Roman yazmanýn üç kuralý vardýr. Ne yazýk kimse bu kurallarýn neler olduðunu bilmiyor. -Somerset Maugham |
|
||||||||||
|
O Tepecik Mahallesi’nin bir çiçeðiydi. Bolu’nun Mudurnu’sunda doðmuþ, 65 yaþýnda bir çiçek.Þehir içi otobüsünde karþýlaþýp 10 dakika yolculuk yaptýðým, mis kokulu bir çiçek. Otobüse bindiðimde sadece ”gel, burada sana yer var” diyen bir teyzeydi. Baþka yere oturacakken, çantasýný bacaklarýnýn üzerine koyan, yanýnda bana yer açan, tatlý bir yaþlýydý. O sýrada arka tarafta patlak veren yer tartýþmasýyla, içini açmaya baþlayan yaþlý bir teyzecikti. Çok duydum baþkalarýndan, onun aðzýndan dökülen serzeniþi. ”Amannnnn iki günlük dünya ne gerek var tartýþmaya. Zaten iki dakika sonra ineceðiz. Ayakta dursan ne olur? Birbirini kýrmaya deðer mi? Bir daha nerede karþýlaþacaðýz ki?” “Bak ben bugün günümü hastane için ayýrdým. Oraya gelen çoðu insan da öyle. Ama sýra için, birbirlerini yediler. Kavga etmesinler diye herkese sýramý verdim. Tabii senin iþin yok, herkesin iþi var diyeceksin. Ama benim de kendime göre iþim var. Herkes gibi. Yine de en son çýksam ne olur dedim. Onlar üzülmesin, birbirlerini kýrmasýnlar diye sýramý verdim hep.” Dönüp onun tertemiz yüzünü, üzüntüyle buðulanmýþ yemyeþil gözlerini gördüðümde, bu cümleler anlam kazandý, sözcüklerin içi doldu sanki. “Ama insanlar haklarýný arýyorlar“ derken içimde duyduðum mahcubiyetin sebebini, o an algýlayamamýþtým..Sonradan düþündüðümde anladým. Kurduðum bu cümle, insanlýðýmý yýkmýþtý da ben altýnda ezilmiþtim sanki.. Bir kalp kazanmak varken, hak arama derdine kalpleri kaybetmiþim gibi gelmiþti. Ne pahasýna olursa olsun, insanlarý incitmenin, üzmenin haksýzlýðýný kavramýþtým. Sonra bana fark etmeden verdiði, ikinci dersi aldým yaþlý, güzel teyzemden. Sarýlý elime içi acýyarak bakýp ”Ne yaptýn eline? Geçmiþ olsun” dedi. Yaptýðým büyük sakarlýðý anlatýnca ”Bak, biz zaten yaþlýyýz. Pek bir faydamýz yok. Gençler de böyle durup dururken kendilerini yaralarlarsa, dikkat etmeyip iki de bir hasta olurlarsa kime ne faydalarý olur güzel kýzým. Sen kendine iyi bakacaksýn ki, etrafýna faydan olsun, vatana, millete faydan olsun.” “Doðru söylüyorsun teyzeciðim” derken, 2 aydýr yapamadýðým, aksattýðým bir sürü þey gözümün önüne geldi. Suçluluk duygusu içinde, insanlar için var olup, olmamamýn fark etmediði bencil, yerine konmayacak kayýp zamanlarýn içinde yok oldum sanki. Gözlerim dalgýn düþünürken, adýmý memleketimi sordu, anlattým.”Ne güzel. Bak her yeri gezmiþsin görmüþsün. Sonra da gelinimiz olmuþsun. Ýnsanlar birbiriyle, ýrktý, dindi, mezhepti, diye savaþ ederken sen hepsini görmüþsün. Ýnsanlarý tanýmýþsýn. Ayrý dinden, mezhepten, ayrý bir kökten de olsalar kalp kýrmadýktan sonra niye bu kadar önemli ki anlamýyorum. Ýnsan onlar insan kýzým. Herkes kardeþ, bir anlasalar hiç savaþ olmaz.” Hiçbir yerden okumamýþtý. Sadece çekiþmeleri, savaþlarý seyretmiþti televizyondan. Açlýktan aðlayan çocuklarý, vurulup düþen insanlarý, akan kanla beslenen vahþeti izlemiþti. Gönlü aðlarken anladýðý, ama kimseye anlatamadýðý düþünceler geliþtirmiþti kafasýnda. Herkes hýrs içinde birbirini kýrýp geçirirken, okullar bitirmiþ koca koca adamlar bu iþi çözemezken, kim dinlerdi onu. Ýnsanlar birbirini sevseler, birazcýk fedakarlýk edebilseler, hangi dinden olurlarsa olsun, Allah'ýn dediklerine uysalar hiç sorun kalmayacaktý. O söylemedi bunlarý, ifade de edemezdi belki. Ama, ufacýk olaylar karþýsýndaki anlatýmý, bu düþüncelerin fýþkýran filizleriydi adeta. Üniversiteler bitirmiþ, kendilerine hayat görüþleri geliþtirmiþ, içi boþ cümleler kurup güya insanlýk için çaba gösteren herkes, bu çiçeði tanýyabilseydi keþke. Ýçtenliðin, çözüm arayýþýnýn, yardým dileðinin harmanlandýðý o güzel yorumlarý dinleyebilselerdi. Ne deðiþirdi bilmiyorum. Ýçinizde uyanan hayranlýk sizi nereye götürürdü? Acýrdýnýz belki, fýrsat verilmemiþ, harcanan hayatlar için. Takdir ederdiniz belki, yýllar boyunca kafasýnda biriktirdiði, etrafýna yaydýðý ýþýk için. Minnet duyardýnýz belki, içinize akýttýðý sevgi seli için. Kokusu burnunuza gelirdi belki, katmer katmer açýlmýþ bir gülün. Her bir yapraðý gözünüzü, gönlünüzü okþardý da kendinizi kaybetmek yerine, özünüzdeki iyilik pýnarýný bulurdunuz. “Geleceðim, Tepecik Mahallesi’ndeki güzel çiçek. Seni arayacaðým ve geleceðim.” Daha açmamýþ nice çiçeðin hiç solmamasý dileðiyle geleceðim.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ümit Kozan Turpcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |