Evet, kim ne derse desin AB bir Hýristiyan kulübüdür. Bunu ilk söyleyen biz deðiliz sonda olmayacaðýz. AB fikrinin hayat bulma evresini Milli Gazete sütunlarýnda þöyle görürüz(*) Avrupa Birliði düþüncesi 1300’lý yýllardan beri Avrupalý filozof, tarihçi ve siyaset adamýnca tartýþýlýrken, en önemli ortak noktalardan biri Hýristiyanlýk oldu. Nitekim tarihte Haçlý Seferleri’ni Avrupa devletlerinin eylemsel olarak örgütlenmelerinin ilk büyük faaliyeti olarak tanýmlamak mümkün… Mesela 1589–1610 yýllarý arasýnda Fransa Kralý olan IV. Henri de Avrupa Birliði’nden söz etti ve hatta, bugünkü Fransa topraklarýnda bulunan þehir devletlerini birleþtirip o zaman mevcut olan feodal yapýyý kýrarak ilk adýmlarý attý. AB düþüncesinin on sekizinci yüzyýldaki en ateþli savunucusu ise Papaz St. Pierre’dir. Onun görüþleri siyasî, ekonomik bir birliði ve refahý amaçlýyordu. AB tartýþmalarýnýn bir ayaðý hýristiyanlýk, diðer ayaðý ise “ekonomik çýkar” oldu. 1848 yýlýnda Ýsviçre’de siyasî entegrasyon gerçekleþti. On üç kanton bir araya gelerek Ýsviçre Federasyonu’nu oluþturdular. Federasyon içerisinde, mallarýn ve insanlarýn serbest dolaþýmý uygulamasýna geçildi. Ayný yüzyýl içerisinde, Ýngiltere’de klâsikleþmiþ feodal yapýdan vazgeçilerek siyasî liberal birlikler oluþturuldu. Hemen ardýndan, Alman Prenslikleri yalnýzca gümrük birliði çerçevesinde, Ýtalyan þehir devletleri de tarýma dayalý ekonomik entegrasyon konusunda birlikler oluþturdu.

Avrupa Birliði hayalinin gerçekleþmesi için atýlan ilk ciddi adýmlar ise Ýkinci Dünya Savaþý’ndan sonra, savaþýn yaralarýný saran Avrupa’da öncelikle ekonomik, kýsmen de siyasi iþbirliðinin güçlenmesi gerektiði görüþünün ifade edilmesiyle ortaya atýldý. Ýkinci Dünya Savaþýyla beraber Avrupacýlýk tartýþmasý hem ivme kazandý hem de geniþ bir kamuoyunu arkasýna aldý.

Yukarýda anlatmaya çalýþtýðýmýz gibi Avrupalýlýk fikrinden önce Hýristiyanlýk baðý bir birleþtirici harç görevi üstlenmiþtir. Bunda þaþýracak bir durumda aslýnda yoktur. Unutmayalým ki Haçlý Seferleri de ayný zihniyetin bir ürünü deðil miydi?

Türkiye’nin AB macerasýný biliyoruz, (**)”Türkiye ile Avrupa Birliði'nin iliþkileri 31 Temmuz 1959'da Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluðu'na yaptýðý ortaklýk baþvurusu ile baþlar. AET Bakanlar Konseyi'nin baþvuruyu kabul etmesi sonrasýnda 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara Anlaþmasý imzalanmýþtýr. Ankara Anlaþmasý ortaklýk yaratan bir anlaþmadýr.

Bunu 1970 yýlýnda imzalanan Katma Protokol izlemektedir. Türkiye'nin, sonradan Topluluk üyesi olan birçok ülkeden daha önce Topluluk ile iliþkilerini baþlatmýþ olan bu iki önemli belge, o tarihlerden sonra ve 17 Aralýk 2004 tarihli Avrupa Konseyi Sonuç Bildirgesi sonrasýnda halen devam etmekte olan süreçte Türkiye-AB iliþkilerinin hukuki dayanaklarýndandýr. Bunlar bizim AB kapýsýnda 50 yýl beklediðimizin ve sonucu olmayan sürecin belgesidir. Þimdide baþka bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum, Ýzlanda Parlamentosu, zorlu ve tartýþmalý bir oturum sonrasý ülkenin Avrupa Birliði'ne tam üyelik baþvurusu yapmasýna onay verdi. Bunda ne var diyebilirsiniz. O zaman iþte cevabý bizi 50 yýl kapýda bekletenler Ýzlanda için neler diyor; (***) “Ýzlanda'yla tam üyelik müzakerelerinin en erken Þubat ayýnda baþlayabileceði… 2011 sonu ya da 2012 baþýnda yapýlabilecek bir referandum sonrasý Ýzlanda'nýn en erken 2013'te AB üyesi olabileceði belirtiliyor” Ne diyelim Ýzlanda için hayýrlý uðurlu olur. Tabii Ýzlanda’nýn Hýristiyan bir ülke olduðunu bilmeyeniniz yoktur.

Emre Kongar bir yazýsýnda þöyle der(****)” Eskiden emperyalizm, Ýslam ve Doðu ülkelerini uygarlýk dýþý gördüðünü saklamaz, onlara ikinci sýnýf insanlar olarak baktýðýný açýkça belirtirdi.

(*****)Edward Said, "Orientalism" adlý çalýþmasýnda Batý'nýn bu tavrýný açýkça ortaya koyar ve eleþtirir.”

Artýk ne Edward Said gibi pozitif düþünenler nede AB birliðinin Hýristiyan kulübü olmadýðýný savunanlar düþüncelerini açýkça söylemeseler bile siz neyin ne olduðunu iyi biliyorsunuzdur.

(*)Avrupa Birliði düþüncesi ve Hýristiyanlýk

(**). T.C. Avrupa Birliði Genel Sekreterliði

(***) www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2009/.../090716_icelandvote.shtml)

(*****)Emre Kongar

(*****)Edward Said (1935 - 2003), Edward Said aslen Filistinli. 1935 yýlýnda varlýklý bir Hristiyan ailenin çocuðu olarak Kudüs'te dünyaya geldi. 1948 yýlýnda ailesi göçmen olarak Mýsýr'a yerleþti ve Ýngilizce dýþýnda baþka bir dilin konuþulmasýnýn yasak olduðu seçkin koloni okullarýnda eðitim aldý. Aldýðý bu Anglosakson eðitim sýrasýnda kendisine “Avrupalý olmayan diðer“ olduðu da öðretildi. Kendisi bu durumu þöyle anlatýyor: "Biz'i Onlar'dan ayýran dilsel, kültürel, ýrksal ve etnik çizgi idi. Benim Anglikan kilisesine baðlý olarak doðmuþ, orada vaftiz edilmiþ ve kilisenin bir üyesi olmuþ olmam iþimi kolaylaþtýrmýyordu." Diyen fikir adamýdýr.