..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bana arkadaþýný söyle, sana kim olduðunu söyleyeyim. -Cervantes
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Mehmet Önder




28 Kasým 2009
Halim Ýle Helga  
Mehmet Önder
Gerçektan Alman kýzý Helga'nýn Halim'e "Sen Furunlu'da kimlerden olmak var ?" diye sormasý þaþýrtýcýydý. Doðrusu iþkillenmiþtim.


:BCDE:
HALÝM ÝLE HELGA

     
Ayný köyden olmamýza raðmen tanýþmazdýk. Rastlantý sonucu ayný iþyerinde çalýþmaya baþlayýnca çok iyi arkadaþ olduk.

Halim; çok çalýþkan, sorumluluk sahibi, hiç bir iþte tedbiri elden býrakmayan biri. Öyle ki, sabah iþe geç kalýrým diye akþamdan yarým saat bir saat fazla çalýþýr, ertesi gün yapacaðý iþleri azaltýr. Çantasýndan iðne ipliði, bir paket bisküviyi eksik etmez. Yýl on iki ay yanýnda þemsiye bulundurur, nüfus cüzdaný gibi.

      Düzenli çalýþmanýn ödülü olarak fabrikanýn verdiði bir haftalýk tatil ikimize çýkýnca arkadaþlýðýmýzý daha da pekiþtirme þansý doðdu. Bir hafta tatil. Bir kuruþ masrafý yok. Yol parasý bile fabrikadan. Koskocaman da tatil sitesi. Ye iç, gez toz. Gel keyfim gel.

      …

      Ýlk gün akþama doðru vardýk siteye. Yemek saatine rastlamýþýz. Koca bir salona girdik, ortada büyük bir yemek bahçesi. Yüz kýrk çeþit yiyecek, içecek. Yemekler, salatalar, tatlýlar, içecekler, ne isterseniz; sýcak soðuk.
          
      Bizim Halim tedbirli çocuk dedim ya “Mehmet abi sen dur, ben önce iþi saðlama alayým” dedi kayboldu. Bir kaç dakika sonra, elinde kucak dolusu ekmekle döndü. Tam yedi tane “Bunlar ne ?” dedim. Tedbirmiþ. Bunun gecesi varmýþ, sabahý varmýþ”. Saðdan soldan görüp ayýplamasýnlar, diye altýsýný geri götürdüm.

      Yoldan geldik ya , doymayacakmýþ gibiyiz. Tepeleme yiyecek, içecek doldurduk. Ye babam ye. Ama, yesek ne olacak , yemeklerin çoðu kaldý. Bir tanecik ekmeðin bile yarýsýný yiyemedik. Biz çayýmýzý içerken görevli çocuklar, çöp torbalarýna boþaltý boþaltýverdiler güzelim yemekleri, tatlýlarý. Açýk mutfak açýk israf.

      …

Ýlk gün geç gidince fark etmemiþiz; ortalýkta her ülkeden insan varmýþ. Çoðu Avrupalý , sarýþýn sürüsü neredeyse. Yalnýz bizden pek kimse yok. Ýnsan kendisini yabancý hissediyor.

      Halim, bu kadar sarýþýna ilgisiz kalýnmaz dercesine bir kýzla bakýþmaya baþladý. Saða döndü sola döndü, olmayacak, kalktý gitti kýzýn çevresinde bir dolaþtý, geri döndü:

      - Yahu, kýz Alman. Þanssýzlýðý görüyor musun ?

      - Ne olmuþ dedim, Alman olmuþsa ?

      Ne olmuþu yokmuþ oysa ; bizim Halim ortaokulda, lisede yýllarca Ýngilizce okumuþ. Gerçi “Çocuk koþtu koþtu koþtu, denize düþtü boðuldu” anlamýna geldiðini söylediði “The baby is dýgý dýgý dýðý, clup glu glu glu” dýþýnda dört baþý mamur tümce kuramasa da en az elli altmýþ sözcük bilirmiþ. Kýz Ýngiliz olsa iþ tamammýþ. Üzüldü “Þimdi neye yaradý, bu yabancý dil bilmek !” dedi durdu.

      Umutsuzluða düþmemek gerek, her þeyin bir çaresi bulunur ; “Sen de Türkçe’yi Almanca’laþtýrýrsýn olur, biter” dedim. Aklýna yattý, soluðu kýzýn yanýnda aldý. Adýný öðrenmiþ, Helga’ymýþ. Halim “Var memleket neresi olmak ?” diye de Almanca bir soru sormuþ. Kýz yetenekli, gelir gelmez Türkçeyi sökmüþ; “Ben olmak var Bavyeralý” demiþ.

- Sen kendini tanýtmadýn mý ? dedim.

Tanýtmýþ ; “Ben de Bayýndýrlý’yým, Furunlu Köyü’ndenim” demiþ. Ýlini söylemeyi akýl edememiþ heceyandan.

      Ben yine de içimden; “Güzeel” diye geçirirken, duymuþ gibi:

      - Güzel de, dedi, kýz bir soru sordu, þaþýrdým kaldým: “Kimlerden olmak var sen, Furunlu ?” diyor. Tanýtmaya çalýþtým. Tanýmýþ gibi baþýný salladý. Ecnebi kýzý, nerden bildi ki ? Bu kýz çok bilgili galiba, bizim köyü bile bildikten sonra. Alamancayý biraz daha geliþtirsem, neler anlatacak kimbilir.

Gerçekten Alman kýzý Helga’nýn Halim’e “Furunlu’dan kimlerdensin ?“ diye sormasý þaþýrtýcý. Doðrusu iþkillendim.

- Halim, dedim. Söylerlerdi de inanmazdým. Bu batýlýlar var ya bizi uzaydan izliyorlar. Kent kent, köy köy, ev ev. Sor, annenin kýzlýk soyadýný da bilsin. Sor, kaybettiðini sandýðýn eski nüfus cüzdanýnýn hangi ceket cebinde olduðunu bilsin.

      - O kadar da bilir mi abi ?     

      - Durum ortada ! Bence bu kýz ajan, vazgeç en iyisi.

Meðer ateþ bacayý sarmýþ, sözlerim hiç hoþuna gitmedi. Yüzünü kararttý:

      - Her güzelin bir kusuru vardýr abi ya !

      …

      Bizim oðlan kýzýn akýllý ve yetenekli olduðunu öðrenince daha bir baðlandý. Tutturdu evlenme teklif edeceðim, diye. Ýki gönül bir olunca samanlýk seyran olur, derler ya, koþa koþa yine kýzýn yanýna gitti.

      Dönüþte heyecaný bir kat daha artmýþtý.

      - Nasýl geçti ? dedim harikaymýþ.

          
      Kýza evlenme teklif etmiþ, kýz da kabul etmiþ. Yalnýz iþi biraz daha ileri götürmüþ, ailesinin kabul etmesi için, müslüman olmasý gerektiðini söylemiþ. Kýz bunu da çok olumlu karþýlamýþ; “Ben var müslüman olmak, türban takmak. Bunu siyasal simge yapmak” demiþ.

- Nasýl abi, dedi. Þu kültürün zenginliðini, þu imanýn gürlüðünü görüyor musun ?

- Gördüm de, dedim. Ilýmlý Ýslam dememiþ, mahalle baskýsýndan bahsetmemiþ. Bu haliyle eksik.

      Halim iyice gönlünü kaptýrdý ya, artýk her þeyini savunuyor. Hatta Helga’ya, imam gelince hazýr olsun diye kelimeyi þahadet getirmeyi öðretmeye kalkýþmýþ iki dedirtmemiþ, fatiha suresini okumaya kalkýþmýþ, aðzýndan alýp okuyuvermiþ.

- Akýl küpü, dedi , akýl küpü. Bir kez söyle, öðreniyor. Hatta, öðretmeden bile biliyor.
     


Baktým Halim telefona sarýlmýþ, babasýný arýyor:

      - Bubaa, tez anamý, Hatça yengemi al gel !

Kýzý bir kez de anasýna, babasýna gösterecek.

- Ananý babaný anladýk da, Hatça yengeyi niye çaðýrdýn ? dedim:

      - Bizim sülalede böyle iþleri yengem bilir. Akýllýdýr. Herkesi tanýr. Helga gibidir, dedi.

      …

      Ertesi gün öðleye doðru misafirler geldi. Halim bir koþu Helga’yý buldu; hep birlikte restorandayýz. Halim babasýný, annesini, Hatça yengeyi tanýttý. Helga hepsine gülücükler daðýtarak memnuniyetini belli etti. Sýra bana gelip “Bu da aðabeyim olmak” deyince, Halim’in yüzüne dikkatle bakýp “Ben seni evin tek oðlu bilmek var !” deyince, Halim hemen düzeltti, “Abi gibi sevdiðim arkadaþým olmak”.

      Konuklar Helga’yý çok sevdiler. Ama o sýrada orta yaþlý bir bayan masamýza yaklaþýp Helga’ya:

      - Sana kafileden ayrýlma demedim mi Ha Cer ? diye baðýrýp uzaklaþtý gitti.

Doðal olarak akli dengesi yerinde olmayan biri olduðunu düþündük. Ne demekti o öyle, yabancý turisti azarlayýp, üstelik de ne anlama geldiði belli olmayan “Ha Cer !” diye hakaret etmek. “Helga” dese, neyse.

Bu arada Hatça yenge de Helga’ya dikkatli dikkatli bakýp, sormaz mý:

- Gý sen bizim Býdýk Mýsdýva’nýn okuyan gýzý Hacer demisin ?

Helga bu soru üzerine ne denli yetenekli olduðunu bir kez daha gösterdi. Türkçe’yi tam öðrenmiþ; hem de Furunlu Köyü aðzýyla Hatça yengeyi yanýtladý:

- Ha oyum Hatça yenge. Köyledi ne va ne yok ?



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.



Mehmet Önder kimdir?

30. 11. 1959'da Ýzmir'in Bayýndýr ilçesine baðlý Furunlu Köyü'nde doðdum. Ýlkokulu köyde, lortaokulu Çýrpý Mustafa Adanýr Ortaokulu'da okudum. Bayýndýr Lisesi'nde bir dönem okuduysam da devam edemedim. Sonra radyo tamirciliði baþta olmak üzere birçok iþte çalýþtým. Ege Týp Fakültesi'nde memur olarak iþe baþladým. Buradaki on bir yýla yakýn çalýþmam süresinde önce Ýzmir Namýk Kemal Akþam Lisesi'ni, ardýndan Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdim. Ýlk Beþ yýlýný Ýzmr merkezde, kalanýný Bayýndýr'da olmak üzere yirmi iki yýla yakýn bir süredir serbest avukatlýk yapmaktayým. Evliyim, Alp Deniz adýnda sekizinci sýnýf öðrencisi bir oðlum var.

Etkilendiði Yazarlar:
Aziz Nesin, Rýfat Ilgaz, Muzaffer Ýzgü


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.