süre yoksun býrakýyor…”(6)
Münir Nureddin artýk Türkiye’ de bir fenomen olmuþtur. Geleneksel musýkinin temsil edildiði her plâtformda eksiksiz olarak görev yapar. Ýstanbul Belediye Konservatuarý Ýcra Heyeti’ nde 1975 senesine kadar düzenli ve kesintisiz olarak solistlik ve þeflik görevlerini sürdürür. Ancak Türkiye’ de devletin Türk musýkisine verdiði deðerin göstergesi olarak, Münir Bey’ in Belediye konservatuvarý Ýcra Hey’eti Þefliði’nde , ”…(kadro olmadýðý için) çöpçü kadrosu ile Belediye bünyesinde görev verildiði..” (7)de maalesef oldukça acý bir gerçektir.
Daha saðlýðýnda bakýn o dönemin ünlü kalemleri Münir Bey hakkýnda neler yazmýþlar :
Yazdýðý þiirlerindeki haþmet ve coþkuyu melodilerine taþýyan bestekâr için, büyük þair Yahya Kemal’ in deðerlendirmesi :
“…kâr, beste, semaî, nakýþ, durak ve sair þekillerde, en halis eserlerini mükemmel bir teganni etmeyi bilmek olmuþtur. Bu meziyyet,Tanburî Cemil’ in eþsiz dehasýný hatýrlatýr. Onun sazla ifade ettiðini, Münir Nureddin sesi ile ifade etmiþtir…”
Peyami Safa diyor ki : ”Osmanlý Musýkîsinin rakýdan çatlamýþ ve buruþmuþ sesini kalýplayan bu sanatkârýmýz, konserlerinde frak giyen ve ayakta þarký söyleyen ilk mugannimizdir…
… Osmanlý Musýkîsinin sürvisansýnda en büyük rolü oynamýþtýr. Münir Nureddin olmasaydý, bu musiki, belki çoktan bir tarih sesi halini alacaktý. Ona, bir müddet daha canlý ve cazip aktüalitesini vermekte en büyük þeref payý, her halde Münir Nureddin Bey’indir… ”
Bir zamanlarýn usta kalemi Ref’ i Cevad Ulunay’ ýn tesbiti de oldukça veciz ve vurucudur:
“…Münir Nureddin musýkimizde, aþýdan deðil, ntohumdan yetiþmiþtir. Harika çocuk demek istemem, fakat harika sestir…”
Türk Tasavvuf Musýkîsinin otoritelerinden Sadettin Heper þunlarý söylüyor:
“…Münir Nureddin’in en baþarýlý çalýþmalarýndan biri belki de birincisi, musýkîmizin gerileme devrine girmeye baþladýðý zamanlarda vermiþ olduðu konserlerle, bu gerilemeleri önlemiþ olmasýdýr…”
Tarihçi Ýsmet Bozdað ise ilginç bir karþýlaþtýrma yaparak, Münir Bey’i þöyle resmeder :
“…Hafýz Sadeddin, Hafýz Yaþar, Hafýz Ahmed, Hafýz Burhan gibi hanendelerin, Türk Musýkîsine bir çeþit hafýz üslûbu kazandýrdýklarý o dört hafýzlar çaðýnda, genç bir adam ortaya çýkýyor. Türk Sanat Musýkîsinin çökmüþ icra yapýsýný yeni bir restorasyona tabî tutuyor ve ve rahatça söyleyebilirim ki, bu musýkîyi hazin bir akýbetten kurtarýyor…. ”
Ayný Ýsmet Bozdað, Münir Bey ile ilgili olarak yazdýðý hatýralarýnda, onun ses saðlýðýna olaðanüstü bir titizlik gösterdiðinden, bu yüzden kendisini bir kere bile dondurma yerken görmediðinden bahseder.
Ve koro þefi Nevzat Atlýð’ ýn Münir Bey’ e iliþkin deðer hükmü ise :
“…Denebilir ki Münir Nureddin Selçuk ve toplu icra tarzýnda getirdiði yeni anlayýþ ve ruh ile çaðdaþý Mesud Cemil, sanat musýkimizin, Tanburi Cemil Bey’ den sonra gelen iki reformcularý olmuþlardýr. Bu iki dev sanatkâr, kaybolmaya yüz tutmuþ olan musiki hazinemizi, muayyen bir zümrenin malý olmaktam çýkarýp, en asil ifadesi ile, geniþ kitleye sevdirmiþler ve ona mal etmiþlerdir…” þeklindedir.
Çelik Gülersoy’ un Münir Bey tanýmlamasýnda :
“…Durgun, yoksul ve kaygýlý geçen 40 ’lý yýllarda, Münir Nurettin Konseri, bütün Ýstanbul için bir dalgalanma, bir heyecan konusu demekti…
….Sonra hançerenizden hiçbir zorlama olmadan çýkmakta olan pürüzsüz bir sesin, deðiþik ve olaðan dýþý kalitesi onlarý büyülüyordu. Nefes almadan ve göðüs geçirmeden, rahatlýkla tiz perdelere çýkabilen ve gazellere geçebilen bu sesin güçlülüðü dinleyicilerinize anlatýyordu ki, kendi dalýnda her zaman dünyaya gelmeyen, ayrýcalýklý yaradýlýþlardan biri karþýsýndaydýlar…”(8) demektedir.
Hatta çok ilginçtir; Cumhuriyet’in kuruluþundan itibaren yeni rejimin sözcüleri konumundaki iki isim, Behçet Kemal Çaðlar ve Falih Rýfký Atay’ýn Münir Bey hakkýnda yazdýklarý övgü dolu satýrlar, onun ne kadar olaðanüstü bir sanatkâr olduðunun herhalde en güçlü delilleridir. Zira gerek Behçet Kemal ve gerekse Falih Rýfký Cumhuriyet’ in ilk yýllarýnda tavizsiz olarak Osmanlý karþýtý düþüncenin yýlmaz birer savunucusudurlar. Bu yüzden onlar da, ilk yýllarda hayal edilen “ulusal musýkî” ve“inkýlâp”lar adýna, Osmanlý’ nýn musýkisinin de amansýz karþýtlarýdýr. Ancak zaman geçmiþ, herhalde onlar da bu inattan vazgeçmiþler ki, bir piþmanlýðýn itirafý olan satýrlarý yazmýþlar.
Ýþte Behçet Kemal’in sözleri :
“….Ben alaturka denen týlsýmlý dünyaya gözlerim kapalý, Münir Nureddin Selçuk’ un sesini izleye izleye, bir uçtan, son senelerde sokulabildim. Daha önce, halk türkülerini içime sindire sindire dinlerdim de kadýnsýz bir hayatýn anasonlu içki kokan çarpýk mýrýltýsý diye piyasa musýkisinden nefret duyardým. Üstelik , bir çoklarýmýz gibi, haksýz olarak, bu damgamý bütün alaturka musýkiye de vurmaya yeltenir, topuna birden dudak bükerdim.
Harikalý bir Kalamýþ akþamýydý; Münir Nureddin kâh mIrýltý, kâh feryad halinde, güzel sesinin ipek merdivenini göklere dayayarak, bana alaturka cennetini gezdirdi. O günden beri, Itrî’leri, Dede Efendi’ leri sezer oldum , arar oldum…”(9)
Falih Rýfký Atay’ da konuya ayný pencereden bakar, duygu ve düþüncelerini þu sözlerle ifade eder:
“…Münir Nureddin, sesin gelecek zamanlara da kaldýðý bir devirde yetiþti. Sesi kendi ömrü ile bitmeyecek. Musýkisinin ömrü kadar sürecek. O ’ nu dinlemek bizim iyi talihimiz… Fakat o’ nu dinlememiþ olmak mahrumluðunu hissetmemek de torunlarýmýzýn iyi bir talihi deðilmi ?...”(10)
Ondan sonraki nesil için , belki onu sahnede dinlememek talihsizliðinden söz edilebilir. Atay’ýn söz ettiði Münir Nureddin’ i dinlememiþ olmak talihsizliðini, ondan sonraki nesil artýk hissetmiyor. Çünkü geliþen ses teknolojisi onun kayýtlarýný artýk tertemiz kopyalarla çoðaltýp, meraklýlarýna iletebiliyor.
Türkiye’ nin günümüzdeki önemli araþtýrmacý müzikçilerinden biri olan Yalçýn Çetinkaya bir yazýsýnda Münir Bey hakkýnda þu tesbitleri yapar :
“…Münir Nureddin Selçuk, bu bakýmdan Tanburî Cemil Bey ile birlikte Türk Musýkîsi için çok önemli bir kilometre taþýdýr…. Bu özelliði ile Münir Nureddin’ in , klâsik ile modern arasýnda bir köprü olduðunu düþünüyorum…
…Bülent Aksoy’ un ifadesiyle; ’Nefesini ,sesinin tiz ve pest bölgelerini çok iyi kullandý ; göðüs ve kafa seslerinden birbirine geçiþleri ustaca, belli etmeden gerçekleþtirdi. Nefes hareketlerini ezgi cümlelerinin gerektirdiði biçimde ayarladý; sesinin rengini, týnýsýný da icra þekline çok iyi yansýttý. Hiç zorluk çekmeden, birbirinden farklý akortlarla da ayný güzellikte okuyabiliyordu
…Sesin daha doðal kullanýldýðý;iniþleriyle, çýkýþlarýyla, yumuþak bölgeleriyle daha çaðdaþ bir okuyuþ üslubu getirmiþ. Ama eserin ahlâkýný, iman tahtasýný bozmamýþ…”(11)
Þu sözler, onun ve sanatýnýn mertebesini anlatan her halde en güzel cümlelerdir :
..Münir Bey Devlet-i Aliyye’nin tarih sahnesinden çekilmeye baþladýðý bir dönemde hayatýnýn baharýný yaþamýþ, o trajik ve ayný zamanda muhteþem finali seyretmiþti. Sanatýnýn temelinde bu büyük ayrýlýðýn acýsý yatar, zamaný kurtarmak için yaptýðý fantezi eserler bir yana býrakýlýrsa, onun zamana meydan okuyan ve okuyacak olan besteleri, klâsik kültürden beslenen þaheserlerdir…”(12)
1972 senesinde kendisiyle röportaj yapan Gazeteci-Yazar Nimet Arzýk þu tesbitlerde bulunur :
“…Üstat Münir Nurettin’in ,bütün ömrünün imajýydý bu söz: Lâubalilik götümeyen bir ömür… Hiçbir zaman, baþarýya ulaþmak için, maskaralýða koþulmamýþtý… Karþýsýndakilere taviz vereceðine, kendi seviyesine çekmeðe uðraþmýþtý. Ýþ adamý da deðildi. Sanat adamýydý düpedüz…” (13)
1934 senesinden sonra rahatsýzlandýðý döneme kadar, Pazar günleri kesintisiz olarak geleneksel “Þan Sinemasý” konserlerinde dinleyiciye coþkulu musýki ziyafetleri verir.
Pek çok ilklere olduðu gibi ,”…bilenler bilir orkestra refakatinde icranýn ilk denemelerini bizzat zaten Münir Bey yapmýþ, önce Refik Fersan’ ýn HAZÝN TERANELER’ i ile HEM ALDANDIM, HEM ALDATTIM’ ýný 1930’larýn Mýsýr’ýnda GOBON ORKESTRASI’nen refakatinde plaða okumuþ….”(14) tur.
Münir Bey, radyoda ilk canlý müzik konserini Nisan 1944’ de Ankara Radyosu’ nda verir. 1948’ de ise, Ankara Radyosu stüdyolarýnda dinleyici önünde konserlerine baþlar.
Gençlik yýllarýnda bir ara Fenerbahçe B takýmýnda futbol da oynar. Yani musýkîde olduðu kadar, futbolda da oldukça popülaritesi vardýr. Ancak bu iki iþin bir arada yürümüyeceðini anlar ve tabii ki müzikte karar kýlar.
1953’ de devrin Devlet Bakaný Mükerrem Sarol’ un özel ricalarýyla Ýstanbul Radyosu’na Devlet Bakanýnýn Müzik Müþaviri ve hoca kadrosu görevine atanýr. Ayný yýl Ýstanbul Belediye Konservatuarý Ýcra Heyeti Þefliði’ ne getirilir.
Kendisine en büyük ün saðlayan þarkýlarýnýn sözlerinin bir çoðunu ünlü þair Yahya Kemal’den alan Münir Bey’ in, büyük þairimiz ile saðlam bir dostluðu vardýr. 1951 senesinde Münir Bey’ in “jübilesi” sebebiyle büyük Þair onun hakkýnda þunlarý yazacaktýr :
“…Münir Nureddin’in en üstün meziyeti, son ikiyüz yýl içinde ItrÎ’ den Zekâi Dede’ ye kadar, Millî Musýkî’ nin Kâr, Beste, Semai, Nakýþ Durak ve sair þekillerinde, en halis eserlerini mükemmel bir ifade ile tegannî etmeyi bilmek bilmek olmuþtur. Bu meziyet Tanburî Cemil’in eþsiz dehasýný hatýrlatýr. O’ nun sazla ifade ettiðini, Münir Nureddin sesi ile ifade etmiþtir. Bu sanatýn sýrrý, eski bestelere derin bir vukuf ve þaþmaz bir bigi ile nüfuz etmek ise de, ondan fazla olarak, Millî Musýkî dehamýzýn, yer yer, ne tarzda tecelli ettiðini duymak ve tam bir ifade ile çalmak yahut okumaktýr. Bu meziyet milletin nadir insanlara nefh ettiði bir mevhibedir.
Bu devirde yaþayan ihtiyar, orta yaþlý, genç vatandaþlar eski musýkimizin bestelerini Münir Nureddin’ den dinledikleri için talihlidirler…” (15)
Biri þiirimiz, diðeri Musýkimizin bu iki zirve ismi, ayný tarih ve kültür þuurunun ve Ýstanbul aþkýnýn ortak paydasýnda buluþup, güfte-melodi alýþveriþlerinde bulunurlar. Bu buluþmalar sonrasýnda, harika bestelerin ortaya çýkmasý da sürpriz olmaz. Ýþte bu beraberliklerinde birinde :
“…Münir Bey hem çalar, hem de Yahya Kemal’ e Muhayyer makamýnda yeni bestelediði iki rübaiini okur ;
‘Çepçevre bahar içinde bir yer gördük’
Yahya Kemal’ in gözlerinden yaþlar süzülmektedir. Arkadaþýnýn kolunu sýmsýký tutar; ’Bana söz ver Münir,’ der, ’benim þiirlerimi senden baþka kimse bestelemeyecek. Buna müsaade etmeyeceksin .Onlarý ancak sen besteleyebilirsin.’
Ne yazýk ki Münir Nureddin, çok istediði halde ‘Endülüs’te Raks’ý sevgili arkadaþýna dinletemeden, þair aramýzdan ayrýlýr…”(16)
Bu vasiyet aþaðý yukarý yerine getirilmiþtir. Ancak bunun bir istisnâsý vardýr. O da Münir Bey kadar deðerli bir müzik adamý olan Cînuçen Tanrýkorur, müzikal ve kültürel birikimiyle Yahya Kemal’ in birçok þiirinin bestesine imza atar.
Münir Nureddin 27 Nisan 1981 günü saat 11.00’ de kýzýnýn Teþvikiye’ deki evinde 82 yaþýnda iken uzun süredir “paget”olarak adlandýrýlan bir kemik hastalýðýndan kurtulamayarak hakkýn rahmetine kavuþur. Son gecesini gidiþini oðlu Timur Selçuk þöyle anlatýyor :
“….Oysa ne kadar da neþ’ eliydi bir gece önce… Banyo almýþ, koltuðuna çekilip TV’ de ‘Dallas ‘ dizisini seyrediyordu. Filmin bir yerinde J. R. ’ý vuran tabancayý bulan Baba Ewing, silahý eþine göstermiþ ve bayan Ellie, ’Sue Allen yaptý bu iþi’ demiþti. Ýþte tam bu sýrada, babam gülmeye baþlamýþ ve ‘kadýnlar böyle þüphecidir. Hiç unutmayýn’ demiþti. Sonra köftesini yedi, portakal suyunu içip yataðýna yattý. Sabah nefes darlýðý ile uyanýnca doktora haber verildi. Serum da takýldý, ancak bir saat yaþayabildi.”(17)
Öldüðü gün yine oðlu Timur Selçuk : “Neo-klâsik Türk Musýkîsi noktalandý” derken, arkasýnda yýllarca kanun çalan yakýn dostu Hilmi Rit ondan: ”Türk müziðine smokin giydiren üstâd” olarak söz ediyordu.
Münir Bey Türkiye’nin gramofonlu yýllarýnda doldurduðu plâk sayýsý bakýmýndan herhalde en önde gelen, belki de en çok plâk yapan sesidir. Takriben 200 plâða 400 eser okumuþtur. Türkiye’ de taþ plak koleksiyoncularýnýn en çok itibar ettiði seslerin önde gelenlerinden olan Münir Bey’ in ses kayýtlarý çeþitli kiþilerin arþivlerinde yer alýr.
Bunlardan birisi de Münir Bey’in uzun yýllar öðrenciliðini yapmýþ, sonraki yýllarda onun hem musýki, hem de özel hayatýnda en yakýnýnda bulunan ve büyük bir “Münir Nureddin arþivi” ne sahip olan Orhan Telmen’ dir. Daha Münir Bey’ in saðlýðýnda, kendisi Yapý Kredi Bankasý bünyesinde görev yapmaktadýr. Yýl 1971’dir; Banka’ nýn Ýdare Meclisi’ne o’nun icralarýný taþýyan eserlerin bant kaydýna alýmasýný teklif eder. Teklif kabul edilir ve Televizyon reklam stüdyosunda 21 seansta Münir Bey’ in icrasýyla 100’ e yakýn eser titizlikle bant kaydýna alýnýr.Buna raðmen Selçuk, bunlardan 57’ sinin kaydýný beðenmiþ, geri kalanlarýn kayýtlarý silinmiþtir. Bu kayýtlar, Münir Bey’ in ölümünden kýsa bir süre sonra 6 LP’ den oluþan bir set olarak basýlýp, satýþa sunulur ve çok kýsa zamanda satýlacaktýr.
LP’ ler de 1990 senesinde CD haline getirilip, onu sevenlere arzedilir.
Ölümünün 16. Yýldönümünde, yani 1997’de, onun 1920’ lerde doldurduðu plâklardan Türkiye’ de bir kopyasý bulunmayan 13 þarkýsý, Amerika’ daki bir antikacýda bulunup satýn alýnmýþ ve “Kalan Müzik” tarafýndan temizlenip, CD’ kayýtlarý yapýlarak piyasaya sürülmüþtür.
Bu eserler arasýnda “Beyatî Mevlevî Ayini”, ”Bûselik kârçe”, ”Segâh kâr-ý nâtýk”, ”Hicaz Evsad ilâhi” gibi, Türk musýkîsi’nin nâdide eserleri de bulunmaktadýr.
2003 senesinde oðlu Timur Selçuk, babasýnýn 12 eserini , senfonik orkestra ve Klâsik Türk Musýkisi sazlarý eþliðinde “Babamýn Þarkýlarý”i smi ile albüm yapar. Tabii farklý bir dalda müzik yapmasýndan dolayý, o güzelim eserler çok farklý bir þekil alýr.
Hala büyük bir zevle söylenen ve dinlenen eserlerinden ; Segâh “Dönülmez akþamýn ufkundayýz vakit çok geç”, Kürdilihicazkâr “Endülüste raks”, Nihavent “Kalamýþ”,ölümsüz þarkýlarýdýr.
“Kalamýþ” dedik te :
”…Delikanlýlýk günlerimiz, ’Kalamýþ’þarkýsýyla süslüydü…’ Bir tatlý huzur almak için’ ara sýra, Münir Nurettin’in, Kalamýþ’ a gelip gittiðini duyardýk. Belki bir yakýþtýrmaydý… Ama, Kalamýþ’ lý arkadaþlar buna çok inanmýþlardý… Hatta, nesilden nesile geçecek bir olayý anlatýr dururlardý… Belki bu da bir yakýþtýrmaydý, olsun, olay ‘emsalsiz bir ses’ in, halk arasýndaki deðerini vurguluyor ve Münir Nurettin ’ i daha o tarihte gönüllere oturtuyordu… Ýþitmiþsinizdir: Güya, mehtapta, sandaldan bir enfes gazel duyulur da, sahildekilerden biri, kendini tutamayýp denize doðru baðýrýr :
‘Nur’ol !.. Münir Nurettin’ misin be birader , nesin? ’
Halbuki gerçekten o’ dur.
Münir Nurettin’ in ta kendisidir…”(18)
Bütün bu genel kabul görmüþ övgülere raðmen, zaman zaman Münir Bey’ de her insan gibi bazý yergilerin muhatabý olacaktýr. Meselâ ney üstâdý Niyazi Sayýn , Türk Musýkîsi üzerine bir gazeteye görüþlerini açýklarken, söz dönüp dolaþýp , musýkimizin bu günkü durumuna gelir. Sayýn, Türk musýkisinin yozlaþmasý konusunda örnekler verirken, Münir Nureddin’ le baþlayan deðiþimin günümüzde de devam ettiðini söyler ve Avni Anýl’ ýn eserlerinden örnek vererek :
“…Bu gün tamamýyla terkedildi Türk müziði. Ben dinlemiyorum. Klâsik Batý Müziði dinliyorum. Enteresan þeyler var plâklarda kalmýþ,onlarý dinliyorum…
…Bu günkü temeli Münir Nurettin’ ler attýlar. Ýlk devirlerini devam ettirselerdi… ‘Biraz kül
biraz duman’ lar filan, ortalýðý kül, dumana boðdu. Türk müziði diye bir þey kalmadý…”(19)
Üstâd’ ýn kastettiði her halde Mýsýr filmlerine uyarlanan ve Münir Bey’in seslendirdiði þarkýlar ile o’ nun “Otomobil Uçar Gider” türünden fantezi þarkýlarýdýr…
Niyazi Sayýn’ ýn bu ithamlarýna karþý, 5 gün sonra Avni Anýl’ dan cevap gelir. Anýl, çocukluk arkadaþý Niyazi Sayýn’a, gerek küçükken yaþadýklarý ve gerekse delikanlýlýklarýnda beraber devam ettikleri Üsküdar Musýki Cemiyeti, Ýstanbul Radyosu ve diðer mekânlardaki beraberliklerini hatýrlatýr ve þunlarý söyler :
“…Ah be Niyazi!... Bir türlü ortasýný yakalayamamýþsýn!... Bilirim, sen çocukken, gençken de hep böyleydin! Çok þeyler söylerdin de, ne söylediðini bir türlü sen de anlamazdýn…. Neden böylesin Niyazi!... Sen kýzgýn ve de kýrgýnsýn! Ýyi de, acýsýný böyle mi çýkarýyorsun? Seni çok seviyorum Niyazi!...”
Bu satýrlardan sonra da özellikle Münir Nureddin’e yönelttiði suçlamalara karþý þöyle der :
“…Ve sen ,herhalde çok þaþýrdýn veya dilin sürçtü… Musýkîmizin icrasýný çaðdaþ düzeye getiren, ses sanatýnýn abidesi bir Münir Nurettin Selçuk’ la baþlatýyorsun yozluðu…” (20)

K A Y N A K Ç A :
(1) Nimet ARZIK, ”Uç Beyleri”, Ajans-Türk Matbaacýlýk, Ankara/1972, s.41
(2) Ayþe KULÝN, ”Bir Tatlý Huzur”, Everest Yayýnlarý, Ýstanbul/2006, (3.basým), s. 142
(3) Cem BEHAR, ”Taþ Plâktan Compact Disc’ e”, Cumhuriyet Gazetesi, 8 Þubat 1990
(4) Hasan Bülent KAHRAMAN, ”Bir Tatlý Huzur Almak” Radikal Gazetesi, 27 Nisan 2002
(5) Cemal ÜNLÜ, ”Odeon 1930’ larda Neler Yayýnladý ? ”, www. odeonmuzýk. com. tr
(6) Ayþe KULÝN, ”a.g.e”, s. 38.
(7) Zeki YILMAZ, ”TRT’ de Neler Oluyor? ”, sanatalemi.net, 28 Mart 2008
(8) Çelik GÜLERSOY, ”Münir Nurettin’ e Sesleniþ”, Cumhuriyet Gazetesi, 3 Kasým 1984
(9) Nevzad ATLIÐ, ”O, Emsalsiz Yorumu ile Musýkimizde Yeni Bir Çýðýr Açtý”, Tercüman Gazetesi, 4 Mayýs 1981
(10) Nevzad ATLIÐ, ”a.g.e”
(11) Yalçýn ÇETÝNKAYA, ”Müzik Yazýlarý”, KaknüsYayýnlarý, Ýstanbul/199, s. 171
(12) Sadettin ÖKTEN, ”Ahmed Paþa’ dan Münir Bey’ e”, Türk Edebiyatý Dergisi, Nisan/1994, sayý: 246
(13) Nimet ARZIK, ”Uç Beyleri”, Ajans-Türk Matbaacýlýk, Ankara/1972, s.40
(14) Murat BARDAKÇI, ”Böylesine Zarif Müziði Ancak Münir Nureddin’in Oðlu Yapardý”, Sabah Gazetesi, 3 Eylül 2006
(15) Nevzat ATLIÐ, ” O,Emsalsiz Yorumu ile Musýkimizde Yeni Bir Çýðýr Açtý”, Tercüman Gazetesi, 4 Mayýs 1981
(16) Ayþe KULÝN, ”a.g.e”, s. 129, 130
(17) “Türk müziðinin büyük ustasý M.N.Selçuk öldü”, Milliyet Gazetesi, 28 Nisan 1981
(18) Rauf TAMER, ”Aþýk’a Baðdat Sorulmaz…”, Tercüman Gazetesi, 29 Nisan 1981
(19) Alpay KABACALI, ”Türk Müziði Terkedildi”, Cumhuriyet Gazetesi, 20 Kasým 1989
(20) Avni ANIL, “Ne Þehittir ne Gazi; Ah Þu Bizim Niyazi ”, Tercüman Gazetesi, 25 Kasým 1989




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sanat ve sanatçýlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Endülüs Ýslam Devleti Medeniyeti Ýçinde Elbette Musýki de Vardý
Bir ‘uç Beyi’ : Münir Nureddin Bey
1930’ Lu Yýllarda Musýkimize Yönelik Tasfiye ve Ayar Sonrasý Aralanan Kapý Ýle Tanýþýp Dost Olduðumuz Arap Musýkisi ve Arap Filmleri Maceramýz
Vefatýnýn 21. Senesinde Mûsýkîmizde Bir Ekol, Ýcrâ ve Üslûp Âbidesi: Bekir Sýdký Sezgin
Yahya Kemal Þiiri" Nin Musýkimizdeki Yeri
Osmanlý Mûsýkîsinin Ýpi Çekiliyor
Sadrâzam Râmi Mehmed Paþa ile Müzikolog - Bestekâr Dimitrius Kantemiroðlu Dostluðu
Necip Fâzýl - Nâzým Hikmet
Lâle Devri’ Nin Önemli Bestekârlarý
Büyük Gezginimiz Evliya Çelebi" Nin Seyahatnamesi Ýçinde Yer Alan Musýki Bilgileri Ýtibariyle Akademik Açýdan Ýncelenmeli ve Deðerlendirilmelidir.

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mukaddes Kitabýmýz’daki Âyetler ile Tarihî Veriler Iþýðýnda: Türkiye’de Yahudicilik Hareketleri
Cumhuriyet' Ýn Radikal 'Ýnkilâplarý '' Sürecinde Tarihi Musikimiz de Payýný Almýþtý
Necip Fâzýl" da "Peygamber" Aþký….
2. Adam Ýsmet Ýnönü' Nün Müzik ile Ýliþkisi
Osmanlý Düþmanlýðý Cumhuriyet Hükümetine Osmanlý Arþiv Belgelerini Dahi Hurda Kaðýt Deðerinden Sattýrmýþtý
Yazýlýþýnýn 600. Yýlýnda Süleyman Çelebi" Nin "" Mevlîd" Ý
Ezan Bundan Tam 70 Sene Önce Tekrar ‘rab’ Ça Okunmaya Baþlanmýþtý.
‘ 2. Adam ‘ Ýsmet Ýnönü’ Nün Cumhurbaþkanlýðý Döneminde Kültür, Sanat ve Musýki
Türk Musýkisi' Nin Okullarda Öðretim ve Radyolarda Yayýn Yasaklarý Sonrasýnda Arap Filmlerindeki Müziklerin Müziðimizin Arabeskleþmesine Etkileri
Üçüncü Selim Devrinde Türk Musikisi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Vefatýnýn 67. Yýlýnda Ziya Osman Saba’ Yý Rahmetle Anýyoruz... [Þiir]
Ýki Bedene Tek Ruh [Þiir]
Adý Konulmamýþ Duygular [Þiir]
Aþk Bir Terennüm Ýse [Þiir]
Hayal Bazan Gerçeði Aþar [Þiir]
Sensizlik Beyitleri [Þiir]
Yaðmuru Beklerken [Þiir]
Her Þey Geçmiþte Kaldý [Þiir]
Vesvese [Þiir]
"" Mâzi Kalbimde Yaradýr "" [Þiir]


Salih Zeki Çavdaroðlu kimdir?

Otuz yýldan fazla bir süredir Geleneksel Türk Musýkisi eðitimi aldým. Üsküdar Musýki Cemiyeti' nde 20 yýl korist - solist olarak görev yaptým. Bu güz Türk Musýkisi üzerine makaleler yazýyorum. (bkz. www. musikidergisi. com)

Etkilendiði Yazarlar:
N.Fazýl , C.Meriç, B.Ayvazoðlu,


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.