..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Herkesin derdi baþka. -Orhan Veli
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > þenol durmuþ




14 Haziran 2009
Emret Kumandaným  
Emret Kumandaným

þenol durmuþ


"Neyse Niyazi benim de aklýma gelmezdi Kýbrýstan sonra Ýstanbul’a da çýkartma yapacaðýmýz ama hayatta herþey olurmuþ derler neyse Niyazi sen þimdi ne yapýyorsun?"


:BBDA:
"Komutaným hedef gittikçe yaklaþýyor..."

"Sakin olun, paniðe kapýlmayýn, yaklaþsýn, iyice yaklaþsýn."

Birkaç saniye geçmemiþti ki tankýn kule kapaðýný açan bir onbaþý da baðýrdý:
"Ne yapalým komutaným harekete geçelim mi.."

Paniðe kapýlan askerleri uyarmak zorunda kaldý. Baðýrdý:
"Askerler sakin olun dedim, biraz daha yaklaþsýn, onbaþý uçaksavarý hedeften ayýrma. Turgut Çavuþ sen de adamlarýný hazýrla, az zamanýmýz kaldý, aman dikkatli olun, mümkün olduðu kadar az zayiatla atlatalým çocuklar"

Eller, gözler hedefe kilitlendi. Komutan tecbrübeliydi, askerlerini sakinleþtirirken duruma hakim oldu. Emin olduktan avazý çýktýðý kadar baðýrdý, haykýrýyordu:

"Askeler þimdi sýra sizde...Çanakkale de Yemen de gösterdiðiniz kahramanlýðý þimdi yeniden gösterme zamaný. Viyanayý unutmayýn, Rodosu hatýrlayýn. Bizler doðduðumuz anda o þehadet þerbetini içtik. Haydi bakayým, gazamýz mübarek olsun. Haydi durdurun þu hedefi, Çanakkale aslanlarý. "

Tankýn uçaksavarý hedefin tam üstündeyken, altý piyade askeri tüm cesaretiyle, tüfekleriyle aniden hedefin önüne fýrladý. Hedef durmak zorunda kaldý. Kaçacak saklanacak baþka bir þansý da artýk yoktu. Tam zamanýnda cesurca verilen bir karardý.

G.o.paþa, Beyazýt hattý yolcu minibüsü ani bir fren ile durdu. Askerler minibüs’ün etrafýný sararken bir onbaþý minibüs’ün kapýsýný açarak sertçe baðýrdý:

"Kimse kýpraþmasýn lan þerefsizler, eller yukarý kadýnlar hariç erkekler hepsi aþaðýya insin. Yoksa fena olur lan...Sen oðlum artist misin lan ne diye ters ters bakýyon inin lan, aþaðý... "

12 eylül askeri darbesi henüz bir haftalýk sürecindeydi. Edirnekapý giriþinde ki
tarihi roma surlar önünde bir tank, bir piyade zýrhlý aracý komutan Hamdi baþçavuþ idaresinde konuþlanmýþtý. Muhtemel komünistler, düþman adaylarý her yerde aranýyordu. Ülke zor günler geçiriyordu. Ülkenin her bölgesinde olduðu gibi Ýstanbulda da birçok önemli hassas noktalar tankçý, topçu, piyade, komanda taburlarý ile kontrol altýna alýnmýþtý. Minibüsten inen yolcular paldýr küldür dipçiklerle minibüsün ön sýrasýna dizildi.

Çavuþ haykýrmýþtý.

"Eller yukarý, kimlikleri çýkarýn, kýmýldamayýn, hareket yapmayýn. Lan ihtiyar çabuk ol . Ulan sakallý þimdi senin geçmiþini lan ."diye baðýrýyordu.




Kimlik cüzdanlarýný bir asker toplarken diðerleri de üst aramasýna baþladý. Birlik komutaný olan Hamdi baþçavuþ bir taraftan göbeðini palaskasý ile zaptetmeye çalýþýrken yolculara doðru yaklaþtý. Askerin getirdiði cüzdanlara bakýp kontrolünü yaparken sordu:

"Birþey çýktý mý?"

Çavuþ yine haykýrýyordu:
"Çýkmadý komutaným!"

Caný sýkýlmýþtý. Bu kaçýncý minibüstü, üstelik hala bir þey çýkmýyordu. Bu iþte bir tuhaflýk vardý. Bir þeylerin çýkmasý gerekiyordu. Bir þeylerin çýkmadýðý bir yerde mutlaka bir þeyler vardý. Mesleki tecrübesinden bunu iyi biliyordu. Asker adam yanýlmazdý bunu da çok iyi biliyordu... Kýzgýnlýkla tekrar baðýrdý:

"Yüzünüzü dönün ulan, pezevenkler..."

Yedi yolcu ayný anda ayný hýzla dönünce askerler þaþýrdý. Yolcular da asker çevikliði ile hareket ediyordu.Yolcularýn suratýna teker teker dikkatli bir þekilde bakarak izlemeye baþladý. Gözler yalan söylemezdi, atalarý küçükken ona nasihat etmiþti. Ýnsanýn içi neyse, dýþý da o’dur demiþlerdi.

Ýki ihtiyar yolcunun ayaklarý titriyordu. Saçý sakalý birbirine karýþmýþ, periþan yüzlü adamlar belki de korkudan altlarýna kaçýracaktý. Tetikte bekleyen askerler baþta olmak üzere yolcularýn bakýþlarý Hamdi baþçavuþ’un üzerindeydi. O bu bakýþlarýn farkýndaydý. Sorumluluðun ve kudretinin ilahi gücünü ense kökünde hissederken, yolculara biraz daha yaklaþýp baktý. Sað baþtan baþlayarak tek tek yüzleri, gözleri ve ayaklarý dikkatlice süzdü. Herkesi keskin gözleriyle tarýyordu. Titreyen iki ihtiyarýn üstü baþý periþandý, üstelik ayakkabýlarý yýrtýktý. Bir tanesinin topuðu dahi yoktu. Bu da onlarýn sýradan, basit bir iyi vatandaþ olduðunun belirtisiydi. Üstelik beygir gibi kokan bu iki ihtiyarýn kokularý komutanýn hassas burnunu rahatsýz etti. Bu koku da onlarýn sefil, zararsýz kiþiler olduðunun iþareti sayýlýrdý.

Üstelik ayaklarýnýn zangýr zangýr titremesi devletten, otoritenin gücünden çekindikleri izlenimi veriyordu. Özellikleri yeniden deðerlendirirken, iki ihtiyarý geçti. Esas duruþta bekleyen dört yolcunun önünde durdu. Bu adamlar sivil deðil de sanki askeri tören mangasýnýn erleri gibi duruyordu. Ayaklar bitiþik nizamda iken, eller bacaklara sýký bir biçimde yapýþmýþtý. Baþlar dik vaziyette, gözler komutanda, adeta "Emredin efendim, sayýn komutaným" dercesine bakýyordu dört adam. Bu davranýþ þekli hoþuna gitti. Bunlar iyi insandý bunlar gerçek Türk vatandaþlarýydý. Ama o sefil adam neden titriyordu.

"Hey moruk ne var o torbanýn içinde söyle bakayým ama sakýn yalan söyleme. Sonra fena olur anladýn deðilmi koçum benim. Hadi bana doðruyu söyle, söz veriyorum, doðruyu söylersen sana bir þey yapmayacaðým. Ne olur doðruyu söyle bana" diye onu uyarmak zorunda kalýyordu Hamdi baþçavuþ.

Cevap vermek isteyen yolcunun her tarafý daha çok titremeye baþladý. Çenesi diþleri takýr takýr vuruyordu. Komutan askerlerine döndü. Bu yoksa sakýn?..

"Vallahi, billahi sayýn komutaným bir þey yok, yalan söylüyorsam þerefsizim. Gedikpaþada bir ayakkabýcýda çalýþýyorum, torbada öðle yemeði için sefer taslarý var. Haným dün akþamdan kalan biber dolmasý ile makarnayý koymuþ...Koyma haným dedim ama beni dinlemedi. O gene koydu. Benim hiç bir suçum günahým yok."

"Çavuþ bak þunlara içinde ne var. imdi anlarýz, ne dolmasýymýþ?

Çavuþun öne fýrlamasý, torbaya bakmasý için bir saniyelik bir süre yetti:
"Evet komutaným doðru söylüyor, yeþil biber dolmasýyla, yoðurtlu makarna, bir de yarým ekmek var, torbada"

Dört yolcuyu geçti. Son yolcunun önünde durduðunda, suratý birden asýldý. Bu genç adamýn duruþu farklýydý. Aðzýnda sakýz ve ya þekerleme gibi birþey vardý. Eller, ayaklar serbest lakayýt bir þekilde havaya bakýyordu bu adam. Kot pantolonu, spor ayakkabýsý vardý. Hiç korkmuþa benzemiyordu bu genç yolcu. Asi ve dik kafalý bir insan görüntüsü vardý. Ne yapýyordu bu adam. Burnuna þüphe kokularý gelmeye baþladý. Genç adamýn kýlýk kýyafeti çok düzgündü.

"Ne iþ yapýyorsun sen?" diye sertçe sordu.

Genç adam bu kez de iki elini arkasýna kavrayarak hiç umursamýyormuþ havasýyla cevapladý:
"Öðrenciyim. Üniversite. Þey diyecektim"

Komutanýn keskin gözleriyle karþýlaþan , genç adam birden korktu konuþamadý. Gözlerden alev fýþkýrýyordu. Sanki beyin kanamasý geçiriyordu, hiddetle haykýrdý:
"Askerler alýn bu haini çabuk olun."

Dört beþ asker hýzla koþarak öðrenciyi tuttuktan sonra paldýr küldür dipçiklerle vurarak sürüklemeye baþladý.Bir ihtiyar korkudan bayýlýrken, minibüs þoförü aðlýyordu.Þoför:

"Komutaným, sayýn komutaným bende ondan þüphelenmiþtim, siz çevirmeseydiniz vallahi billahi ben ihbar edecektim." diyordu.

Öðrenci de baðýrýyordu:
"Ne oldu ya ne yaptým ben size, suçum ne benim?"

Öðrenciyi karga tulumba askeri araca bindirdiler. Komutan asi yolcuyu izliyordu. Rahatlamýþtý. Nihayet þüpheli bir durumu ortaya çýkarmýþtý. Vatan haini namussuz terörist aklý sýra minibüs yolcusu kamuflajý ile rahatça kendisini gizleyerek sabotajlarýný kolaylýkla yapacaðýný zannetmiþti. Þimdi merkezde foyasý meydana çýkacaktý. Metris kýþlasýnda onu bülbül gibi, saksaðan gibi öttüreceklerdi.

Artýk kutsal vatan topraklarýnda bir hain daha temizlenecekti. Düþünüyordu. Üç arama mevzisini yarýpta nasýl buralara gelmiþti bu hain. Halbuki beþyüz evler çýkýþýnda ki mevzide obüs bölüðü vardý. Bölüðün komutaný Cafer baþçavuþ Kore’de savaþmýþ bir kahramandý. Bu namussuz yolcuyu nasýl gözden kaçýrmýþtý. Diyelim Cafer baþçavuþ artýk iyice yaþlanmýþtý. Top seslerinden belki kulaklarý duymuyor, yaþlýlýktan belki gözleri de cavlamýyordu. Peki ikinci cephe komutaný Rami yolu sorumlusu piyade teðmen Nevzat’ýn gözünden nasýl kaçmýþtý acaba?..Belki de çömezliðinden, bu iþteki tecrübesizliðinden olabilirdi. Ama Hamdi baþçavuþ varken bu cephe geçilmezdi. Tank bölüðü komutaný az da olsa, birazcýkta olsa gururlanmayý haketmiþti. Askeri reo aracý son sürat düþman adayýný Metris kýþlasýna doðru götürürken gözleri hala öðrencinin üstündeydi.

"Komutaným þüpheli bir kiþi bu tarafa doðru hýzla geliyor."

Çavuþ baðýrmýþtý.

Neler oluyordu.?..Çavuþ’un haykýrmasý ile arkasýný döndü. Bir tank kulesi de ayný yöne dönerken diðer askerler de tüfeklerini gelen hedefe doðru çevirmiþti. Bir adam ellerini havaya kaldýrmýþ, karþý caddeden koþarak geliyordu.

"Komutaným, komutaným"

Baðýran adamýn yüzü de gülüyordu.Bugün neler oluyordu. Hepsi birbirine bakýyordu. Kimdi bu adam?.. Çavuþ hýrsla baðýrdý:
"Dur ulan olduðun yerde, sakýn yaklaþma, kýmýldama olduðun yerde kal!"

Adam anýnda durdu. Selam çakarak yüksek sesle haykýrýyordu:
"Komutaným ben Niyazi. Niyazi Kýlkuyruk. Hamdi baþçavuþum benim, beni tanýmadýnýz mý?.."

Kendisine ismiyle hitap eden sivile hayretle baktý. Askerler emir bekliyordu.Tereddüte düþtü. Bir düþman saldýrýsý olsa þimdiye kadar yapýlýrdý. Tek baþýna gelen bu adamýn herhangi bir desteði yoktu. Üstelik kendisini tanýyordu. Ýyice meraklandý, emir verdi:

"Býrakýn gelsin, önce üstünü sýký bir þekilde arayýn, aman dikkatli olun çocuklar..."

Ýki asker gelen adamý sýký bir þekilde aradý. Adam komutanýn elini öpmek için eðilip kolunu kavramaya çalýþýrken bir yandan heyecanla tekrar haykýrarak konuþmaya baþladý:

"Komutaným, komutaným verin þu mübarek elinizi öpeyim"

Elini þapur þupur öpen sivile bakarken kim bu yahu Allah Allah nerden çýktý diye düþündü...Güçlükle elini kurtardý:
"Tamam, tamam kimsin sen hop, kendini tanýt bakayým."

Kýsa boylu, esmer, zayýf, kaytan býyýklý, karga suratlý, adamýn gözleri gülüyordu. Ýki elini dua edercesine açtý:
"Þükürler olsun kavuþturana, Hamdi baþçavuþum, komutaným ben emireriniz Niyazi Kýlkuyruk. Beni tanýmadýz mý? Niyazi, Edirneli Niyazi."

Yýllardýr binlerce askeri yöneten Hamdi baþçavuþ düþündü fakat Niyazi ismi ona birþey hatýrlatmýyordu:
"Hangi Niyazi kardeþim nerden geldin, nereye gidiyorsun, askerliðini nerede yaptýn?.."

"Komutaným Kýbrýs’ta hatýrlamýyor musunuz. Çýkartmada ben de vardým. 5. tank bölüðü, Edirneli Niyazi. Postallarýnýzý ben boyardým, çift cila çeker, yarým saatte kadifelerdim. Niyazi iþte, hatta size Tekirdað köftesi bile yapmýþtým ya..".Sustu, gülümseyerek baktý.

Sonunda hatýrladý. Niyazi en iyi askerlerinden birisiydi. Postallarý öyle bir boyardý ki, diðer subay ve astsubaylar Hamdi baþçavuþun ayaklarýna gýpta ile bakardý. Üstelik çok iyi tekmil verirdi. Her görevi fazlasýyla yapardý. Biraz yaðcý ve yalaka bir askerdi ama diðer özellikleri bunlarý da kapatýrdý, hem de fazlasýyla. Kýsa bir süre de olsa, geçmiþ gözlerinde canlandý. Asýk suratý biraz yumuþadý. Kendisini biraz zorlayarak gülümsemeye çalýþtý. Bu meslekte gülmek sakýncalý bir iþ olduðundan, yýllardýr gülmeyi unutmuþtu. Bu nedenle olacak ki yüz kaslarý gülümseme iþlemini zor yapýyordu.

Gülümserken biraz acý çekiyordu:
"Vay Niyazi naber lan, bu ne hal ulan at hýrsýzý gibi olmuþsun.Seni gidi pezevenk seni"

Eski askerine yumuþak bir ses tonu ile cevap verdi. Niyazi sevincinden çýldýracak gibi olmuþtu. Evet, evet komutaný onu kesinlikle hatýrlamýþtý. Mutluluktan hýzla konuþurken, aðzýndan çýkan kelimeler de ortalýðý makineli tüfek gibi takýr takýr tarýyordu..

"Komutaným minibüsle geçerken gördüm tanklarý, iþte 66, aha iþte 67. Hele sizi görünce gözlerim daha çok yaþardý. Vatan sizin sayenizde kurtuldu komutaným. Bin sene düþünsem aklýma gelmezdi vallahi. Kýbrýsa çýkartma yaptýðýmýz tanklarý Ýstanbulda göreceðim, hele hele nerdeyse kendi mahallemde göreceðim bin sene düþünsem aklýma gelmezdi. Vallahi hayret komutaným. Verin þu mübarek elinizi bir kere daha öpeyim ne olur."

Bu kez elini uzatmadý. Tekrar asýk suratýna büründü:
"Neyse Niyazi benim de aklýma gelmezdi Kýbrýstan sonra Ýstanbul’a da çýkartma yapacaðýmýz ama hayatta herþey olurmuþ derler neyse Niyazi sen þimdi ne yapýyorsun?"

Tank personeli ve diðer askerler komutan ile diðer sivilin konuþmasýný izlerken hala ayný ciddiyette ve tetikte bekliyordu.

"Ne yapalým komutaným askerden geldikten sonra ufak tefek iþlere girdik fakat hala dikiþ tutturamadýk, keþke ölene kadar asker olarak kalsaydým... Üstelik bu zor günlerde vatan savunmasýnda ben de yer alýrdým. Þu tanklar þu paletler hala rüyalarýma giriyor komutaným. Terhis olduktan sonra inanýn tüyleri yolunmuþ tavuk misali periþan oldum. Yapacaðým birþey var mý? Ben de yardýmcý olayým. Ne olur bana da bir görev verin komutaným."

Niyazinin duygusal konuþmasýndan biraz etkilenmiþti. Gerçekten o iyi bir askerdi.Bir elini omuzuna koydu:

"Sen görevini yaptýn Niyazi koçum. Ama savaþýn gidiþatý ne olur belli deðil. Eðer ilerki günlerde sivil milislere ya da mücahitlere ihtiyaç duyarsak seni hemen alýrým, merak etme aslaným tamam mý? Sen þimdi iþine git, bizim de iþimiz gücümüz var tamam mý aslaným, hadi güle güle bakayým"

Hamdi baþçavuþun babacan konuþmasý, eski askerin hüzünlenmesine, gözlerinin yaþarmasýna sebep oldu. Gözyaþlarý seller gibi boþalýyordu. Bu kez eðilip komutanýn ayaklarýna yapýþtý. Ýki eliyle bir çocuk gibi bacaklara sarýldý. Feryat ediyordu:

"Söz deðil mi komutaným?.. Söz verin beni de çaðýracaksýnýz. Bari müsade edin size akþam Tekirdað köftesi yapayým, yiyin acýkmýþýnýzdýr. Burdasýnýz deðil mi komutaným ne olur en azýndan size köfteleri getireyim"

Eski asker hýçkýrýyordu. Bir sevgili gibi sarýldýðý bacaklarý hala býrakmak istemiyordu..
Manzarayý izleyen askerlerden çok komutan þaþýrmýþtý. Tam bir belaya çattýðýný düþündü. Zorlukla da olsa Niyazi’nin ellerini bacaklarýndan çözerek ayaða kaldýrdý.

"Tamam Niyazi getirirsin köfteyi, yalnýz akþam üstü biraz iþimiz var. Taksim meydanýna çýkartma harekatý yapacaðýz. Destek kuvvetlerini bekliyorum. Biliyorsun düþman kuvvetlerinin, solcu komünistlerin merkezi olan bir yer orasý, iþimiz biraz zor olacak. Sen yarýn gene bu saatlerde gel köfteleri de getir yeriz. Hadi þimdi git Niyazi."

Komutanýn anlattýklarýnýn ciddiyeti eski asker yeni sivil Niyazi’yi biraz kendine getirmiþ duygusallýðýndan arýndýrmýþtý:
"Demek durum ciddi komutaným öyle mi. demek durum çok ciddi..." derken göz yaþlarýný ceketinin koluyla sildi.

Komutan da ayný ses tonu ile durumun ciddiyetini hissettiriyordu:
"Evet Niyazi inþallah deniz kuvvetlerinden de destek gelirse harekatý çabuk bitiririz. Ýki fýrkateyn ile bir denizaltý þimdi Beþiktaþ sahilinde bekliyor bakalým. Haydi Niyazi þimdi sana güle güle bakayým."

Niyazi hala gitmek istemiyordu.Ülkenin bu zor günlerinde gölgede kalmak istemediðinden eski sert çaký asker Niyaziyi anýmsatan bir selam verdikten sonra baðýrdý:

"Vatan Saðolsuunn Komutaným..!!"

"Dostlar Saðolsuuunnn Niyazi..!"

Karþýlýklý verilen tekmiller öyle ses çýkarmýþtý ki adeta gök gürlemesi yankýsý yarattý. Elektirik direðinin tepesindeki iki karga panikle nereye uçacaðýný þaþýrýrken önlerinden geçmekte olan bir sokak köpeði ise korkudan kuyruðunu bacaklarýnýn arasýna alýrken kaçýyordu.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn gülmece (mizah) kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Emret Baþkaným
Bekçibaþý Kemal
Acýlar Meyhanesi
Çürük Elma
Minibüs
Hýrsýz Kenan
Hýrsýz
Bana Yardým Edin
Eþekler Köyü
Moruk

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kurtarýn Beni
Hýrsýzlar Kralý
Güzel Ýstanbul
Sarýgöl Roman Mahallesi 2
Ýdam Ýsteriz
Pavyon Sokaklarý
Dilenciler Köyü
Gel Abi...
Cafer Kalfanýn Ýsyaný 2
Düttürü Düüüttt

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Kurtlar Sürüsü [Þiir]
Ego - [Þiir]
Çingeneler Zamaný [Þiir]
Açým Ben [Þiir]
Olmalý [Þiir]
Zaman Geçsin [Þiir]
Hani [Þiir]
Konstantin Aðlýyor... [Þiir]
Kuyu [Þiir]
Sen Gidersen [Þiir]


þenol durmuþ kimdir?



Etkilendiði Yazarlar:
CERVANTES


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © þenol durmuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.