Kürtaj sadece kendileri bir zamanlar doðmuþ insanlar tarafýndan savunuluyor. -Ronald Reagen |
|
||||||||||
|
Çocuklarý uzaklarda memur olan bir komþumuz var; Safiye teyze. Alt katta oturur; selamsýz geçsek darýlýr. Evimizin büyüðü gibi. Sabah merdiven ýþýðýndan çýktýðýmý anlamýþ, kapýdaydý. Yüzü sapsarý, rahatsýz belli. “Doktor çaðýrayým” dedim. “Yok, benim iþim doktorluk deðil” dedi. Muskasýnýn süresi dolalý bir hafta olmuþ, yenilenmesi gerekiyormuþ. “Hocaya kadar bir gidiver” demek istiyor. Beyazyurt dolmuþuna binip Eski Sinema duraðýnda indikten sonra ilk sokaða sapýlacak; yüz elli iki yüz metre ilerde, saðda koca kapýlý ev. Üstünde irice bir tokmak. Hocanýn adý Ýlhami. Elimle koymuþ gibi bulurum. Baharýn uzun günleri; iþ dönüþü o iþi de bitirivereyim. … Dolmuþa bindim, arka taraftaki boþ yere iliþtim. Solumda iyi giyimli yaþlýca bir amca, saðýmda gençten biri. Baþ sallayýp selamlaþtýk. Bu arada dolmuþ yolcularý çok meraklý, teker teker dönüp beni süzdüler. Bilmediðim bir semtte, yanlýþ yerde inmeyeyim diye þoföre seslendim : - Þoför bey Eski Sinema duraðý varmýþ, beni orada indiriver bir zahmet. Sözüme soruyla karþýlýk verdi : - Yabancýsýn, hoca iþi mi ? - Öyle. - O durak Ýlhami Hoca’nýn duraðý. Adý üstünde ham adam. Hiç bir iþi bitirdiðini duymadým. Sen otur, dönüþ yolunda Güldane Hocaným var. Çözemediði sorun yok. Sana en çok bir bilete patlar. Akýllý ol. Aman haa ! Solumda oturan iyi giyimli, efendi görünüþlü amca þoförün sözlerinden çok rahatsýz oldu : - Þoför efendi, iþine baksana sen. Ýnsanlara hacý hoca bulmak sana mý kaldý. Amca çýkýþýnca sesini kesti. … Öyle ya, insanlar nereye giderse gider. Ona mý kalmýþ, üfürükçü bulmak. Neyse, amcanýn kararlý sözleriyle þoförün çenesinden kurtuldum. Her yerde iyi insanlar bulunur derler ya, yanýmdaki amca da cankurtaran gibi imdadýma yetiþti. Belli ki, bilimsel düþünceyi kanýksamýþ, bilgili, aydýn biri. Yetiþmese belki, þöför gaza basýp Güldane hanýmefendi midir nedir ? Kapýsýnýn önünde silkeleyiverecek. Ýlhami Hoca’da tedavisi yarým, üstüne yeni hoca da hastayý göreceðim, der mi ? Bir de dön Safiye teyzeyi al getir. Sen, dedim kendi kendime Safiye teyzenin gönderdiði hocadan þaþma. Öyle ya, eski müþteri, indirimi vardýr, bilmemnesi vardýr. Bir iki durak gittik gitmedik, yanýmdaki genç “Ýnecek var” diye seslendi. Dolmuþ durdu; o da ne ? Kolumdan tutmuþ, beni de aþaðýya çekiyor. Ben þaþkýn þaþkýn kurtulmaya uðraþýyorum. O da kararlý. Reklâmla karýþýk amacýný da açýklýyor : - Seni Ali hocaya göstericem. - Ýstemem býrak ! Ne çare. Kararlý : - Kansere, ülsere, ayidise, bel soðukluðuna, domuz gribine birebir. Mübarek üfürükçü deðil, týp profesörü. Ben ardarda “Býraaaak” çýðlýklarý atýyorum ama yararý yok. Yanýmdaki amca bir kolumdan, genç üfürükçü simsarý bir kolumdan neredeyse ikiye bölüneceðim. Þoför otomatik kapýyý açýp kapadý, genci defetti de kurtuldum. … Ardýndan öndekilerden biri daha inmeye yeltendi. Baktým boynumda bir çeken var. Kravattan yakalamýþ. Hem çekiyor, hem öðüt veriyor : - Akýllý ol kardeþim ! Yedirme paraný cahile cühelaya. Kani Hoca, her derde deva. Piyango þanssýzlýðýna, evde kalmýþlýða, iþsizliðe þipþak çözüm. Son sistem. Ne kadar baðýrýp çaðýrsam býrakmýyor. Kurbanlýk koyun gibi aþaðýya aþaðýya çekiyor. Ýmdadýma yine yanýmdaki amca yetiþti. Adama bir tekme; serpildi gitti. Benim kravat , alýþmadýk kýçta don durmaz hesabý, zaten eðreti duruyordu, o da adamla birlikte gitti. Taa ortaokuldan kalma tek kravatýmý da böyle hayýrlý bir iþ yolunda yitirmiþ oldum. Kravat gitti ama yanýmdaki amcanýn cankurtaran gibi yardýmlarý sayesinde yoluma devam ediyorum. Derken biri daha ayaða kalktý. Ben tetikteyim. Ýki ellerimi saða sola açtým tutamasýn diye. Kravat da az önce gitmiþti. Ama bunlarýn her birinin sistemi ayrý. Bu da yaðmur yaðar diye eline eski tip bastonlu þemsiye almýþ, çengeli boynumdan geçirip asýlmaya baþladý. Bir yandan çekiyor, bir yandan söyleniyor : - Paraný çarçur etme muhterem kardeþim. Veli hocaya gel. Muska yarý fiyata, üfürük bedava. Bedava da, benim kafa bedavaya dolmuþtan inecek, bensiz bensiz. Neyse bu zorluðu da yanýmdaki amcanýn tekmeleri ile savuþturduk. Toplumda ne iyi insanlar var ! Ya yanýmdaki amca olmasaydý, yumruklarý , tekmeleri ile saldýrganlarý savuþturmasaydý ? Ona açýk açýk “Cankurtaran Amca” diyesim geliyor.. Þemsiyeli saldýrgan dolmuþtan atýldýktan sonra, þemsiyesi boynumda asýlý kalmýþtý. “Þemsiye senin evlat. Savaþ ganimeti sayýlýr” demesi bile olgun kiþiliðinin bir baþka göstergesiydi. … Bundan sonra, iniþ duraðýna kadar Cankurtaran Amca ve ben tetikte bekledik. Her an bir saldýrý olabilirdi. Duraða gelince hem þoför uyardý, hem amca da ayný durakta inecekmiþ. Safiye Teyze’nin tanýmladýðý gibi ilerlemeye baþladýk. Cankurtaran Amca’nýn buralarý iyi bilmesi iþimi iyice kolaylaþtýrdý. Nitekim biraz daha yürüdükten sonra durdu, soldaki kapýyý gösterdi. Daha da büyük rastlantý, Cankurtaran Amca da yandaki evde oturuyormuþ, anahtarýyla açýp girdi. Artýk bundan sonrasý çocuk oyuncaðý. Üstündeki tokmakla kapýya birkaç kez vurdum. Kapý bir “Trak” sesi çýkararak kendiliðinden açýldý. Buyur eden filan yok. Girdim. Ýçerisi ana baba günü. Hoca efendinin müþterisi bol olmalý. Kýyýda köþede boþ bir yer bulup oturayým diye bakýnýrken, ortaya bir kadýn çýktý : - Yenile kýsa boylu, tipsiz bir herif geldi mi ? Herkes baþýný bana çevirince, o övgünün bana yapýldýðý anlaþýlýyordu. Adamýn gizli kamerasý mý var ne ? Hemen çaðýrýlmama çevreden tepkiler de eksik olmadý : “Burada da mý torpil ?”, “Þanslý namussuz” , “Salak gibi görünüyor ama iþi baðlamýþ” lakýrdýlarýna aldýrmadan uzunca bir koridordan geçip Ýlhami Hocanýn çalýþma odasýna ulaþtým. Ýçerisi loþtu. Hocafendi, baþýnda fese benzer bir baþlýk, sýrtýnda çiçekli bir cüppe, mumlar yanan küçük bir sehpanýn arkasýnda oturuyordu. Baþý eðikti. Adeta yere bakýyordu. Beni görünce : - Hoþ geldin. Derdin nedir ? - Benim bir derdim yok. Safiye Teyzenin muskasýný yeniletmek için geldim. Ýlhami Hoca müþterisini hemen anýmsadý : - Doðru, altý ayda bir yenilenmesi gerekir. Bir hafta gecikti. Hasta olmasa bari. - Oldu bile. Hoca kendinden emin : - Cinlerin ipi altý ayda gevþer. Mutlaka yeniden sýkýca baðlanmalarý gerekir. Yoksa insaný çarpar, hasta ederler. Anlaþýldý da, hoca efendi konuþtukça sesi biliþ biliþ gelmeye baþladý. Sanki çok iyi tanýdýðým bir ahbabýn sesi. Eðildim yüzüne baktým. Baþýný hafifçe kaldýrýp gülümsedi. - Cankurtaran Amcaaa !
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |