..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gençliðinde müzik öðrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Doða ve Dünya > Oðuz Düzgün




23 Aðustos 2009
Evrim Kuramý Hakkýnda Düþünceler - 1  
Oðuz Düzgün
Ýlk canlý olan hücrenin oluþabilmesi nasýl mümkün olabiliyorsa, her bir canlý türünün atasý olan canlýnýn da müstakil olarak ve de aniden varlýk sahnesine çýkabilmesi, mantýki açýdan o derece mümkündür.


:BECD:
Ýlk canlý olan hücrenin oluþabilmesi nasýl mümkün olabiliyorsa, her bir canlý türünün atasý olan canlýnýn da müstakil olarak ve de aniden varlýk sahnesine çýkabilmesi, mantýki açýdan o derece mümkündür. Mesela, inek canlýsýnýn atasý olan Ýnek-ata, ilk hücrenin aniden, deðiþik kimyasal etkileþimlerin bir sonucu olarak oluþabilmesinin mümkünlüðü derecesinde, daha önceki hiçbir canlýdan kalýtým, doðal seçilim gibi herhangi bir yolla evrilmeden þu andaki mevcut özellikleriyle aniden oluþmuþ olabilir. Zira bir hücre küçültülmüþ bir inektir ve hatta küçücük canlý bir kainattýr.

Ýlk hücre kendisinden baþka bir canlý olmayan hücre olduðu için yaþayabilmek adýna kendi gýdasýný kendisi üretmeliydi ki, madde karanlýklarýndan aniden ve tesadüfen! oluþtuðu bir anda hücrenin bu gýda meselesini düþünebilecek ve kendisini ona göre tasarlayacak bir durumu yoktu elbette. Bu özelliði yani fotosentez yaparak güneþ ýþýnlarýndan istifade edebilme özelliðini kendinde hazýr bulmuþtu. Çünkü gýdasýný temin edememiþ olsaydý, dünyadaki hayat baþladýðý gibi bitmiþ olacaktý. Bu ilk canlýnýn, düþünemeyen ve herhangi bir hayat kaynaðýndan gelmeyen bu hücrenin, farkýnda bile olmadýðý milyonlarca kilometre ötedeki güneþe göre kendisini aniden þekillendirmesi, böylelikle hayatýný devam ettirmesini bilmesi, o küçücük canlýnýn omuzlarýna yüklenemeyecek kadar büyük bir yük deðil midir? Hem bu hücreden önce, hayata dair hiçbir bilgisi ve tecrübesi olmayan þuursuz, bilinçsiz ve cansýz doðanýn da, o hücrenin hayatýný devam ettirmek için tasarýmlarda bulunabileceðini, güneþe ve diðer doða özelliklerine göre bu bakteriyi þekillendirebileceðini iddia etmek de anlamsýz olmayacak mý?

Yine bugün, bu ilk hücreden bahsedebiliyorsak, herhalde, o hücrenin DNA yapýsýnýn varlýðýný da kabul ediyoruz demektir. Yokluktan yeni çýkmýþ bu taptaze canlý hücrenin, bölünme özelliðine sahip olmasý gerektiðini ve özelliklerini diðer hücrelere bilgi bankacýklarýyla aktarmasý zorunluluðunu kendisinin biliyor olmasý elbette imkânsýzdýr. Bu aciz ve küçücük ilk hayat formunun yaþamýnýn, bir baþka canlý bilgi sahibi tarafýndan muhafaza ve devam ettirilmesi gerekmektedir. Bu ilk hücre-bakterinin (prokaryatik hücre) kapsül, hücre duvarý, sitoplazma, sitoplazma zarý, ribozom, nükleoid, flagella, DNA gibi bütün parçalarý, onun hayatiyetini devam ettirmesi için zorunlu parçalardý ve bütün bu parçalarýyla birlikte bu canlý yapýnýn aniden, yaþamsýz maddelerden ortaya çýkmasý mucize gibi bir þeydi. Çünkü bu hücrenin kendisinden öncesi yoktur ve güya tesadüfen birdenbire, bütün kâinatla iliþki kurabilecek þekilde cansýz maddelerden oluþuvermiþtir? Ýneðin yapý taþý olan hücre ve moleküllerinin çeþitli kimyasal tepkimeler sonucunda aniden, böyle düzenli bir biçimde oluþabildiðini iddia etmek ne kadar imkansýzsa, bir ineðin atasýnýn aniden ve tesadüfen oluþabileceðini kabul etmek de o kadar imkansýzdýr. Eðer birinci durum için bir imkan varsa, elbette ikinci durumdaki bütün türlerin atalarýnýn aniden oluþabilmesi için de ayný imkan mevcuttur.

Hücre ilkel bir canlý deðildir ve þimdi dahi kompleks olarak kabul edilen canlýlarýn da temel taþýdýr. Asýl þaþýrtýcý olan, bu akýlsýz hücrelerin birbirinden farklý, çeþitli canlýlarý akýllýca ve sanatlýca oluþturabilmeleridir. Çok hücreli canlýlarýn ortaya çýkmaya baþladýðý Paleozoik zamana uzanan hayvan ve bitki fosilleri bu gerçeði ortaya koyar. Çokça bulunan Trilobit fosillerine bakýldýðýnda, bu canlýlarda müthiþ bir düzen, simetri, sanat olduðu göze çarpmaktadýr. Yine bu canlýlarýn bir hayvanda olabilecek bütün özelliklere sahip olmasý aniden oluþan bu çok hücreli yaþamýn da tesadüflere dayanmasýnýn imkânsýzlýðýný ortaya koyar. Yine ayný dönemde birbirinden oldukça farklý canlý çeþitlerinin var olmasý (Blastoidler, bugünkü balýklara benzeyen Coelacantlar, mercanlar, yosun hayvancýklarý, nautiloidler vd.) her dönemde canlý çeþitliliðinin bulunduðunu ve bu canlýlarýn atalarýnýn ilk bakteriler gibi aniden oluþtuklarýný düþündürmektedir. Yüzlerce yýl süren çalýþmalara raðmen ara geçiþ formlarýnýn halen bulunamamýþ olmasý da bu savý desteklemektedir. Her canlý türünün oluþmasý, ilk canlýnýn oluþmasý kadar özeldir.

1800’lü yýllarda Schleiden ve Schwann, hücrelerin, hücresel olmayan cansýz maddelerden oluþtuðunu iddia ettiler ve bunu ispatlamaya çalýþtýlar. Ancak bu çalýþmalarý hüsranla sonuçlandý. Buradan hareketle temel bir hücre kanunu ortaya konmuþ oldu. Hücreler ancak bir baþka hayat sahibi hücreden oluþabilirler, cansýz maddelerden oluþamazlar. Fakat evrimciler, ilk oluþan hücreyi bunun dýþýnda tutarlar. Trilyarlarca hücre için geçerli kanun, bu ilk hücre için geçersizdir. O kendiliðinden ve tesadüfen, maddelerden evrilerek oluþmuþtur bu görüþe göre. Herhalde bugünkü bilim adamlarý gibi doðanýn da deney yapma þansý yoktu ve ilk dönemlerde yaðan kimyasal yaðmurlar, hayatý ya doðuracak, ya da doðurmayacaktý. Aksi durumda bugün böyle bir yazý olmayacaðý gibi böyle bir teoriden de bahsediyor olamayacaktýk.

Big-bang’den (Büyük patlamadan) beri devam eden bilinçli bir tekamül kanunu, sonuç olarak, sanki hayatý da ortaya çýkarmalýydý. Ýster Dünyada, ister Marsta ya da kainatýn herhangi bir köþesinde kâinatýn var ediliþini anlamlý kýlacak hayat ve þuur neticelerine ulaþýlmasý gerekiyordu. Neticede güya rastlantýsal olarak þuursuzca yaðan, cansýz ve akýlsýz kimyasallarla yüklü yaðmurlar, hayat sahibi bir bakteriyi nasýl oluyorsa, oluþturuvereceklerdi. Bu yaðmurlar sýrasýnda ilgili bakterinin bilgisayarý sayýlabilecek DNA’larý, kapsül, hücre duvarý, sitoplazma, sitoplazma zarý, ribozom, nükleoid, flagella gibi yapýlarý da sihirli bir biçimde oluþuverecekti. Halbuki koca bir kainatýn doðasý açýsýndan, bir bakterinin ya da bir gergedanýn oluþturulmasý arasýnda zorluk bakýmýndan ne fark vardý ki? Ýki canlý da kainat perspektifinden bakýldýðýnda birer nokta gibi deðil miydi? Fakat þu kainat geniþliðindeki akýlsýz, cansýz, yutucu, yakýcý doða, nasýl olduysa, ilk hayat sahibi varlýðý, kendisinden sonra bitkilerin ve ardýndan da diðer canlýlarýn oluþmasýný saðlayacak yapýda oluþturuverdi..


Þunu da söylemek gerekir ki, cüzde yani parçada olan kanun elbette küllü de, bütünü de etkileyecektir. Ancak görüyoruz ki hücre yine ilk günkü hücredir ve asla evrilmemiþtir. Tek hücreli bakteriler halen varlýklarýný sürdürmektedirler. Hayatýn ortaya çýktýðý dönemlere ait pek çok canlý çeþidi halen yaþamaktadýr. Bunlarýn hücreleriyle günümüz canlýlarýn hücre yapýlarý arasýnda hiçbir fark yoktur. Bu durumda evrime göre, sonra oluþmasý gerekecek bir hücre yapýsýnýn önceden oluþmuþ olmasý, evrimi yalanlayan baþka bir argüman olacaktýr. Bu da canlýlarýn en temel yapýtaþý olan hücrede evrim gibi bir kuralýn cari olmadýðýný açýkça göstermektedir. 4 milyar yýl önceki hücre nasýlsa, bugünkü hücre de aynýdýr. Bitkiler ve hayvanlar hep bu hücre yapýsýndan oluþmuþlardýr. Halbuki bu en küçük canlý olan hücrenin evrilmemiþ olmasý bile evrimi yalanlamaktadýr. Elbette hücrenin de evrim geçirdiðine dair iddialar yok deðildir. Mesela hücredeki çekirdek zarýnýn, DNA taþýyan bir hücrenin DNA taþýmayan büyük bir hücreye girmesiyle oluþtuðu iddia edilir ki baþlý baþýna komedidir. Öncelikle DNA taþýmayan bir hücrenin o ana kadar varlýðýný nasýl devam ettirdiði sorusu cevapsýz kalmaktadýr. Ardýndan bu iki hücrenin sanki bilinçli bir þekilde birbirlerinin içine (simbiyont olarak) girdikleri böyle pervasýzca nasýl düþünülebilmektedir? Hem DNA’sýz olan bir hücrenin, içine aldýðý DNA’lý hücrenin özelliklerini nasýl kopyalayacaðý ve sonraki hücrelere bu özelliðin nasýl aktarýlacaðý da ayrý bir sorundur. Bütün bu iþler zamanla ve tesadüfen olmuþtur sözü de meseleyi aydýnlatmaya yetmez. Her canlýnýn gen kodlarýný okuyabilen, kendileri yoluyla Protein sentezlemesinin yapýldýðý Ribozomlarýn, (simbiyont olarak) hücreye dýþardan girdiðini iddia etmek, kafatasýmýzýn, týrnaklarýmýzýn ya da kirpiklerimizin bizlere dýþarýdan takýldýðýný iddia etmekten daha fazla bilim dýþýdýr. Hücrenin evrimleþmesi adýna sunulan deliller hücreye bazý parçalarýn girip çýktýðýný iddia etmekten öteye gitmez. Adeta hücreyi bir lego oyuncaðýna dönüþtürürler. Tesadüfen birbirinin içine giren çýkan ve yine rastlantýsal olarak muhteþem vücut binalarý inþa eden legolar..Hücrenin evrim geçirdiðini iddia eden görüþlerin sahipleri, maddi kanýt iddiasýndan da yoksundurlar. Zira eski dönemlerde yaþadýðý iddia edilen farklý hücrelerin fosil kalýntýlarýna ulaþýlmasý imkânsýzdýr.

Hayatýn ortaya çýkýþý ve türlerin oluþmasý konusundaki kendi fikirlerimi de ifade ederek bu yazýyý sonlandýracaðým. Hayatýn ilk olarak suda oluþtuðu konusundaki deliller beni bir derece tatmin ediyor. Kutsal kitaplarýn da bu yönde tasvirleri olduðunu biliyoruz. Ancak bana göre hayatýn ilk olarak yaratýldýðý su kaynaðý, kýyamete kadar oluþacak bütün canlý türlerinin de tohumlarýný içinde barýndýrýyordu. Bakterilerin, hücrelerin, bitkilerin, kedilerin, köpeklerin, kuþlarýn, balýklarýn kýsacasý bütün canlýlarýn ata-tohumlarý hayatýn ilk olarak oluþtuðu o suda mevcuttu. Hayatýn oluþmasýna destek veren þartlarýn üst üste geldiði ilk dönemde, sadece bir tek bakterinin oluþtuðunu iddia etmek yerine, farklý farklý pek çok bakteri ve hücre çeþidinin de oluþmuþ olduðunu kabul etmek anlamlý olacaktýr. Fotosentik bakteriler, prokaryatik ve ökaryatik hücreler bu ortamda yaratýlmýþlardý. Bugün bir kaþýk suda ve hatta bir karýþ toprakta bile gördüðümüz bakteri çeþitliliði hayatýn ilk oluþtuðu o günde de birdenbire oluþmuþtu. Çünkü bütün iç ve dýþ þartlar, tek hücreli ilk canlýlarýn bütün çeþitleriyle birlikte oluþmasýný destekler nitelikteydi. Daha sonra þartlar uygun oldukça, suda yaþamaya devam eden bu canlý tohumlar, anne rahminde döllenmiþ spermler gibi DNA’larýnda çok önceden planlanmýþ bitkilere ya da hayvanlara dönüþtüler. Mesela sudaki A canlýsý, aslýnda balýk canlýsýnýn da atasý durumundaydý -daha anlaþýlýr tabiriyle spermi durumundaydý- Zaten suda diðer bakterilerle birlikte yaþayan A tek hücreli canlýsý, uygun, ýsý, nem, kimyasal bileþikler ve zaman bir araya gelince, doðanýn fýtri rahminde diþi sayýlabilecek diðer uygun yumurtalarla döllendi ve zaten o sperm ve yumurta canlýlarýnýn gen özelliklerinde yazýlmýþ olan balýk türlerinden birisi ortaya çýktý.

Diyelim ki, “Devoniyen” döneminde aniden ortaya çýkan bir köpekbalýðý, aslýnda potansiyel olarak kendisini DNA’larýnda barýndýran bir canlýnýn yumurta olarak kabul edilebilecek diðer bazý tek hücreli canlýlarla, ya onun yaþamasýný saðlayacak doðal bir ortamda, ya da herhangi bir balýktan elde edilen geçici bir rahimde döllenmesiyle oluþmuþlardý. Bugün bilimin de geliþmesiyle birlikte, uygun ýsý ve koþullardaki spermlerle yumurtalar, rahmin dýþýnda olmak üzere, bir düzenek içerisinde birleþtirilerek döllendirilebilmektedir. Döllenmiþ zigotlarýn yeniden anne rahmine konulmasý, bu zigotun hayat sahibi bir canlýya dönüþmesi için elbette zorunludur. Ancak bundan milyarlarca yýl önce, bakterilerin ya da tek hücreli bazý sperm-yumurta canlýlarýn doðal þartlarda döllenmeleriyle oluþan zigotlarýn, þartlar müsait olduðu için büyüyene ve türlerinin ilk atalarýný oluþturana deðin hayatlarýný devam ettirebilmeleri akýl dýþý deðildir. Bu durumda insanýn atasýnýn –Adem’in- oluþumu da, belki de çamurlu, sýcak bir suda bu þekilde gerçekleþmiþtir. Adem’in özellikleri, o çamurlu suda var olan ve hücrelerden oluþan sperm-yumurta canlýlarýnda zaten kodlanmýþtý. Gerçekleþen döllenme sonucunda, bu suyun içersinde zigot, embriyo gibi hayat safhalarýndan sonra, belki de bugünkünden daha hýzlý bir büyümeyle Adem safhasýna kadar ulaþmýþtý ilk insan. Bu açýklama, diðer hücreli canlýlarla nasýl ortak hücrelere ve özelliklere sahip olduðumuzu da açýklamaya yetecektir sanýrým. Evet bütün canlýlarýn kökeni ortak olabilir ama bu evrimcilerin dediði gibi olaðanüstü, tutarlý ama tesadüfi sýçramalar ya da evrimler sonucu olmamýþtýr. Ýlk dönemde müstakil olarak ayrý ayrý yaratýlan –ya da ilk tek hücrelinin DNA yapýsýnda kayýtlý olduklarý için kýsa bir süre içinde bölünme yoluyla çeþitlendirilen- tek hücreli canlýlarýn sperm-yumurta ya da farklý bir eþleþme yöntemini uygulamalarýyla oluþmuþ olan bütün türler, kendi DNA yapýlarýnýn doðal sýnýrlarýna kadar geliþmelerini, deðiþimlerini sürdürebilmiþlerdir. Þartlar deðiþtiðinde bazý türler ortadan kalkmýþtýr doðal olarak. Ancak ilk jeolojik dönemden gelerek, hiç deðiþmeden bugünlere ulaþan canlý varlýklarýn da olduðu bilinmektedir.

Bilinçli bir tasarýmcýnýn, ilk olarak var ettiði tek hücreli canlýlarýn DNA'larýna bütün türlerin oluþmasýný saðlayacak kodlarý kaydettiði, þartlar uygun olduðunda da o türleri uygun döllenmeler yoluyla yarattýðý akla yatkýn gibi gelmektedir. Ancak evreni, yaþamý, dünyayý anlamamýza yardýmcý olan bilim deðiþse ve geliþse de, Yaratýcýnýn Varlýðýna iman, kýyamete kadar kendisini besleyecek pozitif deliller bulacak gibi görünüyor.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn doða ve dünya kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Noel Baba Türk Mü?
Genlerdeki Virüsler, Maymun Ayumu ve Budistler
Hayatýn Anlamý
Bir Fantastik Kurgudur Kâinat
Süper Amcalarý Arý Soktu!
Dünyaya Sesleniþ
Atamýz Ýda mý?
Yaðmur Ýstiyoruz!
Yüreksel Cehennemleþme
Almanya'da Olmayan Türk Liseleri

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Fâtih Ýstanbul'u Kaç Yaþýnda Fethetti?
Mevlid Kardeþliði
Kâfiyelerin Birliði
Kemençe Kimin?
Baklava'nýn Kökeni
Kurân'ýn Kökeni Sümerde mi?
Þiir Düþünceleri
Amerika Osmanlý Tarafýndan Keþfedilseydi?
Medeniyet Bestemizin Notalarý
Evliya Menkýbelerinden Türk Fantastik Edebiyatýna

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sen Var Ya Sen! [Þiir]
Çakkýdý Çakkýdý [Þiir]
Bâlibilen Dilinde Þiir [Þiir]
Üç Boyutlu Þiir [Þiir]
Miraciye [Þiir]
Saðanak Sen Yaðýyor [Þiir]
Bülbüller Þehri Ýstanbul [Þiir]
Türkçe Hamile Beyanlara [Þiir]
Burasý Sessiz Biraz [Þiir]
New Orleans'lý Siyahi Kirpiklerin [Þiir]


Oðuz Düzgün kimdir?

Yazar edebiyatýn her alanýnda çalýþmalar yapýyor.

Etkilendiði Yazarlar:
Bütün yazarlardan az çok etkilendi. Zaten insanoðlunun özelliði deðil midir iletiþimde bulunduðu varlýklardan etkilenmek?


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Oðuz Düzgün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.