"Hayranlýðý o dereceye vardý ki; yere düþtü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
Evde demirbaþ üç kiþiyiz. Bol konuklu üç öðrenci. Lütfi, Cavit, ben. O gün eve geç geldim. Doðal olarak yine konuk var. Günün ilginç sayýlabilecek yaný konuðun tek olmasý. Ya Lütfi’nin köylüsüdür Aydýn tarafýndan ya da Cavit’in Malatya’dan hemþehrisi. Öðrencilik hali, baþka kiminle ahbaplýk edilecek. Ancak adý neyse bu konuk oldukça kýpýrdak. Benim terlikleri giymiþ evin içinde fink atýyor; üstelik olur olmaz her yeri de kurcalýyor. Rahat mý rahat. Ýnsanýn kendi evinde bile uyduðu kurallar vardýr ya, bunda hiç bir þey yok. Bir ara Lütfi’nin elinden kumandayý kaptý: “Hop hoop, bu evde aptalca þeyleri izlemeyi yasaklýyorum” dedi ve dakikalarca kanal deðiþtirdi durdu; ne arýyorsa ? Haydi terlik, televizyon neyse, yemekte sandalyeme oturup , özel bardaðýmý da önüne çekmesi, almaya kalkýþýnca da elimi tokatlayýp “Ayýp ayýp, konuða saygý gerek Mehmet efendi” diye uyarmasý bütün cinleri, þeytanlarý baþýma toplattý. … Bir ara, karný da doymuþ olmalý “Toplayýn þu sofrayý, tembelleri sevmem !” demez mi ? Hele hele ardýndan gelen “Çay koyun !” talimatýna ne demeli ? Kuþku yok, Lütfi’nin konuðu. Lütfi hem iyi çocuk hem de para sorunu yok. Bizimkiler gecikince, sayesinde ev sahibi ile sorun yaþamýyoruz. Bu zibidi de tüm bunlarý biliyor. “Nasýlsa Lütfi’yi kýramazlar, konuðuna itibar ederler” deyip tepemize çýkýyor. Cavit bir ara tencereyi kaldýrýp þapka gibi giydirmeye oldukça niyetlendi ama, vazgeçti. Lütfi’nin hatýrý aðýr bastý. Bir ara Lütfi ile göz göze geldik. Bakýþlarýmdan “Kardeþim bu adam senin kardeþin de olsa çekilmez, niye böyle adamý eve getiriyorsun ?” diye düþündüðümü anlamýþ olacak, üzgün üzgün, kahretsin der gibi yüzünü yana çevirdi. Yine de üzülmesin diye tebessüm ettim. O da rahatladý, gülümsedi zordan. … Ama konuk nazlanmayý sürdürüyor; hatta baðýrýyor: - Rize uçaðý alana iniþ yapamadý mý ? Çaylar nerde kaldý ? Bir bira bari yok mu bu evde ? Kurutursunuz adamý. Bu sözler üzerine Cavit’le Lütfi’nin sabrý ayný anda tükenmiþ olacak, ikisi birden hamle yaptýlar. Ýki elimi açýp durdurdum. Ne de olsa konuk, sabýrlý olmak gerek, ayýplarlar adamý. Ama saldýrýlar bitmek tükenmek bilmiyor. Bir koltuða kaykýlýp, karþý koltuðu da ayaklarýnýn altýna çekerek: “Çay keyfi de böyle çýkar” deyince Cavit’ten þiddetli bir tekme yiyip ayaklarýný çekmek zorunda kaldý. Anlaþýlan bu tepki devede kulak kalmýþ “Ben yatýyorum” deyip kalktý; iç odaya daldý. Gitmiþ benim yataða yatmýþ. Þanssýzlýk her zýpýrlýðý da bana denk geliyor. Kývrýl Mehmet koltuðun üstüne. … Sabah kendimi dýþarý zor attým. Adý belli deðil adamýn yarattýðý sýkýntýyý da akþama kadar üstümden atamadým. Akþam eve döndüðümde kimsecikler yoktu. Benim yatak darmadaðýn, yorgan yerlerde, yastýk salona gelmiþ. Terliðin biri kapýnýn dýþýnda, öbür teki firar etmiþ. Arkadan Lütfi geldi. Baþbaþayýz ya, bütün sitemlerimi sýralamalýyým, yoksa çýldýracaðým. Ama o benden önce davrandý. - Mehmet sana hiç yakýþtýramadým ! “Hoppala ! Getir baþýmýza dünyanýn en çekilmez adamýný, hepimize zulmettir; bir de kucaðýmýzda uyutsaydýk bari” diye düþünürken, o devam etti: - Kimdi o aþaðýlýk ! - Kim kimdi ? - Akþamki zebani. - Senin köylün deðil mi ? - Hayýr. Ben de senin yakýnýn diye sabrettim. Bir de eþyalarýný kullanýnca. Demek ikimiz de masumuz. Hep benim eþyalarýmý seçmesi rastlantý da, Cavit bunu bize nasýl yapar ? Ýkimiz de hiç kuþku duymuyoruz ki, o saldýrgan Cavit’in arkadaþý. Boþuna tekmeyi yiyip yutkunmadý. Demek ki, davranýþlarý aþýrýya gidince, Cavit frenliyor. Tüm þüpheler Cavit üzerinde toplanýyor. Hatta Cavit þüpheli bile deðil, açýkçý hükümlü. Lütfi’yle mevzilendik. O zýpýrdan alamadýðýmýz hýncý Cavit’ten çýkaracaðýz. Ve o an geldi. Cavit anahtarýyla kapýyý açýp içeri girdi. Iþýklar açýk, evde olduðumuz belli. Baþladý baðýrmaya : - Hanginiz getirdi o… tu ? … Ne yazýk ki, Cavit de tanýmýyor. Aradan uzun yýllar geçmesine karþýn o saygýn konuðun kim olduðunu hâlâ öðrenemedik.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |