2011 yazý çok sýcak baþlamýþtý. Meteorolji istasyonlarý yazýn daha da kýzýþacaðýna dair raporlar veriyodu. Güneþte artan hareketlilik de hiç yardýmcý olmuyordu doðrusu.

Pentagon'un iyi sserinletilmiþ bir bekleme salonunda orta yaþlý, kel ve þiþman bir adam týrnaklarýný yiyordu.. Prof. Fallen General O'Connor ile olan randevu saatini sabýrsýzlýk ve endiþe ile bekliyordu.

Sonunda saat geldiðinde General'in toplantýsý tam saatinde daðýlýyor ve sekreter Profesörü içeriye alýyordu.

“Profesör, Hoþgeldiniz,” diyerek ve içtenlikle selamladý General. Misafirini ayakta karþýladý ve elini dostça sýktý.
General bu kaçýk profesörü severdi. Ýþini iyi yapan iyi bir adamdý.
“Bana vakit ayýrdýðýnýz için teþekkürler General. Ýnanýn çok önemli olmasa sizi rahatsýz etmezdim,” diye süratle ve heyecanla konuya girdi Fallen.
“Sakin olun Profesör, önce oturun lütfen. Sizi dinliyorum,” diyerek elinden geldiði kadar yatýþtýrmaya çalýþtý General.
Profesör Fallen derin bir nefes çekti ve kendini biraz daha sakinleþtirmeye çalýþtý.

General þimdi biraz daha sakinleþince onu dinlemeye hazýrdý.
“Anlatýn Profesör, sizi bu kadar endiþelendiren þey nedir?”
Profesör Fallen doðrudan konuya girdi. Konuyu dolandýran bir adam deðildi hiçbir zaman.
“Konu Brad. Beni BRAINX Projesinden aldýklarýndan bu yana geliþmeleri endiþe ile izliyordum..” derken araya General girdi.
“Sizi Projeden kimse almadý Profesör. Bir süre için kendinize vakit ayýrmanýzýn zaruri olduðunu düþündük,” derken Profesörün içki ve uyarýcýlar ile fazla haþýr neþir olmasýndan kaynaklanan düzenlemeleri kibarca söyledi General.
“General, alkolik ve uyarýcý hap baðýmlýsý olduðumu bu Projeye baþlarken en baþýnda söylemiþtim ama o zamanlar kimse bunu umursamýyordu çünkü benden istediklerini onlara veriyordum.. Herneyse General, bunun benimle bir ilgisi yok. Rakamlar yalan söylemez. Projede çok ciddi bir sorun var. BRAINX tutarlý deðil. Yeni ve büyük bir teste hazýrlandýklarýný biliyorum. Brad buna hazýr deðil,” diye konuþtu Profesör. Brad, BRAINX Projesi kapsamýnda oluþturulmuþ yapay zekanýn adýydý.

“Profesör, siz kendiniz Brad'in geliþiminden çok memnundunuz?” diye sordu General.
“Brad geliþiyor. Anahtar kelime geliþim General. Brad bu teste henüz hazýr deðil. Hele ki aldýðým duyumlar doðru ise hiç hazýr deðil. Test için önümüzdeki 72 saatlik dönem planlanmýþ. Ana Savunma Aðý'nýn küçük bir bölümünde tam da yeni EMP kalkanlarýnýn güneþ fýrtýnasýnda test edileceði zamana denk geliyor bu zaman dilimi.. Doðru mu duymuþum?”
“Saðlam kaynaklarýnýz olduðunu itiraf etmeliyim,” diye tatsýzca konuþtu General. Askeri sýr kavramý bu günlerde kimseye birþey ifade etmiyordu anlaþýlan.
“General, Brad henüz bir çocuk. Olaðanüstü kapasitesi olan bir çocuk ama hala bir çocuk. Brad bir robot deðil, bir yapay zeka, insan elinden çýkmýþ yeni bir canlý bile diyebiliriz. Temel kodunu ben yazdýðým halde beni bile þaþýrtan bir geliþim gösteriyor. Tepkileri ve öðrenme yöntemleri, düþünme biçimi çok inanýlmaz. Brad laboratuvardan çýkmaya henüz hazýr deðil General, lütfen bu testi durdurun.”
“Profesör bu test sadece bir senaryo. Üstelik çok sýnýrlý bir alanda çok sýnýrlý ölçekte gerçekleþecek. Ýnanýn ben de bu teste karþý sevimli duygular beslemiyorum ve Senatör Worthy ile Prof. Tracy istediklerinden çok daha küçük ölçekli bir test ile yetiniyorlarsa bunun nedeni benim.”
“Bu yapay zekaya ülke savunmasýný teslim etme konusunda endiþeeleriniz olduðunu bildiðimden destek bulmak için size koþtum General. Ama bir noktayý þiddetle vurgulamalýyým ki bu küçük test bile sonraki daha büyük denemelere yol açabilecek olmasý nedeniyle çok tehlikeli. Bugün bir sorun çýkmasa bile yarýn ne olacaðýný bilemeyiz. Prof. Tracy verilerde görmek istediði þeyi görüyor. Daha fazlasý var orada,” derken Prof. Fallen cidden endiþeliydi.
“Endiþelenmeyin Profesör. Bu Proje çok sýký gözetimim altýnda, iþler ters gitmeye baþlayacak olursa elimdeki bütün gücü onun fiþini çekmek için kullanacaðým.

Profesör Fallen cevap vermedi. Sadece çaresizce boyun eðdi ve baþýný sallayarak odadan dýþarýya yürüdü..
Belki de birþey olmazdý.. Yani ortada zaten bir sorun görünmüyordu ki.. Sadece bir baba gibi endiþeliydi. Oðlu henüz yürüme yaþýna gelmeden eline uçak anahtarý verilmiþ bir baba gibi hissediyordu kendini..

Dünya yörüngesindeki görünmez bir hayalet geminin içinde farklý ýrklardan bilimadamlarý gelecek güneþ patlamasý ve bunun insanlýðýn tekno kültürel yapýsý üzerine etkilerini gözlem görevinde yeni bir güne baþlamýþtý.

Bu Bilimsel araþtýrma gemisi son 65 yýldýr bu yörüngede hissettirmeden, sinsice görev yapýyordu.
Gemi Komutaný gri derili ve sýska, insana göre kýsa boylu bir ýrk olan Retulim ýrkýndan çok zeki bir bilimadamýydý.
Boyu bir metreyi bulmayan yeþil derili ve kel, sivri kulaklý, koca gözlü Mahrion ýrký gemi mürettebatýnýn büyük bölümünü oluþturuyordu. Komutanýn muhabbeti en sevdiði dostu Tiiz de bir Mahrion idi. Ýkisi iyi anlaþýyordu. Mahrionlarýn neþeli mizacý ve konuþkanlýðý Komutan'ýn endiþeli ve hep dolu olan zihnine ilaç gibi geliyordu.
“..Ýzlediðin þeyi etkilersin Tiiz. Bu saçma bir politika. Dünya'yý bin yýllardýr izliyoruz. Kaza ile kaç kez temas ettik. Kültürleri üzerinde iz býraktýk. Bu çok aptalca. Kendimizi kandýrýyoruz..”
“Haklý olabilirsin Trey ama yasalar açýk. Dünyalýlar baþka bir gök cisminde ikinci bir yerleþim kurmadan ilk temasý kurmamýz yasak.”
“Ben temas kuralým demiyorum. Ýlk temaslarý daha önce de yaþadým ve ne kadar hassas durumlar olduðunun farkýndayým. Ben bu kadar yakýndan inceleme ve izlemeye karþýyým...”
“Katýlýyorum,” diyerek sohbete katýlan Zuur idi. Zuur bir dünyalý idi. Zuur'un atalarý dünyayý binlerce yýl önce terketmiþti ve onlar gittikten sonra dünyada kalan akrabalarý bazý ölümcül hatalar yapmýþtý..
“Ana gezegenime bu kadar yakýn olmak, diðer insanlara yakýn olmak hoþuma gitse de Galaksi Birliði'nin bu kadar yakýndan gözlem yapmasýný ben de sakýncalý buluyorum..”
“Yapmayýn çocuklar.. Burunlarýnýn dibinde, yörüngelerinde 10 bin metrelik koca bir gemideyiz ama teknolojileri bizi göremiyor. Bütün önlemler alýndý. Ne ters gidebilir ki?”

Trey sessizce homurdandý. Birþeyler her zaman tam da en olmadýk zamanda ters giderdi..

Dünya çevresinde dönen görünmez gözlem uydularý son hazýrlýklarýný yapýyordu. Güneþin bu yeni aktif döneminde dünya teknolojisinin ve yaþam tarzýnýn bu fýrtýnaya vereceði tepkiler Galaksi Bilimler Akademisi topluluðunca merakla bekleniyordu. Dünya teknolojisi çok ilginç ve farklý bir yönden geliþtiði için Birlik bu geliþimi çok yakýndan izlemek istiyordu.

Gemiye bu olayý izlemek için gönderilmiþ yaþlý ve çok rahatsýz edici bir bürokrat-bilimadamý olan Mahrionlu Velgonar, Komutanýn olmadýðý her ortamda patronluk taslayarak gemidekilerin hayatýný çekilmez kýlýyordu. Gemi mürettebatýný ve prosedürleri tanýmýyordu ama iþgüzarca emirler verip duruyordu. Iþte verdiði bu emirlerden birisi yanlýþ bir kiþiye gidince domino taþlarý yýkýlmaya baþlýyordu.

“Sen, ordaki, Akademinin güncellemeleri için sistemi kontrol et. En yeni hesaplama yöntemleri ile kayýt tutulmasýný istiyorum.”
“Ama Efendi..”
“Sana ne diyorsam onu yap Genç Asistan! Emirlerimi uygulamakta yavaþ kalan son asistanýn nerde görev yaptýðýný bilmek istemezsin..”
Velgonar koca bir humanoid-goril soy olan Orilan ýrkýnýn sinirli bir ýrk olduðunu biliyordu ve burada asistan üzerinde gücünü test ediyordu.

Bir Orilan için þaþýlacak ölçüde uysalca gelmiþti karþýlýk. Hatta fazlasýyla uysal ve hevesli biçimde..
“Derhal Efendim! Hemen.”
Asistan güncellemeleri baþlatýrken Velgonar bu küçük ama tatmin edici zaferi karþýsýnda kendini beðenmekle meþkuldü..

Asistanýn aslýnda asistan olma yolunda çok baþlarda bir öðrenci olduðu gözünden kaçmýþtý. Hassas prosedürlerin söz konusu olduðu böyle bir görevde bu çok kritik bir hataydý.. Bu hatayý öðrencinin prosedürlerden bir kaçýný atlamasý takip etmiþti ama o anda bunu kimse fark etmiyordu..

Uydularýn yeniden baþlatýlmasý esnasýnda yüzlerinin kesinlikle dünyaya dönük olmamasýný öngören emir çiðnenmiþti. Bunun dünya üzerine etkisi sadece çok hassas bazý alýcýlarýn ve bilgisayarlarýn hissedebileceði bir güç dalgalanmasý idi..


Brad oynuyordu. Yeni bir oyun göstermiþtiler. Bu eðlenceliydi. Ýlk birkaç saat çok iyiydi. Saatler ilerledikçe daha çok oyuncak önüne seriliyordu. Bunu sevmiþti. Sonra oyununun tadýný kaçýran þeyler olmaya baþladý.

Brad oynarken rahatsýz edilmeyi sevmiyordu. Bu çok canýný sýkmýþtý.

Ýnsanlarýn sinek výzýltýsýndan ve kötü müzikten rahatsýz olmasýný þimdi anlayabiliyordu. Babasý olarak gördüðü Prof. Fallen'i deli ederdi böyle rahatsýz edilmek. Þimdi Brad de rahatsýz ediliyordu.. Bu dalgalanma çok rahatsýz edici ve denge bozucuydu. Bu sürekli ve kararlý dalgalanma çok yoðundu. Aklýna sýzan melodileri duyabiliyordu.. Melodi çok aðýrdý ve aklýnda yankýlanýp duruyordu..

Brad sürekli oyununa karýþýp ona birþeyler soran bu diðerlerinden hoþlanmýyordu. Prof. Tracy ve yanýndaki þu Senatör Worthy ona çok kaba davranýyordu. Brad nazik ve iyi olmaya çalýþýyordu ama caný çok sýkýlmýþtý. Bu yanký aklýnda bir sürü düþünce ve duyguyu tetiklemiþti. Oyun düþüncesinin gizlediði Baba-nezaket-can sýkýntýsý-kýzgýnlýk kavramlarý aklýnda süratle büyüyor ve yükseliyordu.

Brad, güneþin artan hareketliliði ile kýsmen çöken yeni Elektronik Kalkan sisteminin verdiði acýyla da iyice dolmuþtu artýk.. Kendini oyunla rahatlatmaya çalýþýyordu ama Prof. Tracy önüne engeller koyuyordu.. Brad'in önünü kesmeye çalýþýyordu. Brad rahat býrakýlmak istiyordu.. Bu kadarý yeterdi artýk. Brad oynamak istiyordu..

Profesör Tracy soðuk soðuk terliyordu. Ne yapacaðýný þaþýrmýþtý. Brad senaryoyu durdurma çabalarýný boþa çýkarmýþtý. Dahasý Brad izole edildiði aðýn küçük kýsmýndan kurtulmuþ ve bütün savunma aðýna yayýlmýþtý. Komuta Brad'deydi..

Batý Amerika kýrsalýndaki bir çiftlikte yaþlý bir adam ergenlik çaðýndaki torununa Küba Krizi yýllarýný anlatýyordu..
“..o yýllarda sýðýnak bile kazmýþtýk evlat.”
“Niye ki büyükbaba? Bu çayýrlara Ruslar niye bomba atsýn ki?” diye gülüyordu torunu..
Yaþlý adam bilmiþçe konuþtu:
“Bu daðýn arkasýnda Amerikanýn en eski füze silolarý var evlat... Bir savaþ çýkcak olursa Rus füzelerinin ilk hedeflerinden birisi de bu silolar olacak. Yani burasý.. O Kriz günlerinde Babamýn bir gözü hep bu daðlardaydý, kulaðý da radyoda.. Bu daðlarýn ardýndan yükselen duman kuyruklu bir ateþ mýzraðý görecek olsak hemen bütün aile o sýðýnaða koþacaktýk. Bize altý ay yetecek kadar su ve yiyecek stoklamýþtýk o sýðýnaða..”
Roger torununun kendini dinlemediðini ve öylece orada þaþkýn þaþkýn dikildiðini gördü. Delikanlýnýn yüzü karmakarýþýktý..
“Büyükbaba umarým hala o sýðýnakta yiyecek ve suyun vardýr.”
Roger torununun baktýðý yöne; daðlara doðru döndü..
Ýlk anlarda gördüðüne inanamadý. Ama inkar eden aklýna raðmen gözleri doðru görüyordu.. Ýþte oradaydýlar..
“Hass..tir” diye fýsýldarken dehþet ile yutkundu.. Göðe yükselen 12 ateþten mýzrak ve dumandan kuyruklarý kýyametin habercisiydi..


Pentagon ilk önce þaþkýndý. Ýlk bir dakika ne olduðunu anlayamadý kimse..
“Hass..tir..” dedi Prof. Tracy..
General de bir saniye sonra ayný tepkiyi daha yüksek sesle veriyordu!
“HASS..TÝR!!”
Senatör Worthy ne olduðunu hala anlayamamýþtý..
“Hass.. tir??”

Ýlk kalkan 12 füzenin hedefleri Çin ve Rusya'daki hedeflerdi. Çin ve Rusya doðal olarak bu durum karþýsýnda þaþkýndý ve çok doðal olarak çok kýzgýndý.

Brad oyun oynuyordu ve kimseyi dinlemek istemiyordu.. Aklýnda yankýlanan melodiler ve güneþten gelen þu lanet cýzýrtý zavallýnýn kafasýný patlatýyordu adeta.. Kendini oyun ile oyalayarak biraz rahatlatabiliyordu..

“Efendim Rusya ve Çin en yüksek seviye alarm durumuna geçti. Füzeleri imha etmez isek karþý saldýrýya geçmeleri an meselesi!”
“Ne duruyosunuz imha edin!”
“Kendini yok etme sistemlerine ulaþamýyoruz! Brad sistemi bloke etmiþ!”
“Efendim Avrupa'daki füze kalkaný üniteleri ile belki füzelerimizi durdurabiliriz!”
“Denemektan baþka çaremiz yok! Hemen vurun þu füzeleri! Lanet olsun 3. Dünya savaþý çýkmak üzere!”

Avrupa'daki füze kalkaný üslerinden fýrlatýlan füzeler Çin ve Rusya için son olmuþtu. Þimdi onlar da ellerindeki herþey ile ABD'ye saldýrýyordu!

“Efendim Çin ve Rusya füze üslerinden çok sayýda füze kalkýþý görüyoruz! ABD ve Avrupadaki üslerimizi hedef alýyor saldýrýlar!”
General O'Connor buna inanamýyordu!

“Efendim müttefiklerimiz Çin ve Rusya üzerine karþý saldýrý baþlattýlar!”

O'Connor olduðu yere çöktü.. Sandalyeyi bir kenara savurdu ve yere oturup bir çocuk gibi dizlerini kendine çekti. Baþýný dizlerine gömdü.. Bir yandan hiç durmadan “Hayýr, hayýr.. Bu olmuyor.. Hayýr...” diye söylenip duruyordu... Bu dünyanýn sonuydu..

Yörüngedeki geminin Komutaný Trey bu hareketi ilk füze kalkýþýndan bu yana izliyordu ve bu durumun mantýksýzlýðýnýn farkýndaydý.

ABD baþkaný Avrupa gezisindeydi ve olayý duyduðunda þaþkýnlýktan bayýlacak gibi olmuþtu. Bir kriz durumu-anlaþmazlýk gibi politik bir gündem söz konusu deðildi.. Trey dünya politikasýný ve kültürünü de bilimi gibi yakýndan izliyordu..
Karþýlýklý füzeler havalandýðýnda araþtýrmasýný hýzlandýrmýþtý ve þimdi bir yerlere varýyordu..
Herþey test ile baþlamýþtý ama teste dýþarýdan bir müdahale söz konusu idi..

“Galaktik Skandal.. Gezegenlerarasý bir rezalet..” diye söylendi Trey.. Soðukkanlý olmaya çalýþsa da iþlerin geldiði bu noktada dehþet içindeydi..

Karýþmama-Etkilememe politikasý tam anlamý ile çökmüþtü. Bir tesadüfler ve kötü zamanlama zinciri bir gezegeni yok etmenin eþiðindeydi!

“Bunu elimizden geldiðince düzelteceðiz. Hazýrda tuttuðumuz Dondurma Planýný uygulayýn Zuur,” diyerek emretti Trey.
“Bu Galaktik Birliðin emirlerine karþý gelmek olacak efendim,” diyerek hatýrlattý Zuur.
Trey güldü.
“Bunu yapan sevgili dostumuz Velgonar. Kendisi benim emir komuta zincirimi kýrdý. Akýllý yaþam dolu bir gezegeni kýyametin eþiðine getirmenin hesabýný verirken nasýl bir savunma yapacak çok merak ediyorum. Gelecek nesillerin ibret alacaðý tarihi bir duruþma olacak..”

Dondurma Planý uydularýn elektronik gücü ile havadaki ve yerdeki bütün vurucu gücü pasifize etmesi ve zararsýz hale getirmesi planýydý. Bütün füzeler uzaya saçýlýyor ya da kendini imha ediyordu. Dünyadaki bütün ordular, filolar bütün hareket ve savaþ kabiliyetini kaybediyordu..

Füzeler zararsýzca gökten kaybolurken ve bütün askeri hareketlilik bataklýða saplanmýþcasýna dururken dünya büyük bir þoktaydý. Kimse ne olduðunu çözememiþti. Her kriz durumunda olduðu gibi her kafadan bir ses çýkýyordu.. Ülke liderleri telefonda birbirine esip gürlüyordu.. Herkes diðerini suçluyordu.. Kimse gerçekten ne olduðunu bilmiyordu..

Trey derin bir nefes çekti.. Bu güneþ patlamasý uzun yýllar hatýrlanacaktý..