..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir önyargýyý yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Dönemler > Salih Zeki Çavdaroðlu




27 Mayýs 2009
Demokrat Parti Ýktidarý ve Onu Bitiren 27 Mayýs Darbesi" Nde Müzikte Yaþananlar  
Salih Zeki Çavdaroðlu
Türkiye' de Demokrat Parti iktidarý ile demokratik döneme geçilmesi ile baþlayan ve bunun kesintiye uðradýðý 27 Mayýs darbesi süreçlerinde müzikte uygulanan iki farklý politikanýn örnekleri...


:BHCE:
Bundan yarým asýr önce, Türkiye 27 Mayýs 1960 sabahý saat üçte radyolardan Albay Alparslan Türkeþ’ in tok sesiyle okuduðu :

“ Sevgili Vatandaþlar !...
Bugün demokrasinin içine düþtüðü buhran ve müessif hadiseler dolayýsýyla ve kardeþ kavgasýna meydan vermemek maksadýyla Türk Silahlý Kuvvetleri, memleketin idaresini ele almýþtýr…” ile baþlayan cümlesi ile uyanýr.
Bu cumhuriyet tarihi içinde bir milâttýr ; artýk her on yýlda bir neredeyse gelenek haline gelecek olan “darbeler” dönemini de baþlayacaktýr.
Cumhuriyet kurulalý 27, demokrasiye geçilmesinin üzerinden ise 10 yýl geçmiþtir. Þartlar, henüz “millî irade” nin yerli yerine oturmadýðýný ve uzun yýllar da oturmayacaðýný göstermektedir. Çünkü geçmiþte 600 yýllýk bir saltanat kültürü vardýr. Bu kültürün toplumca bir anda terkedilip, önüne sunulan yeni deðerleri hiçbir itiraza konu etmeksizin kabullenmesi ise sosyolojinin kurallarý ile baðdaþmayacak bir özlemdir.
Gerek dünya ve gerekse ülke konjonktürü gereði sona eren Ýmparatorluk rejiminin yerine “ulus devlet” i kuranlar, baþta Baþkomutan M.Kemal Atatürk olmak üzere Kurtuluþ Savaþý’ ný veren askerlerdir. Onlar ve seçkinci aristokrasi ile bürokrasi, savaþ sonrasýnda yeni devletin temellerini atarken, toplumun inanç, kültür ve sanatýndaki yerleþik deðerlerini alabildiðine deðiþtirecek kararlara imza atarlar.
Osmanlý dönemi hiç yaþanmamýþ bir olgu olarak kabul edilip, yakýn geçmiþi ile baðlantýlarý kesilen toplumun içinde, geçmiþin izleri acý da olsa henüz dün gibi taze bir þekilde duruyordu.
Toplum, yaþanýlan yüzyýlýn gerektirdiði ve uygulamasýnda geç kalýnmýþ bir çok inkýlâba itirazsýz bir þekilde onay verir. Ancak Türkçe ezan ve çok sesli müzik gibi bir takým yenilikleri bir türlü benimsemez ve tepki verir.
Cumhuriyet kurulduktan sonra, özellikle 1945’ e kadar, projelendirilmiþ “inkýlâp”larýn gerçekleþtirilmesi için, ister istemez toplumun “özgürlük”leri oldukça kýsýtlanmýþtý. Bu yüzden bir takým emrivakilerle rahatsýz olmuþ olan toplum, 1950’lere gelindiðinde dünya konjoktürünün saðladýðý açýlým sonucunda çok partili rejime geçilmesiyle tercihini yapacaktýr. Tabii ki toplumun tercihi, kendisinin taleplerini “ Yeter Söz Milletindir” sloganýyla seslendiren siyasi hareketten yana olacaktý. Böylece “Millî Þef” iktidarý bir halk hareketiyle son buluyordu.
14 Mayýs 1950’ de bir “ Ak Devrim” olarak baþlayacak DP hareketi, o günden itibaren, bürokratik elitin zihninde bir türlü kabul görmeyecektir. Devlet’ in önemli kademelerindeki idarî iktidarlarý sürecek olan seçkinler, siyâsî iktidara da yeniden kavuþmak için, 10 yýl boyunca her türlü çareye baþvuracak ve sonunda özlemini gerçekleþtircektir.
DP’ nin ilk icraatý Türk Ceza Kanunu’ nunun 526.maddesinde hükme baðlanan “Arapça ezan ve kâmet okumatmak hakkýndaki yasaðý” ný kaldýrmak olur. Kanun tasarýsý TBMM Genel Kurulu’ nda görüþülürken,tasarý aleyhinde hiçbir milletvekili konuþmaz. Bu da yasaðýn ne kadar mesnetsiz olduðunun ve Millet’ten en ufak bir destek alýnmadan yýllarca ve zorla uygulandýðýnýn bir göstergesidir. Yasaðýn kaldýrýlmasý 16 Haziran 1950’ de kabul edilir.
DP iktidarýnýn baþladýðý günlerde, toplumun sahip çýkmadýðý inkýlâplar artýk aslýna rücû etmeye baþlar. Ezan’ ýn yeniden aslî þekliyle okunmasýndan sonra , radyoda Mayýs 1950’ de Klâsik Türk Musýkîsi yayýnlarý bütün müzik yayýnlarýna göre %39 iken, Aðustos 1950’ de bu oran % 46 ya çýkar. O zamana kadar Devlet eliyle tekdüze bir müzik oluþturma gayretleri, kesintisiz olarak ve baskýcý bir dayatma ile sürüp gitmiþtir. Hatta Devlet , Batý sistemli müziði kendi korumasýnda tutup, makamsal Türk Müziðini kendi haline býrakýp, þartlarý farklý bir plâtformdaki beraberliklerine tahammül edemez. Klâsik Musýki ancak gazinolarda yozlaþarak yaþamýný devam ettirmeye çalýþýr. Geleneksel Musýki DP iktidarý ile bir yerde dolaylý da olsa Devletin himayesine alýnýr.
“…1950 yýlýnda DP iktidara gelinceye kadar, Türkiye’ nin resmî müzik politikasýnda hiçbir sapma olmamýþ ve devlet ancak Batý Müziði çalýþmalarýný desteklemiþti. Ancak o tarihten sonra bu denge Klâsik Türk Müziði ile Halk müziði lehine bozuldu ve radyolardaki çok sesli müzik programlarý iyice azaltýlarak,Türk Müziði yayýnlarýnýn oraný büyük ölçüde arttýrýldý. Türkiye’ de yapýlan müzik eðitiminde ve bu daldaki eðitim kurumlarýna verilen devlet desteðine daha dengeli bir politika izlenmesi tam anlamýyla ancak, 1970 yýlýndan sonra saðlanabildi…” (1)
Þu da bir gerçek ki, DP hükümetinin uyguladýðý politikalar sonucu Türkiye’de yoðun olarak yaþanan iç göç ve çarpýk þehirleþme sonucu, kültüründe bir takým yanlýþ hayat tarzlarý ortaya çýkar. Bunun müziði de etkilememesi mümkün deðildir. Bu yüzden ileride bir deðer haline gelecek olan “alt kent kültürü” nün , önce arabesk ve sonra da pop-arabesk’ e dönüþmesi kaçýnýlmaz olacaktý.
Demokrat Parti’nin kültürde muhafazakâr, ekonomide batý yanlýsý bir politika izlemesi þaþýrtýcý gelse de, dünyanýn iki kutuplu, yani kapitalist ve komünist bloktan oluþmuþ iki seçenekli sisteminde ekonomik tercihi baþka bir þey olamazdý. Kültürdeki muhafazakâr politikasýna raðmen, bu yýllarda Türk Filmciliði de kalýplarýný kýrarak kendini yeniler. Dolayýsýyla film müziklerinde geçmiþe oranla farkedilir düzeyde iyileþme baþlar.
DP Ýktidarýnýn ilk günlerinde, Devlet Operasý’ nýn eski Cumhurbaþkaný Ýsmet Ýnönü için Cumhurbaþkanlýðýndan itibaren uygulamakta olduðu özel koltuk rezervasyonu kaldýrýlýr. Bunun hikâyesini Ýnönü’ nün damadý Gazeteci Metin Toker þöyle anlatýr :
“…Ýsmet Ýnönü’ nün müziðe olan meraký bilinir.Cumhurbaþkanýyken Operanýn þeref locasýnda, sol arafýnda dinleme aleti bulunan bir koltuðu vardý. 14 Mayýs’ tan sonra koltuk, yandaki bir locaya konulmuþtu. Devlet Tiyatrolarý Genel Müdürü, büyük tiyatro adamý Muhsin Ertuðrul’ un emriyle… Ýsmet Paþa orada oturup opera dinlerdi. Tevfik Ýleri koltuðu kaldýrttý…”(2)
1950’lerde Celal Ýnce isimli müzisyenle Türkiye’de Popüler Batý müziðinin kapýlarý açýlýr.
1930’lu yýllarýn ortalarýnda baþlayan Arap Filmleri furyasý, 1950’ lerde de devam etmektedir. Geleneksel Türk Musýkýsi artýk yasak olmayýp, toplumdan gelen taleplere göre radyo yayýnlarýyla desteklenmektedir.
Çok partili rejimle beraber, devletçi politikalardan liberal politikalara geçilmesiyle ve bunun sonucunda sanayileþme, Türk toplumunun hayat tarzlarý da önemli ölçüde deðiþime uðrayacak, bu durum kendisini müzikte bayaðý farkedilebilir þekilde gösterecekti.
“…Demokrat Parti’ nin batý yanlýsý politikasýnýn da etkisiyle ülkeye Tanzimat döneminden beri zaten girmekte olan batýlý müzik formlarýnýn giriþi daha bir hýz kazanmýþtýr. Üstelik bu kez batýnýn belli bir kesime yönelik ciddî sayýlabilecek nitelikte bir müziði deðil, toplumun düþük beðeni düzeylerine seslenen popüler müzik ürünleri de girmektedir…” (3)
Riyaset-i Cumhur Filarmoni orkestrasý, 1957 senesinde 6940 sayýlý kanunla Riyaset-i Cumhur Senfoni Orkestrasý’ na dönüþtürülür.
Her ne kadar geleneksel musýki bir ölçüde itibar kazandýysa da, kapalý rejimden açýk rejime geçilmesi ve ABD ile Avrupa’ dan sadece ithal ürünler gibi yeni yeni müzik akýmlarý da bundan sonraki yýllarda kapýmýzý sýkça çalacaktýr.
1950’ li yýllarda Geleneksel Türk Musýkisinin yýldýz isimleri Münir Nureddin Selçuk, Yesari Asým Arsoy, Safiye Ayla, Müzeyyen Senar, Hamiyet Yüceses’ tir. Daha sonra bu isimlere Alaaddin Yavaþca ve Zeki Müren katýlacaktýr.
DP iktidarýn milletin öz deðerlerini gözönüne alarak yaptýðý uygulamalarda Geneneksel Musýkimiz de nasibini alýr. Mesud Cemil’ in öncülüðünde “Klâsik Koro” kurulur. Devletin yanlýþ ve tarafgir politikalarý sebebiyle o güne kadar pasifize edilen “Üsküdar Musýki Cemiyeti” ve benzeri Musýki dernekleri bir bir eski misyonlarýna dönerler.
Musýkimizin o gün de sevilen bir yorumcusu olan Alaaddin Yavaþca’ nýn rahmetli Baþbakan Adnan Menderes ile buruk bir anýsý da vardýr. Bu anýda, Menderes ‘ in her zamanki kibarlýðý ve zerafeti ile birlikte, ayný zamanda Geleneksel Musýkîmize yakýnlýðý ve sevgisini de görüyoruz.
“Yýl 1952 veya 1953….Ziraat Bankasý Genel Müdürü Midhat Dülger’ in Kalender’ deki büyük evinde yemekli bir toplantý düzenlenir. Refik Koraltan’ ýn bu toplantýda eþi Mukbile Haným’ ýn akrabalarýndan Alaaddin Yavaþca’ nýn da küçük bir konser verilmesini istemiþtir.
Sýra musýkîye gelmiþtir. Alâaddin Yavaþca birkaç eser okuduktan sonra Menderes’ in kalktýðýný görür ve fena halde alýnarak, ’Hiç konserin yarýsýnda kalkýlýrmý, sevmiyorsan musiki istemeseydin? ’ diye geçirir aklýndan . Fakat tam o sýrada birinin nefesini hisseder ve bir fýsýltý: ’Sayýn Doktor, acaba repertuvarýnýzda Bu imtidâd-ý cevre kim bahtýn þitâbý var þarkýsý varmý? ’
‘Dönüp baktým ki Adnan Menderes’ diyor Alaeddin Yavaþca, ’Meðerse arkadan dolaþmýþ. Var efendim’ dedim. ’Lütfen okurmusun,rica edeceðim’ dedi. ’Hayhay efendim’ dedim. Gitti, yerine oturdu ve bu sefer ayný ayný þarkýyý yüksek sesle istedi. Düþününüz , bir sanatkârý , istediði þarkýnýn repertuvarýnda bulunmamasý ihtimalini düþünerek kalabalýk önünde küçük düþürmemek için gelip önce kulaðýna fýsýldýyor. Varsa isteyecek!Ne büyük bir incelik! Doðrusu içimden geçirdiklerimden utandým’..” (4)
Beþir Ayvazoðlu, yazýsýnýn devamýnda Menderes’ in anýlan þarkýyý isteme sebebinin, akrabasýndan Doktor Nazým’ ýn Ýstiklâl Mahkemesi’ nce idama mahkum edilmesi üzerine son arzusu sorulduðunda, kendisinin bu þarkýnýn dördüncü mýsrasýný okuyarak cevap verdiðini ve bunu öðrenen Atatürk’ ün üzüntüsünden bu þarkýnýn repertuvardan çýkartýlmasýný istemesiyle Lemi Atlý’ nýn bu uþþak þarkýsýnýn uzun yýllar okunmadýðýný, Menderes’in isteði üzerine yeniden konser ve radyo emisyonlarýnda okunmaya baþladýðýný uzun uzun anlatmaktadýr.
1935 ’ den bu yana kapalý olan “Askerî Müze Mehterhânesi” 1952’de yeniden açýlýr.
Tekkeler’in kapatýlmasýyla birlikte Mevlevîliðin de sema âyinlerine getirilen yasak Hükümet’ in kararnamesi ile 1952’ de kaldýrýlýr. Ayrýca o güne kadar radyolarda hiç yapýlmamýþ bir müzik yayýný baþlatýlýr. Artýk radyoda tasavvuf musýkîsine iliþkin bütün formlarda eserler çalýnabilecektir.
27 Mayýs 1960 darbesi bütün bu geliþmeleri bir anda duraklatýr. Darbenin sonrasýndaki günlerdeki idarî kaostan Ankara Radyosu da nasibini alýr. Darbe yönetimi nedense o günlerde baþta Türkiye Radyolarýnýn kurucularý arasýnda yer alan Ruþen Ferit Kam olmak üzere , özellikle Klâsik Türk Musýkîsi icra eden sanatçýlar hakkýnda dönemin “ Akis” ve “Kim” dergilerinde yayýmlanan isnatlara dayanarak suçlamalarda ve takibatlarda bulunur.
Darbeci cuntanýn Ankara Radyosu’ nu yönetmekle görevlendirilen kiþilerin geleneksel musýkînin en deðerli kayýtlarýný taþýyan “taþ plâk”lara dahi tahammülleri yoktur. Nitekim ihtilâli takibeden günlerde , radyodaki bant kayýtlarý ile adetleri 3000 civarýnda olan ve tarihi deðer taþýyan taþ plâk, radyonun Ankara/Etimesgut’taki depolarýnda çürümeye terkedilir.
“…içinde herbiri musýkî tarihimiz açýsýndan çok deðerli olan bu plâklarýn pek
çoðu, 1960 ihtilâli sýrasýnda sorumlular tarafýndan sorumsuzca tahrip edilmiþ ,
bir plâk þirketinde satýlmýþ , kamyona çiðnenerek doldurulmuþtur…” (5)
Türkiye’ nin askerî rejim ile yönetildiði günlerde, ilerde dünyanýn en ünlü tenoru olacak Luciano Pavarotti Ankara’ da genç bir sanatçý olarak görev yapmaktadýr.
“… Devrin Cumhurbaþkaný Gürsel`in bir gün `temsil izleyeceði` tutmuþ. Operaya gitmiþ ve sahnelenen `temsil`i çok beðenmiþ. (Pavarotti`nin oynadýðý temsil: La Boheme`deki Rodolfo karakteriydi.)
Çevresine dönmüþ; `San`atçýlarý tebrik edeceðim, çaðýrýn gelsinler` demiþ.
Dönemin Ankara Operasý`ndan sorumlu ve Devlet Tiyatrolarý Genel Müdürü olan Cüneyt Gökçer, bu isteði genç Pavarotti`ye iletir.
Genç Pavarotti hemen tepki göstermiþ ve Gökçer`e þunlarý söylemiþ:
`Ben san`atçýyým, o bir diktatör… Ben politikacýlarýn ayaðýna gitmem, o gelsin.`
Cevap müthiþtir.
Zaten Pavarotti`nin bazý özel sebepler yüzünden pek içine sindiremediði Cüneyt Gökçer aradýðý fýrsatý bulmuþtur. Böylelikle Pavarotti, Ankara Operasý`ndan kovularak, Ýtalya`ya gönderilir…”(6)

K A Y N A K C A :

(1) The’ma Larousse (Tematik Ansiklopedi) Milliyet Yayýnlarý, Ýstanbul/1994, s. 405     
(2) Metin TOKER, “Demokrasimizin Ýsmet Paþa’ lý Yýllarý : DP’ nin Altýn Yýllarý (1950-1954), Bigi Yayýnevi, Ýstanbul, 1992, (2.basým), s.120, 121
(3) Nazife GÜNGÖR, ”Arabesk”, Bilgi Yayýnlarý, Ankara/1990, s. 66
(4) Beþir AYVAZOÐLU, ”Ve bir Þarkýnýn Hazin Hikâyesi”, Zaman Gazetesi, 20.Ekim 1995
(5) M. Nazmi ÖZALP , “Ruþen Ferit Kam”,Milli Eðitim Basýmevi , Ýstanbul/1995 s.147
(6) Davut Þahin, “ Pavorotti’ nin Sözleri”,Yeni Asya Gazetesi, 11 Eylül 2007



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn dönemler kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Cumhuriyet' Ýn Radikal 'Ýnkilâplarý '' Sürecinde Tarihi Musikimiz de Payýný Almýþtý
Türkiye' Nin Üç Asýrlýk Asrîleþme Ya da Batýlýlaþma ve Çaðdaþlaþma Patinajlarý

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mukaddes Kitabýmýz’daki Âyetler ile Tarihî Veriler Iþýðýnda: Türkiye’de Yahudicilik Hareketleri
Necip Fâzýl" da "Peygamber" Aþký….
2. Adam Ýsmet Ýnönü' Nün Müzik ile Ýliþkisi
Endülüs Ýslam Devleti Medeniyeti Ýçinde Elbette Musýki de Vardý
Bir ‘uç Beyi’ : Münir Nureddin Bey
Osmanlý Düþmanlýðý Cumhuriyet Hükümetine Osmanlý Arþiv Belgelerini Dahi Hurda Kaðýt Deðerinden Sattýrmýþtý
Yazýlýþýnýn 600. Yýlýnda Süleyman Çelebi" Nin "" Mevlîd" Ý
1930’ Lu Yýllarda Musýkimize Yönelik Tasfiye ve Ayar Sonrasý Aralanan Kapý Ýle Tanýþýp Dost Olduðumuz Arap Musýkisi ve Arap Filmleri Maceramýz
Ezan Bundan Tam 70 Sene Önce Tekrar ‘rab’ Ça Okunmaya Baþlanmýþtý.
‘ 2. Adam ‘ Ýsmet Ýnönü’ Nün Cumhurbaþkanlýðý Döneminde Kültür, Sanat ve Musýki

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Vefatýnýn 67. Yýlýnda Ziya Osman Saba’ Yý Rahmetle Anýyoruz... [Þiir]
Ýki Bedene Tek Ruh [Þiir]
Adý Konulmamýþ Duygular [Þiir]
Aþk Bir Terennüm Ýse [Þiir]
Hayal Bazan Gerçeði Aþar [Þiir]
Sensizlik Beyitleri [Þiir]
Yaðmuru Beklerken [Þiir]
Her Þey Geçmiþte Kaldý [Þiir]
Vesvese [Þiir]
"" Mâzi Kalbimde Yaradýr "" [Þiir]


Salih Zeki Çavdaroðlu kimdir?

Otuz yýldan fazla bir süredir Geleneksel Türk Musýkisi eðitimi aldým. Üsküdar Musýki Cemiyeti' nde 20 yýl korist - solist olarak görev yaptým. Bu güz Türk Musýkisi üzerine makaleler yazýyorum. (bkz. www. musikidergisi. com)

Etkilendiði Yazarlar:
N.Fazýl , C.Meriç, B.Ayvazoðlu,


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.