"...öyküyü yazan bilge, beþinci ya da altýncý göbekten kral torunu olduðumu ortaya çýkaracak þekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote |
|
||||||||||
|
Felsefe sözlüklerinin hemen hemen tümünün ilk maddesi, “Abdera” ile baþlar. Abdera, M. Ö: 656'de Klasomanes tarafýndan Trakya’nýn Ege kýyýsýnda kurulmuþ bir Yunan kentidir. Halký aptallýðýyla ünlüdür. Abderalýlar’la ilgili en önemli kaynak, klinik gözlemi ilk baþlatan ünlü hekim Hippokrates(M. Ö: 460- 377)'ýn günümüze kadar ulaþan mektuplarýdýr. Türkçe’ye “Gülmeye ve Deliliðe Dair” olarak çevrilen “Mektuplar” Abderalýlar hakkýnda çeþitli bilgiler verir, yaþantýlarýný, öykülerini anlatýr. Hippokrates, gözdeki lekeler kadar melankolik hastalarý da tedavi eden þu her derda deva ilaç olan “helleborus (danakýran/baðýrtan - çöpleme )’un büyük üstadýdýr. Bu ilaç organlar üzerine etki yaparak, onlarýn dertlerini tedavi etmektedir. Abdera’yý, bu mektuplardan ve yaþadýðý Erfurt’ta, Weimar’da Mannheim’da çok yakýndan karþýlaþtýðý ve tanýdýðý bu geri kafalýlýkla mücadeleye giriþmeden ‘hümanizm’ yönünde eðitilmesinin ve toplumun ileriye götürülmesinin mümkün olmayacaðýn inancýný da katarak, Alman yazar Chrýstoh Martýn Wýeland (1733 -1813) ”Dahi ve Dar Kafalýlar” üzerine, felsefi bir hiciv romaný ; “Abderalýlar”da anlatýr. Wýeland’ýn bütün yapýtlarýnda, kilisenin dünya iþlerinde tek otorite olma iddiasýna ve dini fanatizme eleþtiri vardýr. Kendisi gerçek bir aydýnlanmacý kimliðiyle her zaman hoþgörü düþüncesini savunmuþ, inanlarýn birbirlerinin fikirlerine, özellikle dini konulardaki farklý görüþlerine saygý göstermelerini istemiþtir. Roman çürümeye baþlayan Trakya’daki küçük Abdera Þehir Cumhuriyetini ele alýr ve anlatýr. Abderalýlarýn öyküsü, beþ bölümde ele alýnýr. Ýlk iki bölümde “ Dahi ve Dar Kafalýlar” anlatýlýr. Abderalýlar, Abdera’nýn yetiþtirdiði tek olaðanüstü adam olan filozof ve doða bilgini Demokritos ile tartýþýrlar. Bu mükemmel insan, bütün varlýðý ile dar görüþlüler için gitgide anlaþýlmaz ve ürkütücü olmaktadýr. Sonunda hekim Hippokrates’i elçi olarak davet edip ondan, cin çarpmasýna uðramýþ saydýklarý filozof Demokritos’( M.Ö:460-360)’ u, ‘deli’ ilan etmesini isterler. Demokritos, “ Gülmenin kendine özgü doðasýný, onu neyin harekete geçirdiðini, merkezi, dýþavurumlarýný, irademize raðmen onu tutamayýp da aniden nasýl parladýðýný ve ayný anda böðürleri, aðzý, damarlarý, gözleri, çehreyi etkisin aldýðýný keþfetmiþtir. Eðer Aristoteles’in bütün eserleri Rodos’lu Andronikos tarafýndan yayýnlanma gibi bilinen bir þansa sahip olmasaydý, Demokritos hiç kuþku yoktur ki, Antik Çaðýn yetiþtirdiði usta bilgelerin en verimlisi ve en evrenseli sayýlacaktý. Demokritos ününü belli bir yere borçlu olmayý istemezdi, o yere bizzat kendi ününü aktarmayý tercih ederdi. Hippokrates, Demokratos ile görüþmesi sonrasýnda Abdera’dan, Kos(Ýstanköy)’e dönüþünde deli sayýlan kiþi büyük bir bilge, hekim bir cahil ve normallik deliliktir tezine varýr. “Kim deli?” Kentin surlarýnýn dýþýnda yaþamaya baþlayan münzevi filozof mu? Hippokrates’in kanaatine göre gerçek hasta, büyük adamý iyileþtirme konusunda safça bir kaygý duyan topluluktur. Ýkinci soru ” Kim yargýçtýr?” Delilik ile saðlýðý birbirinden ayýrma yeteneðine sahip hakem kimdir? Elbette kalabalýk… Kitabýn üçüncü bölümünde de Euripides ile karþýlaþma ve dar görüþlülerin sanat anlayýþý ortaya konur. Dördüncü bölüm de “Eþeðin Gölgesi Davasý” kitabýn en yüksek gerilimli yeridir. Bu bölümde yargýç rolünde, dar kafalýlýk vardýr. Birkaç kuruþ için açýlan gülünç bir dava, dini kýlýklý partiler arasýnda iktidar kavgasýna dönüþür ve mücadele, devleti yýkacak ölçülere ulaþýr. Beþinci bölümde Abdera Devletinin nasýl yýkýldýðý anlatýlýr: Sýnýrsýz þekilde çoðalan “ kutsal kurbaðlar “ farelerle birleþerek Abderalýlarý þehirden kovar ve böylece dar kafalýlýðýn ve mankafalýlýðýn dünyanýn her tarafýna yayýlmasýna sebep olurlar. Okuyucu kitabý bitirdiðinde yakýn çevresindeki !Abderalýlarý’ tanýmakta güçlük çekmez. Abderalýlar nasýl bir halk þeklinde sorulabilir: aptal, bunak, ahmak, salak gibi ne kadar delice sýfat varsa Abderalýlar’a yakýþtýrýlmaktadýr. Bütün bunlara raðmen, o toplumda öyle bir düþünür yetiþmiþ ve yaþamýþtýr ki delilik hastalýðýnýn ilacýný keþfeden Demokritos’ tur. En önemli teorisi evrenin açýklanmasýnda tanrýlarý dýþta býrakan ilk gerçek maddeci görüþü dile o getirir. Size bu kitapta yazýlan küçük bir öyküyü özetleyerek anlatayým. “Sýcak bir yaz günü, ünlü bir diþ doktoru bir kentten bir baþka kente gitmek için bir eþek kiralar. Eþek sahibi önde, diþ doktoru eþeðe binmiþ halde yola devam ederler. Tam öðle sýcaklarý baþladýðýnda ortalýkta tek bir aðacýn bile olmadýðý bir çölde mola verirler. Hava o kadar sýcak ki diþ doktoru sýcaktan korunmak için eþeðin gölgesine sýðýnýr. O zaman eþek sahibi diþ doktorundan eþeðin gölgesi için ekstra ücret ister; diþ doktoru da eþeði kiraladýðýný, eþeðin gölgesinin de kendisine ait olduðunu söyleyerek eþeðin gölgesi için kendisinden ekstra ücret isteyen eþek sahibini azarlar. Eþek sahibi de kendisinin sadece eþeði ona kiraya verdiðini eþeðin gölgesini ona kiralamadýðýný söyleyerek ekstra ücrette ýsrar edince ikisi kötü bir kavgaya baþlar. Bir gün sonra oradan geçen bir kervan onlarý yarý ölü halde bularak kente taþýr. Ünlü diþ doktoru eþek sahibini mahkemeye verir. Ve ülkeyi iç savaþa sürükleyen o ünlü dava böylece baþlamýþ olur. Önce mahkemeye bakan hakimler, savcýlar ikiye bölünür, kimine göre eþek sahibi, kimine göre eþeði kiralayan diþ doktoru haklýdýr. Davayý duyan þehir halký da ikiye bölünür; þehirde karþýlýklý yürüyüþler baþlar. Ýþin içerisine siyasi partiler katýlýr. Kimi partiler eþeði kiralayan doktoru, kimi partilerde eþek sahibini destekler. Derken bu dava ülke geneline yayýlýr. Parlemento birbirine girer üç aðýr yaralý iki ölü verir. Ve yayýlan olaylar silahlý kuvvetleri de ikiye bölerek ülke de onlarca yýl süren on binlerce insanýn ölümüne, onlarca kentin yok olmasýna yol açan iç savaþ baþlar…” Yazýmý Demokritos’un üç özdeyiþiyle bitiriyorum: “Kadýn kötülüðe erkekten çok daha yakýndýr.”, “Eðer zenginlik arzusu doygunluk sýnýrlarý içinde tutulmazsa, aþýrý yoksunluktan bile daha çekilmez bir þeydir, çünkü arzular ne kadar fazlalaþýrsa, ihtiyaçlar da o kadar artar.”, “ Bir ihtiyaç duyan hayvan neye ihtiyaç olduðunu bilir; bir ihtiyaç duyan insan bunu bilmez.” Kemal Düz
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © kemal düz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |