..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Benim yaradýlýþýmda fevkalade olan birþey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Modern > Alper Turan




13 Mayýs 2009
Osuruk ve Kibir Üzerine  
içsel cereyanlar

Alper Turan


Bir araba ve kavurucu yaz sýcaðý, önü arkasý saðý solu bizi ilgilendirmeyen, aslýnda kendileri de ne olduklarýný bilmeyen, birbirlerini tanýmayan 4 gencin yolculuklarý... Ve tekbir noktada birleþiyorlar, bir kokuda...


:BJDA:
BÝRÝNCÝ
Gerçeði onun suratýnda gördüm, o bir þeyden anlamayan ama ‘Ben her ortamda yaþadým, ben her þeyi gördüm, ben büyüdüm, ben acý çektim, ben para da kazandým, aþýk da oldum, ben olgunum oysa sen hala bir ergensin’ diyen dudaklarýnýn kývrýmlarýný, aralýklý diþleri ve kalýn çerçeve gözlüklerini. Onu tanýmak ne de kolay, farklý olsun diye taktýðý o püsküllü kolye, bir anlamý olduðunu ileri sürdüðü ama sadece 5 liraya aldýðý için sevdiði ve ‘Manevi deðeri var’ diyerek üzerinden düþürmediði gri t-shirtü, sonu –ism’li felsefi konuþmalarý ve hepsi ucuz kitaplardan öðrendiði yarým yamalak bilgileri… Elinde sürekli farklý kalýn kitaplarýn olmasý ‘Okurum’ imgelemesi, izlediði filmlerin ‘Sanat’ filmleri olduðunu vurgulayýþý giþe filmlerine para veremeyecek olmasý, fast-food gýdayý kapitalist oyunlar olarak adlandýrmasý ‘Burger King’ e gitmemesi ‘Starbuck’s’ta kahve içmemesi, müziðin anlamýný açýklamasý ‘Minimalizm ile ilgileniyorum þu sýra, Stockhausen konserini en önden izledim’ tarzýnda laf kalabalýklarý ve ‘Benim ilginç dostlarým var!’ dan dan baþlayýp sürüp giden kahkahalý iç münakaþalarý, ‘ Herkes benim yerimde olmak ister’ ‘Çok þýkým’ ‘Ben en farklýnýzým’ ‘Beni tanýmýyorsan, önemli biri deðilsin demektir’ iç konuþmalarý, tiyatral tavýrlarý kendi içinde dördüncü duvar yaratmasý ve asla yýkmamasý sahteliðini su damlacýklar gibi tane tane hissettirip göl oluþturmasý… O buradan uzak, yakýn kimselerden uzak, uzak kesimlere yakýn, yakýnlarýmdan ücra ve kayýp. Yanýmýzda deðil, benim yanýmda olmadý, olamaz. Onu herkes tanýr ama o hala kiþiliðinin karmaþýklýðýndan dolayý kimsenin kendisini anlayamadýðýný söyler. O uzaktýr. Kimse önemsemez artýk, bir esprisi kalmamýþtýr. Gelecektir geçecektir. Büyük bir adam olacaðýna inandýrmaya çalýþýr çevresindekileri ‘ Çok farklýsýn’ lafýný duyarsa ‘Asýl siz aynýsýnýz’ der mütevazý mütevazý. Neyse neden bu arabada bilmiyorum, umursamýyorum da, zaten o gökyüzüne bakýp ‘Minimalist desenlere bulanmýþ tereyaðlý þarkýlar’ dinliyor bir bal kavanozu umarak.

Bu araba nereye gidiyor, ne önemi var ki? Saatler geçecek ve özgür denizler bulacak beni, sarýlacaðým körfezlere ve kumsala karýþacaðým. Eðlenecek kimse yok gibi, telefonuma hiç mesaj gelmemiþ, acaba ben mi atsam saða sola birkaç tane? Keþke yanýma alsaydým karikatür dergimi, bilemezdim ki herkesin bu kadar sýkýcý olacaðýný, bilemezdim sessiz sakin köy yumurtasý kokan bir sürücü olduðunu. Bilemezdim ota boka ‘ehe ehe ehe’ gülen saçma espriler yapan, eðlenceli olduðunu sanan, saçlarý keçiboynuzu yapýlmýþ, aslýnda feci üzgün olduðu gülerken sýçrattýðý tükürüklerden belli olan gýrtlaklanmasý gereken, 10 yaþýnda çokbilmiþ hazýrcevap bir kýz çocuðu edasýyla salýnan bir arka koltuk insaný olacaðýný. Ve bilemezdim modern zamanýn klasikleþmiþ asyatik Avrupalý ya da Avrupai Asyalý olmadý sosyetik sýradan dünyalýnýn diðer arka koltuk insaný olacaðýný.
Neden kimse normal olmaya çalýþmýyor biraz, herkesin terlik giydiðini bilmek, su içmelerini görmek, tuvalet kâðýdýna ihtiyaç duyduklarýndan emin olmak yetmiyor mu göz boyamanýn gereksiz olduðunu anlatmak için.
Kimse kendi gibi yaþamýyor artýk, kimse benim gibi deðil artýk. Ben jean maðazalarýndan ‘Markalý’ ama ‘Gösteriþsiz’ þeyler giyen, espri yapan, acýkan, sýçan, seviþmek için adres kollayan, gülen, zýrt pýrt aðlamayý kendine yakýþtýrmayan, suratýna bakýnca oyunu hangi partiye verdiðini anlayabildiðin, rock müzik dinleyen onu da aslýnda yalnýzken önemsemeyen, okuluna giden, bölümüne aþýk olmayan ama sýnavlarýna çalýþan herhangi biriyim… Herkes benim gibi, ama ben açýk sözlüyüm. Ben çok iyi biriyim…
Þimdi neredeyiz bilmiyorum, sadece çorak topraklarýn arasýndan geçip gidiyoruz, deniz hiç çýkmayacak sanki. Ne kadar kaldýðýný sormak istiyorum arabayý süren mütevazi matematik öðrencisine, ama ona bir þey sorarsam ‘100 km var, ben bizim memlekete giderken 100 km varken daha, heyecanlanýr, kokusunu duyarým evimin, pek güzeldir þýrýl þýrýl akan derenin sesini dinleyip uyumak, otlu gözleme gelir sýcak sýcak, bir de tavþan kaný çay, dýþarýda tavuklarý kovalayan kardeþlerimin kahkahalarý, annemin ‘Oðlum nasýl oralar? Güzeldir tabi’ diye soruþu… Ah ne özledim’ diye bodoslama girmesinden korkuyorum. Keþke annesi ‘Leþ gibi kokuyorsun, pis herif çoraplarýný çýkar yýka ayaklarýný, nasýl karý-kýza yedirmiyorsun demi arsanýn paralarýný’ dese ya da onun özlediði þey bu olsa… Bu Anadolu motifli sürücü bile nasýl þartlamýþ kendini ‘Ben sizden farklýyým, temiz bir ailem, yanaklarý al al eli erkek eline deðmemiþ kýz kardeþlerim, Cuma namazlarým, tahin-pekmezim var…’ diyerek ‘annem hiç seviþmedi’ tarzý bakýþ açýsýyla ne kadar da farklý. Acaba o oyunu kime verdi, arkadaki iki salakta boþ oy kullanmýþlardýr ya da gitmemiþlerdir sandýklarýna…
Bir anda irkildim, böyle kokuyu asla temizlenmeyen umumi tuvaletlerde bile duymadým… Kimden çýktý bu koku? Kim osurdu diye baðýrsam mý acaba? Herkes ne kadar da tepkisiz, niye hiç biri bir þey söylemiyor, yoksa ben mi yaptým, yediðim nohuttan mý oldu? Ama fark etmedim bile? Kesin ben yaptým, beni utandýrmamak için susuyorlar… Çaktýrmayým bari. Keþke bir deodorant alsaydým yanýma… Hayýr, ben yapmýþ olamam, koku benden gelmiyor ki! Normal biri mütevazý sürücüden beklerdi bu kokuyu ama adým gibi eminim arkadaki asilzade yaptý, þimdi de utancýndan gözlerini kapýyor minimalismin dalgalarýnda yüzüyormuþ gibi yaparak… Koku kesin ondan çýktý, camý açtým ama koku hala gezegende, galiba birinin týpasý kaçtý!!!




ÝKÝNCÝ
Ne gerçek yüzler bunlar? Ne fýsýl fýsýl kulak kemirgenleri? Öndeki tam bir yeni gençlik timsali, sol kulaðýnda bakýr küpesi olan ama sanki küpeyi hiç fark etmiyormuþ gibi ‘Ben küpeli doðdum’ der gibi davranan, soluk ama ‘Markalý’ t-shirtler giyen, gerçek bir spor maðazasýndan alýnmýþ gerçek spor ayakkabýlarý olan, bol bol gülen, kýzlara þaka yapan ama sadece güzellerine dokunan, kirli sakallý, kamuoyunda ‘tatlý çocuk’ sýfatý alabilecek modern ama erkeksiliðinden hiçbir þey kaybetmemiþ imajýný kanýtlayan pazýlý kollarýyla seviþken, kalabalýklar içinde mutlu olan ve kesin hayatýnýn bir döneminde gitar çalmýþ olan yaðýz bir delikanlý… Yanýmdaki dünyanýn hiç bir yerinde kendi ýrkýndan birini bulamamýþ hayatýn diðer yönü, sanki diþlerini macun yerine sabunla yýkýyor. Bunu ondan duysam ne kadar da normal gelirdi bana! Belki de misvaký vardýr… Ve herhangi bir sürücü…
Her genç içmeyi sever, durduk yere içinde ‘sarhoþ, içki, kusmuk’ geçen bir cümle kursam hepsinin söyleyecek bir cümlesi, komik bir anýyý hatýrlamanýn verdiði ‘Anýna sahip çýk!’ baskýlý tebessümleri olurdu. Hepsi gülerdi, burunlarýndan bira köpüðü çýkana kadar gülerlerdi ‘Fondip’ diye baðýrýrlardý… Hepimiz nasýlda aynýyýz þu arabanýn içinde, bu kadar farklý gözükürken. Herkesin diþleri var ve herkesin diþleri dökülür, bazýlarý diþlerini yaptýrýr bolluktan bazýlarýnýnki sararýr sigaradan. Sarý diþin suçlusu neden Tanrý? Tanrý’yý desteklediðimden deðil, o bana hiç ‘sponsor’ olmadý, suçladýðým þey insanlýk. Bu farklýlýk ayaklarý… Farklý taksiye binmek mi farklý olan, bazýlarýnýn þehrin sað bazýlarýnýn sol yönünde oturmasý mý? Benim saçlarýmýn keçiboynuzu þeklinde ama babamýn saçlarýnýn olmamasý mý? Islýk çalabilmek mi farklý olan, banyodan sonra el yýkamak mý, týrnaklarýný kül tablasýna kesmek mi, tost makinesine ihtiyaç duyup duymamak mý? Þimdi hepsinin düþündüðü þey bile ayný mesela, hepsi ‘arabada birbirinden farklý dört genç, baþlarýna ne geleceðini bilmiyorlar’ tarzýnda korku-gerilim film senaryolarý üretiyorlardýr, hepsi erkek ve hepsi benimle seviþme yollarý arýyorlardýr, belki öndeki sürücü dikiz aynasýný amacýna yönelik kullanýyordur. Belki aðzýmdaki sakýzýn kokusuna kapýlmýþlardýr ve tropikal ormanlarda mor ve kýrmýzý renkli meyvelerden yapýlmýþ bir kolye takýp tam-tam dansý yapmayý hayal ediyorlardýr hatta yol boyu tezgâh açmýþ ‘meyve satan’ esnaftan muz almayý amaçlýyorlardýr.
Çantamdan Woody Allen çýkarýyorum ve gülerek okuyorum yanýmda duran ‘kültür böceði’ elimdeki kitaba ‘Aa kýza bak Woody Allen okuyor, kesin hiçbir þey anlamýyordur’ diyen gözlerle ama ‘Aa çok güzel kitap’ diye tasdiklercesine konuþarak meramýný boþaltýyor. Öndeki ‘Bay karizma’ göz ucuyla kitap hýþýrtýlarýnýn kaynaðý olan bana bakýyor ve homurdanýyor, burnu neredeyse dünyadaki tüm gazlarý yapýtaþýna ayýran bir süzgeçmiþ gibi kalkýp iniyor ve doðrulup esniyor, dünyaya gözlerini yummak için yumuyor, uyumuyor belli ki rüyalarý tercih ediyor belki de sahilde sýrtýma yað sürmeyi hayal ediyor, benim elimde Woody Allen kitabý… O kitabý yere fýrlatýyor ve kumlarda yuvarlýyor beni… Belki de ölmeyi düþünüyor, arabanýn takla atmasýný, kýrýk kemikleri, ambulans seslerini, 65 saniye süren bir haberde yer almayý, gazetede kibrit kutusu kadar yer tutmayý… Bende býrakýyorum kitabýmý, kültür tarantulasý ‘Bak anlamadý, sýkýldý’ diyor içinden, kendisi yol boyu hiç kitap okumamasýna raðmen… Ona sorsan o tüm kitaplarý okumuþ, bana sorarsan sadece kitap özetlerini okumuþ internetten fikir sahibi olmak için, hem ucuz hem kolay ‘çok ergonomik’
Dýþarýyý izliyorum, bonbon þekerrenklerinde arabalarýn geçiþini, aileleri, genç erkekleri, anneleriyle yola çýkmýþ genç erkekleri, sevgilileriyle gelmiþ genç erkekleri, metresleriyle gelmiþ genç-orta-yaþlý erkekleri ve karýsýyla kavga eden memur sýnýf erkeðini. Bulutlarý bir kedi ve kaleme benzetiyorum, kendime bir fal uyduruyorum ‘ kedi gibi bir erkekle tanýþacaksýn ve evlilik cüzdanýna yan yana adýnýz yazýlacak’… Totem yapýyorum sonra da, yanýmýzdan 1 dakika içinde yeþil renkli bir araba geçerse ‘öleceðim’ diyorum ve bekliyorum, yanýmda saat de yok, bir araba görüyorum, asker arabasý ‘ yeþil’ diyorum ‘Belki de þehit olacaðým’
Tam o anda bir þey beni uyandýrýyor beni bu hayallerden. Bir koku, çürük yumurtaya benzeyen bir osuruk kokusu… Sanki burnumdan bir tabur düþman askeri girmiþ ve beynime ulaþana kadar geçtikleri köyleri yakýp yýkýyor analarýmýza bacýlarýmýza sarkýntýlýk ediyor ýrzlarýna geçiyorlar. Biri tuvaletini donuna yapmýþ olmalý, belki öndeki taþralý marul tenli çocuk yapmýþtýr, belki yanýmdaki entel yapmýþtýr ‘Ben kalender meþrebim’ diye þarký söyleyecektir, ya da öndeki uyuyan güzel rüyasýnda tuvalette genç bir kýzý hayal ediyor ve inandýrýcý olmasý için efekt veriyordur… 4 boyutlu rüya… Ýðrensem, midem bulansa bile rahatsýz olmuþ gibi durmuyorum ‘herkes osurabilir’ bu doðaldýr, doðal olmayan sentetik deodorantlardýr ‘Markalý’ parfümlerdir, teri örten osuruða karþý savaþan oda spreyleridir sonuçta…


ÜÇÜNCÜ
Daðlar var, þehrin griliði yerini yeþile býrakmýþ… Kliþe laflar, bundan bana ne! Sýrf þehirli deðilim, aksaným farklý, annemin baþýnda ucu týðlanmýþ yemeni, ellerinde yaþlýlýk benleri var, gözlerinde kývýr kývýr kirpikler yok diye ben illa köylü müyüm? Ben þehir hayatýndan nefret eden ‘biz safýz, biz temiziz, bizim sütlerimiz doðal, sizinkiler pastörize’ diye düþünmek zorunda mýyým? Ben köklerine baðlý, tarzsýz, fikirsiz, düz ideolojilere inanabilen, ders kitaplarýndan baþka kitap okumamýþ onlarý da zorla okumuþ, kösele ayakkabý giymek zorunda olan, gömlekten baþka bir þey giyince palyaço gibi görünen, laðým kokan ‘keçi boku gözlü’ çocuk, insanlarýn ‘yurdum insaný’ diyerek sevimli bulacaklarý biri olmak zorunda mýyým? Doðduðum yer, bu ‘memleket’ ýrkçýlýðý, annemin dili kullanýþ biçimi, gittiðim ilkokul bu kadar mý önemli? Yediðim kuzukulaklarý burada ‘otantik’ bir sebze iken ben neden ‘ilkel’ bir canlýyým sadece? Ýçki içmem, sigara içmem, param azdýr, eðlenmeyi bilmem, bir hayvan gücünde cinsel ihtiyaçlarým olduðuna inanýlýr ve önemsenmem. Otobüslerde kadýnlar yanýmda oturmak istemez ‘tacizci’ olarak doðmuþumdur, ‘Köylüler bir bacak, bir kol görse sulanýrlar’ Baþtan yenilmiþim ve baþtan bezmiþim! Ne köye ait olabiliyorum ne þehir beni kabul ediyor! Köylüler ‘O artýk þehirli!’ diyorlar, þehirliler ‘O köylü…’ Ýþte sadece bu kadar, kiþiliði, ruhu, istekleri ve zevkleri belirtmek için bu iki kelime yeterli ‘Köylü-ilriheÞ’
Ama ben þehre aþýðým! Gece sadece yýldýzlarý görebildiðim köyde hep bir ýþýk bekledim ya da bir ufo görmeyi. Þehirde yýldýzlarý görmeme gerek kalmýyor, çünkü hayatýn dünya üzerinde güzel olduðu bir yerde nefes alabiliyorum. Sadece Tanrý’nýn deðil insanoðlunun yaptýðý þeylerin de güzelliðini fark ediyorum. Ve mutlu oluyorum, ben neden çaresizim Tanrý’nýn yarattýðý topraktan ev yapýp içinde yaþayacak kadar? Ne güneþiyim hayatýmýn ne de ayý… Yýldýzlar bile olamýyorum, ne yazýk.
Ne kývrýmsýz beynim? Herkes biliyor bu giysilerin altýnda ne olabileceðini? Herkes çantamda ne olduðunu tahmin edebilir! Herkes sadece kendisini tanýyýp herkes hakkýnda bilgi sahibiymiþ gibi yapýyor. ‘Bu filmde herkes kendi yaþamýndan bir iz yakalayacak’ cümlesini kuran kiþinin kaç benliði var herkes olabilmeyi baþarmak için merak ediyorum. Ben kendimim, belki çantamda bir bomba var ve kalabalýk bir caddede patlatacaðým, bunu kimse tahmin etmiyor. Belki oyuncak ayý var çantamda! Belki ben caz dinliyorum, türkü deðil, belki söyleþilere katýlýp yazarlardan imza alýyorum. Belki Bremen mýzýkacýlarýndan biriyim, pamuk prensesin cücelerinden biri deðil…
Herkes benim herkesten farklý koktuðumu düþünür, çoraplarým daha pistir, slip don giyiyorumdur ve dikiþleri sararmýþtýr. Ben herkesten daha farklý osururum sanýrlar, daha çok sýçtýðýmý düþünürler? Kendinize bir güneþ yaratýn ve benden farklýlaþýn gerçekten, küçük haplar icat edin ve osurmayýn sýçmayýn. Ayrýlýn benden. Ayrýlýn bizlerden!
Yanýmda oturan çocuk ‘Sýkýldým’ lafýný sürekli tekrarlayan, küçüklüðünde ailesine þimdi eþine dostuna sýkýntý kaynaðý olan, annesine ‘çocuk durmuyor’ lafýný binlerce kez söyletip düðünlerden, deneklerden erkenden çýkmasýna sebep olmuþ, hayatý boyunca hep kredi kullanmýþ maddi ve manevi… Arkadaki kýz ise yüzlerce kez aþýk olmuþ ve doðru insaný hala bulamamýþ, kendisi hep doðruymuþ gibi! Sanki aðlamak isteyince aðlayabilen, siyah oje sürüp güçlü hisseden ‘pop’ kültürünün ‘popüler’ prensesi ve en sevdiði renk ‘pembe’… Arkadaki diðer canlý ise, aslýnda en acýnacak halde olanýmýz, en basitimiz ve en korkaðýmýz, hayatý saklambaç oynayarak geçmiþ, baþý aðrýdýðýnda geçmesini deðil ‘Benim baþým aðrýyor, kafamda binlerce tilki var’ demeyi isteyen bir çaresiz. Ama yine de hepsi benden daha özel, daha farklý, daha çaðdaþlar! Kendi aralarýnda konuþacak bir konu bulabilirler, þehir hakkýnda mesela…
Arabayý sürüyorum, kimse konuþmuyor benimle. Belli benim yanýmda böyleler, bir kafeteryada bir masaya oturacak olsam neþeli kalabalýk hoþsohbet gençlik bir anda susar. Gitmemi isterler, ya da kendileri giderler. Benim sohbetlerine katýlmamdansa susarlar daha iyi! Sussunlar ve uyusunlar, hepimiz ayný rüyayý görebiliriz, hepimiz bu yolda bir kazayla ayný anda ayný þekilde ölebiliriz, hepimiz ölebiliriz.
Bir koku! Galiba dýþarýdan geliyor, fabrikalar var ve atýklar kötü kokar! Belki
Þeker küspesidir belki de biri osurmuþtur. Herkes osuranýn ben olduðumu düþünüyordur, en osurabilir benim! Bekli de ben osurdum, hepimiz ayný kokuyu almýyor muyuz? Hepimiz osurmuyor muyuz? Belki herkes osurmuþtur, bir koku- kiþilik karýþýmý olmuþtur, bir sentez. Ve gökyüzüne yayýlýp kuþlarýn ölümüne sebep oluyordu, belki ozon deliði büyüyordur ve aðlýyordur dünya…


DÖRDÜNCÜ

Rüyalarýmdan kim uyandýrdý beni? Kim alýkoydu beni kendi gezegenimden? Burun kývrýlan hayallerden, pollyannavari bile olmayan fikirlerden, asla gerçekleþmeyecek fantastik ütopik dünyalardan beslenen ben bu arabanýn içinde ne kadarda aynýyým herkesle! Toplumda herkesin bir yeri vardýr, eski zaman padiþahlarýnýn tonlarca uþaðý olduðu gibi Tanrý’nýn da uþaklarý var; bizler… Bazýlarý onu güldürmek için, bazýlarý onun haþmetini yeryüzünde göstermek için bazýlarýmýz ona ilham vermek için bazýlarýmýz gaz vermek yüreklendirmek için… Ama hepimiz sadece onu mutlu etmeye çalýþýyoruz amansýzca, ayný yolun farklý kulvarlarýnda gezip ayný otobüs sýrasýnda karþýlaþýp EGO kartlarýmýzý basacaðýz kýrmýzý cehennem otobüslerimize… Bunu düþündükçe sefilleþiyorum, ilkelleþiyorum, sýradanlaþýyorum, bu farklý olma çabalarý en moda þey þimdi… Herkeste orijinallik aþký var, kimler gerçek kimler sahte belli deðil… Ben farklýyým! Galiba herkes benim gibi düþünüyor, diðerlerinin ayný olduðunu ama ben gerçekten farklýyým… Galiba diðerleri bunu da diyor, ama ben sýra dýþýyým. Bunu nasýl gösterebilirim diye yýrtýnýyorum her seferinde, her seferinde aðýr konulardan dem vurup en tercih edilmeyen marka sigarayý içiyorum, deðiþik bir kolye yapýyorum ve boynuma takýyorum sonra bir baþkasý görüyor ve yaratýcý olduðunu düþünerek yeni bir kolye yapýyor benimkinin aynýsý olan ve kolye sýradanlaþýyor ben yeni bir þey bulmak zorunda kalýyorum. Ýþte sürek avý, iþte hayatta kalma sanatý, iþte fular baðlama þekli, iþte çetin savaþ… Asla yenilmiyorum, çünkü asla bitmeyen yeteneðim var, en farklýyým. Dünyayý yalnýzca ben böyle görüyor olmalýyým, renklerim daha çok benim, sesler daha net benim için.Kimse benim gibi hayaller kuruyor olamaz. Beynimden dizeler geçiyor benim, ayný arabayý paylaþtýðým bu insanlar ise türkü çýðýrýyorlardýr ya da hayvani cinselliðin planlarýný yapýp kendi doruklarýna ulaþýyorlardýr. Neden sokakta benim gibi birini göremiyorum diye düþünüyorum, kimse benim gibi olamýyor mu? Madem Tanrý bana kimseye veremediði bir güç verdi neden ben diðerlerinin uðraþtýðý þeyleri yapmak zorundayým hayatta kalmak için? Para kazanmak, sýnavlara girmek, annemin memesinden süt emmek, yemek yemek, sýçmak, ayný tuvalet kâðýdý rulosunun farklý parçalarýný kullanmak zorundayým? Neden sabah ereksiyonu oluyorum iðrenç bir þekilde? Neden yoruyor bunlar beni? Neden uyuyor neden diðerlerini inceliyorum… Ve evet neden onlara özeniyorum, neden keþke bende normal olsaydým diye zýrlýyorum, çok mu zor farklý olmak, kendimden beklediðim her þey tabakta býrakýlmýþ yemek artýðý gibi karþýma çýkýyor neden? Somut örneklerim nerede? Benden önce yapýlmamýþ ne yaptým, madem aynýyým bu kadar, madem diþlerim sararýyor yýkamayýnca, benim telefonumda ayný tonda çalýyor, benimde telefonum var, benimde mesaj çeken parmaklarým, benimde televizyon izleyen gözlerim, paylaþýlýnca anlaþýlabilecek düþüncelerim var beni farklý kýlan ne o zaman? Beni farklý olduðuma inandýran ne? Giydiklerim mi? Bende don giyiyorum ne farkým var? Benimde kafam yukarda ve popom aþaðýda bana da babam ‘oðlum’ diyor bir baþkasý da… Benimde babam var annem, beni doðuran annemin kadýnlýðý babamýn iðrenç güçleri var, beni dölleyen bir yumurta var, o zaman ne bu havalar? Ne bu uçuþan þalýn saçaklarý? Bir baþkasýnýn yazdýðý romaný beðenmiyor muyum? Bir baþkasýnýn izlediði filmi bende izlemiyor muyum? Güneþi görünce mutlu olmuyor muyum? Denize girmiyor muyum? Osurmuyor muyum? Ölmeyecek miyim? Öldürmeyecekler mi? Küçülmeyecek miyim? Ne biçim dünya? Bir araba ayný insan, bir dünya ayný insan, bir dünya borçlu, bir dünya bankacý, bir dünya keresteci, bir dünya korist, bir dünya memur, bir dünya paraþütçü var, bir dünya orospu var… Hepimiz, her þeyiz…
Ama þu kýz, okumasýn Woody Allen’ý, o hak etmiyor ki! Ýndirsinler beni, kanatlarým çýksýn ve uçayým kendi ülkeme, Tanrý’m yetmez mi bu kadar sýnama? Ben farklýyým farklýyým farklýyým farklýyým iþte!!! Kendi noktalama iþaretlerim var…
Bu koku da ne? Ayný benim osuruðum gibi kokuyor! Kim benim gibi osurabiliyor, kimin ki benim ki kadar güzel kokabiliyor? Herkesin mi ayný kokuyor yoksa? O kadar basitiz öyle mi? O kadar aynýyým bu insanlarla…O kadar benler o kadar onlarým bende, o kadar þahaneler onlar, onlar kadar ilkelim bende… Hepimiz osururuz, herkes osurur, her osuruk kokar, hepimiz aynýyýz!

Ýyi insanlar mý içinde kötü þeyler tutamaz yoksa iyi insandan kötü þey mi çýkmaz? Hepsi…


A
   



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Saat Hep Sekizi Gösterir
Meþguliyet Sokaðý Sakinleri
Deniz Kokulu Dondurma


Alper Turan kimdir?

Anlatacak çok þeyi olan küçük bir yazar müsvettesi! Mürekkebine ter ve gözyaþý karýþmýþ. . . Uðraþlarý önemsiz klavyesine dökülen her sözcükte küçük bir figür yalnýzca.

Etkilendiði Yazarlar:
Virginia Woolf, Joanne Harris, Guy De Maupassant,gabriel garcia marquez, Tennessee Williams


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Alper Turan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.