"Gülün dikene katlanmasý onu güzel kokulu yaptý." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Ýskenderun’dan çýkýnýz. ‘Kral Yolu’nda Adana istikametinde gidiniz. Denizciler çýkýþý Sarýseki giriþinde, yolun deniz tarafýnda burunda, antik bir sütun kalýntýsý göze çarpacaktýr. Bakýmsýz, taþlarý oraya buraya serpiþtirilmiþ bir kalýntý. Hiçbir tanýtýcý levha ve yazýnýn bulunmadýðý bir yýðýntý. Bu kalýntýlarýn esas ana bölümü askeri birliðin içinde olmalý, çünkü dikkatli bakýlacak olursa, yukarýlarda bunun devamý olduðu izlenimi verecek surlar ve burçlar görülmektedir. Amanoslar’ýn tepelerinden denize kadar uzanan kale görünümlü bu taþ kalýntýlarýn altýnda bulunan bu sütunun bulunduðu dar geçit ve Belen Geçidi, Kral Yolu’nu Antakya’ya baðlayan bölgede, tarihinin her döneminde önemli olaylara tanýklýk etmiþtir: Yunus Peygamber bir gemiye biner. Gemi giderken büyük bir fýrtýna çýkar. Gemi fýrtýnada hiç ilerleyemez. Çekilen kürekler boþunadýr. Yunus Peygamber denizcilere "Ben Tanrýnýn buyruðuna uymadým. Baþýnýza gelen bundan, tüm bunlarýn sebebi benim. Beni denize atýn" der. Onu karaya çýkarmaya çalýþýrlar ama kürekler çekilemez. Gemideki veya suçlunun kim olduðunu anlamak için kura çekilir. Kura Yunus'a çýkar; bir daha çekilir, gene Yunus'a çýkar. Son defa çekilir; Yunus'a çýkar. Yunus denize atlar/atýlýr; fýrtýna durur. Onu denizde dev bir balýk yutar. Yunus balýðýn karnýnda karanlýklar içinde, Tanrýya yakarýr. "Senden baþka ilah yoktur. Seni bütün noksanlýklardan tenzih ederim; ben gerçekten sana haksýzlýk edenlerden oldum" der. Balýk kýrk günün sonunda onu karþý kýyýya çýkarýr. Ýþte efsaneye göre, balinanýn Yunus Peygamberi karaya çýkardýðý yer; Sarýseki ile Denizciler arasýnda ki metruk sutun kalýntýlýlarýnýn olduðu bu yerdir. Bölgenin önemi sadece anlattýðýmýzla sýnýrlý deðildir. Anadolu’yu Suriye’ye baðlayan en önemli geçitlerden de biridir bu anlattýðýmýz geçit. Çok az geçit veren Amanos Daðlarýyla( Nur Daðlarý) çevrili bereketli topraklarý Kilikya ovasý Ahameniþ( Pers Ýmparatorluðu) hazinesine büyük gelir saðlýyordu. Ýskender burayý bir kaleye dönüþtürmeye karar verir. Parmenion’u Suriye’ye giden Kral Yolu üzerindeki geçitleri tutmaya görevlendirir. Ýssos civarýnda Pinaros(Deliçay) suyunun denize döküldüðü alanda ise Dareios’un Pers Ordusu bulunmaktadýr. Kendisi de daha sonra deniz kýyýsý boyunca güneye doðru ilerler. Belen geçidi yanýndaki kýyý geçinden üç mil uzaklýktaki Myriandros’a gelir. Tarih, Ý.Ö: 333’ün Kasým ayýnýn ilk günleridir. Fýrtýna ve yaðmur Ýskender’in Ordusunu Suriye’ye ovasýna geçiþine olanak vermez. Ancak Persler’le karþýlaþmaya çok istekli olduðu halde bir sonbahar fýrtýnasý yüzünden harekete geçemez. Ýskender, Persler’i dar bir kýyý þeridi olan Ýsos da karþýlaþmak ister. Ýskender gelmiþ olduðu noktada, Yunus Sütunlarý’nýn, kanatlarýný da körfez ve Amanos Sýradaðlarý’nýn koruyacaðý bir þekilde konuþlandýrýr. Persler Belen Geçidi’ne kadar yolu takip etmeleri durumunda Ýskender’le dar sahil þeridinde karþýlaþacaklar ve sayýlarýnýn etkisi azalacaktýr. Hangi ordu diðerinin seçtiði noktada savaþý göze alabilirdi ki. Ýskender’in asýl ordusu Dareios’un komutasýndaki Pers ordusuyla karþýlaþmadan önceki geceyi, geçitlerin en dar noktasý olan Yunus Sütunlarý’nda geçirdi. . Ertesi sabah buradan kalkarak Ýskender, Ordusuyla Pinaros’a alýr Persler Amanoslar’dan denize akan birçok ýrmaktan biri olan Pinaros( Deliçay)’un güneyinde savunma pozisyonu almýþlardý. Savaþ, Yunus Sütunlarý’nýn 15 kilometre kuzeyinde, ovanýn oldukça dar, yaklaþýk 4 kilometre geniþlikte olduðu savaþ alanýnýn denizden daðlarýn eteklerine Kuruçay dolaylarýnda yapýlýr. Bu arazi Makedonlar için uygundu, Pers kuvvetleri ise sýkýþmýþtý. Süvari saðda, deniz kýyýsýnda sýkýþmýþtý, paralý askerlerden oluþan piyade birlikleri ise hat þeklinde Amanos eteklerine kadar uzanýyor ve dik açý çizerek Makedon kanadýný içine alýyordu. Myriandros adýný taþýyan sahil yerinde, adýný yaþatmak için Ýskender, Ýskenderun þehrini kurdu. Bu savaþta Ýskender 500, persler 100.000 asker kaybetti. Bu büyük meydan savaþýndan sonra, Ýskender’e ‘büyük’ sýfatý verildi. Ýþte böylesine tarihin seyrini deðiþtiren olaylarýn geçtiði yerde, ne yazýk ki en ufak bir tanýtýcý levha bile bulmak mümkün deðil. Alman düþünce adamý ve yazar Goethe’nin ünlü bir sözünü aktarmak istiyorum burada: “Üç bin yýllýk tarihi ile hesaplaþamayan günübirlik yaþýyor demektir.” Günümüz insaný býrakýnýz üçbin yýlý, yakýn zamanlarý bile sorgulamaktan çok uzakda þimdilerde. Bu da bizi ekonomik ve siyasi hangi çýkmazlara doðru sürüklüyor. Bunu kestirmek oldukça zor. Oysa tarih ayný tarih, sadece zaman deðiþiyor. Nasýl ki güneþ hergün doðar ve batarsa nasýl ki yaðmur ayný biçimlerde baþlar ve biterse tarihin her dönemi de bir þekilde ayný yöntemi uyguluyor. Doðanýn deneylere ihtiyacý yok. O bildiðince yapýyor yapacaðýný. Oysa insanoðlu hep baþkasýna benzemek uðraþýnda çoðunlukla. Gelenekçi, muhafazakar idarelerle altmýþ yýl yönetilen ülkemizin hangi alanýna göz atsanýz, benzer uygulamalarla karþýlaþmak mümkündür. Hayvancýlýk deriz, tarým deriz, veterinerlik deriz illerde ilçelerde bunlarýn müdürlükleri, görkemli binalarý vardýr. Peki bunlar ne kadar iþlevlerini yerine getirir, bunlarý da düþünmek gerekir. Eðer çok iyi hizmet verildiði düþünülürse niye hayvancýlýk bitme noktasýnda gelmiþtir, neden tarýmda her yýl az üretim yapýlmaktadýr. Bu örnekleri eðitimden saðlýktan ne bileyim birçok alanda görmek mümkündür. Oysa bu konularý araþtýran Üniversitelerde bölümler var, Kültür Bakanlýðýnýn Müdürlükleri ve yetkilileri var her ilde ilçede. Bu kadar tarihi ve doðal zenginliklere sahip bu bölgeye istenildiði gibi turist gelmiyorsa bunun nedenlerinden biri de bu eksiklikler olmalý. Belediyeler de bu konuya sýcak bakarlarsa geliþmiþliðin sadece fabrikalarla saðlanamayacaðýný kültürel doðal ve tarihsel deðerlerle tamamlanacaðýný ve böylece tarihi zenginliklerede katký da bulunacaklardýr. ÝSKENDERUN’DA TARÝHSEL ADLAR Ýskenderun’da Hatay’da sayýsýz yer adlarý vardýr ki, isimlerini tarihin derinliklerinden alýrlar. Biz burada birkaç ismi nerden geldiðini etimolojisini yazacaðýz. Bunu geliþtirmek mümkün. Akdeniz’in sularý sadece Afrodit’i köpük köpük kabarcýklarýndan nasýl kýyýya atmýþsa, bu bölgenin düþünce üreten okullarý antik çaðda Antakya Ekolu olarak anýlsa da, bütün bunlar denizle kucaklaþan Ýskenderun’suz olursa bir ayaklarý hep eksik kalacaktýr: Bac: Önceleri uyruklarýn hükümdara vermesi gereken para ve armaðan denen ‘baj’ sözcüðü bazen çeþitli vergi türlerinden sözedilirken, hatta “gümrük vergisi” olarak kullanýlsa da; mali bir terim olarak özel bir anlam içermeyen ve genel olarak “ vergi” anlamýnda kullanýlan bir sözcüktür. Horasan’dan Balkanlara kadar uzanan deðiþik bölgelerde kapsamý, oraný ve türleri bakýmýndan farklý biçimlerde uygulanmýþtýr. Çöl beyi:17 inci yüzyýlýn ikinci yarýsýnda Osmanlý iç bünyesinin bozulmasý sonucunda binlerce köy harap bir durumda bulunup ahalisi tarafýndan terk edilmiþlerdi. Gerek bu hususa hal çaresi olmak ve gerekse hala Anadolu ve Suriye’de konar – göçer hayat yaþamakta devam eden ve zaman zaman yerleþik halka büyük zararlar veren aþiretleri yerleþtirme ve iskan etme devlet adamlarý tarafýndan düþünülmeye baþlanmýþtý. Devlet tarafýndan kontrol edilmesi zor olan þaki gruplarýna ve Suriye’deki Arap bedevilerine karþý bir emniyet unsuru olarak set vazifesi görmelerini saðlamak için tasarlanmýþ iskan hareketlerini fiilen idare eden, bu iþle vazifeli 1691 yýlýnda Arap aþiretleri için kurulan bir takým memurlardan birisi de Çöl beyi’dir. Halep civarýnda bulunan Arap aþiretlerine hükümet tarafýndan tayin edilmiþ, onlarýn zabtýrabt altýna alýnmasýna ve diðer hususlara, ayný zamanda meydana çýkan, yol kesen eþkýyayý ortadan kaldýrmakla sorumlu tutulan kimsedir. Ýdari bakýmdan Rakka valilerine baðlý olduðu halde yýllýk tahsisatlarýný Halep mukataasý malýndan almaktadýrlar. Çöl beyi yahut çöl hakimi olarak da anýlýrlar. Atik: Kölelerin azat edildikten sonra býrakýldýklarý yer anlamýna gelmektedir.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © kemal düz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |