..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçek bir sevgide diðer insanýn iyiliðini istersin. Romantik sevgide diðer insaný istersin. -Margaret Anderson
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Mehmet Önder




1 Ocak 2010
Büyük Baþkan Sen Çok Yaþa  
Mehmet Önder
Politikadan bir beklentisi olmayanlar, bir dönem girerler, meraklarýnýn kefaretini öderler, çýkarlar. Bundan sonra parti binalarýnýn bulunduðu sokaklar çok kalabalýk görünse gerek arka sokaklardan dolaþýrlar.


:BBBA:
BÜYÜK BAÞKAN SEN ÇOK YAÞA



Hiç politikayla uðraþtýnýz mý ? Uðraþmadýysanýz biraz ön bilgi vereyim: Politika, karþýdan bakýnca keyifli gibi görünür; aslýnda deðildir. Hatta zor iþtir. Ýçine girip çýkan bir daha yaklaþmak istemez. Merak ediyorsanýz bir kez girin; çok þey öðrenirsiniz.

Politikadan bir beklentisi olmayanlar, bir dönem girerler, meraklarýnýn kefaretini öderler, çýkarlar. Bundan sonra parti binalarýnýn bulunduðu sokaklar çok kalabalýk görünse gerek arka sokaklardan dolaþýrlar.

Ünlü politikacýlarla resim çektirip evin , dükkanýn duvarýna asma merakýnda olanlarý bir yana koyalým; peki partilerin sürekli yöneticileri nasýl ya da niçin bu koltukta oturur dururlar bilir misiniz ? Çok deðiþik amaçlarý olabilir; baþkan kalayým saygýnlýðým olsun diyenler, ihaleciler, iþ ve iþçi bulma iþleriyle uðraþanlar... uzar gider. Aslýnda partiye hiç bir yararlarý olmaz. “Ben partiden zengin miyim ? Parti bana versin” mantýðý ile hareket ederler. Parti de hiç bir zaman para vermez ya. Onlarýn parti versin dediði, partiye hizmet için gelmiþ, parasýný pulunu harcayan, partilerin bulunduðu sokak çok kalabalýk olduðu için, bundan sonra arka sokaklardan geçen, nesli tükenmekte olan partili türüdür.

Bakýn, seçim þansý olan partilere sýradan adamlarý yönetici yapmazlar. Ýl, ilçe baþkaný mý ? Onu hiç yapmazlar. Öyle partilerin tapulu sahipleri vardýr. Deðerli politikacýlarca parsellenmiþlerdir. Onlar dururken “Sende büyük siyasi deha görüyoruz; partinin baþýna geç” diye size gelirlerse, parti seçimi yitirmiþ, borç bini aþmýþ, ödeyecek yiðit bir vatan evladý aranmakta olduðunu bilin.



Bunlarý nereden mi biliyorum ? Bana bildirildi:

Ýþyerinde çalýþýyorum; üç kiþi çýktý geldi. Bizim partiden olmalýlar. Bizim dediysem, eðilimli olduðum parti. Gelenleri az biraz gözüm ýsýrýyor. Hoþ beþ derken, biri hemen konuya girdi:

      - Mehmet bey biz sana dargýnýz; vallahi de tallahi de dargýnýz !

      - Durun, dedim; ne oluyor ? Ne yapmýþým ?

Partici dertli:

      - Ne olmasý mý kalmýþ ? Memleket elden gidiyor, senin kýlýn kýpýrdamýyor.

      Biliyorum parti dibe vurmuþ, bir arayýþ olmasý da doðal; ama ben ne yapabilirim ?

- Çýkarýn þu baklayý aðzýnýzdan, dedim.

Sözü, daha kelli fellisi, takým elbise kravatýn ardýndan bizim köylerin aðzýyla konuþaný aldý:

      - Beni bak gadeþim, biz partinin baþýný seni düþünüyoz.

      - Nasýl ?

- Nasýlý masýlý galmadý gari. Gosgocu partiyi ipsizin sapsýzýn elini mi býrakcan ? Görenle bu memlikatýn saabý yok mu demezle mi ?

Ne kadar “Ben bu iþlerden anlamam. Bilen biri yapsýn” diye direndimse de, beni bir siyasi deha olarak görüyor olmalýlar: “Sen de sen”

Çaresiz, baþkanlýðý kabul ettik. Çýkarken yine o kelli felli olaný, bana olan güvenini yineledi:

      - Partinin ikdidarý gelmesi, memlikatýn gurtulmasý için seni güveniyoz gari Memidabe.

     
Baktým, partinin anahtarý kül tablasýnýn yanýnda. “Üç gün içinde gelir” dedikleri atama yazýsý da gecikmedi. Bende, partiyi ve memleketi kurtarma konusunda engin azim ve kararlýlýk sezinlemiþ olacaklar, ertesi sabah erkenden elime tutuþturuldu.

O gün ilk kez partiye gittim. Baktým, karþýda bir masa, arkasýnda eski bir koltuk, çevrede plastik sandalyeler, sehpalar. Makam koltuðuma oturdum. Ýçimden “Çok da rahatmýþ” diye düþünürken, telefonun sesi sert sert zýrlamaya baþladý.

      - Kimsiiin ?     

      - Alo, ben ilçe baþkaný…

      - Hani kiralar dün ödenecekti ? Hani namus sözüydü ?     
     
Ýþe bakýn, daha ilk dakikadan namusumuza dil uzatýlýyor.

      - Ne kirasýymýþ o ?

      - Haa ! Bir de kira borcunu bilmiyormuþ gibi yap da, tam olsun !

Anlaþýldý parti burada kiracý. Arayan da mal sahibi. Bayaðý bir hýrgürden sonra partiye geldi; altý aylýk kira borcu varmýþ. Dünden ötürü ödenecekmiþ, namus sözü verilmiþ.

      Saðý solu kurcaladým, hiç bir para belirtisi yok. Üstelik ortalýkta bizim particilerden de kimse yok. Kapýdan çýkarken “Seni güveniyoz gari Memidabe” diyenin adýna Bahri demiþlerdi. Onun telefonunu buldum. Meþgul biri olmalý bant kaydý yanýt veriyor; derinden metalik bir ses:

      - Diyerli abonemiz, bugün kiralarýn son ödümü günüdür. Lütfen unutmayýnýz.

Ardýndan ayný metalik sesten bir slogan:

      - Böyyük baþgan, sençook yaþa. Böyyük baþgan, sençook yaþa.



      Ýkinci gün makamýma, kendisine altý aylýk kira ödetilmiþ, mazlum ama bir o kadar da gururlu bir ilçe baþkaný olarak gittim. Baþkan koltuðuna oturup çay içmek nasýl oluyormuþ, kendime bir çay söyliyeyim, derken, içeri iki genç girdi. “Buyurun” dedim, biri söz aldý:

- Elektiriði keseceðiz. Ýhbara raðmen borç ödenmemiþ.

Elimle durun iþareti yapýp hemen telefona sarýldým. Bildiðim tek telefon Bahri’ninki:

      - Alooo !

      Banttan yine ayný metalik ses:

- Diyerli abonemiz, bu bi teyip gaydýdýr. Aman aletirek borcunu ödümeyi unutmayýnýz; keserle meserle…

      Arkadan ayný slogan:

      - Böyyük baþgan, sen çok yaþa. Böyyük baþgan, sen çook yaþa.



      Çok sinirliyim, üçüncü gün makamýma bile gitmedim. Ama, bir kez iþin içine de girmiþ bulunduk; o gün iþyerine bir kýz çocuðu çýktý geldi. Partinin eski sekreteriymiþ. Seçim öncesi üç ay çalýþmýþ, bir kuruþ para alamamýþ. Ýnatçý da bir þey. Eski yöneticileri aramýþ bulmuþ, onlar da “O iþlerle baþkan ilgileniyor” deyip bana göndermiþler. “Para mara yok. Ben yeniyim, ödenek gelmedi” filan desem de dinlemiyor. Artýk burasýna kadar gelmiþmiþ. Parasýný almadan þuradan þuraya adýmýný atmazmýþ. Çaresiz yine Bahri’yi aradým. Bahri iþinin ehli ve her zaman hazýrlýklý. Yine o metalik sesle:

- Diyerli abonemiz, bu bi teyip gaydýdýr. Siz siz olun, çalýþanlarýn ücretini teri gurumadan ödeyin. Allahýn hoþunu gide !

      Sonra bilinen slogan “Böyyük baþgan, sen çook yaþa !”



Dördüncü gün yine doðru partiye gittim. Makam koltuðuma oturdum; iþyerime bir telefon edeyim de, partide olduðumu bilsinler. O da ne, telefon kesik. Ýçimden, kesikse kesik, cepten ararým, diye düþünürken, cep telefonuma mesaj geldi. “Deðerli abonemiz, kardeþ þirketin faturasýný ödemeyi unutmayýnýz. Ayýp olur !” Ardýndan yine bilinen slogan “Büyük baþkan, sen çok yaþa.”

      Böylece bizim Bahri’nin mesajlarýný Ýstanbul Türkçesiyle çektiðini de öðreniyordum.

Beþinci gün, artýk tüm borçlar ödendi, rahatým, diye huzur içinde partiye vardým. Baktým binada temizlik var. Tüm çöpler alýnmýþ ama bizimkilere dokunulmamýþ, kapýnýn önünde öylece duruyor.

- Partinin çöplerini niye almadýnýz ?

     Çöpleri toplayan daha benim baþkan olduðumu bilmiyor.

      - Bunlar, dedi , borcunu ödemiyor. Yönetici, temizliðine bakmayýn, önce genel gideri ödesinler, dedi.

      - Peki böyle mi kalacak ?

      - Yöneticiye “En kýsa zamanda bir angut bulup topluca ödeteceðiz” demiþler ama nasýl bir krediyse ? çýkmadý bir türlü.

      Bu kez daha da sinirlendim. O sinirle yine Bahri’yi aradým. Bahri bu kez hazýrlýksýz yakalandý; ses kaydedememiþ. Ama akýllý adam, bir yandan da inandýrýcý olmaya çalýþýyor:

- Diyerli abonemiz. Valla billa bu bir teyip gaydýdýr. Bilisiniz, temizlik di imandan geli.

Genel gideri öde, demek istiyor.
     
- Bahri, dedim. Seni hemen görmem gerekiyor.

Ne çare adam kararlý:

- Diyerli abonemiz; beni görmek demek, illaki yüzümü görmek demek deyildir. Apartýman yöneticisini görseniz di oluu.

      Ardýndan, “Böyük baþkan sen çok yaþa !”

      …

      Böyle böyle partiyi borçtan, arkadaþlarý sýkýntýdan kurtardýk. Tüm giderler gününde yapýldýðýndan, parti oldu bir dikensiz gül bahçesi. Ýyice yükseliþe geçene kadar da baþkanlýk tartýþmasýz sürdü.

      Gün geldi, parti oyunu iyice yükseltti, seçimleri kazanma þansý doðdu. Ýþte ne olduysa bundan sonra oldu. Büyük bir potansiyel yakalayan partinin, belli etmeseler de, aslýnda on yedi tane daha baþkan adayý olduðu ortaya çýktý. Hem de, ben üç yýldýr dört tane gönüllü çalýþma arkadaþýný yanýmda göremezken, bunlarýn her birinin yanýnda yirmiþer yandaþý var. Hepsi de yoðun biçimde benim iþgalci olduðumu yaymaya baþladýlar. Hatta adaylardan biri de bizim metalik sesli Bahri. Her yerde konuþuyor:

- Þindi gari, Memidabe baþgan ol dedisek, gee goltuðun içini çöreklen mi dedik ? Bi isanýn hatdini bilmesi ilazým, ölü demi ?

      Aday adaylarýnýn her birinden buna benzer eleþtiriler gýrla gitmeye baþladý.
          …

      Bir gün genel merkezden bir faks geldi. Sayýn genel baþkan çalýþmalarýmýzdan çok memnunmuþ, baþarýlarýmýzdan ötürü bizi özellikle ziyaret edecekmiþ.

      O gün parti týklým týklým doldu. Öyle ya, on yedi aday, yirmiþer yandaþ… Partililer binanýn dýþýna taþýyor. Genel baþkan geldi; ama yanýna yaklaþmak olanaklý deðil. Önünde adeta etten bir duvar. Ben arka tarafta, oturdum bekliyorum. Bir ara genel baþkan merak etti:

- Arkadaþlar ilçe baþkanýmýz yoklar mý ?

Öndeki etten duvar koro halinde ses verdi:

      - O bittiii !

      Genel baþkan yanýta çok þaþýrdý:

- Öldü mü yoksa? Öldüyse, bari kabrini ziyaret edelim.

Bu sözlerin üstüne, bizim kalabalýk içini dökmeye baþladý:
     
      “Ölmedi lavlaz !”, “Gebermeyo ki !”, “Fýrsatçý. Kýçýný koltuða yapýþtýrdý”, “Makam iþgal altýnda !”, “Demokrasiye engel”, “Liyakatsiz”, “Memlikat elden gidiyoo !”…

Biri de her þeye raðmen baþkanlýðý býrakmayýþýmýn arsýzlýk olduðunu düþünmüþ olmalý, baðýrýyor:

- Yüz isteeer !

Bir baþkasý arttýrýyor:

- Ýki yüz isteeer.

Biri bu ikisine destek çýkýyor:

- Rüþfetçiii !




Arada konuyu anlamayýp ne dediði belli olmayanlar da var:

      - Ozon tabakasýný deldi !

      - Küreyi ýsýttý !

- Küpleri boþalttý !

      Bu sözler üzerine partililer topluca baðýrýyor:

- Açýýýýz !



Sayýn genel baþkan, bu kadar kötü bir adamý çok merak etmiþ olmalý:

      - Nerde bu adam. Hemen bulun getirin !

Bu sözler sanki Musa’nýn keskin kýlýcýydý. Etten duvar Kýzýldeniz gibi ikiye yarýldý. Sayýn genel baþkanla yüzyüzeyiz:

      - Nerelerdesin baþkan ?

Elimdeki kâðýdý uzattým:

      - Hoþ geldiniz efendim. Ýstifa dilekçemi verecektim. Deðerli arkadaþlardan bir türlü ulaþamadým.

Önce bir þey anlaþýlamadý, bir sessizlik oldu. Ardýndan sevinç çýðlýklarý, baðýrýþlar:

“Böyyük baþgan, sen çok yaþa !

Böyyük baþgan, sen çoook yaþa !”

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Bizde böyle olur demokrasi !
Gönderen: Mustafa Þakarcan / , Türkiye
2 Ocak 2010
Acý acý gülerek okudum. Ellerinize saðlýk.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.



Mehmet Önder kimdir?

30. 11. 1959'da Ýzmir'in Bayýndýr ilçesine baðlý Furunlu Köyü'nde doðdum. Ýlkokulu köyde, lortaokulu Çýrpý Mustafa Adanýr Ortaokulu'da okudum. Bayýndýr Lisesi'nde bir dönem okuduysam da devam edemedim. Sonra radyo tamirciliði baþta olmak üzere birçok iþte çalýþtým. Ege Týp Fakültesi'nde memur olarak iþe baþladým. Buradaki on bir yýla yakýn çalýþmam süresinde önce Ýzmir Namýk Kemal Akþam Lisesi'ni, ardýndan Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdim. Ýlk Beþ yýlýný Ýzmr merkezde, kalanýný Bayýndýr'da olmak üzere yirmi iki yýla yakýn bir süredir serbest avukatlýk yapmaktayým. Evliyim, Alp Deniz adýnda sekizinci sýnýf öðrencisi bir oðlum var.

Etkilendiði Yazarlar:
Aziz Nesin, Rýfat Ilgaz, Muzaffer Ýzgü


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.