..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Düþgücü güzelliði, adaleti, mutluluðu yaratýr. -Pascal
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Emine Piþiren




10 Kasým 2009
Atatürk'ün Fotoðrafçýsý Cemal Iþýksel ve Ben  
Emine Piþiren
-“ Atatürk ile ilgili kitaplarýn, kütüphane dýþýna çýkmasýna izin verilmediðini öðrendim. Size söz veriyorum, 2 veya 3 gün içinde bu kitaplarý getireceðim. Sizden rica ediyorum. Artýk soruþturma almak istemiyorum…” diye, adeta yalvarýyordum...


:AICG:


"...Yýl 1994 ve ben Atatürk Kütüphanesine öðle aralarý kaçtýðým, soluk aldýðým zamanlarýmdan biriydi. Çocukluðumdan beri yalnýzlýðým gibi konuk olduðum kütüphaneler, duygusal sýðýnaklarým olmuþtu.

Önceleri, Kemalettin Tuðcularla merhameti ve azla yetinmeyi ilke edinen gözlerim, daha sonra Ömer Seyfettin’ler, Halide Edip’ler, Muazzez Tahsin Berkant’lara devir, teslim yapmýþtý. Daha sonraki yýllarýmýz ise, Tolstoy, Dostoyevski, Balzac, Victor Hugo gibi klasiklerle beslenirken fikir ve edebi hayatýmýz, yerini tarihi gerçekleri öðrenmeye býrakmýþtý…

Ýþte 30-40’ lý yaþlarýmda elime ilk geçen üç kalýn kitap olmuþtu. Þevket Süreyya Aydemir’in, “Tek Adam” kitabý…

Her öðlen “su içer” gibi geçen zamana inat, okuma sevdam, beni Atatürk Kütüphanesine tutsak edip dururdu. Unuturdum zamaný. Çoðu kere geç kalýp soruþturma zarflarý teslim edilmiþti elime.

” …maddesine göre görev yerinizi mazeretsiz terk ettiðiniz için….125. maddenin B….fýkrasýna göre savunmanýz istenmektedir…”

Hiç unutmam o yýllarýmý. Bu soruþturmalardan nasýl “illallah “ ettiðimi, bir ben bir de eþim, dostlarým çok iyi bilirler. Soluðu yine kütüphanelerde alýrdým. Vazgeçmezdim, okuma tutkumdan.
Hele ki, söz konusu ATATÜRK olunca…

Bir gün dayanamayýp, o kütüphanenin müdürüne vardým. Ve soruþturma zarfýmýn içinden çýkanlarý gösterdim. Ve…

-“ Atatürk ile ilgili kitaplarýn, kütüphane dýþýna çýkmasýna izin verilmediðini öðrendim. Size söz veriyorum, 2 veya 3 gün içinde bu kitaplarý getireceðim. Sizden rica ediyorum. Artýk soruþturma almak istemiyorum…” diye, adeta yalvarýyordum.

Müdür bayandý. Ve tesettürlüydü. Gözlerinin içi gülümsedi. Sarý zarftan çýkan yazý, onu hem üzmüþ hem de, hayranlýk oluþturmuþtu.

-“ Evet, hanýmefendi. Dýþarý eðitim ve öðretim amaçlý bu tür kitaplarýn çýkmasýna izin yok. Ama görüyorum ki, ibadetlerimizi özgürce yapmamýza saðlayan önderimizi daha yakýndan tanýma arzunuz var. Ýþte ben bunun önüne geçemem ve bizlerin amacý da bu arzunuza hizmet etmek. Ýnanýyorum ki, dýþarý çýkaracaðýnýz bu kitaplar sizin ellerinizde emniyette olacaktýr.”

Kütüphane müdürünün sözleri ruhuma doluþan Akdeniz meltemleri gibi ýlýkça esmiþti. Heyecaným boðazýmda birikmiþ ve yutkunurken onun sorusu ile sustum:

-"Telefonunuzu alabilir miyim? Bunu istemekteki amacým, eðer bu kitaplar acil olarak biri gereksinim duyarsa diye… Siz acele etmeden okuyun. Nasýl olsa iþ yeriniz bir adým ötemizde…”

Nasýl mutlu olmuþtum! Ve baþý kapalý kütüphane müdürünün, aydýn bir insan olduðu da, gözümden kaçmamýþtý…

Tek Adam, kitabýný okurken, kâh güldüm, kâh aðladým, kâh þaþýrdým ve yüreðim coþkularý büyütürken, yerini zaman zaman buruk bir tada da býrakýyordu…
Onu, daha yakýndan tanýyan aklýma artýk söz geçirmem imkânsýzlaþýyordu. Daha ve daha da bilgi alma arzum çoðalmaktaydý. Her satýrda tanýdýðým o insaný arýyordum…

Hani Amiral Bristol Hastanesinin 4/B katýnda hasta yataðýnda yatmakta olan Cemal Iþýksel Beyi. Ama göremedim satýrlarda…

O zamanlar bilgi dünyasýna bu kadar geniþ bir yelpazeden bakamýyorduk. Ve yeni basým tarih kokan kitaplarýmýz þimdikilerde olduðu gibi sýk basýlmýyordu. Ýnternet dünyasý ve görsel medya bu konuda bizi yeterince aydýnlatmaya yetiyor bile… Yeter ki, az bir araþtýrma isteði olsun içimizde…

Neydi benim aradýðým? Tek Adam Kitabýnýn her satýrýnda belki bulurum ümidiyle sarýldýðým kitapta bulamadým, Cemal Bey’i ve Sedat Ýçgören Bey’i…

Yoktular iþte!

Belleðimden aklýma süzülen anýmý satýrlara dökmek ve aktarmak, þimdiye kadar hiç aklýma gelmemiþti. Ta ki, dün gece yarýsý, o sesi duyana kadar…

Cemal Bey’in yattýðý oda hemþire deskinin hemen yanýnda ki, ilk odaydý. Doktoru Faruk Turnaoðlu idi. Ýç hastalýklarý uzmaný olan Dr. Faruk Bey çok sevdiðimiz bir insan ayný zamanda da, dâhiliye hastalýklarý bilgilerimizi sorguladýðýmýz, deðerli bilgilerini bizlerden esirgemeyen bir insandý…

Sabah saat 07:30 sularýydý. Elimdeki tepside öksürük þurubu, tansiyon ilaçlarý, tansiyon aleti ve ateþ ölçmek için derece vardý. Cemal Bey’in odasýna girdiðim zaman uyumadýðýný gördüm…

-“ Günaydýn Cemal Bey. Nasýlsýnýz bu sabah?”

Her hasta odasýna girdiðimizde güler yüzle sarf ettiðimiz rutinleþmiþ sözcüklerdi. Cemal Bey, hasta yataðýnda doðruldu. Hoþ bir tebessümle yüzü aydýnlandý.

-“ Beyaz meleðimi görünce iyi olmamak mümkün mü? Günaydýn güzel hemþirem.”

Onun koluna tansiyon aletini takýp, dudaklarýnýn arasýna termometreyi sýkýþtýrýnca, bakýþlarý kederlenirdi. Civanýn yukarý yükselip aþaðýya iniþini birlikte izlerdik. Dudaklarýndaki cam çubuk konuþmasýna engeldi. Eliyle, “kaç çýktý?” soru iþareti yapardý. Yüksek çýktýðý halde onun yüreðindeki kuþku ve kaygýyý hemen buhar edebilecek, tümceyi söylerdim.

-“ Cemal bey, yaþýnýz 70 deðil mi?”

O, gülümseyiþini yanaðýný hafifçe kývýrýp ifade ederdi. Ben ona aldýrmayýp devam etmiþtim.

-“ Bu þu demektir Cemal Bey. Yaþýnýzýn yanýna bir eklerseniz sizin normal tansiyonunuz olur bu rakam. Yani 170’tir sizin, anlayacaðýnýz. Uyumadýnýz mý bu gece? Tansiyonunuz az yükselmiþ. 200’ lerde seyrediyor. Þimdi ateþiniz kaç bakayým?”

Dedikten sonra yataðýnýn yanýnda bulunan siyah deri koltuða oturmuþtum. Ateþi normaldi. Verileri, kolumun altýnda getirdiðim “alüminyum” kapaklý hasta dosyasýna not ettikten sonra hala yanýnda duran sehpaya iliþmiþti gözlerim. Kahvaltýsýný yememiþti…

-“ Yememiþsiniz, neden?” diye sordum.

-“ Caným istemedi. Aç deðilim.”

Der demez ayaða kalktým. Sesime az sitem eklemiþtim.

-“ Aaa, dünyada olmaz, darýlýrým! Bu kahvaltýyý size yedirmeden de odanýzdan ayrýlmayacaðým.”

Odasýnda bulunan banyoya yöneldim. Havlu ve böbrek küvetini alýp, yanýna yaklaþtým. Sehpada içi su dolu sürahiden gazlý bezi ýslatýp, yüzünü incitmeden sildim. Bu iþlem iki üç dakikamý almýþtý. Daha sonrada penceredeki þerit perde ipini çekip odayý baharla doldurdum. Gün girdi hasta yataðýna…

Günler akýp geçtiðinde, ben yeni bir þeyler öðreniyordum Cemal bey’den. Mesela Atatürk’le karþýlaþtýðý o aný hiç unutmam. Yavaþ ve sakin bir anlatým tarzý vardý. Kelimeler düzgün bir Türkçeyle kulaðýmdan belleðime tek tek süzülüp, raflara diziliyorlardý…

-“ Siz, beyaz meleðim. Yaklaþýn yanýma, size arzu ederseniz onu anlatmak istiyorum. Kimsede olmayan ve benim çektiðim fotoðraflarý göstereceðim sana. “

Çok þaþýrmýþtým. Çekmecesine uzandý ve açtý. Elinde büyük bir zarf tutmaktaydý. Bana uzattý ve açmamý söylemiþti. Zarfýn içinden ona yakýn Atatürk’ün siyah beyaz çekilmiþ fotoðraflarý çýkmýþtý. Evet, þimdiye kadar hiç görmediklerimdi, elimde hayranlýkla tuttuklarým. Küçük dilimi yutacak gibi, bir þaþkýnlýk abidesi gibi odanýn ortasýnda durmaktaydým. Küçük bir kahkaha çýktý dudaklarýndan. Bense fýsýltýyý andýran bir merakla sordum?

-“ Siz ve Atatürk! Kimsiniz?”

-“ Onun hep yakýnýnda olan ve her hatýrasýna tanýk olan biriyim, beyaz melek…”

Ellerimi sevinçle çýrptým. Yüzümdeki çocuksu coþku onu da, heveslendirmiþti.

-“ Ne olur Cemal Bey, onunla ilgili yaþadýðýnýz bir anýnýzý bana anlatýr mýsýnýz?”

Ve sözcükler tarihi tümcelere býraktý yerlerini.

-     “ Küçük beyaz melek gel þöyle yaný baþýma. Durma öyle þaþkýn ördekler gibi. Sana her gün bir anýmý anlatacaðým, ama sende bana söz ver.”

Hemen baþucundaki siyah deriden koltuða iliþtim. Boðazýma ilmek olmuþ, tükürüðümü yutmak dahi istemiyordum. Benden nasýl bir söz istiyordu. O sözlerine devam etti.

-“ Bana bir on sene daha vereceksin, söz mü? “
Dayanamadým, bir kahkaha attým. Espri yeteneði, düzgün ve akýcý konuþmasýndan haz alýyordum. Ve anlatmaya baþladý:

-“1925 Mart ayý son günleriydi. Fethi Okyar büyükelçi olarak Paris’e gittiði zamandý. Mustafa Kemal onu uðurlamak için istasyona gelmiþti. Bende makinemi sehpaya yerleþtirmiþ bekliyordum. Onu istasyon binasýndan perona girerken karþýladým ve

-     “ Bir dakika Paþam! “dedim.

Yüzüme bir an duraksayýp baktý. Acelesi var gibi hani.

-     “Peki, çocuk, çabuk ol!” dedi.

Heyecanlanmýþtým. Mesleðimde yeni olduðum dönemlerime tesadüf eden bir aným oldu bu. Elim ayaðým bir birine dolanýr gibiydi. Birkaç poz çektim.
Hemen hemen her yurt gezisinde yer alýyordum. O zamanlar Vakit gazetesinin Ankara foto muhbiriydim. Hem gazeteme haber için iyi bir fotoðraf yetiþtirmek hem de bir devre imza atmýþ hayranlýkla izlediðimiz, sevilen bir lideri izlemek beni mutlu ettiði gibi onurlandýrýyordu da...

“ 1933 Mayýs’ýnda çiftliðin yýldönümünde gene Atatürk’ün fotoðraflarýný çekiyordum. Bir aralýk gülerek bana döndü,

-“ Ýlk seferinde bu kadar kolay çekemiyordun, deðil mi çocuk” dedi.

-"Sekiz yýl önce istasyonda nasýl çalýþtýðýmý hatýrlayarak beni hayretler içerisinde býraktýðý o günü hafýzamdan hiç silinmedi, küçüðüm.”

Okulda yatýlý okuyordum. Amerikan eðitimi ekolünde yetiþtiriliyorduk. Ciddi, sorumlu ve bilgili olmak ilkelerimizdendi. Yataðýma uzandýðým staj sonrasý, gecelerimde ay penceremden ipeksi beyaz ýþýðý ile süzülürken ben, Cemal bey’in anlattýklarýyla uyuya kalýyordum…

Onunla hemen hemen bir on günü geçirdiðimi anýmsadým.
Sabahlarý heyecan sarardý beni. Yüzümü yýkar, diþlerimi acele fýrçalar yýllar sonra býrakacaðým beyaz, pembe üniformamý giyerdim.

Onun odasýna her giriþim farklý heyecanlar ile yüreðimi eþerdi. Yine bir sabah odasýna vardýðýmda çoktan uyanmýþ ve birini bekler gibi bir hali vardý. Gülümseyerek “günaydýn” dedim.

-“Ah, geldin mi? Günaydýn beyaz meleðim. Gel þöyle bak senin için ne hazýrladým?”

Merakla yanýna yaklaþtým. Elinde bir dosya tutmaktaydý. Açtý ve içinden siyah beyaz Atatürk fotoðraflarý göründü. Her birinin ebadý bir koca çerçeve sýðacak büyüklükteydi. Bana uzattý:

-“Bunlar senin için meleðim.”

Þaþýrmýþtým!..

Boðazým yine heyecan sývýlarý ile dolmuþtu. Sevinçle ellerimi çýrptým. Ýçimde çocuksu bahar sevinçleri dolmuþtu.

-“Siz ciddi misiniz? Bu resimler þimdi benim mi oldu, yani? Benim için mi?” diye, kekeledim.

Onun kahkahalarý bugün bile kulaklarýmda hissederim.

-“Evet, küçüðüm senin de, ama onlar resim deðil. Fotoðraftýr, adý. Resim ile fotoðrafý sakýn karýþtýrma. Biri ressamýn tuvale çizip, boyadýðý el emeðidir, diðeri ise bir fotoðraf makinesinin objektifi vizöründen, kareleri dondurduðun anýn eseridir. Her ikisi farklý bir sanat eseridir küçüðüm…”

Utanmýþtým, yüzüm yanmýþ ve fotoðraf ile resim arasýndaki farký öðreten yaþlý insanýn yanaðýna bir “teþekkür” öpücüðü kondurmuþtum…

Cemal Iþýksel’in bana vermiþ olduðu o fotoðraflarý, kýzýmýn okuduðu Beþiktaþ Kýz Lisesi Müdürü Suat Hanýma imza karþýlýðý teslim edip, Atatürk’ün o birbirinden güzel fotoðraflarýný Türk Gençliðine emanet etmiþtim.

Þimdi yýl 2008 ve yaðýþlý bir bahar havasýnda, ” onu gören gözlere nasýl baktýðýmý…” bir düþ gibi aklýmdan süzmekteyim…

11 Nisan 2008/ Akçay/Emine Piþiren

Not: Atatürk Çankaya Köþküne gecenin bir yarýsý uykusundan kaldýrýlýp, senfoni orkestrasýný dinledikten sonraki ruh halini anlatan aðabeyim, dost bildiðim deðerli insan Sedat Ýçgören o zaman bir konservatuar öðrencisiymiþ. Henüz sakalý yeni çýkmýþ gençlerden olan, hani… Bir sonraki yazýmda bu anýyla buluþmak üzere…




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Gel Mezarýma Ýþe Oðlum
Biz Önce Beþ Kiþiydik
O Annene Söyle, Çocuðun Aklýna Bunlarý Sokmasýn (Son Bölüm)
O Annene Söyle, Çocuðun Aklýna Bunlarý Sokmasýn (3)
O Annene Söyle, Çocuðun Aklýna Bunlarý Sokmasýn (2)
O Annene Söyle, Çocuðun Aklýna Bunlarý Sokmasýn (1)
Davetsiz Konuk - 3 -
Anýlarýmýn Dallarýnda Bir Hüzün Tomurcuðu
Bana Ýnsanca Yaþamayý Öðrettiðin Ýçin Teþekkür Ederim Anne
Davetsiz Konuk - - - Son Bölüm - - -

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Anne Cennette Yemek Var mý?
Yumurtaný Nasýl Ýstersin Caným, Rafadan mý Kafadan mý?
Sarý Kediyi, Niçin Kireç Kuyusuna Atmýþtým? - 1 -
Sarý Kediyi, Niçin Kireç Kuyusuna Atmýþtým? - 2
Sarý Kediyi, Niçin Kireç Kuyusuna Atmýþtým? - 2 -
Aþýk Olmak Ýstiyor Musunuz?
Bu Çocuk Benim Deðil
Seni Seviyorum Iþýl
Sarý Kediyi, Niçin Kireç Kuyusuna Atmýþtým? (Son Bölüm)
Vurgun Yedi Yüreðim!..

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Adamdan Saymýþýz [Þiir]
Ah Ulan Istanbul! [Þiir]
Çekinme Söyle [Þiir]
7. Didim Þiir ve Þairler Buluþmasý [Þiir]
Yaðmur Kuþu Suskunluðu [Þiir]
Hangi Dua Ýle Sana Gelelim? [Þiir]
Ýsterdim [Þiir]
Davetsiz Konuk - 1 - [Þiir]
Madem ki... [Þiir]
Git Demene Gerek Yok [Þiir]


Emine Piþiren kimdir?

Yazmayý, okumayý ve birikimlerimi paylaþmayý seven biriyim. Edremit'in yerel bir gazetesinin köþe yazarýyým. Bazý web sayfalarýnda da edebiyat adýna paylaþýmlarým yayýnlanmaktadýr. Sevgi ve ýþýk sizle olsun.

Etkilendiði Yazarlar:
Mehmet Emin Yurdakul, Nazým Hikmet, Aziz Nesin, Victor Hugo, Balzac, Leo Buscaglia, Eric Frrom, Irvýn Yalom, Dale Carneige, Doðan Cüceloðlu, Haluk Yavuzer...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Emine Piþiren, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.