"Bana ev hikayesinden söz açmayýn. Artýk benim oraya gideceðim yok!" Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Fuat Ovat “Gemiler, dinmiþ lodoslarýn uðultusu, güvercin dolu avlular, sucularýn hiç dinmeyen çýngýraklarý; bir kadýnýn suya deðiyor ayaklarý...” Bunu gören, böyle bilen kaç kiþi var?... Ýyi, güzel, doðru, faydalý olan her þey yitti gitti mi? Onlar, güzeli çirkin, varý yok etmiþ, barýþý býrakmýþ savaþa koþmuþ, yok olmuþlar sonra... Yýlan topraðý koklaya koklaya yermiþ, tadýna daha iyi varmak için deðil, toprak bitmesin diye. Yýlanken o böyle yapýyor, oysa biz? Biz tüketiyoruz sürekli. Topraðý, havayý, suyu tüketiyoruz. Günleri, aylarý, yýllarý, tüm bir yaþamý... Lüks evler, son teknolojinin ürünü otomobiller, pahalý kokular, birinci sýnýf restoranlar, alýmlý kadýnlar... Kendimizi tüketiyoruz belki de. Günaydýn, iyi akþamlar, merhaba demeye korkuyoruz. Paylaþmaya, sevinçleri çoðaltmaya, hüzünleri taþýnýr kýlmaya öyle uzaðýz ki. Bastýrýyoruz duygularýmýzý, yok sayýyoruz ya da hayvanlar gibi yaþýyoruz; vahþi, hoyrat, bencil, acýnasý... Paylaþmayý, sevinçleri çoðaltmayý, hüzünleri taþýnýr kýlmayý göze alamýyoruz nedense, beceremiyoruz. Kitap okumayý bilmiyoruz. Müzik dinlemeyi de unuttuk. Radyoda, televizyonda kim neyi seçer, neyi ne kadar verirse biz onu dinliyoruz. Yýðýnlarýn içindeyiz, bir tek arkadaþýmýz yok. Kapý komþumuzu ancak, dünya komþular gününde hatýrlýyoruz. Çiçeði çiçekçide görüyoruz; evimizde, odamýzda, penceremizin kenarýnda, balkonumuzda çiçeðimiz yok. Yüreðimizde de... Ev gezmelerimiz, dostlarýmýz yok! Mektup yazmýyoruz yýllardýr. Ýnternet cafeler, disco barlar alýyor bütün zamanýmýzý. Telefonumuz cebimizde... Dostluklarý, arkadaþlýklarý, insan sýcaðýný tükettik. Temmuz ayýnda, deniz kenarýnda bile üþümemiz, yalnýzlýðýmýz, bundan deðil mi? ... Yaþamam imkânsýz bu coðrafyada... Hayatýn zevk vermesi gerekirken kendisi omzumda yük olmuþ. Bu kentten gidiyorum. Belki de kaçýyorum, tamam, yenildim bir kez daha... Yýllardýr yanýmda, sancýlarýma yabancý, üretimime engel, oksijenimi tüketen, kendi denizinde boðulan arkadaþ, senden de kurtuluyorum. Senden, daha seni ilk tanýdýðým gün vazgeçmiþtim, ama anlamadýn. Belki de ben anlatamadým. Önemi yok bunun artýk. Çakýrdikeni gözlerin ruhumu acýtamayacak bundan böyle. Dilinle, elinle en olmadýk zamanlarda beni acýtamayacaksýn. Yüreðimi kanatamayacaksýn. Düþlerime engel olamayacaksýn bir de... Senden bir can istemiþtim önce. Ýkimizin olan, dünden gelen, yarýna giden bir ezgi. Yapamadýn ya da engelledin hep. Benden ne aldýnsa tükettin. O minicik canlarý öldürdün. Her defasýnda acýmasýzca, neredeyse bundan zevk alýrcasýna yaptýn. Her þeyi unutabilirdim, baðýþlayabilirdim hepsini. Ama o anlarý unutmam mümkün deðil... Köpeðimi zehirledin, kedimi de. Tüm çiçeklerimi susuz býraktýn, þiirlerimi yalnýz, kimsesiz. Peki, öyle olsun. ... Bundan sonraki duraðým Ýstanbul. Fatih Sultan Mehmet’in bana armaðaný olan o büyülü kent... Diyorsun ki “Ýstanbul’a birlikte gidelim.” Hý hý, gidelim güzelim. Ýstanbul büyük kent, ikimizi de alýr. Sen kendi Ýstanbul’una gidersin; cafe barlara, diskolara, eðlence merkezlerine... Ben Orhan Veli’nin, Yahya Kemal’in, Münir Nurettin’in, Nâzým’ýn Ýstanbul’una. Yedi tepeli þehrime... Bozulmuþ Ýstanbul’a tepeden, hüzünle, acýyla bakan, bozulmaya direnen Ýstanbul yeter bana! Yoksul, onurlu, yardýmsever, çalýþkan, kanaatkâr, uzlaþmacý. Karýnca misali, Anadolu insaný. Onlarý özledim ben. “Ýncecikten bir kar yaðar.” hani, çam dallarýna, belli belirsiz. Sýcacýk odanda buðulanmýþ camdan bakarken ayrýmýna varamazsýn bazen. Kuþlarý görürsün, minicik yavrusunu doyurma telaþýnda, bir de yarýn kaygýsý. Kuþ bugünü yaþarken yarýný da düþünür. Olmadý, engelleri aþamadý mý? Bir türkü okur çýðlýk çýðlýða... Ben çok kuþ gördüm Anadolu’da, her birinin dilinde baþka bir türkü. Kimi yokluðu anlatýr, hüzünlüdür... Kimi aþký anlatýr, umut dolu... Sen sanýrsýn ki Ýstanbul türkü bilmez. Ýstanbul bir yanýyla türkü harmaný; belki de en çok türkü Ýstanbul’da söylenir. Ýstanbul gerçekte yýllardan beri, yedi bölgenin türkülerine can veren sýcak bir coðrafyadýr. Anadýr Ýstanbul, ninniler söyler, aðýtlar yakar... Haydarpaþa garýna trenler gelir, dinlenir, sonra çýkar giderler... Ýstanbul’a türküler gelir, trenlerden, vapurlardan daha çok. Türkünün bini gelir biri gider. Sevdalar bitmez Ýstanbul’da, sevdanýn biri bitmeden yenisi baþlar... Ýstanbul, þiir, þarký, türkü kenti. Deniziyle, martýsýyla, yedi tepeli þehrim. Asýrlardýr sevdalý... Dün Sevdalýydý Kalamýþ’ta, Üsküdar’da, Erenköy’de. Yarýn daha çok sevdalý, Sarýyer’de, Çamlýca’da, Adalar’da... Hep Sevdalý... “Ýstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalý...”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © fuat ovat, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |