..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnýzca sevgiyi öðret, çünkü sen osun. -Anonim
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Yerler > Oðuz Düzgün




17 Eylül 2009
Bandýrma'da Sahabeler Var  
Oðuz Düzgün
Peygamber Efendimiz (SAV) ahirete irtihal ettikten sonra, sahabelerin büyük bir çoðunluðu artýk Mekke ve Medine þehirlerinde duramaz olmuþlardý.


:BAAE:
Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) zamanýnda yaþayýp, O’nunla bizzat sohbet etme imkaný bulmuþ, son nefesine kadar Müslüman olarak yaþamýþ ilk Müslümanlarý, „sahabe“ olarak anýyoruz. Hz. Muhammed’in Veda Hutbesini irad ettiði gün, bu hutbeyi dinleyen sahabe sayýsýnýn 124. 000 civarýnda olduðu düþünülürse, Peygamber Efendimizin hayatý boyunca yüz binlerce insanla bizzat sohbet ettiði, onlara Ýslam dinini ve bu dinin esaslarýný bizzat teblið ettiðini hayretlerle fark ederiz. Bu durum, Peygamberimizin büyük mucizelerinden biri olmakla birlikte, O’nun teblið etmekle yükümlü olduðu Kur’an hakikatlerini büyük kitlelere ulaþtýrmak hususunda, ne derece gayret gösterdiðini ortaya koyan bir delildir.

Peygamber Efendimiz (SAV) ahirete irtihal ettikten sonra, sahabelerin büyük bir çoðunluðu artýk Mekke ve Medine þehirlerinde duramaz olmuþlardý. Nereye baksalar, Nebiler Nebisinden bir iz görüyorlardý çünkü. Bu onlarýn acýsýna acý katýyordu. Hatta Peygamber Efendimiz’in müezzini Bilal-i Habeþi’nin bu vefattan sonra bir daha ezan okumadýðý ve diyar diyar dolaþmaya baþladýðý bilinen bir vakýadýr. Ýþte yüzbinlerce sahabe, dünyanýn pek çok farklý bölgelerine doðru yola koyulmuþlardý. Bu sahabeler, Hindistan, Afrika, Suriye, Ýran, Türkistan, Bizans, Çin, Mezopotamya gibi farklý diyarlarda Kur’an-ý Kerim’i ve Ýslam dininin esaslarýný da teblið ediyorlardý.

Bize göre sahabelerin gerçekleþtirdikleri bu seyahatlerin asýl maksadý, bizatihi tebliðdi. Çünkü „teblið“ misyonu Hz. Muhammed’den kendilerine kalan en büyük mirastý. Canlarýndan çok sevdikleri Hz. Muhammed’in kendilerine biricik emaneti olan Kur’an-ý Kerim’in hakikatlerini bütün kâinata yaymak istiyorlardý. Çünkü onlar hayatlarýnýn en tatlý anýlarýný Hz. Muhammed’le yaþamýþlardý ve bu kutlu anýlarý baþka baþka coðrafyalardaki insanlarla da paylaþmak istiyorlardý. Peygamber’in (SAV) büyüklüðünü, güzelliðini, sevgisini, adaletini, getirdiði dinin hakikatlerini bütün insanlar öðrenmeliydi. Ancak o zaman Sevgili Peygamberlerinin vasiyetini yerine getirmiþ olacaklardý.

Sahabelerin büyük bir kýsmý daha Emevi devleti kurulmadan, hicaz bölgesinde ve farklý farklý coðrafyalarda vefat etmiþlerdi. Ancak Peygamberimiz döneminde çocuk ya da genç olan pek çok sahabe vardý ki, onlar Emevi devleti döneminde de hayattaydýlar. Emevi devletinin kurucusu Hz. Muaviye’nin kendisi bir sahabeydi ve vahiy katiplerinden birisiydi. Onun döneminde daha on binlerce sahabenin hayatta olduðunu varsayabiliriz. Ýþte bu sahabeler de Hz. Muhammed’in öðrettiði dinin esaslarýný yaymak adýna Emevi ordusuyla birlikte gazalara katýlýyor, onlardan bir kýsmý þehit bir kýsmý da gazi oluyordu. Katýldýklarý gazalarda þehit olan sahabeler þehit olduklarý yere defnediliyorlardý. Kýbrýs, Ýstanbul, Suriye, Diyarbakýr, Urfa gibi diyarlarda pek çok sahabenin medfun olmasý, iþte bu sýrdan dolayýdýr. Ýstanbul’da medfun Eyüp Sultan, Kýbrýs’taki Hala Sultan, bu sahabelerin en bilinenleridir.

Fatih Sultan Mehmed, Ýstanbul’u fethettiðinde, Hocasý Ak Þemseddin’in de telkiniyle ilk iþ olarak sahabe mezarlarýný araþtýrmaya ve bu sahabeler adýna makamlar, türbeler ve camiler inþa etmeye baþlamýþtý. Bu büyük dahinin bu gayretleri elbette boþuna deðildi. Bu sayede Hýristiyanlarýn bir merkezi olan Ýstanbul, çok kýsa bir sürede Ýslam dünyasýnýn kalbi konumuna yükselecekti. Bu sayede memleketlerinden binlerce kilometre uzakta þehit olan bu fedâkar sahabelere karþý, bütün Ýslam dünyasý adýna bir minnet borcu ifa edilmiþ olacaktý. Sahabe mezarlarýyla içli dýþlý yaþayan Ýstanbul’un çocuklarý da, o kutlu insanlara özenecekler, onlar gibi imanlý, fedâkâr, ihlaslý olacaklardý. Bu da yeni fethedilen ve müslümanlaþan bu þehirde, sahabe þuuruyla þekillenmiþ yeni bir nesil oluþturmak adýna önemliydi. Mekan ve insan arasýndaki etkileþimin farkýnda olan genç Fâtih, Ýstanbul’da yaþayan insanlarý sahabe iklimine yönlendirecek mekanlar inþa etmesinin gereðinin de farkýndaydý. Peygamberlerinin emrine uyarak, bu Bizans þehrini kuþatmak için buralara kadar gelen ve buralarda þehit olan sahabelerin manevi varlýðý, bütün müslümanlarý birleþtirecek kuvvetli bir simge olacaktý. Bu sayede tefrikalarýn yerini ittifaklar alacak, yeni ülkeler fethetme heyecanýyla bütün Müslüman ahali, tek yürek olarak, sahabe yurdu bir payitahta sahip devlet-i aliyenin yanýnda yer alacaktý.

Doðurduðu sonuçlar ne olursa olsun, 670’li yýllarda, Ýslam ordularýnýn Ýstanbul’u kuþattýðý ve bu kuþatma sýrasýnda bazý sahabelerin þehit düþtüðü bilinmektedir. Muhtemelen Emevi ordularýný bu kuþatmalara sevk eden de sahabelerin büyükleriydi. Çünkü onlar, bu beldelerin fethedileceði müjdesini Hz. Muhammed’den iþitmiþler, bu müjdeye masadak olabilmek için Kýbrýs, Afrika, Yemen, Kudüs, Türkistan, Anadolu, Ýstanbul gibi stratejik noktalarýn fetihlerine giriþmiþlerdi. Hatta Endülüs Emevilerinin Ýspanya’ya geçmelerinin ardýnda, Hz. Muhammed’in Roma’nýn fethedilmesi ile ilgili hadislerinin de büyük bir etkisi mutlaka olmuþtur. Bu amaçla müslümanlar daha ilk yýllarda Avrupa kýtasýna geçmeyi kafalarýna koymuþlardý diyebiliriz.

Ýstanbul’a gerçekleþtirilen Ýslam akýnlarý elbette öyle birdenbire ve kolay olmamýþtý. Ýslam ordularý sýðýnacaklarý, kýþý geçirecekleri korunaklý yerler aramaya baþladýlar. Ýstanbul’a yakýnlýðý ve korunaklý üç limanýyla stratejik bir öneme sahip Kyzikos (Kapýdað-Bandýrma) kentini fethetmeleri gerekiyordu. Bunu gerçekleþtirebilmek için batý kaynaklarýnda geçtiði þekliyle yüzlerce donanmayla birlikte Panamoras (Bandýrma) limanýna demirlemiþ olmalýydýlar. Zaten o dönemde, þu anda Bandýrma ile Erdek arasýnda bulunan Kizikos antik kentinden daha güvenilir bir sýðýnak bulmalarý mümkün deðildi. Gece gündüz kalabilecekleri hazýr konutlar mevcuttu burada. Kýsa bir kuþatmanýn ardýndan bu kent ele geçirildi ve Bandýrma, Ýstanbul kuþatmasý için bir üs haline getirildi. Muhtemelen Ýslam ordularý Ýstanbul’a geçmeden önce, bu bölgede aylarca konaklamýþlar ve ardýndan vakti geldiðinde Ýstanbul’u kuþatmýþlardý. Yani þu an Ýstanbul’da medfun bulunan, baþta Eyüp Sultan Hazretleri olmak üzere pek çok sahabe, þehit olmadan önce Bandýrmanýn, Kapýdaðýn, Erdek’in, Edincik’in topraklarýnda dolaþmýþlar, belki de bu beldelerin gelecek kuþaklarýnýn Ýslamla müþerref olmasý için dualar da ederek, Ýstanbul’u kuþatma hazýrlýklarýna devam etmiþlerdi. Bu gerçek Kyzikos kazýlarýný gerçekleþtiren ekibin resmi sitesinde þöyle ifade edilmektedir: „M.S. 672-678 yýllarý arasýnda Emevi halifesi Muaviye’nin (ordusunun O.D.) Bizans’a yaptýðý seferde kýþýn Kyzikos’da kaldýðý biliniyor.“

Ýslam ordularýnýn seferleri ileriki on yýllarda da devam etmiþtir. Büyük bir ihtimalle bu ordular da, konaklama merkezi olarak, Kapýdað, Bandýrma ve Erdek gibi limanlarý seçmiþlerdi. Bölgede bir zamanlar Müslüman Araplarýn hüküm sürdüðüne delil olabilecek pek çok örnek de mevcuttur. Her yaz, yerli ve yabancý turist akýnýna uðrayan Avþa Adasýnýn eskiden „Arap Adasý“ olarak anýldýðý, bu adadaki „Yiðitler“ köyünün eski isminin „Araplar“ olduðu bilinmektedir. Erdek ve Edincik yakýnlarýndaki bir bölgenin „Belkýs“ olarak adlandýrýlmasý ve hatta bu isimle Kur’an’da geçen Hz. Süleyman’ýn kýssasý arasýnda bir baðlantý kurulmaya çalýþýlmasý da incelenmesi gereken bir vakýadýr. Edincik, Bandýrma ve Erdek gibi yerleþim yerlerinde yaþayan ihtiyarlarla konuþtuðumuzda, geçmiþten beri yöre halkýnýn bu bölgede bazý mýntýkalarda sahabe mezarlarýnýn olduðuna inandýðý ortaya çýkmaktadýr. Örneðin, 2009 yazýnda Ýlker Balçýk adlý öðretmen arkadaþýmýz, Edincik eþrafýndan olan Halit Amca ile görüþtüðünde, „bu bölgede sahabelerin yedi yýl kaldýðý, muhtemelen buralarda sahabe mezarlarý olabileceði“ bilgilerini almýþtý. Muhtemelen bu inanýþýn dayandýðý maddi kanýtlar da vardý bir dönem. Çok kesin maddi bulgulara ulaþýlmasa da tarihi gerçekler, bu bölgede sahabelerin, tabiinin (Sahabeden sonra gelen Müslümanlar) bir dönem ikamet ettiðini inkâr etmeyi engellemektedir. Ama ben inanýyorum ki bölgede gerçekliþtirilecek kazýlarda, deniz altý araþtýrmalarýnda o dönemde bölgede konaklamýþ olan sahabelere ait bazý kalýntýlara ulaþýlabilir.

Sahabelerin 668, 670 ve ardýndan 680’li yýllara kadar yaþayýp yaþamadýðý sorusu (Aslýnda bu soru, sahabelerin yaþlý insanlardan oluþan bir topluluk olduðunu düþünmemizden de kaynaklanýyor olabilir) elbette haklý gerekçeleri olan bir sorudur ama sanýrým ortaya koyacaðýmýz bir tek örnek, bu sorunun da cevabý olabilecek niteliktedir. „Hz. Sa'd, Ensârýn Hazrec kabîlesi kolundandýr. Babasýnýn ismi Sa'd bin Mâlik olup, hicretten önce Müslüman olmuþtur. Sa'd, dört halîfe devrinde çeþitli savaþlara katýldý. Gittiði þehirlerde yeni Müslüman olanlara dîn bilgilerini öðretti. 712 yýlýnda Medîne'de vefât etti.“Örnekten de anlaþýlacaðý gibi 712 yýlýna kadar yaþayan sahabeler varsa, elbette 668 yýlýna kadar yaþayan binlerce sahabe vardýr. Örnek vermek gerekirse, Hz. Muhammed’in vefatý sýrasýnda 10 yaþlarýnda olan bir sahabe 668 yýlýnda 46 yaþýnda, 20 yaþýnda olan bir sahabe 56 yaþlarýnda olacaktýr. 70, 80 yaþýndaki pek çok sahabe de elbette Hz. Muhammed’in fetih müjdesine nail olmak için bu gibi seferlere katýlmýþtýr. Bunda mantýða ters bir durum söz konusu deðildir. http://www.ilkvahiy.net/mubarek-zaatlar/medinede-en-son-olen-sahabi-sehl-bin-sad-33817/

Bu tarihi bilgilerin günümüz koþullarýnda ne önem ifade ettiðini açýklayalým isterseniz. Bir Müslüman için, kendi yaþadýðý beldede bir zamanlar sahabelerin de yaþamýþ olduðunu bilmek, onlarýn da ayný havayý soluduðunu, ayný topraklarda yürüdüðünü tefekkür etmek elbette önemlidir. Çünkü o sahabeleri sahabe kýlan, baþka kimse ile deðil, âlemlerin Efendisi Hz. Muhammed (SAV)’le yaptýklarý nurlu sohbetlerdir. Hz. Muhammed’in nuru, mutlaka o sahabelere de bulaþmýþtýr. Hele o sahabelerin kendi beldesinde vefat ettiðini ve onlarýn bu beldede kabirleri olduðunu düþünmek, Müslüman için ayrý bir öneme sahiptir. Anadolu ve dünya tarihi açýsýndan oldukça önemli bir tarihi kent olan Kizikos’un tarihi, akademik çevrelerce anlatýlýrken; 670’li yýllarda Ýstanbul’u fethetmek için bu bölgede konaklayan insanlarýn, sadece ve sadece „tahrip edici Araplar“ olduðunu ifade eden beyanlarda bulunulmasý, yüreðimizi yaralamaktadýr. Halbuki 40, 50 yýl önce çölün ortasýnda birbirini yiyen bedevi Araplarýn, nasýl olur da Arabistan çöllerinden Ýstanbul’a gelebilecek ufka ulaþtýklarýný ve bu denizcilikle alakasý olmayan insanlarýn, kýsa bir süre içerisinde bu þehri, deniz yoluyla fethedebilme cüretini gösterebilecek kadar nasýl bilimde ilerleyebildiklerini de düþünmemiz gerekmiyor mu? Elbette Kizikos antik kenti insanlýk için önemlidir ama Hz. Muhammed’in arkadaþlarýnýn bu kenti bir üs olarak kullanmýþ olmalarý çok mu önemsizdir? Onun için mi, bu kentin tarihi anlatýlýrken bu insanlardan „tahripkâr Araplar“ olarak bahsedilmektedir? Neden bu insanlarýn arasýnda pek çok sahabe olduðu da ifade edilmemektedir? Rumlardan kalan Kizikos’u yüceltmek adýna, imanýmýzýn sebebi olan sahabeyi ve ilk Müslümanlarý aþaðýlamak yakýþýksýz bir davranýþ deðil midir?

Ýstesek de istemesek de, memnun olsak da olmasak da, Bandýrma, Erdek, Kapýdað, Edincik, Ýslam’ýn ilk yýllarý ile yakýndan irtibatlýdýr. Mekke’nin, Medine’nin sokaklarýnda gezer gibi sahabeler, bu beldelerde de yýllarca dolaþmýþlar, burada maddi-manevi izler býrakmýþlardýr. Bu bölgede sahabe ve tabiin evlatlarýnýn yerleþip kaldýðý, bazý yer adlarýndan da anlaþýlabilmektedir. Yine bu bölgede pek çok sahabe ve tabiin mezarýnýn varlýðý, çeþitli söylencelerle bugüne kadar ulaþabilmiþtir. Söylenceden öte, bu bölgede de sahabe mezarlarýnýn olabileceði kuvvetle muhtemeldir. Çünkü Kizikos’ta da bir savaþ yaþanmýþtýr ve muhtemelen bu savaþta þehit olanlar da olmuþtur. Bu þehit olanlar arasýnda sahabelerin olmamasý imkansýz gibidir. Bu sefere çýkan sahabelerin çoðu þehit olmak için çýkmýþlardýr yola. Çünkü biricik sevgililerine, hasretine dayanamadýklarý Hz. Muhammed’e kavuþmak istemektedirler. Uzun deniz yolcuuklarý sonucunda hastalanan, zayýf düþen tabiinden, sahabeden pek çok kiþinin naaþýnýn bu limanlara defn edilmiþ olmasý da mümkündür. Buralarda eceliyle vefat eden sahabeler de olabilir. Erdek Dilek Tepesinde bulunan ve zamanla efsanelerle anýlan mezarýn sahabelerden birine ait olmadýðýný kim söyleyebilir? Daha bunlar gibi Edincik ve Kapýdað bölgesinde kimbilir nice saklý mezarlar vardýr..

Kizikos antik þehrinin deðerini küçümsediðimizi kimse düþünmemelidir. Aksine bu antik þehrin, sahabelerle birlikte anýldýðýnda daha da deðerlendiðine inandýðýmýzý söylemek isteriz. M.S. 300’lü yýllarda, 33 kenti içine alan Hellespontos eyaletinin baþkenti olan ve bir dönem Bizans’a kadar, Hýristiyanlýðýn da merkezi olmuþ bir yeri küçümsememiz asla mümkün deðildir. Ancak Ýslam dininin yýldýzlarý hükmünde olan sahabeleri de küçümsememizi, kimse bizden beklememelidir. Depremler gibi doðal olaylar sonucunda gerçekleþen tahripleri, bu bölgede 7, 8 yýl kalan Ýslam ordularýna yüklemek büyük bir haksýzlýk olacaktýr. Ýnsanlarýn kulaðýna oldukça itici gelen Emevi ismini kullanýp, bu orduyla birlikte Ýslam’ý yaymak için yolla koyulmuþ sahabeleri ve büyük insanlarý da, sanki Emevilerin kötülüklerine alet olmuþ topluluklar gibi göstermeye çalýþmak, hiç de adil deðildir. Ordunun baþýnda Yezid de olsa, Ýstanbul kuþatmasýna çýkýlmasýnda sahabelerin tesiri büyüktü. Yani bu savaþ Yezid’in deðil sahabelerin savaþýydý ve Emevi Ordusunun imkanlarýný kullanýyorlardý haklý olarak. Ýstanbul’daki sahabe mezarlarýnýn çokluðu, ancak böyle açýklanabilir. Peygamberimizin Ýstanbul’un fethini müjdeleyen hadisleri olmasaydý, bir zamanlar çölde yaþayan bedevi insanlarýn binlerce km ötedeki bu þehirde ne iþleri olacaktý ki? Civarlarýndaki þehirleri fethederek yavaþ yavaþ yayýlmak yerine, neden böyle bir sýçramalý zor yolu seçsinlerdi? Bu ordularýn maddi kumandasý Yezid’de gibi görünse de, manevi kumanda sahabelerin elindeydi ve kendisi de bir sahabe olan Muaviye, Hz. Muhammed’in emrini yerine getirmek isteyen sahabelerin yoðun baskýlarý sonucunda, Ýstanbul’u fethetmesi için ordularýný onca masrafý, sýkýntýyý göze alarak Ýstanbul’a yollamýþtý.

Sonuç olarak þunu söylemek gerekir ki, 670’li yýllarda Ýslam ordularýyla birlikte pek çok sahabenin de Kizikos (Bandýrma, Erdek) topraklarýna geldiði gün gibi aþikârdýr. Yine kuvvetli bir ihtimalle, bu sahabelerden ve onlarýn evlatlarýndan, bu savaþ yolculuklarý sýrasýnda pek çok kiþi de vefat etmiþti. Bu topraklarda hiçbir sahabe mezarý olmasa da, bu bölgelere Ýslam’ý yaymak adýna türlü zorluklara katlanarak gelen sahabelere karþý bir minnet borcumuz yok mudur? Yüzlerce yýl Osmanlý Devletine payitahtlýk etmiþ ve yüzlerce yýldýr Müslümanlarýn merkezi olmuþ Ýstanbul’u sahabeler kuþatmasaydý, sonrakiler bu þehri fethetme idealini benimseyebilirler miydi? Onlar, bu topraklara gelerek kendilerinden sonraki nesiller için yol gösterici birer fener oldular. Ýslam Dininin ve iman hakikatlerinin bütün dünyaya yayýlmasý gerektiðini, bu kutlu mücadeleleriyle ortaya koydular. Bunu kendilerinden sonrakiler için, yani bizim kurtuluþumuz için yaptýlar. Çünkü onlar, bir gün Ýslam dünyasýnýn baðrýndan bir Fâtih çýkacaðýný ve onun kendi izlerini takip edeceðini çok iyi biliyorlardý.

Peki bu insanlara karþý hiç mi minnet borcumuz yoktur? Onlarýn kutlu mücadelelerini neden her zaman hatýrlamýyoruz? Neden onlarýn yaþadýklarý gibi yaþamýyor da, o kutlu insanlarýn bir ömür mücadele ettikleri Bizans’ýn kötülüklerine, zulümlerine bulanýyoruz. Bandýrma, Erdek, Kapýdað, Edincik gibi yerleþim birimlerinde at koþturan sahabeleri anmanýn en doðru yolu, herhalde onlar gibi yaþamaya, kâinatý onlar gibi görmeye çalýþmak olmalýdýr. Onlarýn yaptýðý gibi, kudsi amaçlarýmýz uðruna kýtalar ötesi yolculuklara çýkabilmesini bilmeliyiz her þeyden önce. Ama öncelikle sahabelerin, ilk Müslümanlarýn bu topraklarda yaþadýðýný nesillerimize öðretmemiz, her fýrsatta hatýrlatmamýz gerekiyor. Bu vatanýn harcýnýn, daha 670’li yýllarda, sahabe kanlarýnýn dökülmesiyle birlikte karýlmaya baþlandýðýný, Ay Yýldýzlý Al Bayraðýmýzýn kýrmýzýsýnda, sahabelerin kanlarýnýn da parladýðýný onlara bir þekilde anlatmalýyýz. Bunun için bölgedeki belediyelerimize ve vatandaþlarýmýza büyük iþ düþüyor. Öncelikle, Bandýrma, Erdek, Kapýdað, Edincik, Avþa gibi yerleþim yerlerinde, sahabelerin bu þehirlere adým atýþýný temsil eden, insanlarýmýza her daim bu Peygamber dostlarýný hatýrlatacak, Makamlar, Mescidler, Kitabeler inþa edilmelidir. Fâtih’in yaptýðý gibi, bu iþin ilk kýsmýdýr. Bunun ardýndan topraklarýmýza, Peygamber’in sevgi ve kardeþlik içerikli öðretileriyle dost olacak, O’nun gibi yalan söylemeyecek, zulmetmeyecek, hýrsýzlýk yapmayacak, sevgi dolu yeni bir sahabe nesli teþkil edeceðiz ki, ülkemiz, bölgemiz dünyayý çevreleyen bütün ahlak ve zulüm karanlýklarýný aydýnlatan bir güneþ olsun.

Oðuz DÜZGÜN




KAYNAKLAR:

http://www.planetware.com/bandirma/kyzikos-tr-bl-bakz.htm

http://encyclopedia2.thefreedictionary.com/Kyzikos

http://encyclopedia.farlex.com/Kyzikos

http://tr.wikipedia.org/wiki/Kizikos

The New Cambridge Medieval History: c. 500-c. 700 / edited by Paul Fouracre

http://siraceh.blogcu.com/sahabi-ve-hadis-rivayetindeki-yeri_47622411.html

http://tayyib41.blogcu.com/medinede-en-son-vefat-eden-sahabe-sehl-bin-sa-d_228405.html
http://groups.google.com.tr/group/tevhid/msg/692f4c999c150b97

http://www.sonpeygamber.info/tr/tr/zamanin-kefeleri/bedevi-cadirindan-bizans-payitahtina.html

http://yunus.hacettepe.edu.tr/~unan/akademik34.html

http://www.avsakaanmotel.com/avsa.html (Araplar adasý)

http://www.kyzikos.net/kent-hakkinda/tarihce.html
http://www.kyzikos.net/ornekler/ornek-sss-ogesi-2.html




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Fâtih Ýstanbul'u Kaç Yaþýnda Fethetti?
Mevlid Kardeþliði
Kâfiyelerin Birliði
Kemençe Kimin?
Baklava'nýn Kökeni
Kurân'ýn Kökeni Sümerde mi?
Þiir Düþünceleri
Amerika Osmanlý Tarafýndan Keþfedilseydi?
Medeniyet Bestemizin Notalarý
Evliya Menkýbelerinden Türk Fantastik Edebiyatýna

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sen Var Ya Sen! [Þiir]
Çakkýdý Çakkýdý [Þiir]
Bâlibilen Dilinde Þiir [Þiir]
Üç Boyutlu Þiir [Þiir]
Miraciye [Þiir]
Saðanak Sen Yaðýyor [Þiir]
Bülbüller Þehri Ýstanbul [Þiir]
Türkçe Hamile Beyanlara [Þiir]
Burasý Sessiz Biraz [Þiir]
New Orleans'lý Siyahi Kirpiklerin [Þiir]


Oðuz Düzgün kimdir?

Yazar edebiyatýn her alanýnda çalýþmalar yapýyor.

Etkilendiði Yazarlar:
Bütün yazarlardan az çok etkilendi. Zaten insanoðlunun özelliði deðil midir iletiþimde bulunduðu varlýklardan etkilenmek?


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Oðuz Düzgün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.