Ýnsan gülümsemeyle gözyaþý arasýnda gidip gelen bir sarkaçtýr. -Byron |
|
||||||||||
|
Yazlýkçýlarýn gelmesi ile sitemizde aþýrý hareketlilik baþlamýþtý. Bunun yaný sýra, tek amacý dinlenmek ve yazýn nimetlerinden faydalanmak olan insanlar 0-6 yaþ çocuklarýný özgür býrakmýþlardý. Bu çocuklar þehrin stresinden uzak, baþýboþ býrakýlmýþ küçükbaþlar gibi sitenin içini ve dýþýný tarumar ediyorlardý. Altýný üstüne getiriyorlardý. Çiçekleri kopartýyorlar, bahçedeki musluklarý açýk býrakýyorlar, toprakla hamur yapýyorlar ve bu çamurlarý henüz yeni badana olmuþ beyaz duvarlara rastgele sürüyorlardý. Þehirdeki alýþkanlýklarý onlarýn erkenden kalkýyorlardý. Küçük afacanlar sitede avazlarý çýktýðý kadar baðýrmaktaydýlar. Bir keresinde, onlarý ellerinde aðaç dallarý ile bir kediyi kovalarken gördüm. Kedi çýldýrmak üzereydi. En altta oturan komþumuzun kedisi Minnoþ idi. Henüz sabahýn 08.00 sularýnda kedinin ve çocuklarýn sesi sitemizin bahçesini doldurmuþtu. Sanki bu çocuklar þehirde yüklenmiþ olduklarý statik elektriklerini boþaltýyorlardý Eþime verilen yöneticilik ve onun üzerindeki dayanýlmaz sorumluluk duygularý aðýr basmýþtý. Site sakinlerinin, ufaktan ufaða bize þikâyetleri baþ göstermiþti bile. ” Ne olur annem hasta bu çocuklarýn gürültüsü artýk çekilmiyor, uyku uyumak artýk mümkün deðil, sularýmýz boþuna akýyor, þu duvarlarýn haline bakýn, vb...” gibi sözcükler etkilerini gösterdi. Aileleri uyarmak için eþim ve ben çocuklarý suçüstü yakalayýp, ailelerine veya çocuklara uyarý yapacaktýk. 35 derecenin üzerinde bunaltýcý sýcaklýk beni ve ailemi eve baðlamýþtý. Pamuðumuzun (köpeðimiz) hatýrý olmasa “çiþ saatlerini” de unutacaktým. Çiþe çýkartma, görevinin bana düþtüðü bir gündü. Pamuk ile birlikte merdivenleri aðýr aðýr inerken, apartmanýn küçük teröristleri ellerine geçirdikleri içi su ile dolu pet þiþelerle birbirlerini ýslatýyorlardý. Nerdeyse bende bir pet þiþesinden nasibimi alacaktým ki, Pamuðumun sayesinde kurtuldum. Küçük afacan teröristler köpek korkusu ile çil yavrusu gibi daðýlmaya baþladýlar. O anda gülmemi zor tutmuþtum. Þikâyetleri anýmsamamýn etkisi yüzüme yayýlmýþtý. Nerden bilebilirdim ki? Vicdaný sýzlatan gerçeði nasýl tahmin edebilirdim ki? Onlarý azarladým. Yüksek ses tonum boþlukta çýnlamýþtý. ”Sizin anneniz babanýz yok mu? Yarabbim! Görmüyorlar mý sizi?” Sözcüklerim ile toplu bir suskunluk baþlamýþtý. Suçluluk duygularý ile öne eðilen minik baþlarý bir görseydiniz. Nasýl da masumdular. Nasýlda þirindiler. Ýnsanýn içinden onlarý tek tek yakalayýp öpüp koklayasý geçiyor. Hele içlerinde Can adlý beþ yaþlarýnda sarýþýn bir çocuk nefes nefese, ”Teyze, ama benim annem babam yok ki” demesi ile hiç düþünmeden, ”O halde ninen vardýr, deðil mi?” diye sesimi yüksek çýkartmýþ ve azarlamýþtým... O þirin, sarýþýn yüzü bir anda durgunlaþmýþtý. Ayný anda ikinci kattan bir ses geldi. ”Can oðlum, çabuk eve gel bakayým” Bu ses çok yüksek ve otoriter çýkmýþtý. Kýzgýn mý, yoksa alýndý mý anlamýþ deðildim. Sesin geldiði yöne bakarken... Aradan tam bir hafta geçti. Bizim teröristlerin ne yaramazlýklarý ne de sesleri kesilmiþti. Bu yetmiyormuþ gibi sitenin dýþýna da taþkýnlýklarýný sürdürüyorlardý. Bir keresinde; bisikleti ile giden adamýn ardýndan su tabancasý ile su sýkmýþlar ve bu taþkýnlýklarý adamýn bisikletten düþürmüþtü. Çocuklarýn ailelerinden ise hiç “çýt” çýkmýyordu. Ailelerin bu kadar “duyarsýz” oluþu bizi bir hayli kýrýlgan yapmýþtý. Bir gün alt katta ki komþuma kitabýný iadeye gittiðimde bizim küçük teröristleri gördüm yine. Bu kez alýþýlmýþýn dýþýnda yaklaþmayý tercih ettim. Ellerinde ki iskambil destesini alýp onlara çocukluðumda oynadýðým ve zevk aldýðým bir oyunu gösterdim. Meraklý bakýþlar suskun ve dikkatli idi. Aklým sýra bu oyunu oynarlarsa gürültüleri azalacaktý. Nerdeeee? Daha da fazlalaþtý. “Sen aldýn, ben almadým” kavgasýný ardýmda býrakýp komþuma gittim. Yetmiþ yaþlarýnda olan komþumla bilgilerimizi paylaþmanýn keyfini yaþar iken Can’ýn anneannesi yanýmýza yaklaþtý. Genç bir nine idi. Oldukça bilgi dolu ve paylaþýmcý kiþiliði dikkatimi çekmiþti. Yaþlý komþum bizi bir meyve sepetinde ellerimizi birleþtir iken, çocuklarýn arasýnda oyun oynayan torunundan gözlerini ayýrmýyordu. Sýrasý gelmiþken kýrýlgan bakýþlarýný aldýrmadan, “Umarým geçen hafta bana kýrýlmamýþýnýzdýr hanýmefendi?”dedim. Onun tepkisiz bakýþlarýný görünce devam ettim: “ Torununuzu zaman zaman diðer çocuklar ile kavgalarýný önlemek için uyarýyorum. Biliyor musunuz, geçende birbirlerine taþ atýyorlardý? Ya, kafalarýna gözlerine gelseydi? Onlara bazen kýzýyorum. “sizin anneniz babanýz yok mu ?”diye. Lütfen alýnmayýn” dedim. Sözlerimi henüz bitirmiþtim ki, hanýmefendinin gözleri nemlenmiþti. Merak sarmýþtý beni! Ýstemeden onu kýrdýðýmý düþündüm. Kýsa bir susma sürecinde inceledim onu. Saçlarýný bir firkete ile ensesinden yukarý doðru tutturmuþtu. Kumral renge boyanmýþ saçlarýn diplerinden beyazlar gözüküyordu. Küçük içe yumulu gözleri ýslanmýþ kirpikleri ile gölgelenmiþti. Kahverengi, küçük çiçekleri olan þile bezinden askýlý elbisesi ona çok yakýþmýþtý. Orta boyu ve balýketi görünümü yaþýný belli etmiyordu. Yaþýný tahmin etmeye çalýþtým. Taþ çatlasýn, elli elli beþ olabilirdi. Aniden içime akan bir duygu seli yüreðimi kabarttý. Gözyaþlarý etkilemiþti beni! Yüreðim sýzladý! Uzanýp eline dokundum, içtenlikle. O ise neden aðladýðýný anlatmaya çalýþýyordu. Kim bilir, daha kaç kiþiye anlatmaya çalýþmýþtý, hikayesini. Hangi anne, bu anlatýlanlar karþýsýnda duyarsýz kalabilirdi ki? Hele ki, öðrendiðim gerçek karþýsýnda... Ýçimde oluþan hüzün ýrmaklarý,boðazýma doðru çaðýl çaðýl akmaya baþladý. Sesi fýsýldar gibi çýkmýþtý. Bu sesin titremesine engel olmak için de sýk sýk yutkunuyor ve yavaþ konuþuyordu. ” O gün torunumun, size ama benim babam yok ki demesi benim acýmý bir kez daha arttýrdý. Siz azarlayýn. Ýzin veriyorum. Tabi ki kimseyi rahatsýz etmesinler. Beni esas üzen hadise daha farklý, Can anne ve babasýný bebekken kaybetmiþtir. Ve onlarý hiç tanýyamadý. Size o gün gerçeði söylüyordu ve o gün Can’ýmýz benden aðlayarak ne istedi biliyor musunuz?” Burkulan yüreðim ve kanayan hüzünlerim pýhtý oluyordu içimde bir bir. Yutkunarak sordum: “Ne istedi?” Hanýmefendi pýnarlarýndan akmasýný istemediði gözyaþlarýný elinin tersi ile sildi. “Herkes bana, senin ANNEN ve BABAN yok mu diyor?” “ Bu da þimdi nerden çýktý oðlum?” diye sorduðumda, beni duygusal deviren bir soru sordu. Beni asýl yýkan o isteði idi.” Kadýn bu sözleri adeta hýçkýrarak söylemiþti. Gözlerim nemlenmiþti. Boðazým düðüm düðüm olmuþtu. Ýçim kýyýlarak usulca sordum. Sizden ne istedi? NÝNECÝÐÝM, BANA NE ZAMAN BÝR ANNE VE BABA GETÝRECEKSÝN? Emine piþiren/Akçay/2000
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Emine Piþiren, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |