Bazen öyle bir bazý anlar olur ki, fosforlu kalemle kocaman yazýlmýþ bir “çaresizlik” hissedersin. Bu “çaresizliðe” bir kýlýf ararsýnýz sonra az biraz psikoloji bilgisine sahipseniz. Mesela buna öðrenilmiþ “çaresizlik” demek fiyakalý olurdu. Ama o kadar aptal terimler arasýnda bir tanesine bile benzetemezsiniz bu “çaresizliði”. Ne o’dur ne de diðeri. Daha çok hepsinin bileþimi bir “çaresizliktir” bu. Bir öðün yemek gibi. Soyut mu somut mu çözemediðin bir tadý vardýr bu öðünün. Kuvvetli bir özlem-nefret kapýþmasýyla baþlar daha aperatif yerine. Salata niyetine bekler masanýn ortasýnda arzularýn. Ana yemeði sevgi ve intikam kapýþmasý karþýlar. Zaten yeteri kadar uzakta ve buna raðmen uzaklaþmakta olduðun küçük bir kýz gibi el sallayan mutluluk dolu anlarýnsa tatlý kýsmýdýr mukaddes öðünün. Yanýnda mutlaka almalýsýn geleceðin umutsuz/hayalsiz/deðiþmiþ safkan acýlarýndan soðuk bir su yerine. Suyunu içtikten sonra zar zor kalkarsýn sofradan yarý emekleyerek. Televizyonu en iyi gören koltuðuna uzanýrsýn sonra. Yediklerini sindirmek için. Bir kanal ararsýn içinde “aþk” olmayan. Yeteri kadar doymuþsundur çünkü tüm bu olaylardan. Kýsa bir süre sonra böyle bir kanalýn mümkün olmadýðýný anlayýp televizyonu kapatýrsýn son derece öfkeli yarý sitemli bir tavýrla. Çok düþüncesiz olduðunu düþünürsün bu televizyon programlarýnýn. Bu programlara hak ettiði küfürleri saydýrýrsýn itinayla. Kendi çýkardýðýn gürültünün son titreþimlerinden sonra kabuðuna çekilirsin adeta. O baðýrýp çaðýran güçlü sen kaybolmuþtur artýk sessizlikte. Korkundan düþünmemeye çalýþýrsýn yediðin yemeðin kekremsi tadýný. Yine uzun sürmez düþünmeme çabanýn içinde saklý duran o masum düþünmeyi fark etmen. Israrla görmemeye çalýþtýðýn fosforlu kalemlerle yazýlmýþ “çaresizlik” duygusuyla midene oturmuþtur artýk bu yemek. Yedin bitti ama sindiremeyeceksin. Sonra beþ duyu organýyla açýklayamadýðýn ama midende dibine kadar hissettiðin bir acý baþrolü kapar. Hala soyuttur her þey. Kabullenmemek için son kez burada diretirsin. Daha sonra manasýz bir gülümseme. Ellerinde onun ellerini hissedersin. Gözünü kapatýr o en mutlu anlarýndan kesitlerde yaþarsýn kulaklarýnda onun sesinin titreþimleriyle. Parfümüyle teninin kendi kokusunu ayýrt ederken tüm bu tatlara duyduðun hayranlýða inanamazsýn. Artýk somuttur her þey. Ama hayal. Somut bir hayalet. Ters giden çok þeyin olduðunu anlaman biraz zaman alýr. Tüm bunlarýn bir kanser, bir tümör veya ne bileyim herhangi havalý ve “çaresiz” bir hastalýk olmasýný istersin. Ölmek istediðinden deðil, bu dünyayý sevmediðinden deðil, tam olarak bu dünyanýn seni sevmediðindendir ki zira sen tüm bunlara sebep olan kiþiye dahi aþýksýndýr hala…