Herkes ayný notayý söylediðinde uyum elde edilmiþ olunmuyor. -Doug Floyd |
|
||||||||||
|
Oturduðum bankýn hemen karþýsýndaki bankta, dört beþ kiþi kalabalýða aldýrýþ etmeden bulunduklarý yere uzanarak uyumuþlar. Oradan oraya aceleyle yürüyen adýmlarýn boþlukta yayýlan sesi, çeþitli dil ve aksanlarda yapýlan konuþmalara karýþarak bir uðultu halinde zihnime üþüþüyordu. Bu uðultu bir süreliðine kâh hemen önümdeki garip tiplerin horultusu ya da kâh boþlukta yükselen “…american airlines from newyork has landed.” Þeklindeki anonslarla kesiliyor göz kapaklarýmýn aralanmasýna neden oluyordu. Turist rehberinin ardýna takýlmýþ yaþlý çiftlerden oluþan küçük guruplar, art arda dizilerek bir ucu yerde sürüklenen bavullarýný taþýrlarken önce yalpalýyorlar, sonra da önde ilerleyenin aniden durmasýyla zincirlemesine iç içe giriyorlardý.Durumu kurtarmak için söylenen “ ja, ja Ayasophia ist virklich…” cümlelerinden kafilenin Almancayý Bavyera aksanýyla konuþtuklarýný anlýyor, her þeyin yolunda gittiðini düþünerek oturduðum yerde baþým önümde uyuklamaya devam ediyordum. Adýmlarýn zeminde çýkardýðý yankýdan yolcularýn vücut aðýrlýðýný, yürüyüþ biçimini, vücudun salýnýþýný, eðitim düzeyini tahmin etmeye çalýþýyordum. Az önceki horultu ve anonslar yine devam ediyordu; “…air plane from brussel is twenty minutes delaited.” Hýmm.Yirmi dakikalýk bir gecikme ha!. Allah bürüksel yolcularýna sabýr versin.Bizimki gecikmese bâri.Detaylarý takip edebildiðim için tamamen uyumadýðýmý düþünüyorum.Önümden geçen adýmlarýn sahibi, kadýn, yanýndakine “ belissima, belissima…” diyordu.Sýcakkanlý bir Akdeniz þivesi, belli ki Ýtalyandý. Derken az öteden tanýdýk bir çaðrý… “ teal teal Ahmet.Hel ente...?” göz kapaklarým yine aralanýyor…yanýna çaðýrdýðý Ahmet’e bir þeyler sorduðunu gördüðüm yerel kýyafetler içindeki Kuveytlinin beyaz bir entari içindeki koca göbeði çekiyor dikkatimi.Sonra tekrar dalýyorum.Aradan bir süre geçiyor, yanýmdaki boþ kýsýmda yere býrakýlan patates çuvalýnýn düþüþü gibi bir hareketlenme oluyor. Ýrkiliyorum, acaba yardýma muhtaç biri oturmaya çalýþýrken düþmüþ müydü? Toparlanarak gözlerimi açtýðýmda, ablak bir suratta boþ bakýþlý esmer bir adamýn sýrýtarak çevresine bakýndýðýný görüyorum. Aldýrýþ etmeden uyuklamaya çalýþýyordum ki, bu adamýn bozuk bir almanca ile Frankfurt’tan gelmiþ bir almanla konuþmasýna tanýk oluyorum… “ meine wohnung in diese straBe….ich war gleich zwei jare arbeitloss…” evim þu sokakta, iki yýldýr iþsizim.Þeklinde kýrýk dökük, bölük pörçük bir anlatým. Ancak otuzlu yaþlarda olabilecek bu adam, yanýndaki alman gittiðinde bana bakarak; “ Benim gibi bir mühendis varken bu hý..rý getirtiyorlar Almanya dan.Bir saatlik iþ içinde yirmi bin "yuro" veriyorlar. Ben de kýzdým bastým istifayý. Þimdi üç milyar emekli maaþý alýyorum oturduðum yerden.Ne diye çalýþacakmýþým!” diyor. Yüzüne baktým hiçbir þey söylemedim. Öfkelenerek uzaklaþtý. Þimdi uykum daðýlmýþtý. Önümdeki bankta horultular kesildi. Uyuyanlar kollarýný ovuþturarak, mideleri görünecek kadar kocaman kocaman esnedikten sonra olduklarý yerde doðruldular. Aralarýnda yirmili yaþlarýn neþesiyle konuþarak bir süre sonra gülüþmeye baþlýyorlar. Bana büsbütün yabancý olan dillerinden milliyetlerini anlamam mümkün olmuyor. Saatime baktýðýmda caným sýkýldý.Nasýl sýkýlmasýn! Tüm bu gürültü patýrtýdan sonra ben zamanýn hýzla akýp gittiðini, bekleme süresinin azaldýðýný düþünürken kýsalan süre topu topu on beþ dakikaydý. Þehire geri dönmek belki iyi fikirdi ama ah þu trafik yoðunluðu olmasa. Kafeteryaya gidip bir espresso aldým. Yudumlamalarým esnasýnda bakýþlarým bir önümdeki kitaba bir kapýdan çýkan yolculara kayýyor. Okuduðum her satýrdan sonra durup kalan dakikalarý sayýyorum. Kitabýn kalýnlýðý gözümü korkutmuþtu. Pers imparatoru Darius’un hayat hikâyesinin anlatýldýðý bir romandý bu. Yazarýn stilini tutmadým. Belki tercümede bir sorun vardý. Baþladýðým kitabý bitirmek gibi kör bir inadým olmasýna raðmen soðudum kitaptan. Doðrusunu ararsanýz bununla iki oluyor. Kitaplýðýmýn bir köþesinde hâla okunmayý bekleyen yirmi yýl öncesinden Spinoza’nýn ‘ Ethika’sý duruyor. Korkarým bu kitap da ayný akýbete uðrayacak. Kabahat biraz benimdi tabii. Sen hem uykusuz çýk yola hem kalabalýða karýþ ve hem de yanýna oyalanmak için duruma uygun hafif içerikli kitaplar yerine böylelerini al. Akýllý olmazsa insan, iþte böyle benim gibi saatler boyunca dakika hesabý yapar. Aydýn AKDENÝZ
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Aydýn akdeniz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |