..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoþtur. -Mevlânâ
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > Zehra Çiftci




17 Temmuz 2009
Ellerin Vedasý  
Zehra Çiftci
Sevdiði bir insaný küçük elleriyle özdeþleþtirmiþ birinin onu kaybediþine dair hissettiklerini anlatan bir öykü.


:AIAI:
Küçücük ellerini avuçlarýmda tuttum, sanki elleri bir kuþtu ve ellerim onu tutsak eden kafes gibiydi. Çýrpýndýðýný hissettim ellerinin, kurtulmaya çalýþan ayný zamanda salýverilmiþ olmanýn etkisiyle sarsýlmaktan korkan bir yavruydu; çaresiz ve mahzun. Emin deðildi gitmek istediðinden, belli ki tereddütleri vardý. Bana mý baðlýydý yoksa baðlý olmaya mý? Oysa ben onu baðlamamýþtým, belki de tutunduðu da ben deðildim; çekiverse ellerini gitmesi an meselesiydi. Sadece elleri ellerimdeydi, bunu çýrpýnmasýndan anladým.
Küçücük elleri ellerimdeydi, su kadar berrak ve temiz, hiçbir zaman açýkça göstermediði yüreði kadar sýcak ve o mahzun, çaresiz çocuksu bakýþlarý kadar yumuþak ve iyi huylu. Ellerime dokunuþunun, o masum benliðinin tüm izleri ellerimdeydi þimdi, avuçlarýmýn içinde görebileceðim kadar yakýn ve gerçek; dokunmamla hissedebileceðim kadar bana ait ve benden bir parça gibi her daim benimle olmasýný arzuladýðým ellerinin narin varlýðý, ürkek çýrpýnýþý. Yavaþ yavaþ bana doðru kaldýrmaya baþladýðýnda gözlerini, o samimi ve ayný zamanda anlaþýlmaktan korkan gözlerindeki umutsuz avuntuydu benim gördüðüm. Bu neyin avuntusuydu da böyle umutsuz ve mahzun yansýyordu gözlerine, dudak büküþüne?
Küçücük elleri benimleydi, içinin ve sevgisinin tüm tazeliðiyle, olabildiðine cesur ürkekliði ile bana, benden kopup gitmiþ bir parçayý vermekte tereddüt eden bakýþlarý kendini ele veriyordu. Ne olursa olsun, onun bu zarar vermekten korkan saldýrganlýðýna karþý koymam gerekliydi. Bu kez de yenilmeyecektim ona, ne ona ne gözlerine ne de ellerimde zamanla kendine ait olmaktan çýkýp tamamýyla bana telsim olmuþ küçücük masum ellerine. Ve biliyordum ki, ben ona yenilmediðim sürece bana karþý olan bu teslimiyet daha da artacak, gözlerindeki o sis bulutu-en azýndan sadece bana baktýðýnda- tüm masumiyetine derin anlamlar katacaktý. Yeter ki, o gözler masumiyetini kaybetmesin, küçücük elleri büyümesin, o kendindeki ikinci beni kaybetmesin; ben ona teslim olmamakta kararlýydým onu, ellerini ve gözlerini bir daha bu kadar yakýn hissedememek pahasýna dahi olsa.
Küçücük ellerinin terlediðini hissettim, yine de ellerinin soðukluðu hala yüreðindeki kaybetme, hissedememe korkusunu sezdirmekte gecikmemiþti. Bir an onu, tüm masumiyetini ve soðuk bedenine tezat bir o kadar sýcak ve canlý bedenini elleriyle birlikte kendime, içimde ondan ve benden gizli var olan sevgi ve merhamete çekmek, bu korkunun yok olmasý, gözlerindeki hüznün silinmesi için var olan gücümle savaþmak istedim; nitekim ne böyle bir gücün varlýðýndan emindim ne de gerçekten o korkuyu yok etmek istediðimden. O korku deðil miydi onu bende, kendi öz benliðimde, benden çokça öte ve gücünün büyüklüðünü kabullenemediðim bir tutkuyla var eden, ona yaþama kaynaðý saðlayan? O korku deðil miydi küçücük ellerine anlam veren, kalbindeki izi yüreðinden gözlerine taþýyan? Eðer bunlarsa bu berraklýðýn sebebi ve bensem buna yol veren, ne ben yok olmalýydým hayatýnda ne de korkusu, hüznü, acýsý…
Küçücük elleri bendeydi ama bir an kendini çeker gibi oldu avuçlarýmdan. Önce oyuncaðýný esirgeyen çocuða kardeþi tarafýndan duyulan küçük de olsa bir öfke belirdi içimde. Bir çocuk için oyuncak ne ise o da benim için o demekti, gerekliydi büyümem için, belki de ikimizin birlikte büyümesi içindi. Hayýr, olamazdým, onunla olmam imkansýzdý. Tüm bu imkansýzlýklara raðmen yine de onsuz olmak, onun o masum gözlerini bir daha göremeyecek, küçücük pamuk ellerini tutamayacak olmak, umutsuzca ama bir o kadar da kýrgýn acýsýnýn bakýþlarýyla birlikte üzerimde sessizce gezindiðini hissedemeyecek olmak onulmaz bir acýydý benim için. Bu acý oyuncaðýný kaybeden bir çocuðun acýsý ve matemi kadar içten ve büyüktü, baþka oyuncaklarýn asla yerini dolduramayacaðý bir boþluktu giderken býraktýðý. Nasýl telafi edilirdi bu kayýp, tesellisi var mýydý böyle bir acýnýn? Daha sonra söndü o küçük öfkem. Tüm yüreðiyle kendini ve sevgisini ortaya sermiþ bu küçük ellere kýzmak hiç mümkün olur muydu?
Tarif edilemezdi ellerinin küçüklüðü, gözlerinin umutsuzluðu ve varlýðýnýn bana verdiði huzur. Küçücük ellerine nasýl sýðdýrabiliyordu bu kadar duyguyu ki ben de onunla birlikte o derinlikte kayboluyordum; onun ve benim birlikte olduðumuz ama asla var olmayacak olan bir yerde ruhumun tüm karanlýk parçalarýný aydýnlýða çýkarýyordum, korkusuz ama onunki kadar cesur olmayan bir ürkeklikle. Tüm anlama çabalarýma raðmen cevapsýz kalan bir soruydu bu, nasýl sýðdýrabildiði. Onun da cevaplanmayan sorularý vardý, ama bu sorularýn cevaplarýný duymak isteyip istemediðinden emin deðildim. O da emin deðildi hatta soru sorup sormadýðýný bile bilmiyordu. Hiçbir þey düþünmüyordu, bir hüzün ve o çocukça dudak büküþüne yansýyan bir istekti kendisini bürüyen. Hüznünü yaþarken kendini anlamaya fýrsat bulamýyordu besbelli, fakat sözcüklerle anlatamadýðý her þey ufacýk bir hareketle kendini açýða vuruyordu. Belliydi, o da bir ömür geçirse ellerimde bunun en küçük bir anýný bile yaþamýþ olmaktan piþman olmayacak, bir hatta binlerce çikolatadan daha tatlý, daha faydalý, kalbe, gözlere ve ellere iyi gelecek anlar olacaktý. Ellerinde hissettiðim kalp atýþlarýnýn bana söylediði bu tatlý sözleri duyabiliyordum. Ondan kopmak onarýlmaz bir acýydý, buna dayanmaya gücüm yoktu. Yüreðim sýzlýyordu, bu hissi tarif etmek imkansýzdý.
Küçücük ellerini ellerimde tuttum, elleri sanki yeni bir yaþamda var olurken bensiz yok olmaya kanat çýrpan bir kuþun kanatlarý gibiydi. Yumuþak, pak ve ipeksi elleri terlemiþ gibiydi, çýrpýnýyordu, adeta bir çatýþma halindeydi. Yoksa o da mý gitmek istiyordu benden öteye? Ne yaparsa yapsýn o hep benimleydi, o da biliyordu bunu, onu tamamýyla ne býrakabilip ne de tutabileceðimi de. Vücut ýsýsýnýn giderek arttýðýný hissediyordum, gözlerindeki hüzne biraz ciddiyet katýldýðýný da. Bunlar gidiyor olduðunun belirtisiydi. Sanki ellerimden bir uçuruma doðru yavaþça kayýyordu ve ben buna mani olamýyordum. Onu sýmsýký tutmak istiyor, bu aný bir daha yaþamayacak olmanýn acýsýný dindiremiyordum. Ýnsanýn sevdiðinin düþmesine engel olamamasý ne kadar da kötü, bunun acýsý gidiþinin acýsýndan daha büyük. Ýkimiz de ölüme giden iki yaralý kuþ gibiydik ama ayrý yollardaydýk birbirimizden haberimiz olmasýna raðmen. Bunun kötü bir rüya olmasýný o kadar çok isterdim ki ne yazýk ki bu hikayede iyi bir rüya görmek mümkün deðildi. Tüm bunlar zihnimi meþgul ederken ellerimden kopuþu, gerisinde beni býrakmaya yol veriþi gerçekleþti. Hiçbir þey söylemeye cesaret edemedim, ardýndan bakakaldým uzunca bir süre. O onulmaz acý iþte tam o an içime yerleþmiþti bir daha hiç kalkmayacakmýþçasýna. Gidiþi acý vericiydi, ellerimin küçücük ellerinden kopuþu, gözlerindeki çocuksu ifadeye cevap verememek, onun kendi içinde yitiþini engelleyememek ve bir daha onu göremeyeceðimi bilmek beni kahretti.
Küçücük ellerinden ayrýlalý beri yaþadýðým her an onun küçük pamuksu ellerinden, mahzun gözlerinden ve tertemiz, bir bebeðinki kadar lekesiz yüreðinden izler taþýdý. Onu tekrar bulabilmenin umudu her anýmda benden daha yakýndý bana. Oysa her þey gayet normal görünüyordu, sanki her þey tamdý. Ne var ki onun yokluðundan baþka büyük eksiklik olmadý benim için biçilmiþ bu hayatta. Acýsýný, yalnýzlýðýný ve ufak ellerini o umutsuz umuduyla alýp gittiðinden beri her an küçük bir mucizenin peþinde koþtum. Bir mucize onu bana geri getirecekti, yine küçücük ellerini avuçlarýmda tutacak, gözlerindeki hüznü gözlerimle birleþtirecekti. Ellerini tutup hiç býrakmamak istiyordum. Aradan yýllar geçti, büyüdük ikimiz de birbirimizden ayrý yollarda. Onu bir daha ne gördüm ne de onunla ilgili bir haber aldým ta ki beklediðim mucize felaketiyle birlikte gerçekleþene kadar. Evet, felaket diyorum çünkü onun ellerini tutma fýrsatý elde ettiðim son an rasgele yardýma gittiðim bir kaza içindi. Yerde her zamankinden daha çaresiz görünüyordu. Onu görmemle varlýðýný yýllar önce hissettiðim o onulmaz acý tekrar yüreðime yerleþti, gözlerim gözleriyle keþiþti.Yine ayný hüzün vardý gözlerinde, bakýþlarý masumiyetinden hiçbir þey kaybetmemiþti. Beni görmesiyle bana doðru uzattýðý küçücük ellerini avuçlarýma aldým; hala pamuksuydu ama yýllar önceki gibi o cesur ürkekliðinden dolayý mý yoksa korkudan mý titrediðini anlayamadým. Farklý bir þey dikkatimi çekti aniden, hüzün dolu gözlerinde buruk bir tebessüm vardý. Bu tebessümü ellerimdeki elleriyle sonsuz kýlmak için neler vermezdim. Yýkýlmýþtým, içimdeki acý gözlerinin kapanmasýyla katmerleþti adeta, ellerinin ellerimden yavaþça, yýllar öncesindeki kopuþu gibi hüzünle ayrýlýþý yine gidiþinin göstergesiydi.
Küçücük elleri bensizdi, hala yumuþacýktý. Bu masum ellere beni býraktýðý için kýzmak mümkün olur muydu hiç? Gözlerindeki hüzün sönmüþtü artýk. Birlikte büyüyemezdik artýk.
Vücut ýsýsýnýn gittikçe azaldýðýný hissettim, bunu gittiðinin ve bir daha geri dönmeyeceðinin kanýtýydý.
Ellerindeki kalp atýþlarýný artýk duyamýyordum ama yine bana ayný þeyleri anlatmak istediðini anlýyordum.
Zaten bir arada olamazdýk, dudak büküþü istediði alýnmayan bir çocuðunki gibiydi. Oyuncaðýný tamamýyla kaybetmiþ bir çocuk gibiydim.
Ne istediðini o da bilmiyordu, benim istediðim ise sonsuza kadar o küçücük elleri tutmaktý.
Gidiþinin, pamuksu ve yumak yumak ellerini ve masum gözlerini benden götürüþünün ardýndan bende kalan içimdeki onarýlmaz acýydý. Bu acýya dayanmak ne kadar da zordu.
O küçücük ellere bir daha dokunamayacak olmak hiçbir þekilde tesellisi olmayan bir yaraydý kalbimde. Buna dayanamýyordum, ellerimden uçuruma kayýp gitmiþti ama ben buna mani olamamýþtým.
Ýnsanýn sevdiðinin düþüþüne engel olamamasý ne acý deðil mi?





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Zehra Çiftci kimdir?

Hayalperest Melankolik

Etkilendiði Yazarlar:
Oðuz Atay, Elif Þafak, Andre Gide, Virginia Woolf


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Zehra Çiftci, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.