..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Materyalist bir dünyada yaþýyoruz, ve ben de materyalist bir kýzým -Madonna
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Kent > Mustafa Mert




9 Aralýk 2009
Mektup  
Mustafa Mert
Mektuplaþmak istediklerimizde ev adresi yerine elektronik posta adreslerini vermeye baþladýlar.Ben elimin deðmediði kokusunu alamadýðým,yýllarca saklayamaya caðým elektronik,sanal,duygusuz mektubu ne yapacaktým.


:BDGB:

MEKTUP

O akþam evde yalnýz oturuyorduk.Televizyon karþýsýna geçmiþ bir yerli dizi seyretmiþtik.Hoþ emekli olduktan sonra böyle yalnýz oturduðumuz geceler son zamanlarda artmýþtý.Eski arkadaþlarýmýzla evlere gidip gelmeler azalmýþtý.Ýnsanlarýn insanlara ihtiyacý kalmýyor gibi bir hava vardý.Televizyonlarda çeþit çeþit yerli diziler,bilgisayarlar karþýlýklý oturup iki kadeh içip kestane kýzartýp sohbet etmekten daha çok yeðlenir olmuþtu.Benim pek uykum yoktu.Neriman kendini pek iyi hissetmediðini söyleyerek yatmaya gitti.Televizyon kanallarýný taramaya baþladým.Hangi kanala baksam hepsi sanki sözleþmiþ gibi, her biri birer kýsýr döngü haline gelmiþ Türkiye sorunlarýný tartýþan ,baðýran çaðýran,karþýsýndaki dinlemeyip sürekli sözünü kesen tiplerle doluydu.Onbeþ yirmi dakika böyle oyalandýktan sonra ben de yatmaya gittim.Ama Neriman’ý henüz uyumamýþ ve acý çeken bir surat ifadesiyle buldum.
- Nen var sultaným?
-Çok kötüyüm,kalbim sýkýþýyor sanki!
-Gidelim hemen hastaneye.
-Nasýl gideceðiz.
-Çaðýrýr bir taksi gideriz.
-Taksiye o kadar para verirsek ay sonunu getiremeyiz.
-Boþ ver ay sonunu
-Torunlarýma hediye alacaktým.Of Ooof kalbim kalbim.
-Hadi gidelim hemen
-ben … ben kalkamam
-cankurtaran çaðýrýyorum.
-…
Telefona koþtum.112 acil’i çevirdim.Çalýyor, çalýyor …çalýyor açsanýza be kardeþim!
-112 acil buyurun.
-Eþimin kalbi sýkýþýyor,acil cankurtaran istiyorum.
-Þu anda bütün ambulanslar dýþarýda.
-Ama kalp krizi olabilir,çok acil…
-Boþa çýkýnca hemen yollarýz,adres
- …
-Ne zaman gelir?
-Bilemem
Çat telefonu suratýma kapattý.Ukala cankurtaran desene ambulans deyip duruyor.Ona güzel bir Türkçe dersi verecektim ama sýrasý deðildi.Ýçeriye koþtum.Neriman kývranýp duruyordu.Ne yapsam,ne etsem diye düþünürken üst kattaki komþuya gitmek aklýma geldi.Pek samimi deðildik,merdivende orda burada gördüðünde zoraki selam verirdi.Ama baþka çarem yoktu,arabasý vardý ve belki yardýmcý olabilirdi.Koþarak yukarýya çýktým.Zili birkaç kez çaldým.
-Kim o be bu saatte?
-Açýn açýn ben alt komþunuz.
Kapý açýldý.
-     Eþim fenalaþtý,kalp krizi galiba.
-     Bana ne be adam bu saatte
-     Kadýn ölecek,acil hastaneye yetiþtirmek lazým.
-     Hadi git iþine
Kapýyý suratýma çarptý.Orada kalakaldým.Ýnsanlýk ölmüþtü,hatta cehennemde bile yerini almýþtý.Ne yapacaktým!Taksiye koþayým diye düþündüm ki o anda kapý açýldý.Senin ki mahçup bir þekilde;
-Kusura bakmayýn,uyku sersemliðiyle ters konuþtum,hadi gidelim hemen.
Bizim eve girdik,Neriman daha da kötüleþmiþti, konuþamýyordu.Ýki kiþi karga tulumba kucaklayýp arabaya bindirdik.Yolda son nefesini verdi.Ben de o anda kapkaranlýk bir boþluða düþtüm.Hani sinemalarda film kopardý da kýsa süreli bir sessizlik kapkaranlýk boþluk olurdu ya,bendeki bu film kopma süresi 3-4 gün sürdü.O zaman zarfýnda ne yaptým,nasýl naaþý defnettik,neler oldu,kimleri aradým?Hiç bir þey anýmsamýyorum.Sanki derin bir uykudaydým,etrafýmda bir sürü olaylar oluyordu,ama ben neyi,niçin ve nasýl yaptýðýmý ve bir saniye önce ne olduðunu idrak edemiyordum ki adeta cennetten gelen tertemiz içine hiçbir kötülük karýþmamýþ bir ses beni hayata döndürdü.
-Dedeciðim! Bu mektup açacaðýný bana hediye eder misin?
Torunum Sude Naz’dý bu güzel ses.
-Evet tabii ki.
Dedim.O anda onun gözlerindeki tüm dünyayý mutlulukla aydýnlatan o ýþýltý benim hayatýn devam ettiðini anlamamý saðladý.
-Sana bol bol mektup yazarým.Sen de bununla açar okursun.Bana cevap yazmayý unutma ha!
Gözleri o dünyalar güzeli gözleri yine parlayarak
-Unutmam dedeciðim,çok teþekkür ederim. Anne bak dedem bana hediye etti.Ne kadar güzel deðil mi?
Kýzým Asiye telaþlý telaþlý
-Evet çok güzel,hadi çantamýza koyalým da yolda kaybolmasýn.
-Tamam ama eve gidince alacaðým,masamýn üzerine koyacaðým.
-Elbette,eve gidince alýrsýn.
Sonra Asiye bana dönerek;
-Babacýðým, biz yavaþ yavaþ yola çýkalým hem sana yük olmayalým,hem de Salim’in iþleri,çocuklarýn okulu.
-Tabii kýzým,siz bilirsiniz,ama burada kalsanýz da bana yük olmazsýnýz.
-Sýk sýk telefonla görüþürüz,kendine iyi bak babacýðým.
-Siz de kendinize ve torunuma iyi bakýn.
Böylece Neriman’ýnýmý kaybettikten bir hafta sonra evde kimse kalmadý,ama saðolsunlar eþ dost ziyaretleri bir ay kadar sürdü.
Sonra bir gün akþam karanlýðý çöktü,gelen giden yok.Karanlýðýn aðýrlýðýný daha belirgin hissetmeye baþladým.Karným acýkmýþtý,yýllardan sonra ilk defa o akþam tek baþýma yemek yedim.Yemekten sonra saate baktýðýmda daha 19:00 idi.Antalya’nýn bu karanlýk kýþ gecelerini nasýl geçirecektim.Hadi gündüzleri gezer dolaþýr,parklarda oturur vakit geçirirdim.Ama geceleri ne yapacaktým?Tek baþýna televizyon da seyredilmezdi ki seyretsem de beðendiðim beðenmediðim þeyleri kiminle paylaþacaktým.Yeniden evlensem,kimi nerede nasýl bulacaktým,hadi birini buldum ona nasýl alýþacaktým.Yok yok yýllardýr yanýmdan ayrýlmamýþ birlikte üzülüp birlikte sevindiðim Neriman’ýn üstüne gül koklayamazdým.Böyle düþüncelerle can sýkýntýsýndan kederden kývranýp duruyordum,birden kafamda bir þimþek çaktý.Neriman’ýnmla uzun süre mektuplaþtýktan sonra evlenmiþtik,hatta son on yýl öncesine kadar çeþitli arkadaþlarýmýzla mektuplaþýrdýk.Mektup yazmanýn o telaþlý ne yazacaðým düþüncesini yaþarken,kaðýda kaleme sarýlýnca havadan sudan,o günlerde yaþadýðýmýz ilginç þeylerden bahseder,yazýnýn sonunu gözlerinizden öper,cevabýnýzý acele bekleriz ,diye bitiriverirdik.Hergün eve dönüþte posta kutusuna bakmanýn heyecaný,gelen bir mektubu açmak,okumak…Ne güzel ne tatlý anlardý onlar.Ama önce gelen cevaplar azaldý,sonra hiç kimse mektup yazmaz oldu.Mektuplaþmak istediklerimizde ev adresi yerine elektronik posta adreslerini vermeye baþladýlar.Ben elimin deðmediði kokusunu alamadýðým,yýllarca saklayamaya
caðým elektronik,sanal,duygusuz mektubu ne yapacaktým.Bu haberleþme yöntemine hiç ýsýnamadým. Postaneye götürüp mektubu atmak, giþedeki memurla iki laf etmek,mektubu getiren postacýya takýlmak gibi insani olgularýn yanýnda bilgisayardan alýnan bir hatta bin elektronik posta bir iþe yaramaz diye düþünüp bu sanal sevince hiç katýlmadým.Bu nedenle mektup yazma ve bekleme sevincinden mahrum kaldýk,ama saðolsun rahmetli Neriman’ým yanýmda olduðu sürece hiçbir þeyin yokluðunu hissetmemiþtim.Böylece kaðýda kaleme sarýlýp,önce torunum Sude Naz’a sonra birkaç eski arkadaþýma mektuplar yazdým.Zamanýn nasýl geçtiðini anlayamadým.Bu iþi sevmiþtim.Ertesi gün sabah erkenden gayet dinç ve mutlu bir þekilde kalktým.Bugün yapacak bir iþim vardý.Evimizin yüz metre ilerisindeki kýrtasiyeciden zarf ve mektup kaðýdý aldým.Bu güneþli ve ýlýk Aralýk sabahýnda Antalya’da yaþamanýn tadýný çýkararak,kuþ cývýltýlarýna kulak verip,araba gürültülerini duymazdan gelerek,dükkanýný açýp,temizliðini yapýp,tavla oynayarak vakit geçiren esnafa selam verip onlarý da þaþýrtarak saat kulesine kadar yürüdüm.Yirmibeþ yýl önce Saat Kule’sinin olduðu Kale kapýsýna gitmek için evden çýktýðýmda oraya varmadan akþam olurdu.Her adým baþý bir arkadaþýma rastlar,yoldaki tanýdýk esnaflarýn ýsrarlý çay ýsmarlama tekliflerine hayýr diyemez,hava kararana kadar ancak Üçkapýlar’a gelirdim.O zamanlar Çapacý denilen þimdiki Cender Otel’in yakýnýnda yeni yapýlmýþ bir apartmanda oturuyorduk.Þimdi oturduðum Yeþilbahçe Mahallesi diye bir yer yoktu.Aslýnda vardý ama oralar narenciye aðaçlarý ile dolu idi.Þimdiki gibi dokuz on katlý siteler,yüksek apartmanlar yoktu.Herneyse bugün üç çeyrek saatte Saat kulesine geldim.Onun yanýndaki Sanat galerisinin önündeki aðaçlar altýndaki kafeteryaya oturdum.Bir çay söyledim.Güzel havanýn demli çayýn tadýný çýkararak mektuplarý zarflara koydum,üzerlerine adresleri yazdým.Bir süre Saat kulesini,Yivli Minare’yi yoldan gelen geçenleri seyrettim.Gezen yabancý turistler ceket falan giymemiþlerdi,hatta tiþort giyenler bile vardý.Ama yerlilerin çoðunluðu tedbiri elden býrakmamýþtý ya da bilinç altýna yerleþmiþ bir alýþkanlýkla montunu hatta paltosunu giymiþti.Sadece bir kýsým gençler ince bir kazak veya sweetshirt ile idare ediyorlardý.Hemen postaneye gidip,mektuplarý verip,günümü bitirmek istemiyordum.Kafeteryanýn ödeme kasasýnýn yanýndaki stand’dan bir gazete aldým.Eskiden böyle yerlerde herkes okusun diye gazete,dergi vs. bulunmazdý.Bu kolaylýk hoþuma gitti.Okumaya baþlayýnca o günkü tüm iyimserliðime raðmen okuduklarým içimi kararttý.Hele bir haber vardý ki iyice sinirimi bozdu.Posta Ýþletmeleri Genel Müdürü þöyle demiþ;Ýnsanlar artýk birbirlerine özel mektup yazmýyorlar,ama önemli deðil posta idaresi geçen yýllarda olduðu kadar,hatta daha fazla kar ediyor,mektup daðýtýyoruz.Kredi kartlarý hesap özetleri,mobil telefon faturalarý özel mektuplarýn yerini aldý.
Bu haberi okuyunca vay dangalak vay dedim,ne kadar sýð bir bakýþ açýsýydý.Onun iþletmesinin karý azalmamýþtý,ama insanlarýn mektup yazma ve alma heyecaný kalmamýþtý.Ama bu olgu sevgili genel müdürümüzün umurunda deðildi.O mektup diye kredi kartý özet iþkencesi daðýtýyordu.Hatta Telekom bile telefon faturalarýný mobil telefon faturalarý gibi renkli zarflarla yolluyordu.Sanki böyle gereksiz kaðýt harcayarak iyi bir þey yapýyormuþ havasýna bürünüyorlardý.Posta kutularýnda dýþý renkli içi boþ,ruhsuz zarflardan geçilmiyordu.Bu Posta Ýþletmeleri genel müdürünü memnun ediyordu.Günümüz yükselen deðeri çok para kazanma idi,hatta son zamanlarda çok kazandýran þirketi yabancýya peþkeþ çekme de moda olmuþtu.Bu ülkenin insanlarý, o insanlarýn yozlaþmasý,zevksizleþmesi,dostluk ve arkadaþlýk duygularýný heyecanlarýný yitirmesi önemli deðildi.Önemli olan para kazanmaktý.Bravo !!!
Ýyice gerilmiþtim ki karþý sandalyenin altýnda miyavlayýp duran kedi yavrusu ayaðýma sürtünerek benim masanýn altýna oturunca,insan olmanýn doðanýn bir parçasý olmanýn mutluluðunu yaþayýp,gazetedeki olumsuz haberlerin etkisinden sýyrýlýp sabahki neþeme tekrar geri döndüm.Bir süre etrafýmdaki kedileri seyrettim.Birisi aðacýn altýnda uyukluyor,bir diðeri yere düþmüþ bir kaðýt parçasýyla oynuyordu.Az önce ayaðýma sürtünerek beni hayata döndüren ise kah masanýn altýna uzanýyor,kah ayaðýma sürtünüyor ne yapacaðýný bilmiyormuþ gibi oyalanýyordu.Saat kulesine dönüp baktýðýmda saatin 12:00 olduðunu fark ettim.Postaneye öðleden sonra gitmeye karar verdim.Bu güzel günü Döner yiyerek taçlandýracaktým.Dönerciler çarþýsýna geldim.Buranýn eski hali derme çatmaydý ama sýcacýk bir atmosferi vardý,sevgi doluydu.Pilav üstü yüz gram döner söyledim,üzerine Ýskender sosu koymalarýný rica ettim,bir de gazlý içecek söyleyerek sipariþimi tamamladým.On yýl kadar önce aynen bu þekilde Neriman’ýmla yediðimiz dönerin tadý halen damaðýmdaydý.Yemeðimi beklerken uçan kuþa bile buyurun üst katta aile salonumuz var diyen garsonlarý seyrettim.Dönerim geldi.Yedim.Eski tadý bulamadým ama yinede kimseye kýzmadým.Neriman’ým olmayýnca ne dönerin tadý vardý,ne de baþka bir þeyin.Ancak bir þekilde yaþamaya devam etmeliydim.Kendime bir meþgale bulmalýydým.Mektup yazarak birkaç gün idare ederdim,sonra birkaç gün gelecek cevaplarý bekler yine yazardým,ama bu kadar oyalanma ile tüm günü ve geceyi nasýl dolduracaktým.Az önce Neriman’ý hatýrlayýnca düþtüðüm karamsarlýktan nasýl çýkacaktým.
-Abi çay kahve bir þey ikram edelim mi?
-Yap bakalým,þöyle yandan çarklý sade bir kahve.
-Nasýl abi ?Anlayamadým.
-Kaynak bir Türk kahvesi þekersiz.
-Türk kahvesi yok abi.
-Evladým burasý neresi?
-Dönerciler çarþýsý.
-Hangi ülkede yaþýyoruz?
-Türkiye
-Nasýl olmaz Türkiye’de Türk kahvesi?
-Bilmiyorum abi,nescafe var,çay var,bitki çaylarý var.Türk kahvesini ilk sen sordun.
-O zaman demli bir çay alayým.
Çay kahve ikram edelim mi? Sözleriyle çýktýðým düþüncelere tekrar daldým.Çayým geldi,içtim.Hesabý ödedim.Çarþý postanesine doðru yürüdüm.Ýçeri girdim,bayaðý kalabalýktý ama ‘’mektup pul’’ yazan giþenin önünde kimse yoktu.Oradaki bayana mektuplarý verdim, Ona iki laf edecek hevesim kalmadýðý gibi,onun da bezgin hali doðrusu beni konuþmaktan alýkoydu. Ücretini ödedim,çýktým.Yürüyerek evime geldim.Hava yeni kararýyordu.Poyraz sert esmeye baþlamýþ,havayý iyice soðutmuþtu.Sitenin giriþinde bol tüylü beyaz terrier cinsi tasmasýz bir köpek inliyordu.Yalvaran gözlerle akþam yemek için aldýðým ekmeðe bakýyordu.Bir süre hareketsiz kalýp ne yapacak diye bekledim,o ayný þekilde bakmaya devam etti.Bunu eve alýp güzel bir yemek sýcak bir yuva versem nasýl olur diye düþündüm.O sanki aklýmdan geçenleri okumuþ gibi kuyruk sallayarak bana doðru bir adým attý.Kendi derdim yetiyor bir de köpekle mi uðraþacaðým diye çeliþkiye düþünce,beyaz tüylü güzel yaratýk kuyruk sallamasýný kesti.Yakaran gözlerle bakmaya devam etti.Yok yok alacaðým ben bunu hem bana bir meþgale olur,hem de yersiz yurtsuz aç bir sokak köpeðini alarak sevaba girerim diye düþününce seninki yine kuyruk sallayarak bir adým daha atýp aramýzdaki mesafeyi beþ metreden dört metreye indirdi.Gel dedim,hemen ayaðýmýn dibinde yerini aldý.Gözlerini minnettar bir þekilde bana dikti,kuyruðunu daha bir heyecanla salamaya baþladý.Eve girdik,ona ve kendime güzel bir yemek yaptým.Beraberce yedik,koltuða oturdum,onu yanýma çaðýrdým,geldi kucaðýma oturdu.Sýrtýný kafasýný okþayarak adýný sordum.Gözlerime baktý,ama maalesef cevap veremedi.Pamuk dedim,tepki vermedi.Mülayim dedim,yine tepki vermedi.Nasýl bir isim bulmalý?Hem köpek ismi olmalý,hem de bu güzel yaratýðý ifade etmeli.Bir süre daha düþündüm,aklýma hiçbir isim gelmedi.Yarýn düþünürüz diye yüksek sesle söyleyice kuyruk salladý.Televizyonda Neriman’ýmla birlikte seyrettiðimiz dizilerden birini seyrettik.Dul kaldýktan sonra ilk defa televizyondan biraz olsun zevk aldým.Çünkü yalnýz deðildim,konuþmasa da yanýmda bir canlý vardý.Hoþ benim gibi deðildi,keskin diþleri,her tarafý tüyle kaplý vücudu ve dört ayaðý vardý ama yanýmdaydý ve nefes alýyordu.Yalnýzlýðýn neden olduðu karamsarlýk,tembellik bir nebze olsun azalmýþtý.Çay bile demleyip içtim.Ertesi gün kahvaltýdan sonra bir türk kahvesi yapýp içmeyi kurarak uyudum.
Sabah tam kahve piþirirken adýný buldum.’’Yoldaþ’’ yeni can yoldaþým benim.Yoldaþ gel dedim,hemen ayaklarýmýn dibinde bitti.Kuyruk sallamaya ,hoplayýp zýplamaya baþladý.Adýný benimsemiþti,bu hoþuma gitti.Yine güzel ve güneþli bir gündü.Yoldaþ’a beraber gezebilmek amacýyla bir tasma ve zincir almak üzere veterinere gittik.Tasmayý boynuna taktým,ses seda yok ama zinciri baðlamak isteyince kýyamet koptu.Bana hýrladý,keskin diþlerini gösterdi,agresifleþti.Demek ki Yoldaþ özgürlüðünden ödün vermek istemiyordu.Oysa her zaman köpeklerin sadýk olduklarý,sahiplerine baðlý olduklarý anlatýlýrdý.Yoldaþ belki de yine bana sadýk kalacaktý,ama özgürlüðünden ödün vermeden.Veterinerden çýktýk,parka doðru yürüdük.Yanýmdan ayrýlmýyor,sadece arada sýrada bir direk,bir aðaç dibine iþaret koyuyordu.
O gün ve sonraki bir ay boyunca her gün Yoldaþ ile Antalya’nýn parklarýný sokaklarýný arþýnladýk ama asla zincirini baðlatmadý ve yanýmdan da ayrýlmadý.Akþamlarý televizyon seyrettik,mektuplar yazdýk gerçekten can yoldaþým olmuþtu. Ancak geçen bir ay içinde yazdýðým onlarca mektuptan hiçbirine cevap alamamýþtým.Maalesef ne eski arkadaþlarým,ne torunlarým,çocuklarým bana yazmamýþlardý.Ben de inat ettim,mektuplarýmý cevaplamayana ben de tekrar yazmayacaktým.
Ocak ayýnýn ikinci haftasýydý,soðuk bir gündü,hava kapalý idi ama henüz yaðmur saðnak yüzünü göstermemiþ,ince ince çiseliyordu.Yoldaþ ile yürüyüþe çýkabilirdik.Þemsiyemi alýp evden çýktýk.Posta kutusuna artýk rutin hale gelen kontrolümü yaptým.Sabahlarý bile evden çýkarken posta kutusuna göz atýyordum,postacý belki erken gelip mektup býrakabilir diye.Ýnanýlmaz bir mektup alma özlemim vardý.Aslýnda Yoldaþ’ý eve aldýktan sonra hayatýn çekilmez yalnýzlýðýndan nispeten kurtulmuþ,çok fazla mutlu olmasam da tamamen karamsar ve umutsuz deðildim.Öylesine de olsa yavaþ yavaþ yaþayýp gidiyordum. Yoldaþ ile yola çýktýk,sitemizin önündeki dar sokakta yürüyorduk,Yoldaþ birden karþý kaldýrýmda gördüðü kediye doðru fýrladý ve o anda acý bir fren sesiyle birlikte kulaklarý saðýr eden bir inleme duydum.O daracýk sokakta son sürat giden bir araba Yoldaþ’a çarpmýþtý,Hemen köpeðime koþtum, o anda gördüðüm þey korkunçtu,Yoldaþ diye bir þey yoktu artýk paramparça olmuþtu.Araba sürücü ise hiçbir þey olmamýþ gibi son sürat yoluna devam etmiþti.Dünyam karardý.Amaçsýz,þaþkýn ne yapacaðýmý bilemedim,saða sola baðýrdým,otomobil sürücüsüne kaderime sövüp saydým ama hiçbir þey deðiþmedi.Yoldaþ orada bin parçaya ayrýlmýþ yatýyordu.Onu tek tek elerimle yoldan kaldýrdým yakýndaki bir aðacýn dibine koydum öylece býraktým.Vurdum parklara,yollara kah hýzlý hýzlý,kah aheste aheste yürüdüm.Can yoldaþýmý kaybettiðime mi yansam,içine düþtüðüm derin yalnýzlýk kuyusuna mý yansam bilemedim.O kuyu öyle karanlýk,öyle sýkýcý öyle yalnýzdý ki , yaþama tutunmak için hiçbir dal,hiçbir çýkýntý yoktu.Hava kararana kadar ne yaptýðýný bilmez bir halde dolaþtým.Yaðmur þiddetini arttýrmýþ,sýrýlsýklam olmuþtum.Eve girince elimdeki þemsiyeyi farkettim,histerik bir þekilde kahkahalarla güldüm.Sonra aðlamaya baþladým,aðladým,aðladým koltuða yýðýlýp kalmýþým.Gözümü açtýðýmda gün yeni aðarýyordu.Ýlk önce alýþkanlýkla Yoldaþ’ý aradým. Yoktu.Demek ki rüya görmemiþtim,gerçekten ölmüþtü.Ne yapacaktým þimdi?Üstüm baþým hala nemli idi,nasýl uyuduðumu hatýrlamýyordum.Üstümü deðiþtirecek gücü kendimde bulamadým.Sadece ayaða kalkabilmiþtim.Öylece ayakta bir süre karanlýk düþüncelere daldým,kendimi falezlerden aþaðý atacaktým.Ne anlamý vardý artýk yaþamanýn,karýmý kaybetmiþ,yalnýzlýðýn kuyusuna düþmüþtüm,Yoldaþ ile o kuyudan tam çýkýyordum ki onu da kaybettim.Yaþým altmýþý geçmiþti,ne bekliyordum hayattan?Hiç kocaman bir hiç.Çocuklarým,torunlarým,arkadaþlarým bana bir mektubu bile çok görmüþlerdi.Kimseden tek satýr cevap gelmemiþti.Hayatýnda benden beklediði bir þey yoktu.Bu yaþta ne yapacaktým?Atlayacaktým falezlerden aþaðý.Yalnýzlýk ta bitecekti,mektup hasreti de.Zaten nasýl olsa bir gün ölmeyecek miydik?Sevdiklerimle paylaþamayýnca hayatýn ne anlamý vardý?Yoktu.Atlayacaktým,hem de vakit geçirmeden.Merdivenleri koþar adým indim,dýþarýya çýktým.Posta kutusuna bakmamýþtým.Geriye döndüm,baktým.Orada duruyordu.Bir mektup,onca zamandýr beklediðim mektup. Torunum Sude Naz yollamýþ,zarfý da ne güzel süslemiþ.Onun o parýldayan gözlerini hatýrladým.Ýçim umut doldu,üþüdüm,elbiselerim hala nemli idi.Yukarýya çýktým.Üstümü deðiþtirdim.Mektubu aldým,öptüm okþadým.Demek torunum beni unutmamýþ,bana verdiði sözü tutmuþtu.Caným benim,bir tanem.Mektubu açmayý geciktiriyordum,bu sevinci doya doya yaþamak istiyordum,sanki mektup açýlýnca sevincim bitecekmiþ gibi geliyordu,ama ne yazdýðýný da merak ediyordum,aslýnda ne yazdýðý önemi deðildi,önemli olan bir þeyler yazmýþ olmasý, beni unutmamasýydý.Özenle açtým.Þöyle yazýyordu;

Sevgili Dedeciðim,

Türkçe öðretmenimiz,bir arkadaþýnýza mektup yazma ödevi verdiðinde,ben de sana verdiðim sözü hatýrladým.Biraz geç olsa da bu mektubu sana ödev olarak yazýyorum.Anneannem öldükten sonra ne yapýyorsun,çok sýkýlýyor musun?Bazen ben de çok sýkýlýyordum,ama Türkçe öðretmenimiz bize sýkýldýðýmýz zamanlarda kitap okumamýzý önerdi.Ben þimdi her boþ zamanýmda okuyorum.Ne kadar zevkli bir þey imiþ.Oturduðum yerden dünyayý geziyorum,geçmiþ zamanlara yolculuk yapýyorum.En son ‘’Sadako ve Kaðýttan Bin Turna Kuþu’’ adlý kitabý okudum.Çok hüzünlü,ama harika bir kitap.Japonya’da 1943 yýlýndan 1955 yýlýna kadar yaþamýþ Sadako adlý çocuðun öyküsünü anlatýyor.Sadako Hiroþima’ya atýlan atom bombasýnýn yaydýðý radyasyonun etkisiyle kanser olmuþ,ama ölmek istemiyor.Dileðinin olmasý için kaðýttan bin tane turna yapmasý gerektiðine inanýyor.Sonunu yazmayacaðým.Ama benim de bir dileðim var ve þimdilik yirmi tane turna yapabildim.Kitabýn sonunda kaðýttan nasýl turna yapýlabileceði anlatýlýyor.
Dedeciðim sende bu kitabý oku.Canýnýn sýkýntýsý azalýr,baþka kitaplarda oku,bana mektuplarýnda anlat.Ýlk mektubuna çok geç yanýtladým ama bundan sonrakileri hemen yanýtlayacaðýma söz veriyorum.Ellerinden öperim.

Seni çok seven torunun Sude Naz


Mektubu öðlene kadar defalarca okudum.Sonra çarþýya gidip torunumun anlattýðý kitabý ve daha baþka kitaplarda aldým,kitaplarýn dostluðunu çok geç de olsa öðrendim ve bir daha intihar etmeyi hiç aklýma getirmedim,çünkü okuyacaðým daha çok kitap var.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn kent kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Plajda Bir Gün
Üçkapýlar'da Çay Ýçmek
Çevre Koruma ve Biz Türkler

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Motorsiklet Çilesi
Ablak Yüzlü
Deniz Sevdasý
Ýddia
Yere Düþen Tek Terlik
Parkta Otururken
Saf Gerçek

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Erol Toy Ýmparator Üzerine [Deneme]
Toprak Acýkýnca - Erol Toy Üzerine [Deneme]
Kemal Tahir'e Mapusaneden Mektuplar Üzerine [Deneme]
Zulümname Üzerine [Deneme]
Okuduðum Kitaplardan Ýzlenimler - 2 [Deneme]
Darwin ve Beagle Serüveni Üzerine [Deneme]
Tutunamayanlar Üzerine [Deneme]
Günlük Koþuþturmaca da Edebiyat [Deneme]
Okuduðum Kitaplardan Ýzlenimler [Deneme]
Kývýlcým [Deneme]


Mustafa Mert kimdir?

Antalya'da doðup,büyüdüm. Çocukluðum ve gençliðim futbol topunun peþinde koþmakla geçti. 26 Yaþýndayken son oynadýðým futbol takýmýnýn kaptaný,baþkaný ve sponsoru olan kiþiyle tartýþtýktan sonra futbolu kesin olarak býraktým. Jose Mauro De Vasconcelos'un Güneþi uyandýralým ve Þeker Portakalý,Gabriel Garcia Marquez'in Yüzyýllýk Yalnýzlýk,Paulo Coelho'nun Simyacý kitaplarý gibi o dönemin çok satanlarý ile birlikte Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sýný da okuyunca edebiyet'a ilgim bir tutku haline geldi. Çetin altan'ýn yazdýðý ilk öykü kitabýný okuyana kadar,kendimi sadece tutkulu bir okuyucu olarak görüyor,yazarlýða yeteneðim olmadýðýný düþünüyordum. Çetin Altan'ýn ilk yazdýklarý ile bugün yazdýklarý arasýndaki fark bende yazarlýðýn geliþtirilebileceði duygusunu uyandýrdý. Ancak evli ve çocuklu olduðumdan eve ekmek gitmeliydi. Bu nedenle sadece yazarak geçinmeye çalýþmayý deneyecek cesaretim olmadý. Hem çalýþýp,hem de fýrsat buldukça yazýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Vedat Türkali,Orhan Kemal,Yaþar Kemal,Jose Mauro De Vasconcelos,Emile Zola,Sait Faik Abasýyanýk,Orhan Veli Kanýk,Nazým Hikmet,Ümit Zileli,Erol Manisalý,Tahsin Yücel


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mustafa Mert, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.